TURNA KUÞU
Türkülerimizde geçen Turna kavramý nereden gelmektedir?
Türk Milleti hayvan sevgisinde en illeri milletlerden biridir.
At Kurt Turna Kuþu Tavus kuþu bizim nerdeyse kutsal saydýðýmýz hayvanlardan birkaçýdýr.
At ve Kurt (Bozkurt) hakkýnda herkes birþeyler bilir. Tavus Kuþu da Türk Mitolojisinden geçer.
Ama Türkülerimizde geçen Turna Kuþu nerde gelmektedir. Çoðu zaman benim kafamý da meþgul eder.
Turna Kuþu japoncadan gelmekte olduðu varsayýlmaktadýr. Japoncada Tu (dizi, takip) ve ryudo’dan gelen ru (akmak) birleþik kelimesinden oluþtuðu tahmin edilmektedir.
Azeri Türkçesinde “durma”, Baþkurt Türkçesinde “turna”, Kazak Türkçesinde “týrna”, Kýrgýz Türkçesinde “turna”, Tatar Türkçesinde “torma”,
Türkmen Türkçesinde “durna”, Özbek Türkçesinde “týrna”, ayrýca Çuvaþçada “durna”, Kazan dilinde “terna” diye anýlmaktadýr.
Turna, eski Türk yazýtlarýnda “týrna” adýyla geçer.
Türklerin turnayý çok eskiden beri tanýdýklarýnýn göstergesi, bugün bütün Türk dili ve lehçelerinde turnanýn benzer adlarla anýlmasýdýr.
Türkçe Japonca ve Korecede nerdeyse ayný isimle anýlmaktadýr.
Ural Altay dil grubunun ortak kelimelerinden biri olmasý bu üç dilin araþtýrýlýp ortak köken çalýþmasýnýn yapýlmasý aslýnda önemli bir durumdur.
Turna, Kutadgu Bilig ve Dede Korkut Hikayeleri’nde de “turna” olarak geçmektedir.
Kaþgarlý Mahmud’un sözlüðünden tutun da Altay, Uygur lehçelerinden, Batý Türkçesine kadar onun her yerdeki Türkçe adý “turna”dýr.
O, yýllarca Altaylardan Balkan daðlarýna kadar asýrlar boyunca sevgiler taþýyýp durmuþlardýr. Asýl adlarý da hep böyle bilinmiþtir.
Turnalarýn ilginç özelliklerinden birisi de onlarýn tek eþli bir hayat sürmeleridir.
Eðer herhangi bir sebeple turnalardan birine zarar gelirse, diðer turna yaþamaz ve intihar eder.
Papaðanýn dýþýnda hiçbir kuþ, turna kadar insanlarla haþir neþir olamaz ve onlara meramýný anlatmayý baþaramaz.
Turna evcilleþtirildiði zaman sahibinin evine çok çabuk alýþýr, evin bütün odalarýný kýsa zamanda öðrenir ve evdeki insanlarla dost olur.
Buna karþýlýk kendisine kötü muamele edilecek olursa, o kötülüðü çok uzun zaman unutmazmýþ.
Türkiye, turnanýn daðýlýmýnda güneyde ana bölgeden kopuk bir ada olarak kalýr. Sanki, turna Altaylardan, Anadolu’ya gelirken Türkleri takip etmiþ gibidir.
Göç sýrasýnda turnayý Türkiye’nin her yerinde görmek mümkündür.
Turna, Türkiye’de yazýn bir OrtaDoðu Anadolu ve Karadeniz kuþudur.
Karadeniz’de Kýzýlýrmak deltasý, Doðu Beyazýt sazlýðý; Orta Anadolu’da Sultan sazlýðý, Ereðli sazlýðý; Sivas Hafik’teki Tödürke gölü, iyi bilinen üreme alanlarýdýr.
Bu kuþlarýn bir kýsmý, Türkiye’de kýþladýðý için Kýzýlýrmak ve Orta Anadolu popülasyonlarý kýþýn da yerlerinde kalýr.
Buna karþýlýk kýþýn sert geçtiði Doðu Anadolu boþalýr. Yazýn turna bulamayan Göksu deltasý, Çukurova gölleri gibi güneydeki mevkilerde kýþ boyunca turnalar görülür.
