GÝDÝLECEK BÝR KÖYÜ OLMAK Ýnsanýn bir gün dönüp gelebileceði bir evi olmalý. Bir köyü, bir mahallesi, eþi dostu, çocukluðunu birlikte geçirdiði arkadaþlarý, kapýsýný teklifsiz çalabileceði komþularý... Elinden su içtiði, evinde yemek yediði komþu teyzeleri, hacý anneleri olmalý insanýn...Hayat kekremsi bir tada büründüðünde, gide gide bir duvara dayandýðýnda, içinde kocaman bir boþluk hissedip kendisini sarýp sarmalayacak bir anne kucaðýna ihtiyaç duyduðunda... Dünyanýn bütün derdini kapýnýn dýþýnda býrakýp huzurlu bir uykuya dalmak istediðinde, çalacak bir kapýsý olmalý insanýn. Sokaklarýnda, her adýmýnda bir þeyleri yeniden bulmanýn hazzýný duyacaðý, rastladýðý herkesten emin olacaðý bir mahallesi olmalý. Her nesnenin, duyulan her sesin, kurdun kuþun, börtü böceðin tanýdýk olduðu bir yeri... Bir gün dönüyorum dediðinde, kendisini güler yüzle karþýlayacak âþinalarý olmalý...
. Artýk insanlar 'Nerelisin?' sorusuna bir tek kelimeyle cevap veremiyor. 'Babam þuralý, annem filan memleketli, ben filan yerde doðmuþum... Þimdi bizimkiler þurada oturuyor...' Ýnsanýn 'memleketim' diyebileceði bir yerinin, 'baba ocaðý'nýn olmamasý ne acý! Doðup büyüdüðümüz þehrin bizdeki anlamý, nüfus kütüðümüzde yazan bir kelimeden ibaret deðildir. Orasý, bizim mizacýmýzý yapan coðrafyadýr ve istesek de istemesek de o topraðýn ruhundan, o insanlarýn çehresinden bir þeyler taþýrýz hayatýmýzda. Çocukluk, insanýn bütün hayatýna yön veren bir dönemse eðer, hayatý idrak ettiðimiz o mekanlar ve içlerine doðduðumuz insanlar, dünyanýn neresine gidersek gidelim, içimizde ebedi bir hatýra gibi çalýþýr durur. Bir gün dönmese bile, orada bir yerde, gidecek bir kapýsýnýn olduðunu bilmek, güven veriyor insana.
Her birimiz, çocuk denecek yaþta o cennetten kopuyor ve bir daha dönemiyoruz artýk. Yýllar, hem geride býraktýklarýmýzdan hem de bizden pek çok þeyi alýp götürüyor, eksiliyoruz. Ve döndüðümüzde yerinde olmuyor pek çok þey... Bütün bütün yersiz, yurtsuz kalýyoruz. Özlemesiz...
Çýkýp geldiðim köye döner miyim, bilmem... Dönsem de dönmesem de orada çocukluðumun geçtiði bir evin, bütün hülyalarýmýn kaynaðý bir mekanýn durduðunu bilmek, güven hissi veriyor bana. Bir gün bütün dünyaya küssem, kendimle, yalnýz kendimle kalmak istesem, oraya kaçarým gibi geliyor. Eminim, kapýsýndan girdiðimde o ev beni, daha dün ayrýlýp gitmiþim gibi karþýlayacak. Hatýralar dört bir yandan çýkýp gelecek. Yýllarýn tozu kalkacak aradan. Ve ben, kendi ellerimle diktiðim aðaçlarýn gölgesine oturup kendi çocukluðumla söyleþeceðim. Adlarýný bilmesem de komþu çocuklarý 'hoþ geldin' diyerek geçecekler önümden. Uzaktan ihtiyarlar el sallayacak, gelip geçen herkesle selamlaþacaðým. Ve sokaklarda sonsuz bir emniyet hissiyle dolaþacaðým.
Gidecek bir köyü bile olmayan insanlarýn ne kadar çok olduðunu gördükçe kendimi þanslý sayýyorum. Her gidiþimde içimdeki gurbetin sustuðunu hissediyorum. Bir yere ait olmanýn huzurunu ve birilerinin beni beklediðini görmekten mutlu olduðunu bilmenin sevincini yaþýyorum. Evet, gidecek bir köyü olmalý insanýn... Hiç deðilse, öldüðünde, kabrini serinletecek bir karaaðaç gölgesi bulmak için!