“NÝZÝP” denilince özetle bilmemiz gerekenler:
Tarih, turizm, iklim, nüfus, sosyal yapý, ekonomi, kültür/sanat ve üst yapýya dair genellikle 1970 ve 60’lý yýllar öncesinin kýsa ve öz bilgilendirmeleri…
Tarih ve turizm: Gaziantep iline baðlý olan Nizip ilçesi ilkçaðlardan beri birçok tarihi özelliklere sahip bir yerleþim alanýdýr. Mezopotamya medeniyetler topluluðunda yer alan, Babil Devletine baðlý bir kent olan Nizip, tarihi Ýpek Yolu’nun merkezi konaklama yerlerinden biridir. Tarihi kaynaklarda Nisibin, Nisibis gibi adlarla anýlmaktadýr. Binlerce küsur yýllýk bir kent merkezi olan Nizip’in yerleþkesel alaný ve nüfusu o kadar büyüktür ki, binlerce yýl öncesinden hanlý, hamamlý ve de üç kilisesi ve bir de manastýrlý kilisesi olmasýndan anlýyoruz. Nizip Fevkani Kilisesi ile 2009 yýlýnda bir inþaat kazýsý sayesinde Menderes Mahallesi, Akevler semtinde bulunan ve yapýlan kazýlarda MS 400'lü yýllara kadar giden eþi benzeri görülmemiþ, vaftiz havuzlu, hem kilise hem de manastýr olan yapýda, mozaik süsleme eserleri ve belgesel nitelikte kitabeler bulunmuþtur. Bu kitabelerin birinde Nizip’in adýnýn hiç deðiþmediði gösteren Nisibyn/Ad Zociandem ifadesi de vardýr. Nizip Zeugma’yý, Rum Kale’yi ve Belkýs Höyükleri’ni ve maðaralarýný tarihsel ve turistik bir deðer olarak bilmeyen yoktur. Ama Belkýs (yerel aðýzla Balkýz, Balgýz) da bulunan Zeugma’nýn alt tabakalarýnda büyük bir saray kalýntýsý da vardýr. Bu saray Yahudi tarihine göre Hz. Süleyman, Saba Melikesi Semiramis’e (Hz. Süleyman’ýn, Semiramis’i ilk gördüðü andan itibaren ona “Bal gibi kýz” dediði Saba Melikesi Semiramis’e) düðün hediyesi olarak dünyanýn en güzel 7 yerine saraylar yaptýrma sözü verir ve yaptýrýr. Bu saraylardan biri de Belkýs’tadýr ama bu gerçeði bilmeyen çoktur.
Ýklim: Genel anlamda Gaziantep Platosu'nun doðu kýsmýnda yer alan Nizip’in yerleþim alan coðrafyasý, Akdeniz iklimi ile karasal iklimin kesiþtiði ender yerleþim alanlarýndan biridir. Doðu’sunda Fýrat nehri, Batý’sýnda Nizip Çayý ile Taþbaþ Daðý, Güney’inde de bereketli Barak Ovasý vardýr. Bundandýr ki, Nizip topraðý her iki iklim kuþaðýnda bulunan bitki türlerine sahiptir. Sebze, meyve çeþitliliði ile hem Akdeniz, hem de karasal iklime özgü tarýmýn yapýldýðý bereketli bir alandýr. Milyonlarca yýllýk sabit taþ tabakalar ile iki baþlý iklim faktörlerine baðlý olarak kireçtaþlý, boz ve de kýrmýzýmsý kahverengi topraklar geniþ bir alana yayýlmýþtýr. Fýrat Nehri ile Nizip çayý bu alanýn en önemli sulak coðrafya unsurunu oluþturmaktadýr.
