Esma Nasýl Yaþanýr? Allah’ýn ÐAFUR esmasýný okumaya çalýþýyordu. ”Affetmek, baðýþlamak ne güzel” dedi kendi kendine. Allah nice günahlarý, nice nankörlükleri affediyordu.
Geçmiþte yaþayan ulu erenler baðýþlayýcý olmuþlardý hep. Rasülullah(s.a.v) Mekke Fethi Günü bütün Mekke’lileri baðýþlamýþtý. Oysa onlar iþkence etmiþ, canýna kastetmiþ, yurdundan sürmüþlerdi.
Ya O nasýl baðýþlayacaktý?.. Mesafeli olduðu kiþiler bulunsa da dargýnlýklarý yoktu .”Ýyi geçimli olmak müminin þiarýdýr” ilkesinden hareketle herkesle iyi olmayý ilke edinmiþti. Ama bir yandan da affedici, baðýþlayýcý olmaya özenmiþti.
Günler geçti yakýn çevresinde ciddi bir gerilim patlak verdi!.. Ýþ icabý yakýn görüþtüðü kimseler gerilmiþ, taraf olmak durumunda kalmýþtý. Taraflardan bir bölümü þahsýna cephe almýþ, ortalýk dedikodu ve hatta iftira ile kaynamaya baþlamýþtý… Uzatmayalým, bazý kimselerle uzaklaþmýþ, selamlaþmaz olmuþtu…
Ýþte o günlerde düþündü… Neyi istemiþ,neye özenmiþti?... AFFEDÝCÝ OLMAYA;ÐAFUR ESMASINI YAÞAMAYA!... Özendiði, okumaya, zikretmeye çalýþtýðý esmanýn onda açýlým zamaný gelmiþti. Önüne sahne konuyordu ki; rolünü icra edip hakkýný verebilsin. Fiil olmaksýzýn esma dönüþmezdi yaþama!..
”Kýrgýnlýkta ilk barýþan sevabý toplar” buyuruyordu Allah Rasülü.. Öyle yapmalýydý. Ama þeytaný býrakmýyordu: ”SEN HAKLISIN,NÝYE SEN GÝDESÝN,ONLAR GELSÝN!...” diye durmadan vesvese verdi lanetli þey!.. Hainin boðazýný sýkmalýydý… Ýlk selamý verdi. Biraz zor oldu ama,karþýlýk da buldu. Günler içinde gördü ki; selam yetmiyor, daha çok adým gerek.
Sohbete oturdu… Çay içti, hal-hatýr etti. Olan olmuþ, yaþanmasý gereken yaþanmýþtý. Kýrgýnlýklar bertaraf oluyor, ortam yumuþuyordu… Zaman içinde eski dostluklar yeniden pekiþti..
Nice sonra düþündü: Sahi niye yaþadý bunlarý?.. ”Böyle Çalýþýr” diyordu ya dostu, sistem çalýþmýþ, özendiði, zikrettiði esmanýn ilk stajýný yapmýþtý.
Aman dikkat! Siz siz olun, özendiðiniz manalara dikkat edin. Olumlu manalar dahi olsa esmanýn çoðunlukla sýkýntý ve bela ile açýldýðýný sakýn hatýrdan çýkarmayýn!...
Þuna Bir Tekme Vur!.. Deðerli bir düþünür, sabah yürüyüþü için arkadaþý ile evinden çýktý.Dere kenarýna geldiklerinde bir yengecin yola ilerlediðini gördüler. Öteden hýzla gelen kamyonun hayvaný ezmesi iþten bile deðildi. O zat arkadaþýna döndü: “Hemen koþ, þuna bir tekme vur!“Arkadaþý denileni yaptý, yengeç dereye yuvarlandý ve ezilmekten kurtuldu. Düþünür arkadaþýna þöyle dedi:
-Þimdi bu hayvana mikrofon uzatma imkanýmýz olsa da ne yaþadýðýný sorsak, hemen yediði tekmenin acýsýný dile dökecek, bize sitem edecek, azap yaþattýðýmýzý söyleyecektir. Bizi zalim ilan edecektir kendince!.. Oysa o aldýðý tekmenin hayatýný kurtardýðýndan habersizdir. Baþa gelen bela ve sýkýntýlarý yengeç penceresinden düþünürsek azap duyarýz. Bir üst boyuttan nazar edersek çok þeyi fark ederiz!...
