Þehrin kenar mahallesinde bulunan tek gözlü, ufak, sýra sýra briket döþemeli, küçük bir bahçesi olan bir evde yaþýyordu Nevruz nine. Bahçesinde evini güzelleþtiren elma aðaçlarý, narlar, incirler… Þirin mi þirindi evi Nevruz ninenin. Ancak bu þirinlik içinde nine pek de mutlu deðildi. Çünkü kader onu yapayalnýz bir hayata sürüklemiþ, o da buna direnmeden kaderine boyun eðmiþti çaresizce. Hiç þikayet etmeden sürdürmek zorundaydý bu mutsuz yaþamýný.
Komþularýndan ve iki torunundan baþka kimsesi yoktu sanki ninenin. Yalnýzca onlar gelirdi ziyaretine. Sadece onlar sorarlardý halini hatýrýný yaþlý ninenin. Nedense artýk bir baþkasý gelmezdi yanýna. Ne çocuklarý ne de baþkalarý… Bazen yeðenleri… Onlar da bayramdan bayrama iþte…* * *
Komþularý ne yemek yaparlarsa yapsýnlar ayný yemekten bir tabak da Nevruz nineye götürürlerdi. Hani ninenin yemek yapamadýðýndan deðil de maksat onu görmek ve halini hatýrýný sormak… Her gittiklerinden de nineden bir güzel dua alýr, öyle dönerlerdi evlerine.* Her zaman tebessüm doluydu Nevruz nine onlara karþý.
Talha ve Yunus ninenin iki torunuydu. Sýk sýk gelirlerdi onlar da ninelerinin yanýna. Çoðu zaman da elleri dolu… Ýþte yiyecek, içecek, meyve, sebze…* Güzel olan ne varsa getirirlerdi. Aslýnda getirdikleri en güzel þey kendileriydi nineleri için. Çünkü onlarýn her gelmesinde artýk havadan mý bahçesindeki topraktan mýdýr bilinmez hep ama hep toz kaçardý Nevruz ninenin gözüne. Nasýl bir tozsa artýk saatlerce gözlerini yaþartýr onun.* Her ikisine de sarýlýr ve onlara: “Aslan oðullarým, yiðit torunlarým, gül çocuklarým…” diye iltifatlar ederek içindeki sevgisini onlara bir anda açýverirdi.
Talha ve Yunus buraya gelmekten büyük bir keyif duyardý. Nineleriyle ne de güzel sohbet ederlerdi öyle… Ama her ikisi de onun böyle yalnýz yaþamasýna akýl sýr erdiremiyordu bir türlü. Bir gün Yunus yine güzel bir þekilde sohbet ederken ninesiyle aðzýndan kaçýrarak:
*-Yahu nine, her þey iyi güzel de sen nasýl böyle yalnýz yaþýyorsun?* Benim aklým bir türlü bu sýrra eriþemedi gitti. Hiç mi sýkýlmýyorsun? dedi. Ancak Talha onu dürttü ve* küçük bir öksürük numarasýyla ona:
-Yahu sen de amma yaptýn þimdi ha. Koskoca Nevruz* Kaplan’dan bahsediyoruz. Ninem* pehlivan gibi kadýndýr maþallah. Her þeyle baþ etmiþ bununla mý baþ edemeyecek?* diyerek durumu düzeltmeye çalýþtý.
*Nevruz nine ise o meþhur tebessümü ve manalý bakýþýyla ikisine de bir defa baktý ve:
-Siz beni yalnýz sanýyorsunuz ama hiç de öyle deðil. Evet evde benimle beraber yaþayan kimse yok ama unutmayýn ki ‘Kimsesizlerin Kimsesi’ sizinle olduðu gibi her zaman benimle de beraber. diyerek her ikisinin de kalbindeki sorulara bir anda cevap verdi.
Ne yapsýn nine, onun da buymuþ iþte alýn yazýsý. Mürekkebi ve kalemi yok ki piyasada kendisi yazsýn. Baþýný eðmekten baþka çaresi olmamýþ hiç. Aslýnda bir zamanlar o da herkes gibi çocukmuþ, gülmüþ, eðlenmiþ... Þirin mi þirin bir köyde açmýþ dünyaya gözlerini. Büyümüþ, küçük bir kýz olmuþ. Köyün diðer kýzlarýyla sürekli oynarmýþ eðlene eðlene. Köyün tam ortasýndan geçen çok küçük bir derede doyasýya eðlenirlermiþ. Babasý köyün en zenginiymiþ o dönemlerde. Ancak Nevruz genç bir kýz olduðu zaman artýk mülk paylaþýmý sonrasý yaþanan tatsýzlýktan mýdýr nedir Nevruz’un amcalarý Nevruz’u bu gençlik yaþantýsýnda yetim býrakmýþ. O günden sonra talihsizlikleri baþlamýþ Nevruz ve ailesinin. Çok geçmeden de ailesiyle beraber þehre yerleþmiþ. En büyük aðabeyi burada fýrýncýlýk yaparak geçimlerini sürdürmüþler. Daha sonra aðabeyiyle beraber çalýþan Þehmuz hayýrlý bir iþ için çalmýþ bunlarýn kapýsýný. Sonra ise Nevruz ailesinden ayrýlýp kendi dünyasýný kurmaya Þehmuz’la beraber baþlamýþ.