Nüfus: 1905 Halep salnâmesinde Nizip. Nizîb karyesinde (Osmanlýca da köy) 1050 hane, (ki, her hanede en az 2 aile birlikte otururdu. Ve bundan ötürü birçok hanenin nüfusu 12 kiþiye kadar çýkardý. 3900 küsur Müslim (çoðunluðu Türkler olmak üzere, Araplar, Kürtler ve Acemler); çoðunluðu Ermeni 1150 küsur gayri Müslim vardýr. 3 câmi-i þerîf (Ki ilk minareli camiler; 1761 yýlýnda yapýlan Tahtani/Leylek camii, 1876’da Þýhlar camii ve 1891’de Molla Ahmet camii ), iki medrese, 1 tekke, 2 kilise, 1 mekteb-i rüþdî (Ortaokul), 4 sýbyân mektebi, 5 fýrýn, 3 han, 3 hamam (Birincisi, 1850 yýllarýnda yapýldýðý söylenen Büyük Hamam ki 1982 yýlýnda yýkýlýp, yerine park (!) yapýldý. Ýkincisi, 1900’lü yýllarýn baþýnda Sülo Süleyman (Alkan) tarafýndan yaptýrýlan Küçük Hamam idi ve o da belediye tarafýndan yýkýldý. Üçüncüsü ve en eskisi olan, þimdiki mezarlýðýn Kuzeydoðu yönündeki Hamam Çukuru’nun olduðu yerde idi. Ki yapýlýþ ve yýkýlýþ tarihi bilinmemektedir), 1 sabunhane, 35 zeyt ma’seresi (mahzere), 9 deðirmen, 7 kahvehane (ki, en meþhuru Belediye kahvehanesiydi. Hacývat-Karagöz oynatmanýn yaný sýra, 1950 yýllarýnda Diþçi Hasan Avþaroðlu ve arkadaþlarý tarafýndan kurulan Þen Tür tiyatro topluluðu, oyunlarýný ve skeçlerini Belediye kahvehanesinde sergilerlerdi. Cabir Tekin’in rol kabiliyeti çok iyi idi. Perde ve skeçlerin konusuna göre Ali Bilici de hem kavalý, hem de baðlama sazýyla oyuna anlam katardý. Belediye kahvehanesinin sahnesi de Diþçi Hasan tarafýndan yaptýrýlmýþtýr. 1961 yýlýnda Ankara Devlet Tiyatrosundan da destek alan topluluðu, Hulusi Kentmen, Lale Oraloðlu, Hüseyin Baradan gibi ünlüler birkaç kez Nizip’e bu vesile ile gelmiþlerdir.) , 2 ambar, 150 bahçe, 537 bað, 5000 kile zeytûn vardýr. 20 kantar fýstýk hasýl olur. Tonlarca tahýl, hububat ve culban olup, alelhusûs kilitli çekirdeksiz nar vesayir meyve gayet mebzûldür. 1900’lü yýllardan önce ve 1930’lu yýllara kadar Nizip’te baþta Ermeniler olmak üzere gayri Müslimler; taþçýlýktan yapýcýlýða, marangozluktan darabacýlýða, demircilikten tenekeciliðe, bakýrcýlýktan kalaycýlýða, kuyumculuktan sarraflýða, halýcýlýktan hasýrcýlýða birçok küçük ve büyük el iþçiliði dediðimiz sanat iþlerini yaparken, Müslim nüfus tarýmcýlýk ve hayvancýlýk yapardý. 1920 yýllarýnda (9000 küsur olan Nizip nüfusu) Ermenilerin ve diðer gayri Müslimlerin çoðu göçmüþ, Niziplilerin birçoðu da Gaziantep’e taþýnmýþtýr. 900’lü yýllarda Abbasi Devletinin egemenliðine giren Nizip birçok konuda büyük geliþmeler göstermiþ, Gaziantep bile Nizip’e baðlanmýþ idi. 1516 yýlýnda Osmanlý topraklarýna katýlan Nizip, 1839 yýlýnda, Mýsýr eyalet ordusuyla yapýlan Nizip Savaþý’na mekânlýk etmiþtir. 1927 yýlý nüfus sayýmýnda 7041, 1950 yýlýnda 15.331, 1960 yýlýnda 19.336, 1970 yýlý sayýmýnda 30.219 olan ilçe nüfusu, 2015 yýlý sayýmýnda nüfusu 137.878’e yükselmiþtir. 50 bin küsur Suriyeli sýðýnmacý da cabasý!
Ekonomi ve tarýma dayalý sanayi: Nizip ilçesinde tarým ve tarýma dayalý sanayi oldukça geliþmiþtir. Baðcýlýk (10’un üzerinde üzüm türü ile) buðday, arpa, mercimek gibi tahýl üretimi yapýlmakta ve de Ýlçemizde mercimek (ilk mercimek fabrikasýný kuran Kemal Aksoy), bulgur (ilk un fabrikasý Ülfet ve Sarýlar tarafýndan kurulmuþtur) ve ekmeklik un sanayileri oluþmuþtur. Antep fýstýðý, zeytincilik ve zeytinyaðý üretimi Nizip ekonomisinin iki temel taþýdýr. Antep fýstýðý ve Zeytin bahçeleri ilçe sýnýrlarýnýn her bölgesinden bariz bir þekilde görülür. Bu bahçelerden toplanan Antepfýstýðý (baklavalýk boz fýstýklar, kabuklu ve kabuksuz ve de iç fýstýklar ile tuzlu fýstýklar olarak ayrýþtýrýlýr) ve Zeytin taneleri (yaðlýk ve salamuralýk olarak) iþlemden geçirilir, iç ve dýþ piyasalara sürülürdü. Nizip’in ilk tüccarlarýndan (GA.10 Vergi Numaralý) Pamuk Mamet (Mehmet Cengiz) tarafýndan Nizip sabunlarý, Antep fýstýðý, kuru üzümleri, iþlenmiþ mercimekler baþta Güneydoðu olmak üzere Türkiye’nin birçok bölgesinde Pazar oluþturmuþtur. Nizip’te þu gün için 100'den fazla tarýma dayalý orta ölçekli fabrika ve iþletme mevcuttur. Karasal iklimde yetiþen zeytinlerin yað yüzdeleri çok yüksek olup, kendine özgü tadý ve kokusu vardýr. Nizip, zeytinyaðýndan yapýlan sabunlarý ile de meþhurdur. 1960'lý yýllarda Türkiye'nin Sabun ihtiyacýnýn %90'ý Nizip ilçesindeki sabunhanelerde ve sabun fabrikalarýnda üretilmekteydi… Ki, 1955’lerde kurulan ve Balkanlarýn en büyük entegre sanayi kuruluþu (rafine zeytinyaðý, prina yaðý, ayçiçeði ve pamuk yaðý, gliserin yaðý, sabun imalatý, üzüm balý ve þarap üretim tesislerinin yaný sýra çeltik odunu imalatý ile ambalaj kutusu yapma atölyesi) olan Ülfet Gýda ve sabun Sanayi’de dahil… Bu yüzde 90’ýn, %50’sini Doðu Anadolu bölgesi, %15’ini Ýç Anadolu bölgesi, %10’unu Akdeniz bölgesi, %10’unu Karadeniz bölgesi ve de %5’ini de Ege ve Marmara bölgesi karþýlamaktaydý. Bugün ise sabun Pazar payýmýzýn yüzdesi %10’larýn altýndadýr. Nedeni ise 1960 yýllardan sonra zeytinyaðlý sabun imalatýnýn yok denecek seviyelere düþmesindendir.
