Konu: Nizip'te Kadın Olmak

bende bu konuya katlmıyorum.nizipte kadınların çalışıyorda erkekler kahvede mi oturuyor llah aşkına.aynı maddi sıkıntıya beraber göğüs geriyorlar.

hele hele bu meselede sucu manevi değerlerimize bulmak çok abes olur.burada kadının ezildiği noktalar varsa bu kültürel geleneksel bir realitedir.

Kızlarımız tabi ki okuyacaklar.bugün nizipte öss denemeleri süper olan kızını okutmayacak aile varmıdır birkaç istisna dışında.okumak ne demektir bu apayrı bir konu tabi.kültürlü olmak kimi zaman eğitimle kimi zaman bireysel çabalarla bol bol kitap okuyarak gelir.

hem sonra eğitim karakter ve şahsiyetle birlikte gelişip boy atmalıdır bence.ben çevremde kimi zaman üniversite bitirmiş şahsiyetsiz ve karaktersiz bir dolu insan görüyorum.

Bazı konular klişeleşmiş artık.mesela bir noktaya dikkatinizi çekeyim.kadın programlarında aşırı pohpohlanan kocası ile bol bol kavga etmenin kadınlık onuru olarak sunulması dolayısıyla aşırı tepki vermekte aşırı hassaslaşan fetler yüzünden boşanma oranları ve geçimsizliğin arttığın düşünüyorum.ne yni susup oturmak mı lazım tabi ki hayır ama meseleyi alternatif yollardan çözmek varken neden kavga edilirse bu sorunların biteceği telkin edilirki.yoksa bazı kanalların derdi üzüm yemek değil de yuvaları çatırdatmak mı

erkek ve kadın bir elmanın yarısıdır. ikisinin de konumu pozitif ayrımcılığa tabi tutulmamalıdır

KADINLARIMIZ

Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.

NAZIM HİKMET

secretgarden Nickli Üyeden Alıntı

çok güzel anlatmıssın canım akıcı bi şekilde...
evet ben bunu anlamıyorum bu avrat kelimeside ne oluyo yahu ben bu hitap seklinden bile bi küçümseme bi hor görme anlamını çıkarabilirim ancak ve ancak...
emek veren olmak ve bu kadarda 2. plana atılan olmak adaletsizligin diğer adı olsa gerek

secret kardeşim... avrat kelimesi bence kücümseme degildi de insanalrın dayatması sonucu bu noktaya geldi... bence avrat gayet güzel anlamları barındırıyor.. örttüğün, sakladıgın hanımın manasına da gelir ... iyi düşünen iyi görür..

Nazım Hikmet, 1939’da yazdığı Kuvâyi Milliye destanı’nın yedinci babında:
‘’….Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız;
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehribar başaklı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve on beşlik şarapnelin çeliğinde
İnce boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
Yürüyordu Akşehir üstünden Afyon’a doğru….’’
Kadınlarımızı böyle tarif ediyor. Bu tarifi günümüz Türkiye’sindeki kadınlarımızın geneline indirgediğimiz zaman, kadınlarımıza bakış açımızın ne kadar ve hangi konularda değişime uğradığını gözlemlememiz; yani, kadınlarımızın mevcut toplumsal statülerine dair, dün ile bugün arasındaki farkı ya da olumsuz sürgiti tespit edip, tartışmamız gerekir, kanaatindeyim.
Eda Demirci’ye ve onun yazı konusuna duyarlılık gösteren tüm yorumculara teşekkür ederim

sorun yanlıca kadın olarak gözüksede asılda değil konuyu yazan arkadaşımız biraz feminist davranmış, aslında buna genel bakmam lazım insan demeliyiz kadın olsun, erkek olsun, yada çocuk olsun hepsinin eşit şartlarda olması mantıklı baktığımızda mümkün değil, ama şuna bende katılıyorum kadına insanca muamele bir haktır bu hakkı yerine teslim etmekte insanlığımızın bir değeridir. değerli kardeşime bir sorum olacak bunlara yazarken alternatiflerinide düşündün mü NİZİP te kadın ne yapmalı yada yapabileceği ne kadar şey var. cevabınızı bekliyorum saygılarımla

nizipdenge gazetesinde'ki arkadaşımız nizipte kadın olmayı çok güzel yazmış. süper