Allah De,Ötesini Býrak! Hayat bu, türlü cilvelerle iþliyor. Kurumda yönetim deðiþikliði olmuþ, yeni yönetimde üst düzey görev almaya yeltenenler öne çýkmak için türlü atraksiyonlara yönelmiþti.
Hayat, çoðu kere denklemler gibi karmaþýk iþlevlerin çözümlemesi ile yürüyordu. Ne var ki iþe þahsi menfaat ve hýrslar girince insanlar etik olmayan yollara da baþvurabiliyorlardý. Ýþte o günlerde kurumsal bir dönüþümün ilk ayaðý olarak belli görevlerde deðiþim rüzgarlarý esmeye baþladý. Ne yapabilirdi? Hatýrlý kiþileri yanýna alabilirdi. Birilerini devreye koyup, yerini pekiþtirebilirdi. En azýndan amire yakýn kimselerin yanýnda görünebilirdi. Fakat hiçbiri içine sinmiyor, ”ALLAH DE, ÖTESÝNÝ BIRAK” ayeti hep önüne çýkýyordu.
Neydi Allah demek?... Rububiyet boyutundan bakýldýðýnda bazý iliþkileri kullanmak, bazý kimseleri iyi niyetle devreye koymak da doðaldý… Allah demek, öylece kayýtsýz yatmak demek deðildi tabii. Ancak, normal sayýlan baðlantýlarý kullanmak dahi Ona sevimli gelmiyordu.
Büyüklerin “Seyretmek ve kulluðuna devam etmek” tabir ettikleri hali kuþanmalýydý. Öylece günlük iþine devam etti. Dedikodu ve geliþmelere perde çekti. Ne olursa olsun ANý yaþayacak, o günün, o iþin hakkýný verecek,ötesini düþünmeyecekti. Öyle de yaptý.
Aylar geçti, kurumda bir dizi deðiþim gerçekleþti. Yeri deðiþtiði için üzülenler, vazifesinden hoþnut olmayanlar sýzlanýp duruyordu. O ise sadece seyrediyordu. Deðiþim süreci oturmuþ, normal süreç baþlamýþtý. Dostlarýndan biri sordu: ”Senin yerinde hiç deðiþiklik olmadý.Kimden torpillisin?”
Cevap verdi: ”Rabbul Alemiynden; En`am -91’den torpilliyim!..“
Budanýyor Dallarým: Rüzgârlý bir sabahtý.Pencereden dýþarýyý seyrederken zaman zaman fýrtýnaya dönüþen rüzgarýn aðaçlarý yerinden savurduðunu gördü. Dallarý uzun, gür, geniþ alana yayýlan aðaçlarýn kökünden devrildiðini gördü. Budanmýþ aðaçlar ise fýrtýnanýn þiddetinden etkilenmemiþ, ayakta duruyorlardý..
Budanmýþ aðaçlar, budanan eller tarafýndan dallarýndan olduklarýnda kimbilir neler söylemiþ, ne þikâyetlerde bulunmuþlardýr diye düþündü. Oysa, budanmalarý onlar için Rahmetmiþ.. Belki bunu þimdi anlýyorlardýr, dedi içinden...
Kararan hava ile birlikte þimþekler çakarken bilincinde de þimþek çaktý: “Geçmiþte üzüldüðüm bazý darbeler, þimdi ayakta kalmam için olmasýn?!..“
Yaþadýklarýný düþündü.Kesilen baðlantýlarýný, kopan bazý iliþkilerini geçirdi aklýndan.
Þimdilerde onlar olsa, ayakta kalamaz, dallarýyla birlikte yuvarlanýr giderdi. Budanarak gelen rahmete sonsuz þükürler etti.
***
Ýþte böyle dostlarým!
Hepsi de yaþanmýþ sahneler aktardým size.Allah Sisteminin iþleyiþine dair mini ipuçlarý olarak alýr, kýymete deðer bulursanýz arada sýrada bu tarz aktarýmlara devam ederiz. Önce yazana, sonra okuyana, sonra da aktarýlana okumak, hazmetmek, yaþama dönüþtürmek nasip olsun!..
Mehmet DOÐRAMACI