Bir zamanlar Yeþil Nizip idik, þimdi apartmanlý büyük bir köy olduk. Þu günlerde (1954 yýlýnda yapýlan, taþ yapýlý binasý yýkýlýp betonlaþtýrýlan) Hükümet Konaðýnýn güney ve kuzey taraflarýndan Birecik yönüne doðru, 1970’li yýllarýn sonlarýnda 9.846.000 metre kare alandaki 300 bin küsur (%95’i zeytin, %05’ fýstýk) aðaç, yanlýþ imar politikasýndan ötürü yok olmuþtur. Yerine apartmanlý yeni semtler kurulmuþtur.
Mahzere, zeytin presi ve zeytinyaðý fabrikasý ve sanayileri:
Mahzerecilik: Zeytin ezim evi anlamýna gelen bu terim Nizip’te yýllarca kullanýlmýþtýr. Zeytinyaðý imalatçýlýðýnýn ilk adýdýr. Küçük bir yaðcýlýk sistemi alaný olan mahzelerde, zeytin taneleri, hareketli silindir taþýn bir at ile döndürülerek yaðýnýn çýkarýlmasý iþlemidir. Zeytin sahipleri zeytinyaðlarýný kendi getirdikleri kaplara (önceleri küplere, tulumlara; sonralarý ise tenekelere) koyarak kendi ihtiyaçlarý kadarýný evlerine, fazlasýný da iç ve dýþ piyasada satýlmasý için komisyonculara götürürlerdi. Nizip’te zeytinyaðý sanayisinin temelleri, zeytin aðaçlarýndan toplanan zeytinlerin mahzereler de zeytinyaðý elde edilmesi ile atýlmýþtýr. Daha sonra basýnç ile sýzdýrma dediðimiz mengene ve presleme teknikleri kullanýlmýþ ve kontinü sisteme geçilmiþtir. 1960’lý yýllar ve öncesinin Nizip’inde mahzerecilik sistemi ile üretilen Zeytinyaðý, tulumlara konularak Halepli sabuncularýn merkepleri ve develeri ile Halep’e götürülür ve de mübadele usulü ile Halepli sabunculardan Ýki batman yað karþýlýðýnda bir batman sabun alýnýrdý.
Nizip’in ilk mahzerecileri: Zabit Efendinin mahzeresi, Asaf Mahmut (Oðuz)’un mahzeresi, Fýndýk Mustafa’nýn mahzeresi ve masmanasý, Ahmet Aksoy mahzeresi ve masmanasý, Hacý Hasan Akpek’in mahzeresi, Baðdatlýlarýn mahzeresi, Ýbrahim Kiya’nýn (Özkaya) mahzeresi, Kertiþeli Emmi Saleh’in mahzeresi, Küçük Ahmet’in (Yakar) mahzeresi, Zeko Zekeriya (Özgen)’in mahzeresi ve masmanasý, Sülo Süleyman’ýn mahzeresi, Sülo Ali Alkan’ýn mahzeresi ki, mengene ve presten sonra kontinü sisteme geçmiþ, zeytinyaðý fabrikasýný kurmuþ ve Alkanlar adý ile yað ve sabun sanayi adýný almýþtýr. 1954 yýlýnda Asaf Mahmut Oðuz, kalaycý Halil Özyurtseven ve Okanlarýn ortaklýðýnda kurulan Güvenal fabrikasý (Yað ve sabun sanayi)... Mengene ve presçilik yapan Hacý Ahmet Hüseyin ve mahdumlarý ayný yýllarda Sayýnlar yað ve sabun sanayini kurmuþlardýr.
