Bugün ALLAH rýzasýný kazanmak için Ne yaptýnýz? Düþünsenize...!
Asra yemin olsun ki insanlar hüsrandadýr. Ancak birbirine sabrý ve hak'ký tavsiye edenler müstesna(Asr Suresi)
*****************************************************************************
Namaz Müslümanlýk demektir
Namaz, islâmýn beþ þartýndan, dînin beþ esâsýndan ikincisidir. Bütün ibâdetleri kendisinde toplamýþtýr. Ýslâmýn beþte bir parçasý ise de, bu toplayýcýlýðýndan dolayý, yalnýz baþýna, Müslümanlýk demek olmuþtur.
Ýnsaný Allahü teâlânýn sevgisine kavuþturacak iþlerin birincisi olmuþtur. Âlemlerin efendisi ve Peygamberlerin en üstünü olana mi’râc gecesi, Cennette nasîb olan rü’yet þerefi, dünyaya indikten sonra, dünyanýn hâline uygun olarak kendisine yalnýz namazda müyesser olmuþtur. Bunun içindir ki, “Namaz müminlerin mi’râcýdýr” buyurmuþtur.
Bir hadîs-i þerîfde, “Ýnsanýn Allahü teâlâya en yakýn olmasý namazdadýr” buyurmuþdur. Onun yolunda, tam izinde giden büyüklere, o rü’yet devletinden, bu dünyada büyük pay, namazda olmaktadýr. Evet, bu dünyada Allahü teâlâyý görmek mümkin deðildir. Dünya buna elveriþli deðildir. Fakat, Ona tâbi’ olan büyüklere, namaz kýlarken rü’yetten birþeyler nasîb olmaktadýr. Namaz kýlmaðý emir buyurmasaydý, maksadýn, gâyenin güzel yüzünden perdeyi kim kaldýrýrdý? Âþýklar, ma’þûku nasýl bulurdu?
Namaz, üzüntülü ruhlara lezzet vericidir. Namaz, hastalarýn, rahat vericisidir. Ruhun gýdasý namazdýr. Kalbin þifâsý namazdýr. “Ey Bilâl, beni ferâhlandýr!” diye ezân okumasýný emir buyuran hadîs-i þerîf, bunu göstermekte, “Namaz, kalbimin neþ’esi, gözümün bebeðidir” hadîs-i þerîfi, bu arzûya iþâret etmektedir.
Zevkler, vecdler, bilgiler, ma’rifetler ve makâmlar, nûrlar ve renkler, kalbdeki telvînler ve temkînler, anlaþýlan ve anlaþýlamýyan tecellîler, sýfatlý ve sýfatsýz zuhûrlardan hangisi, namaz dýþýnda hâsýl olursa ve namazýn hakîkatinden birþey anlaþýlamazsa, bu hâsýl olanlar, hep zýlden, aksden ve sûretden meydâna gelmiþtir. Belki de, vehm ve hayalden baþka birþey deðildir.
Namazýn hakîkatini anlamýþ olan bir kâmil, namaza durunca, sanki, bu dünyadan çýkýp âhýret hayâtýna girer ve âhýrete mahsûs olan ni’metlerden birþeylere kavuþur. Araya aks, hayal karýþmaksýzýn, asýldan haz ve pay alýr. Çünkü, dünyadaki bütün kemâlât, ni’metler zýlden, sûret ve görünüþden hâsýl olmakdadýr. Doðruca asýldan hâsýl olmak, âhýrete mahsûstur.
Dünyada asýldan alabilmek için, mi’râc lâzýmdýr. Bu mi’râc, müminin namazýdýr. Bu ni’met, yalnýz bu ümmete mahsûstur. Peygamberlerine tâbi’ olmak sâyesinde, buna kavuþurlar. Çünkü, bunlarýn Peygamberi “sallallahü aleyhi ve sellem” mi’râc gecesi dünyadan çýkýp âhýrete gitti. Cennete girdi ve rü’yet devleti ile þereflendi.
Mektubattan seçmeler