Zaman geçmiþ, 3 kýz ve 2 erkek sahibi olmuþlar. Her valide gibi o da evlatlarýný güzel bir þekilde yetiþtirmek için gayret sarf etmiþ.* Elinden geldiði kadar iyi yetiþtirmek için didinip durmuþ. Çocuklarý iyi yetiþmiþ yetiþmesine ama ileride onlarý çok kötü bir sürpriz karþýlayacakmýþ da hiçbirinin haberi yokmuþ. Bundan ilk haberdar olan en büyük oðlu Hüseyin olmuþ. O da yetiþmiþ, büyümüþ, aile sahibi olmuþ herkes gibi. Ancak zamanla kötü bir çevre edinmiþ kendisine ne yazýk ki. Alkolle baþlayan kötü bir arkadaþlýk onu karýsýný döve döve öldürmeye ve oradan kaçýp gitmeye sebep olmuþ. Bir daha da Hüseyin’in izine rastlanmamýþ. Diðer oðlu Asým ise eðitim tahsilini tamamlamýþ, vatani görevini yapmak üzere atlamýþ trene. Ama gidiþ o gidiþ Asým’a dair de ortada bir þey yok…
Kalbi viran olmuþ Nevruz ninenin. Çocukluk günlerindeki gülücüklerini artýk iyice özler olmuþ. Ancak ne yazýk ki çok geçmeden kocasý Þehmuz’u da kanserden kara topraða göndermiþ. Artýk hayat onun için bir hüzünden ibaret olmaktan baþka bir þey olmamýþ. Kýzlarýnýn da evlenmesi onun yalnýz yaþamýna açýlan pencereden içeri girmesi için bir vesile olmuþ artýk. Bir süre kýzlarýyla beraber yaþasa da beylerinin rahatsýz olduðunu anlayýnca kýzlarýyla yaþamaktan da vazgeçmiþ. Ýþte ondan sonra bu mahalleye getirmiþler. Burada kiralýk bir ev tutmuþlar. Sanki bir çöp gibi buraya atýp gitmiþler.
Buraya yerleþtiði ilk zamanlarda ev sahibi Neriman ile tanýþmýþ dolayýsýyla. Neriman’ý hep kýzý gibi görmüþ. Neriman da çok severmiþ onu. Aylarca nineden kira parasý bile almýyormuþ bu sevgiden dolayý. Hatta sürekli* evine gidip bazen yemeðini yapar bazen de temizliðine yardým edermiþ ninenin.* Aslýnda* Nevruz nine bu durumdan pek rahatsýzmýþ. Bir gün Neriman’a giderek:
-Kýzým bak, yapma böyle. Temizliðime, yemeðime yardým ettiðin yetmiyormuþ gibi bir de benden kira parasý almýyorsun. Ara sýra torunlarým sað olsunlar para býrakýrlar. Bari ondan al.” demiþ ama Neriman da:
-Olur mu öyle hiç Nevruz nine? Darda deðilim, açýkta deðilim çok þükür. Senin kira paraný alacaðýmda ne iþime yarayacak. Hem o para sana lazým olur. diyerek karþý çýkmýþ.
Yine bir gün Neriman, nineye uðramak için ayaklanmýþtý. Avluya çýktýðýnda halsiz olduðunu hissetti. Bari avludan sesleneyim de ihtiyacý olup olmadýðýný öðreneyim diyerek nineye seslendi. Nevruz nine ise ihtiyacýnýn olmadýðýný söyledi ona. Ama bunlarý söylerken ninenin sesi biraz titrek biraz da boðuk çýkmýþtý. Tedirgin oldu Neriman ama halsiz olduðundan içeri gidip dinlenmesi gerekti. Ýçeri geçip kendini yataða attý. Ama bir tedirginlik vardý üzerinde. Acaba ninenin sesi neden öyle çýkmýþtý? Hasta falan mýydý yoksa? Hem o hastayken onun yataðýnda rahat yatmasý mümkün olabilir miydi? Sorular, sorular… Neriman hemen ayaða kalktý ve tedirginlikle seslendi yine nineye. Seslendi seslenmesine ancak ninenin evinden ses seda çýkmadý. Ýçi ürpertiyle dolmuþtu Neriman’ýn bir anda. Hemen dýþarý çýkýp hýzlýca kapýya vurmaya baþladý. Ama nineden hala ses gelmiyordu. Korkusu ikiye katlanmýþtý. Bu sefer evinin avlusundaki duvardan ninenin avlusuna atlamýþ ve içeri girmiþti. Hemen evin içerisine girdi. Kapýdan girip az ilerlediðinde nineyi yerde baygýn halde buldu. Büyük bir telaþla onu alýp mindere yatýrdý. Baygýn halde olan nine:
*
-Geliyorum yavrum bekle, geliyorum,* diye sayýklýyordu. Derhal gidip komþulara haber verdi. Komþular büyük bir hýþýmla içeri girdi ve baþýnda toplandý ninenin. Kimi aðlamaklý seslerle Kur’an okuyor kimi de dua ediyordu. Neriman bir de torunu Talha’yý aramýþtý. O da yoldaydý.