Masmana, sabunhane, sabun fabrikasý ve sanayileri: Nizip’te iç pazara dönük masmana türü sabunculuk 1850’li yýllarda baþlamýþtýr. Masmana: Küçük ölçekli ve ev içi sabun imalathaneleri dediðimiz masmana sabunculuðu varil içinde ve odun ateþiyle 200, 300 kilo sabun üretim yapýlýrdý. Ev dýþýna taþýnan sabunhanelerde ise sabunlar 1 ila 5 ton arasýndaki kazanlarda imal edilirdi. Bu sabunlarýn temel hammaddesi zeytinyaðý idi. 1960 yýllarýn sonuna kadar Nizip’te zeytinyaðýnýn haricinde hayvansal ve bitkisel yað kullanýmý yasak idi. Nizip’in ilk sabun kazanlarý Halep’te yapýlýr ve de sabun ustalarý da Halep’ten gelirdi. Kazanlarýn kapasiteleri ve tonajlarý büyüyünce imalatta artmýþ, satýþlar da çoðalmýþ ve imalathaneler sanayiye dönmüþtür, teknolojik olmuþtur. Masmanalar sabunhane, sabunhaneler fabrika, fabrikalar sanayi olmuþtur. Nizip’in ilk masmanacýlarý, ilk sabunhaneleri ve ilk fabrikalar: Ev içi sabun imalatçýlarý; Hanifi Okap, Hasan ve Hüseyin Tezel kardeþler, Musa Dertli, Ali, Ekrem ve Ýsmail Parmaksýz kardeþler (3 ayrý yerde), Selahattin Dayý, Mýndýk Yakar, Mahmut Günok, Abdullah Özkaya. Sabunhaneler ve Fabrikalar: Nizip’te hatýrlanan en eski sabunhane 1860’lý yýllarda kurulan Birecikli Fincancýoðullarý’nýn sabunhanesidir. Sülo Süleyman, Sülo Ali (Alkan), Süleyman Pekmez, Reþat Bozfýrat, Ziya Öðüt, Hacý Ahmet ve Hüseyin Sayýnlar, Kuþçu Nuri Çiçektaþ, Rafet Böler, , Zekeriya Özgen, Hacý Bekir Hüseyin Küçük, Ýbrahim Karalar, Hüseyin/Metin/Mustafa Ezici kardeþler, Hüseyin Sayýn, Kemal Sayýn, Ali Alkan, Mazlum Sayýn, Kerim sayýn, Fýndýk Mustafa, Nihat Özyurt, Mehmet Doktoroðlu, Mehmet Özberk, Celil Baz, Sarraf Mahmut Uygur, Mithat Uygur, Abdullah Yýlmaz, Fevzi Pekmez, Ýsa/Musa Gümüþ, Nihat Tuncer, Asaf Mahmut Oðuz, Hüseyin Özdere, Halfetili Ahmet Usta, Ömer/Fevzi/Ahmet Okan kardeþler, Baðdatlý Hüseyin, Tevfik Yakar, Talip/Ali Akpek kardeþler, Karadayý, Gazi Mehmet Yýldýrým ve daha niceleri ve de yað ve sabun sanayi entegre kuruluþlarý… Fýstýk kavlatma, fýstýk iþleme ve de tahýl öðütme ve unlu mamüller üretme tesislerimiz günden güne geliþmekte ve iç ve dýþ piyasalarda aranýlýr markalar olmaktadýrlar.
Arasalar ve haller: Nizip’te 1990’lý yýllara kadar, þimdiki belediye binasýnýn kuzey cephesinde bulunan Ýþ Bankasý’nýn yeri ile Ýpragaz bayi Bölükbaþý ticaretin arkasý Buðday Arasa’sý idi. Nizip’te üretilen her türlü bakliyat, hububat ve tahýl ürünleri oradan alýnýr ve satýlýrdý. Belediyenin þimdiki çok katlý otoparkýnýn yeri ise Fýstýk Hali idi. Yenisi yapýldý. Sebze hali hâlâ var. Uzun Çarþý’sý ve 1889’da yapýlan ve iki katlý pasaj’ý andýran Bedesteni de çok meþhurdu.
Evlerin her karýþýnda dolu dolu yaþam vardý,
Sanýrsýnýz sokaklarýn tümü tek kapýlý bir evdi…
Ýmece kültürü ile yetiþmiþ komþuluk iliþkisi vardý,
Tüm komþular kocaman bir ev þenliði idi…
Nizip evleri, genellikle kerpiç ya da taþ yapýlý, toprak damlý; hayatlý (avlulu) idi. Bu hayatlý evlerin neredeyse tümünde bir kuyu, bir ahýr, bir kümes, bir ekmek ocaðý, bir sal ya da havuz, bir el deðirmeni, bir soku olurdu. Ekonomik manada ev içi üretim çok yaygýndý. Evlerin hayatlarý, odalarý, damlarý ve hatta sokaklarý, her evin geçim ve gýda ihtiyacýný karþýlayan üretim alanlarý gibi kullanýlýrdý. Kuyulardan su ihtiyaçlarý karþýlanýrdý. Genel su ihtiyacýnýn haricinde kuyular, yaz aylarýnda da etler ve piþmiþ yemekler bozulmasý diye bakýr satýlar ile kuyuya sarkýtýlarak doðal buzdolabý görevi görürdü. 1940’lý yýllarda Nizip’e elektrik gelmiþ ve Nizip 1947 yýlýnda, Nizip Belediye Baþkaný Ýzzet Oðuz Efendi sayesinde ilk kez Karpuzatan Pýnarý tesisleþtirilerek, þebekeli içme suyuna kavuþmuþtur.
