Eþ ve Anne Arasýnda Koca Evlat
Gelin kaynana açmazlarýnda arada sýkýþan ve yüreði daralan bir garip insandýr erkek.
Yeni bir yuva kurmanýn, hayata renkli bir gözle bakmanýn heyecanýyla mutluluk göklerinde uçmaya çalýþýrken, isabetli dil kurþunlarýyla kanadýndan vurularak sendeleyen yaralý bir kuþtur.
Ya annesinin çocuðudur sevgili eþinin fýrtýnalý denizinde, ya da eþinin avucuna aldýðý bir toydur annenin sert gözlerinde.
Erkek için hassas bir dengedir.
Eþinin toy sevgilisi olmakla, annesinin çocuðu olmak arasýnda ince bir çizgidir adalet.
Eþi için anne, anne için eþ feda edildiðinde yýpranan yalnýz adalet deðildir.
Huzur ve mutluluk bu bakýþ açýsýnda fay hattýna kurulmuþ bina gibidir.
Harabeye dönmesi kaçýnýlmazdýr.
Gerektiði yerde gerektiði karar verilebilmelidir.
Anne haklýysa dilin nezaketini kýrmadan eþin gözlerine sevgiyle yanýlgýsý sunulmalýdýr.
Þayet eþ haklýysa bu sefer saygýya helal getirmeden anne yüreðine eþimizin haklýlýðýný ayakta tutmalýyýz.
Ataerkil yetiþme tarzýnýn estirdiði kasýrgalarýn yüreði yaralayan tesirleriyle eþ anneye kurban edilmemelidir.
Bir haksýzlýk paratonerini yüreðimize empati duyarlýlýðýyla kurmalýyýz.
Annenin 'Þu karýn var ya...' diye baþlayan sözlerle 'Annen bugün bana ne dedi biliyor musun?' sözlerini paratonerin karþý duruþuyla bertaraf etmeliyiz.
Duygularýmýz yanýlgýlar girdabýnda saða sola yalpalayarak uçuþmaktadýr. Bizi doðuran, büyüten, okutan ve kendisine en büyük rakibi bulma cesaretini gösteren anne gönlümüzün bir yerlerinde hep sultandýr.
Eþimiz de gönlümüzün sultanýdýr. Ama anne ortak kabul etmediði gibi, bir kadýn olan eþimiz de sultanlýðýna ortak kabul etmez. Erkek, sultanlar arasýna sýkýþmýþ bir köle gibidir. Hangi sultana yaklaþsa diðerinin gözlerinde fýrtýnalar eser. Paratonerlerin devre dýþý býrakýlmasý istenir. Çünkü sultanlýk eþsiz olunmayý sever.
Ne zaman ki paratoner etkisiyle yanlýþlar fark edilmeye baþlanýrsa, sevginin kaybolduðu izlenimine kapýlan taraflar kýrýlgan bir duygusallýk içine girerek eþ ve evlat erkeði yýpratýr.
Evlilikte en önemli unsurlardan birisi kendi aleyhimize de olsa doðruluktan ayrýlmamaktýr. Annenin, eþ için söylediði söz, eþ cenahý dinlenmeden yargýya varýlmamalýdýr. Aksi takdirde yanlýþ anlaþýlma evlilik gemisinde onarýlmasý zor yaralar açacaktýr. Bununla ilgili bir maniyi sizlerle paylaþalým.
Kaynana: Sokakta geziyorsun,
Oðlumu üzüyorsun,
Sende ne güzellik var?
Maymuna benziyorsun
Gelin: Çayýrda ot kaynana,
Baþýnda bit kaynana,
Biz oðlunla yan yana
Sen dýþarý kaynana

Bu ve buna benzer sözler ikili arasýndaki rekabeti körükleyecektir. Aslýnda ne gelin elin kýzýdýr artýk oðlumuzun helali olduktan sonra, ne de kaynana bir yabancýdýr eve gelin girdikten sonra. Gelini evin iþlerini görecek, annenin evdeki yamaðý olacak þeklinde görürsek bu adalete sýðmaz. Bunu hisseden gelin kayýnvalidesine karþý özgürlük mücadelesi veren bir savaþçýya dönüþür.
Gelin ise evlendiði erkeði ailesine karþý kýþkýrtan ve onlardan koparmaya çalýþan bir fýrtýna olarak evde esmemelidir. Þayet kendisi fýrtýna olursa kayýnvalidesinin kasýrga olacaðýný aklýndan çýkarmamalýdýr.
Bu fýrtýna- kasýrga arasýnda gelgitler yaþayarak psikolojik bunalýmlara giren ve acýyý en çok yaþayan koca- evlattýr. Koca evlat olarak ailemizde ve anne yüreðinde dinginlik rüzgârlarýnýn esmesini istiyorsak yaþamý adaletli olarak deðerlendirmek zorundayýz.
Hem eþ, hem de evlat olmanýn taraflar tarafýndan kabul görülebilmesi için mutlaka bir takým ilkelere uyulmasý gerekir. Ancak bundan önce gelin kaynana arasýnda empatik yaklaþýmlar sergilenmesi gerekmektedir. Bu yaklaþýmda gelin alttan almaya daha yakýndýr. Büyük olmasý münasebetiyle kayýnvalideye hürmet gerekir. Hürmetin iliþkilerde nelere kadir olacaðýný aþaðýdaki örnek göstermektedir.
Bir gelin kaynanasýyla hiç geçinemiyor. Aralarý o kadar kötü ki gelin aktara gidip durumu anlatýyor: "Onu mutlaka zehirlemeliyim ama bana öyle bir zehir ver ki, kimse fark etmesin" Yaþlý aktar geline bir toz vermiþ."Bunu her gün yemeðine çok az karýþtýr, fakat araný çok düzgün tut, gülümse, iyi davran ki kimse senden þüphelenmesin" demiþ. Kýzgýn gelin kaynanasýnýn her yemeðine muntazam o beyaz tozdan karýþtýrýp, bir ay ömrü kalan kaynanasýna çok iyi davranmaya baþlamýþ. Aradan bir ay geçince tekrar aktara gelmiþ gelin: "Bu zehrin panzehirini istiyorum. Zehirlediðimi anlamasýn diye kayýnvalideme farklý davranmaya, gülümsemeye ve saygý göstermeye baþladým. Bu sefer onun da bana tavrý deðiþti, çok iyi bir insan oldu. Þimdi benim en iyi dostum. Onun ölmesine müsaade edemem." Yaþlý aktar cevap vermiþ: "Panzehire ihtiyaç yok. Sana verdiðim zehir sadece tuzdu. O bir parça tuz, bugüne kadar kaç insanýn arasýný düzeltti anlatamam."
Seyit Ahmet Uzun