yazar mehmet solmaz geçenlerde kanal 7 ye konuk oldu orda dediki ben antep ve Nizip hakkýnda bir sürü kitap yazdým ama kimse benim kýymetimi bilmiyor bende araþtýrdým mehmet solmaz kim diye iþte sonuç:

Nihat TAYDAÞ yazýyor


Gaziantepli araþtýrmacý Mehmet Solmaz'ýn, Barak ve Baraklýlar üzerine yazdýklarýnýn çoðunu, olduðu gibi buraya geçiriyorum:
''Barak kelimesinin anlamý hakkýnda Türkçe Sözlük'ün 82.ci sayfasýnda þunlarý yazýyor:
1- Tüylü, kýllý çuha, kebe. 2- Bir cins tüylü av köpeði. 3- Aðaçlara sarýlan büyük asma.
(...)

Ebulgazi Bahadýr Han'ýn Türklerin eski çaðlarý hakkýnda tespit ettiði söylentilere göre: Oðuz Han Güney Muhit Denizinýn kýyýlarýnda, yüksek daðlarda yaþayan kabilelerin padiþahý (Ýtbarak Han'a) ilk seferinde yeniliyor. 17 yýl sonra onu yenip öldürüyor.
Moðollarýn Tarihçisi Reþidüddin bu kabileyi (Kýlbarak) diye adlandýrýyor. Oðuz Kýlbaraklarýn karanlýklar diyarýndaki memleketine gittiðini söylemekle Kýlbarak'lar diyarýnýn kuzey ülkeleri olduðunu göstermiþ oluyor.

18.ci yüzyýlda Cengiz Han'ýn memleketine gitmiþ olan Ýtalyan gezgini Garpini bunlarýn güneyde olduklarýný, Cengiz, Hindistan Seferinden dönüþte Barak'lara rastladýðýný anlatýr. Cengiz Ordusu bunlarla savaþa tutuþmuþtur. Fakat Baraklar bir hileye baþvurmuþlar , þehre girip vücutlarýný ýslattýktan sonra, kumda yuvarlanmýþlar ve vücutlarýný kaplayan çamur, soðukta donarak buz kesilince derilerine ok iþlemez olmuþ; sonrada Cengiz'in askerlerini bozguna uðratmýþlar.

Reþidüddin, kabilenin çamura girerek kumda yuvarlandýktan ve bu iþleri üç defa tekrar ettikten sonra meydana gelen kalýn tabakayý kurutmak ve savaþa böyle gitmek adetleri olduðunu kaydeder.

Yine çeþitli kaynaklardan öðrendiðimize göre, Baraklarýn erkeklerinin ÇÝRKÝN ve kadýnlarýnýn ise gayet yakýþýklý ve GÜZEL olduklarýndan erkeklerine izafeten bu kabileye Kýlbarak dendiði beyan edilmektedir.

Battal Gazi'nin efsanevi romanýnda da (Kýlbarak) oymaðýnýn adý geçer. Barak adýnda dört tane Türk Hakaný adý biliyoruz:

1- Barak Hacip'tir (Ölümü 1235) Kirman Beyi ve bu ülkede hükümdarlýk eden Karahitay sülalesinin kurucusudur. Barak Hacip, Barak Oðullarý Sülalesindendir. 1210 da cereyan eden Talas Muharebesinden sonra Harzemþahlarýn hizmetine girmiþ, sonra hükümdarýn Serdar veziri olmuþtur. Harzemþah Devletinin yýkýlýþýný doðuran Cengiz istilasý karþýsýnda çýkan kargaþalýklardan yararlanarak 1222 de Kirman'da istiklalini ilan etmiþ ve kurduðu hükümeti kýsa zamanda kuvvetlendirmiþtir. Ýslamiyeti kabul ettikten sonrada Abbasi Halifeleri tarafýndan tanýnarak kendisine Kutluð Ünvaný verilmiþtir. Barak Hanedanýoðularý 81 yýl payidar olmuþlardýr.