Ahýrlar ve kümesler: Ahýrlarda en az iki adet keçi ya da koyun, ya da büyük baþ hayvanlar beslenir, onlarýn sayesinde her türlü hayvansal gereksinim karþýlanýrdý. Nahýrlar vardý. Evde besi hayvanlarý besleyenler sabahlarý hayvanlarýný nahýra salar, hayvanlar doðal beslenmelerini yapar ve akþam evlerine memeleri süt dolu olarak dönerlerdi. O sütler (ihtiyaca göre) hem içilir, hem yoðurt, hem ayran, hem peynir, hem kaymak, hem yað yapýlýrdý… Ki fabrikasyon ürünlerine muhtaçlýk olmazdý. Bu hayvanlarýn etinden de yararlanýlýrdý. Nahýra giden evdeki besi hayvanlarý mevsimi geldiðinde nahýrlardaki erkek tekeler, koçlar ve boðalar tarafýndan yavrulandýrýlýr ve ev ahýrlarýndaki nüfus artardý. Yaþlýlar kesilir, etleri topaç yapýlarak aylarca yenilirdi. Yaz aylarýnda topaçlar bir satýlýn içine konarak kuyuya salýnýr ve de tazeliði böylece muhafaza edilirdi. Büyük ve küçükbaþ hayvancýlýk Nizip ekonomisinde tarýmcýlýk kadar önemli bir sektördü. Hallik türü koyunu hala çok meþhurdur.
Birçok evin hayatýnda kümes olurdu. Evi Nizip Çayý’nýn ya da derelerin (arýklarýn) yanýnda olanlar ördek ve kaz beslerler ama genelde tavuk beslenir ve evlerdeki kümesler sayesinde yumurta gereksinimi de günlük olarak karþýlanýr ve fazlasý kümesi olmayan komþulara daðýtýlýrdý. Çiftlik yumurtasý tabirini kimse bilmezdi. Ama köy yumurtasý tabiri kümesi olmayanlar için doðal dürüstlük ifadesiydi. Gerek ahýrlardaki gerekse kümeslerdeki hayvanlar doðal yem ve yeþilliklerle beslenir, kimse hormonun, kimyasalýn ve de GDO’nun ne olduðunu bilmezdi.
Sallar ve havuzlar: O yýllarda evlerin hayatlarýnda sal olmayan ev yok gibiydi. Sallarda Kýþlýk þýra (pestil/bastýk, cevizli-fýstýklý sucuk, niþastalý ve bulgurlu dilme, muska) yapýmý için üzümler tepelenerek suyu çýkartýlýr ve pekmeze dönüþtürmek için hayattaki ekmek ocaðýnýn üzerindeki halle kazanýna taþýnýr ve piþirilirdi. Salçalýk domateslerin suyu da bu sallarda tepeleme iþleminden geçirilirdi. Gerek þýralýklar, gerek salçalar, toprak damlý ve loðlu damlarda kurutulurdu; tarhanalar da… Ayný iþlerin yapýldýðý havuzlarýn tek farký, fýstýk aðacý olanlarýn bu havuzlarda fýstýklarýný kavlatmalarý idi. Havuz ve sallarýn bir iþlevi ise, kýþýn yaðan karlar bu havuz ve sallara týka basa doldurulur, üstlerine saman dökülür ve fýstýk telisleri örtülürdü. Haziran ayýndan Eylül ayýn kadar bu karlar buz görevi görür; içme suyunun ve ayranlarýn soðuk içilmesini saðlardý. Ve bir tür Yaz tatlýsý olarak adlandýrýlan kar ile katý pekmezin karýþýmý ile karsambaç tatlýsý yapýlýrdý.
Taþ sokular (Dibek) ve Taþ el deðirmenleri; Tarihinin en eski kullaným aletlerindendir. Ýcat bazýnda kullaným baþlangýç süreleri M.Ö. 6000’li yýllara dayanýr. Sokularda tahýllar (arpa, buðday, mýsýr, çavdar, mercimek) tokmak ile dövülür iken el deðirmenlerinde bu iþlem ortasý delik, kalýnlýðý az, iki silindirik taþ ile yapýlýrdý. Delikler ahþap bir mile geçer ve üstteki taþ üzerine takýlan kol, elle çevrilerek döndürülür. Tahýlýn cinsine göre büyük küçük parçalara ayrýþtýrýlýrdý. Nizip’te 1960’lý yýllardan önce taþtan soku veya el deðirmeni olmayan ev yoktu.