A.Talip GÜNGÖR
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Nizipli Kadınlar


Ne zor iştir Nizip’te kadın olmak... On yıllardan bu yana Nizip’te süre gelen işsizlik nedeniyle erkekler iş bulamadı.. Peki ne oldu olan tabii ki kadınlara oldu. Ne mi oldu? Kadın soğuk-sıcak demeden komik bir yevmiye karşılığında fıstık kırmaya, yolmaya, bağa, bostana, pamuğa gitti. Oturdu evinde belini kambur etti. Gece yarılarına kadar fıstık kırdı. Bunun parası ile bebesine süt, evine ekmek aldı. Gözünü kör etti, nakış yaptı dikiş yaptı, kızının çeyizini düzdü, emeğini satarak ailesini geçindirdi. Ve Nizip’te kadınlar aslında “Zavallı Kadınlar” için bugüne kadar hiç birşey yapılmadı.
Ne Nizip’teki kadınlar için bir meslek edindirme kursları açıldı, ne de onların ufakta olsa para kazanması için girişimlerde bulunuldu. Peki ne mi yapıldı? Kamburda olsa para kazanıyordu Nizipli kadın fıstık kırarak. Makinesi icat edildi, Nizip’e getirildi. Zengin aldı milyarlık makineyi fıstıkları kırarak köşe oldu. Pardon dört köşe oldu. Servetine servet kattı. Ama Nizipli kadın ekmek parasından bebesinin süt parasından oldu. Ama yıldı mı Nizipli kadın? Tabii ki hayır! Peki ne yapıyor bu kadınlar yahu? Mevsimi geldiğinde keber topluyor. Biber mevsiminde elini ziyan ediyor biber ayıklıyor. Gözünü kör ediyor zenginlerin eşlerine-kızlarına nakış yapıyor. Allaha şükür daha makinesi icat edilmedi! Bağa gidiyor-bostana gidiyor. Peki bu kadının kocası ne yapıyor yahu? Ne yapsın gariban evine üç-beş kuruş götürebilmek için iş arıyor Nizip’te bulamıyor. Bu vesileyle Nizip’li analarımızın ellerinden öpüyor 8 Mart Dünya kadınlar günü kutlu olsun diyorum...

belkide ulkemizde en zor sey kadin olmak hele nizipte kadin olmak daha zor hele hele calisan kadin olmak dahada zor bu gurbet ellerde olunca daha iyi anliyor insan kadinin degerini kutlu olsun kadinlarimizin gunleri hayal arkadasim nizipli biri olarak seni kutluyorum sayin arkadasim

Tarhan Nickli Üyeden Alıntı

Suruçlu genç kızlar için çok kötü bir gelenek daha var...17-18 yaşlarında kızları 70-80 yaşlarında zengin ihtiyarlarla evlendiriyorlar..Bunun birçok örnegine şahit oldum.Ve hala bu gelenek devam ediyor..Birilerinin buna dur demesi lazım..Aslında tek tük Nizip'te de bu tip evlilikler var.Alan memnun veren memnun diyeceksiniz ama ya evlenen kıza soruluyor mu bu?

sevgili kardeşim yanılıyorsun suruçta iki yıl kaldım nizipte ne geçerli ise aynısı orda geçerli sadece köyde böyle bir evlilik duydum yediden yetmişi alanada verene hakaret ediyorlardı suruçta kız istemek niziptekinin aynısı hatta kızlar en az lise mezunu olacak işi olacak yoksa işsiz ve cahille kızda vermiyorlar bu töre artık kalkmış suruçta