2- 16.cý yüz yýllarda Özbek Hanlarýndan Nevruz Ahmet Han'ýn Türkçe adýda Barak Handýr. Bu hükümdar Kanuni Sultan Süleyman'la münasebette bulunmuþtur.

3- Çaðatay Hükümetini oldukça olgunlaþtýran ve büyük Hakan Kubilay Han'a kafa tutan Barak Han'ýn hayatý daðdaðalý geçmiþtir. Ýlkin kendisine Maveraünnehir'de bir arpalýk verilmiþ (...) ve burada boþ durmayarak Ýran Han'ý Abaka Han'a karþý harekete geçmiþ, Horasan ve Afganistan'ýn bir kýsmýný yaðma etmiþtir. Fakat Ýran Moðollarý tarafýndan periþan edilerek ölümden zor kurtulmuþtur. (...) Buhara'ya gelmiþ, bir söylentiye göre Müslüman olarak Giyasettin ünvanýný almýþtýr. En son 1371 de bir muharebede yenilerek ordu ve karargahý kuþatýldýðý zaman ansýzýn ölmüþ olduðu öðrenilmiþtir. Ölüsü Moðol geleneðine göre parlak bir törenle büyük bir daðýn tepesine gömülmüþtür.''
(''Genel Tarih 1'' adlý kitapta -Ýsmet Parmaksýzoðlu, Yaþar Çaðlayan- ''Çaðatay Hanlarý Soykütüðü'' verilmiþtir. Çaðatay Hanlarý Soykütüðü'nde, Barak Han'ýn, 1266-1271 yýllarý arasýnda 7. han olarak tahtta kaldýðý belirtilmiþtir.
Mehmet Solmaz'dan yaptýðým alýntýyý sürdürüyorum"

4- Cuci Sülalesinden Özbek Han'ý Urus'un torunu Koyýrcak Hanýn oðlunun adý da Barak Handýr. 1419 yýllarýnda Bozkýrlarda yaptýðý savaþlarda baþarý elde edemeyince Maveraünnehir'e kaçýp Uluð Bey'e sýðýnmýþtýr. Üç yýl Uluð Beyin yanýnda kalmýþ, sonra onu yardýmý ile Gök Orduyu ele geçirerek Han olmuþtur. Barak Han 1429 da Moðolistan'a yaptýðý bir akýnda prenslerden Sultan Mahmut tarafýndan öldürülmüþtür.
Bunlardan baþka birde Bektaþi Babalarýndan Sarý Saltuk beyin halifesinin adý da Barak'týr ve buna Barak Baba denmektedir.
Barak Baba Anadolu'yu dolaþmýþ. Ýki kere Þam'a gitmiþ, Moðollar tarafýndan Geylan'a elçilikle gönderilmiþtir. Fakat ayaklanma halinde olan Geylan'lýlar Barak Baba'yý parçalayarak öldürmüþlerdir. 1308 de kemikleri derviþleri tarafýndan Sultaniye'ye getirilmiþ ve oraya gömülmüþtür. Moðollar tarafýndan kendisine bir mezar ve yanýna bir tekke yaptýrýlmýþtýr.''

(Burada yine araya giriyorum... Yunus Emre, bir þiirinde: ''Yunus Tapduk'dan oldu hem Barak'dan Saltuk'a/ Bu nasip çün cüþ kýldý ben nice pinhan olam'' diyerek þeyhi Tapduk Emre'nin Barak Baba'yla iliþkisini açýklar. Dolaþtýðý yerlerde garip kýlýðý ve kendisine uyan derviþleriyle halký þaþkýnlýða düþürüp ürküten Barak Baba'nýn ''þathiyye'' türü bir yapýtý vardýr. Çaðatayca olan yapýt, ''Barak Baba Risalesi'' adýyla anýla gelmiþse de daha çok yarým kafiyeli ve yedi heceli þiir görünümündedir. Önce ''Kutbü'l Alevi'' adlý biri tarafýndan Farsça olarak þerhedilmiþ -açýmlanmýþ- (1355), sonra bu açýmlama; Hýzýroðlu Ýlyas (Uzun Firdevsi) tarafýndan, baþkasýnýn ayrýntýlý anlatýmý olduðu belirtilmeden Türkçe'ye çevrilmiþtir (1485). Mehmet Solmaz'ýn kitabýndan alýntýlamayý, kaldýðým yerden sürdürüyorum: )

''Barak Baba'ya uyanlara Barakiyan ve Baraklýlar dendiðini tarihi kaynaklardan öðreniyoruz. Bektaþi Vilayet-Name'lerine göre de Barak Baba'nýn Hacý Bektaþ Veli'nin Halifelerinden olduðu bilinmektedir.