Ne hormon, ne kimyasal bilirdik,
Ne “aðzýmýzýn tadý bozuldu” derdik…
Her biri bin bir þifa gücünde
Doðal gýdalarla beslenirdik…
Nizip, 1990’li yýllara kadar bir Türkiye’de Yeþil Nizip olarak anýlýrdý. Nizip Çayý’nýn saðý solu meyve bahçeleri ve sebze tarlalarý ile dolu idi. Üzüm baðlarý ve üzüm türleri ile karpuzu, bal kavunu çok meþhurdu. Nar bahçeleri; Orul narý, Caðýt narý ve de çekirdeksiz Kirli Hatun narý çok meþhurdu. Kayýsý bahçeleri; bir Türkiye’de eþi benzeri olmayan þekerparesi ve hacý kiya kayýsý türü de çok meþhurdu ve Nizip’e özgü Miþmiþ türü kayýsýsý da… Nizip’in þekerparesi manav dükkanlarýna gelince Antep baklavasýnýn satýþ oraný %50 düþermiþ. Nizip Þekerparesinden 2 adet yemek, 2 dilim baklava yemek gibi olurmuþ. Sarýlý, kýrmýzýlý dut aðaçlarý ve Urmu (urum) dutu mu dersiniz, incir, erik, elma, armut, yeni Dünya, þeftali, limon ve portakal gibi narenciye türleri mi, dersiniz; aklýnýza meyve türlerinden ne gelirse… Yani olmayan meyveli aðaç türü yok gibi idi, 90’lý yýllarla kadar Nizip bahçelerinde…
Nizip’te dut aðaçlarý, urmu (urum)dut hariç, ana yol ve bahçe yollarýnýn kenarlarýnda olurdu; gelen geçen yesin ve hatta evine götürsün diye. Dut hariç, her türlü meyve/sebze manavlarda satýlýrdý, ta ki 1960’lý yýllara kadar. Turan Bakkaliyesi sahibi Bilal Turan’ýn hatýralarýndan: 1960’ýn ilk yýllarýnda ki bir günde Seyit Ahmet (Sayýn) Efendi sabah namazý sonrasý, Uzun Çarþýda gezinirken bir manavýn önünde büyük bir teþt içinde satýlýk dut görür. “Bu ne?” der. Manav, heder olmasýn diye satýyorum, deyince; Halil efendi dut kabýný tepikleyerek devirir ve “Bakýn millet bakýn! Namussuz, utanmaz der; yok’un yoksulun, yoldan geçen yorgunun, nefsenin (hamilenin), çocuklarýn hakkýný satýyor” diye baðýrýr ve manava olmaz türlü hakaretlerde bulunur. Görenler, duyanlar manavý ayýplarlar. Ama bir zaman sonra dutlar da satýlmaya baþlanýr. 1980’li yýllara kadar, hafta sonlarý, Nizip’in bahçeleri aile cemaatlerinin bayram yerine dönüþürdü. Türlü çeþitli yemekler yapýlýr, gençler oyunlar oynar, balýklar tutulur, çayda yüzülür, mevsimlik meyve ve sebzeler toplanýrdý.
Nizip’in sebze tarlalarýnda her türlü mevsimlik yeþillikler ve sebzeler olurdu. Yeþil ve kýrmýzý (acý ve tatlý) biber çeþitleri, domates, Nizip’e özgü birçok yemek türünün baþ sebzesi Nizip patlýcaný, kebaplýk Birecik patlýcaný, dolmalýk Antep patlýcaný; yeþil soðan/sarýmsak, maydanoz, hardal, tere, 3 tür fasulye, bamya, pancar, kýrmýzý kabuklu Nizip turpu, sarý/sulu Nizip havucu ve Nizip’e özgü sarý ve kara biderli, yapraklarý etli ve yaðlý ve de aromalý, dolgun göbekli Nizip marullarý ki, Ýstanbul’lara kadar kamyon kamyon giderdi. Mevsimlik sebze ve meyve türlerimiz baþta Gaziantep olmak üzere birçok ilde satýlýrdý. Darý (mýsýr) üretiminde bölgemizin ihtiyacýný karþýlayacak rekolteye sahipti. Dört mevsimin dördünde de bahçe ve tarlalarýmýzda mevsimlik ürünlerimiz olurdu. Ýlimiz dýþýndaki illerden sebze hali esnaflarý gelir, hazýr ürünlerimizi alýr, bir sonraki mevsimlik ürünlerimizi satýn almak için, 3 ay öncesinden kaparo vererek ürün baðlantýsý yaparlardý.
