Geçmiþ yýllardan hatýrladýðým kadarýyla;
Eðlenceler bitip normal hayta baþladýktan sonra hem kýz hemde oðlan anasýný bir telaþ alýrdý. Bütün sorun gelinin gebe kalmasý üzerineydi. Önceleri "kýzým canýn ne istiyor?" gibisinden sorularla baþlayan gebe kalmama sorunu aylar geçtikçe "niye çocuðunuz olmuyor" gibi sorularla devam ederdi. Sorun gelinde aranýrdý. Erkekte kýsýrlýk olabileceði akla bile gelmezdi.
Bu iþ için türbelerden ve makamlardan medet umulurdu. Önce Taþbaþ'da Bilal-i Habeþ-i Hz. makamýna gidilirdi. Orada çeþitli büyüklükte taþlarla mezar þeklinde bir yýðýn vardýr. O yýðýnýn Bilal-i Habeþ-i Hz. makamý olduðu, biraz doðusundaki kayanýn üzerinde bulunan (atýn ön ayaklarý izi þeklindeki) yerinde Hz. Ali'nin atýnýn ayak izleri olduðu rivayeti vardýr. Atýn ayak izi üzerine kurban kesilirdi. Bilal-i Habeþ'in makamý tavaf edilirdi. Makamýn yakýnýndaki aðaçlara bez parçalarý baðlanýrdý. Minyatür salýncaklar kurulurdu. O civardaki el kadar taþlarýn altýnda bulunan böcekler gebe kalmasý istenen genç kadýnlara canlý canlý yutturulurdu. Sert kabuklu bu böceklerden, yeþil kabuklu olan kýz, siyah kabuklu olaný erkek çocuða sahip olmasý için yutulurdu.
Bu ziyaret sonrasý gebe kalacak kadýnýn oðluna "Bilal-i Habeþ" adýnýn konmasý þarttýr. Gebe kalmayan genç kadýn Þýh Müslüm ziyaretgahýna götürülürdü. Bu yer Suruç'un iki km doðusunda olup adý günümüzde de Þýh Müslüm köydedir. Burayý ziyaret ettikten sonra gebe olan kadýn çocuðu erkek olursa Þýh müslüm kýz olursa Ýslim abý konulurdu. Yine gebe kalmazsa Þanlýurfa'ya gidilirdi. Ýbrahim (a.s)'ýn doðduðu maðarada, genç kadýn bir müddet orada yatmasý sonra balýklý gölün suyu ile elini yüzünü yýkamasý saðlanýrdý. Bu ziyaret sonrasý doðacak olan erkek çocuða Ýbrahim Halil kýz ise Zeliha isimi konulurdu.
Bu isimler konulmazsa çocuðun öleceði söylenirdi. Bu arada da nefesi keskin kalemi kuvvetli hocalara okutmalar ve muska yazdýrmalarda denenir. Yine gebe kalmayan kadýnlar boþanýr ve yerine yeni gelinler genelde de ilk kocasýndan çocuðu olmuþ genç dullar aranýrdý. Ýlk kocasýndan çocuðu olmuþ genç dullara "denenmiþ dullar" denirdi. Bazen ilk evliliklerinden çocuk sahibi olmamýþ gençlerin ikinci evliliklerinden her ikisinden de çocuðu olduðu söylenirdi.