Barak Baba'nýn Tokat köylerinden birinde doðduðuna ve babasýnýn beylerden olduðuna bakýlýrsa Selçuk Türkleriyle birlikte Anadolu'ya gelerek Yozgat dolaylarýna yerleþen Barak ve Türkmen Oymaklarýndan olmasý ihtimali daha kuvvetlidir.

Baraklarýn vaktiyle Alevi, yani, Bektaþi tarikatlarýndan olduklarý Ýdris Ýnal'ýn verdiði bilgilerden anlaþýlmaktadýr. Hatta yakýn zamanlara kadar Tokat'tan Alevi Dedelerinin Tekkeye kurban ve para toplamak için geldiklerinde, Baraklarýn bunlara fevkalade hürmet göstermiþ olduklarýný anlatýyor ki bunlarýn bir kýsýmlarýnýn Alevi Dedeleriyle sýký bir ilgileri vardýr. (...)

Bugün ekseriyeti Nizip'in Barak Bucaðýnda toplanmýþ olan Barak Aþiretinden bir kýsmýnýn Yozgat'ta kaldýklarýný bazý kaynaklardan öðreniyoruz.

Bundan 170 yýl önce bir kýsým Baraklarýn eski yerlerinde Yaðni, Derzor ve havalilerinde kaldýklarý Cevdet Paþa Tarihinde yazýlýdýr. Tarihteki Baraklara ait bu parçayý aþaðýya alýyorum. (1232 tarihinde Baraklar Kilis Hasýna tecavüz ediyorlar. Bunlarýn üzerine Halep Valisi Ahmet Paþa, bir kýta top ve bin neferle delilbaþýsý Osman Aðayý gönderiyor. O da Baraklarý maðlup ediyor. Ve birkaç tanesini idam ederek baþlarýný istanbul'a Padiþah'a gönderiyor. Rakka Valisi de yine havalide yaþayan Barak Aþiretinden ve sair eþkiyadan on tanesini idam ediyor ve baþlarýný Ýstanbul'a gönderiyor.) (Cilt 11 Sahife: 17)
Bu beldede uzun süre inceleme yapan Yalðýn þu bilgiyi veriyor:
''Barak aþireti 1000-1010 tarihlerinde Firuz Beyin idaresi altýnda Ortaanadolu'dan sürülerek yerleþtirilen 80.000 hanelik Türkmenlerin bir oymaðýdýr ki vaktiyle Rakka-Culap ve Gaziantep Cenubunda yerleþmiþ 97 köyden ibarettir. 97 köyün 18'i Türkiye, geri kalaný Suriye'de kalmýþtýr .Barak oymaðýnýn 12 obasý vardýr:

Bu obalarýn on iki olmasýna raðmen kendi aralarýnda 7 obaya ayrýlmýþtýr: Eseli, Karakozan, Adýklý, Kürdülü, Abdürrezaklý, Torun, Bayýndýrlý obalarýdýr.
Bunlardan en büyükleri Torun, Abdürrezaklý, Kürdülüdür. (...)

Türkmenlerin, Karaþýhlý, Bekmiþli, Araplý adýnda üç kolu vardýr:
(...)'' (Ezo Gelin, ss. 58-63.)

Kimi kaynaklara göre de Barak'ýn anlamý ''bayrak'' demektir... Yöre halký, Türkmen göçüne bayraktarlýk ettiði için yöreye ''Barak'' denilmiþtir.

Barak Türkmenleri'nin Anadolu'ya 11. yüzyýlýn baþlarýnda göç ettikleri bilinmektedir.