Nizip Çayý: Konumu ve Çevresel Özellikleri: “Nizip çayý Gaziantep'in kuzeyindeki 1.496 metre yükseklikteki Büyüksaf'ýn eteklerinden; Kartal Daðý'ndan doðmakta; güneydoðuya doðru akarak; Nizip Ýlçesi'nden geçmekte; yaklaþýk olarak 110 km sonra Birecik Ýlçesi'nin güneyinde Kýrkýz yakýnlarýnda Fýrat'a karýþmaktadýr. Yöre çay ve çayýn kollarýndan dolayý oldukça dalgalý bir görünümdedir. Kaynak TAY projesi” 110 kilometre uzunluðunda olan Nizip Çayý’nýn yalnýzca 34.800 metresi Nizip ilçe sýnýrlarý içindedir. Üzerinde 10’larca taþ ve tahta köprü olan ve eni birçok yerde 10 metreyi aþan bir çaydý. En büyük köprüsü 1670’li yýllarýnda yapýlan; uzunluðu 23 metre, sudan yüksekliði 4.80 metre olan Taþ Köprü’dür. 1975’li yýllara kadar, ortalama her 50 ile 100 metresinde pýnarlar olan çok temiz bir akarsu idi. Çayda 7 tür tatlý su balýðý, 2 tür yengeç kurbaða bulunurdu. Delikli kaya, Potuðun Göleti, Kurt kapaný, Çulluðun Pýnarý, Dolambaç, Taþ köprünün ayaklarý yüzülecek en güzel, en derin göletlerdi. Ki, boðulma ihtimallerinden ötürü ortaokul yaþýndakilerin bu alanlarda yüzmeleri yasaktý. 50 ve 60’lý yýllarda 3 boðulma olayý yaþanmýþtý. Þimdi ise Nizip Çayýnda yüzmek ve balýk tutmak deðil, bahçe ve tarlalarý sulayacak suyu kalmadý Nizip Çayý’nýn… Kimyasal zehirli atýklardan ötürü Nizip Çayý kirlendikçe kirlendi ve baþta ceviz aðaçlarý olmak üzere aðaçlarýn çoðu kurudu, sebzecilik can çekiþmede…
Camiler, Kiliseler, Hanlar, Oteller ve Hamamlar: MS 700’lü yýllardan 1800’li yýllara kadar Nizip’te minaresiz küçük camiler vardý. Ýlk Minareli camilerimiz; Leylek Camii (1761), Þýhlar Camii (1876), Mulla Ahmet Camii (1891), Çarþý Camii (1905), Hamam Camii (1925), Müftülük Camii (1953), Zeytinlik Camii (1959) ve Ulu Camii (1960) ile Fevkani Kilisesi, Akevler Kilise ve manastýrý, Keret (Adaklý) Kilisesi ve Eneþ Kilisesi tarihi deðerlere sahip ibadethanelerimizdi. 1960’lý, 70li yýllara kadar on küsur eþekçi ve yolcu haný vardý. Eþekçi hanlarýnýn birçoðunun üst katý otel görevi görürdü. Necip Mahmut Uygur’un haný, Bilal Özpolat’ýn yeri hem eþekçi haný, hem de üstü oteldi. Mehmet Ali Usta Yapan’ýn haný, Hancý Sadin’in haný, Tayfur Ýbo’un haný, Týkna Halil’in haný, Abdülselam’ýn nalbant haný, Kara Remzi’nin haný en meþhurlardandý. Ki bu hanlarýn çoðunda at týmarý ve nallama iþlemleri de yapýlýrdý. Necip Mahmut Uygur’un Yýldýz oteli, Mehmet Ali (Yapan) usta’nýn Cumhuriyet Oteli, Mermer Palas oteli, Sayýnlarýn oteli, Ýnci Palas oteli, Kristal Palas oteli, Uzun seyit’in oteli ve Antepli Mehmet Er’in oteli vardý. 1970’li yýllardan çok öncelerine kadar, Nizip’te hanlarýn ve otellerin çok sayýda olmasýnýn nedeni, Nizip yerleþkesinin Doðu’dan Batý’ya, Batý’dan Doðu’ya Güney yönüne gidilen yol güzergahýnýn (Ýpek Yolu’nun) merkezi konaklama noktalarýndan biri olmasýndandýr. Þu gün için bir yýldýz oteli, Belediyenin Turistik oteli ve Beðer oteli var. 1905 yýllarýndan önce kurulan taþ yapýlý, kemerli ve kubbeli Büyük hamamýmýz ile ilçemiz sýnýrýnýn doðusundaki hamam çukuru dediðimiz yerdeki hamam yok. 1930’lu yýllarda yapýlan Küçük hamam ile 1960’lý yýllarda yapýlan Sultan hamamýmýz da yok. Bir Yýldýz hamamýmýz kaldý, bir de son yýllarda yapýlan sauna hamamýmýz var.
Sazlar çalýnýr, türküler söylenir.
Kadehler dolar, tabaklar boþalýr.