Talha, Yunus ve ninenin kýzlarý hemen gelmiþlerdi. Ýçeriye girdiler. Ýçerideki manzara çok kötüydü. Hýçkýra hýçkýra aðlayanlar, yerde solgun yatan bir kadýn. Kýzlarý annelerinin baþ ucuna geçerek aðlamaya baþladýlar. Yunus ambulansý aradý. Çok geçmeden gelmiþti ambulans. Büyük bir hýzla ambulansa taþýndý nine ve büyük bir gürültüyle de hastaneye götürüldü. Neriman ise arkadan hýçkýra hýçkýra aðlayarak bakakaldý oracýkta.
Hastaneye gittiklerinde hemen acil servise taþýndý nine. Durumu bayaðý aðýrlaþmýþtý. Doktorlar müdahaleyi yaptýktan sonra hastane odasýna yatýrdýlar onu. Bir süre hastanede yatmasý gerekti. Ama olsun. Bu kadar yükü taþýyan Nevruz nine bunu da atlatabilirdi galiba. Ama yine de her þey onu ve bizi kusursuz bir þekilde var eden Allah’a baðlýydý. Ne bilirse o bilirdi. Her þeyin ama her bir þeyin* en iyisini bilirdi o. Mutlaka burada da vardý bir bildiði. Zaten yakýnlarýný teselli eden de buydu. Kýzlarý ve torunlarý doktorun yanýna çýktýlar. Doktor:
-Hastamýzýn beyin tomografisini incelersek maalesef beynin bir kýsmý iþlenemez hale gelmiþ.
-Peki doktor, yaþayacak mý o?
-Allah bilir. Ama elimizdeki verileri deðerlendirirsek Allah’ýn izniyle yaþayacaktýr. Ama yaþamýnýn geri kalan kýsmýnda bakýma muhtaç olacak. Onun için yanýnýzdan ayrýlmasa iyi olur, diyerek gönderdi onlarý.
Artýk Nevruz nineyi yanlarýna alma zamaný gelmiþti. Aralarýnda anlaþtýlar. Üç kýz 2’þer hafta olmak þartýyla sýrasýyla yanýna alacaklardý. Bundan sonra anneleriyle ilgilenmek zorundaydýlar.
Aradan bir ay geçti ve Nevruz ninenin torunu Talha, ninesinin eski oturduðu eve gitti. Ýlk önce Neriman’ýn kapýsýný çaldý. Neriman dýþarýda Talha’yý görünce hemen açtý kapýyý ve buyur bile diyemeden Nevruz ninenin son durumunu sordu. O da:
-Ninem artýk bakýma muhtaç. Onun için annem ve teyzelerim aralarýnda anlaþtýlar. Hepsi sýrasýyla bakacaklar ona. Ben de evden onun eþyalarýný almaya geldim. Anahtarý varsa sizden bir zahmet açalým da alayým eþyalarýný, dedi.
Neriman üzgün bir ifadeyle:
-Tamam, buyurun. Açayým size kapýyý, dedi.
Talha eþyalarýn bir kýsmýný alýp oradan ayrýlmak üzereydi. Ancak son bir defa Neriman’ýn yanýna gitti. Ona:
-Her þey için çok teþekkür ederiz Neriman haným. Ninem için elinizden geleni yatýnýz, dedi.
-O ne demek Talha bey. Benim de ninem sayýlýrdý o. Allah ondan razý olsun. Ýnþallah bundan sonraki yaþantýsýnda fazla acý çekmez, dedi Neriman aðlamaklý bir ses tonuyla.**
Nevruz nine artýk bakýma muhtaç halde çocuklarýyla yaþamak zorundaydý. Þimdi onu daha zor bir hayat bekliyordu. Keþke kýzlarý onu daha önceden alsaydý yanlarýna. Ama neyse þimdi zaten yanlarýnda olacak çocuklarýnýn.
![]()