Türkmen Baraklarý'nýn Aleviliði benimsedikleri, kimi törenlerinin ve geleneklerinin Þamanlýk kültürünün izlerini taþýdýðý görülmektedir.
''Barak Ovasý'nda yaþayan Barak Türkmenleri'nin Oðuzlarýn Kýnýk ve Beðdili oymaðýndan olduklarý ileri sürülmektedir.'' demiþtim... M.Þakir Ülkütaþýr, ''Abdallar'' baþlýklý incelemesinde, Beðdili oymaðýnýn Anadolu Abdallarý'ndan olduðunu vurgular... Ülkütaþýr þöyle der: ''Abdallar, ekseriyetle yerleþik ve kýsmen göçebe bir halde yaþayan Alevi-Kýzýlbaþ zümrelerden biridir. Anadolu'nun muhtelif bölgelerinde bir takým Abdal köyleri, müteferrik yýðýnaklarý, yani obalarý vardýr. Göçebe Abdallar, yýlýn muayyen mevsimlerinde yer yer dolaþarak, köy kýyýlarýnda geçici olarak otururlar. Güney, Batý ve Orta Anadolu baþlýca coðrafi daðýlýþ yerlerini teþkil eder. (...)

Abdallar, soy itibariyle Türkmendirler. Bugünkü Anadolu Abdallarý -Tahtacýlar, Çepniler daha doðrusu bütün Anadolu Kýzýlbaþlarý gibi- Babai Türkmenlerinin bakiyeleridir. Binaenaleyh bunlarý, dili ve soyu bütün bütün baþka olan Çingenelerle akraba veya yurt tutmuþ Çingene gibi telakki etmek katiyyen doðru deðildir. (...)

Anadolu'da eskiden beri yerleþmiþ Abdal oymaklarý vardýr. Bugünkü Abdallar kendilerinin, haklý ve doðru olarak, Türk ýrkýndan ve Ýslam olduklarýný ifade ederler .Bu ifadelerine ilave olarak da ulu ve aziz saydýklarý ''Kara Yaðmur''un reisliði altýndaki ''Horasan Erleri'' (Güney ve Doðu Abdallarý ise, Oðuzlardan ''Beydili'' boyu) ile beraber Anadolu'ya geldiklerini ýsrarla söylerler.
(...) Güney Anadolu'daki bu Abdal zümrelerinin oymak ve zenaatleri hakkýnda Rahmetli Ali Rýza (Yalman)'ýn ''Cenupta Türkmen Oymaklarý'' adlý eserinde de ayrýca þu malumata rastlamaktayýz: ''Fakçýlar (av avlýyan Abdallar), Tencili (Cambazlýk ve kuyumculuk yapan Abdallar), Beðdili (Türkmenlere yamak ve yarýcý duran Abdallar), Gurbet veya Cesis (sepet, küfe yapan Abdallar; bunlar tam göçebedirler), Karaduman (Ýbrahim Paþa'nýn iskan Beyi'ne Mýsýr'dan gönderdiði kalabalýk bir musiki ve raks heyetlerinin bakýyyesi olan Abdallar) Abdallarý''.

(...) Sünni köylü taassubu çalgýyý, türküyü Abdallara terk etmiþtir. Onlar, yani Abdallar, Türk Halk Musikisi ve Raks (Oyun) kültürünü sadakatle devam ettirmektedirler.''
Baraklar'a devlet yer verince, kimileri köy kurup tarýmla uðraþmýþ, kimileri de topraða baðlanmadan göçebe hayvancýlýkla geçinmiþlerdir.

Bugün Barak topraklarýnýn büyük bölümü, birkaç aðanýn elindedir. Barak köylülerinden toprak sahibi olanlar çok az sayýdadýr. Yoksul, topraksýz Baraklýlar; yaþamlarýný sürdürebilmek için 1980'lere dek Suriye sýnýrýndan kaçakçýlýk yapýyorlardý... Tarýmla uðraþan Barak köylüleri, ürünlerini yalnýzca Gaziantep'te satarlar.

Nihat TAYDAÞ