Göbekler atýlýr, gerdanlar kýrýlýr
Keyif üstüne keyif çatýlýrdý…
1960’lý yýllara kadar Nizip’te 7 tane çalgýlý gazino vardý. Bir de Meyhane( Ýçki içilen yer)… Ki Nizipliler o alana Meyhana derlerdi. Sayýnlarýn buz fabrikasý ve deðirmeninin sað tarafýndaki yeþillik alana bu ad verilmiþti. Meyhana’da bahar ve yaz aylarýnda neredeyse her gün ikindi sazý kurulur ve çok zaman 2 gün 2 gece sürdüðü, bazý zamanlarda da bir haftayý aþkýn ehli keyif oturak alemleri olurdu. Tamburi Çiçekçi Hasan ve Kunduracý Mýhým Tahir saz çalar; kýrk makam ile Vezir Ahmet okurdu. Hasso Þýhlý’nýn oðlu Hasan hem cümbüþ çalar hem okurdu: “Bülbüle tuzak kurdum, tuttuðum serçe midir? Aðzýn gül kokuyor, kýz içerin bahçe midir.” gibi, onlarca makamdan kendine özgü þarký ve türküler söylerdi. O günlerin en meþhur kemanicilerinden olan Birecikli Daharo, bir gün ikindi sazýnda çalarken, makamýnýn güzelliðinden bir bülbülün kemaninin üstüne konup, sanki þarkýya eþlik ediyormuþ gibi ötüp, dakikalarca kemanýn üzerinde durmuþtur. Kemancý Bozey de “kemaniyi konuþturan adam” diye anýlýrdý. Kara Ali’nin oðlu Mehmet ile Hölü Nusrat da sesi en güzel okuyuculardandý. Meyhane alanýnda yýllarca sazlý sözlü keyif ehli insanlarýmýz, Urfalýlarýn sýra gecelerini andýran türden ikindi sazý eðlence alemi yaparlardý ve bu çalgýlý alem gece yarýlarýna kadar sürer ve bazen iki, üç gün ve gece devam ederdi. Bahçelerin bir çoðunda da deðiþik arkadaþ gruplarýnýn alemleri oludu. Kebaplar yapýlýr, mezeler hazýrlanýr, içkiler içilir, sazlý-sözlü alem yapýlýrdý. Nizip’in meþhur Meyhana Pilavý’nýn mucitleri de ikindi sazýnýn mensuplarýdýr.
Marangoz Hilmi Cingöz ile Taksici Müþtak Yalçýn’ýn hatýralarýndan: Açýk ve kapalý alanlý 7 çalgýlý gazino vardý. Çalgýlý gazinolarda çalýþan kadýn okuyucularýn yaný sýra müzik aleti çalan kadýnlar da vardý, garsonluk yapanlarda. Çalgýlý gazinolarýn en meþhurlarýndan biri, Tahtani Mahallesi muhtarlýðý da yapan Temir Ahmet’in oðlu Temir Mustafa’nýn gazinosu idi ki, yeri þimdiki Ticaret Odasý olan yerde idi ve gazinosuna Kazana denirdi. Ülfete giden yolda Çökelek Ahmet (Cengiz)’in gazinosu vardý. Saracýn yokuþundan önceki yolun sað tarafýnda da bir gazino vardý. Kahraman sokaðýn uzun çarþý’ya bakan köþe hem Karagöz kahvesiydi, hem de köylü sazý idi. Mermer Otel’inin üst köþesinde ve kahveci Nevzat’ýn arkasýnda hem kapalý hem de açýk alaný olan yerde Deli Hüseyin Mermer’in gazinosu vardý. Çiðerci Uður’un yeri ve batýsý (Tüfekçi Demirel’in evinin doðusu ile Yýldýz Hamamý’nýn çapraz karþýsýnda ve Ekmekçilerin (þimdiki Kardelen Kebap’ýn) yerinde de bir saz vardý. Bu iki yeri, Deli Hüseyin ile Karahaci (Hacý Müslim Ekmekçi) dönüþümlü olarak çalýþtýrýrlardý. Gazinolarda kadýn dansözler olur; erkek müþterilerden birçoðu da oyun havalarýnda hünerlerini sergilerlerdi. Çerkez Kemal (Ekmekçi) figürü en çok olan ve her makamda oynayan bir kiþiydi. O, oynamaya baþladýðý zaman, okuyucu kadýnlar hep bir aðýzda “Çerkez’e bak çerkez’e, mektup yazar herkese, efeler sarhoþ olmuþ, haber verin merkeze’’ manisini söylerlermiþ. Bu gazinolara çevre il ve ilçelerden eðlenmeye gelenlerin haricinde Halep’ten ve Ceraplus’tan gelenlerde olurdu.
Sinema salonlarý: Nizip’te düðünler, 1960’lý yýllara kadar büyük hayatlý evlerde ve sokaklarýn geniþ alanlarýnda; daha sonra mevsimine göre sinemalarýn kapalý ya da yazlýk (açýk) alanlarýnda yapýlýrdý. Kýna geceleri ve atlý çeyiz alaylarý çok meþhurdu. Þehir tiyatrosu, Yýldýz sinemasý, Özalkan sinemasý hem balkonlu, hem kýþlýk hem de yazlýk alanlýydý. Belediye sinemasý balkonlu idi. Park sinemasý ile Özmen sinemasý da en meþhur yazlýk sinemalardandý. 1990’lý yýllara kadar Nizip en az ayda bir konser (meþhur icracýlar ve dansözler) gelir ve de 2, 3 ayda bir tiyatro topluluklarý gelirdi. Konserler ve tiyatrolar bu sinemalarda yapýlýr ve boþ koltuk, sandalye kalmazdý. Bu sinemalardan ikisi (Özalkan ve Belediye sinemasý) hala var, ama günümüzde düðün ve konferans salonu olarak görevi yapmaktadýrlar. Tiyatro, konser, film izleme sizlere ömür.
Bir gelip görenler piþmandý,
Bir de gelmeyip görmeyenler.
Bir o günleri dolu dolu yaþayanlar vardý,
Bir de o günlerin özlemini çekenler.