Türkülerimizde Turnalar;
Allý turnam bizim ele varýrsan
Þeker söyle kaymak söyle bal söyle
Gülüm gülüm kýrýldý kolum
Tutmuyor elim turnalar hey
(Hacý Taþan)
Telli turnam selam götür
Sevdiðimin diyarýna
Üzülmesin aðlamasýn
Belki gelirim yarýna cananýma
(Musa Eroðlu)
Ýslamiyetten Önce Turna Ýnancý
Türklerin atalarý sayýlan Tieler vasýtasýyla Tinglinglere atfedilen geyikli alp abidelerinde turnanýn yer aldýðýný söyler.
Þükrü Elçin, Türklerde turnanýn Gök Tanrý tasavvuru dýþýndaki ilahlardan biri olarak hizmet sahibi ruhu temsil ettiðini kabul etmektedir.
Koruyucu ruhlarý temsil eden kaz, turna gibi bazý kuþlarýn Türk cemiyetinde kanat, kemik ve tüyleri
þamanlýk, alplýk, kuvvet, cesaret, uður, güzellik ve süs unsuru olarak kullanýldýðý bilinmektedir.
En eski ve orijinal Þaman elbiseleri üzerinde kuþ ve hayvan resimleri bulunmaktadýr.
Mitoloji uzmanlarýna göre, kuþ ve hayvan þekillerini taklit etme suretiyle yapýlan elbiselerin anlamý
Þaman’ýn hem kendi atasýný, hem de istediði zaman elbise üzerindeki resmi bulunan hayvanýn þekline girebileceðini göstermektedir.
Yukarýdaki açýklamalardan da anlaþýlacaðý gibi Ýslamiyet’ten önceki Þaman elbiselerinde turnaya rastlamak mümkündür.
Destanlar devrinde gerek yiðit Alpler, gerekse Türk kadýnlarý saç ve baþlarýna turna teli takarlardý.
Bu etki Ýslamiyet sonrasýnda fazlasýyla görülse de Ýslamiyet öncesinden kalma bir gelenektir.
Bilindiði gibi Ýslamiyet öncesi Türk edebiyatý sözlü ve yazýlý kaynaklar olmak üzere ikiye ayrýlmaktadýr.
Dönem, genel itibariyle sözlü kaynaklara dayanýr. Sözlü kaynaklar da anlatýma dayalý olduðundan ve yazýya geçirilmediðinden kolayca unutulmuþtur.
Bundan dolayý da gerek Türk kültürüyle, gerekse turnayla ilgili bilgilere bu dönemde çok az rastlýyoruz.
Ýslamiyet öncesi dönemin bitimiyle, Ýslami dönemin baþlangýç devresine geçiþ dönemi adý verilir. Bu devirde ilk Ýslami eserler yazýlmýþtýr.
Divân-ý Lûgatý’t Türk, Kutadgu Bilig, Atabet’ül Hakayýk ve Dede Korkut Hikayeleri’nden oluþan bu dönem eserlerinde de turna motifine rastlarýz.
Turna kuþu, Divân-ý Lûgatý’t Türk’te isim olarak zikredilmektedir. O, burada turna ve durna olarak geçer.
Kutadgu Bilig’te, insanýn doyumsuzluðunun anlatýldýðý bölümde av hayvanlarý sayýlýrken “ her cins kuðular, su kuþlarý, toy kuþu, yüðdik ve kazlar ”
diye turna da av hayvanlarý arasýnda bahsedilir.
Dede Korkut Hikayeleri’nde, “ Kan Turalý baktý gördü ki bu konduðu yerde kuðu kuþlarý, turnalar, keklikler uçar ” ibaresiyle geçmektedir.
Türklerde her boyun bir kutsal hayvaný olduðu ve buna ongun adý verildiði bilinmektedir.
Türklerin baþlangýçta bir Totemcilik dönemi yaþadýklarý, daha sonraki devirlerde çeþitli ongunlara sahip olduklarý bilinmektedir.
Türk mitolojisinde kuþlar, bir totem olarak yer almazlar.
24 Oðuz boyu sýralanýrken her dört boy için bir kuþun ongun olarak belirtilmesinde, Moðol tesirini sezmek mümkündür. Ongun sözünün kökü “ong” Türkçeyse de,
tabir olarak ongun Türkçe deðildir.
Moðollardan önceki Türk dili ve vesikalarýnýn hiçbirinde geçmemektedir.
Bu konu üzerine bir baþka yaklaþým da þu þekildedir: Türkler, “totem” yerine “töz”, Moðollar, “ongun” kelimesini kullanýrlar.
Ongun kelimesi Moðollarda Türkçedeki “ýduk” (adak) kelimesi yerine kullanýlýr.
Açýklamalardan da anlaþýlacaðý gibi ongun, ýduk veya töz kavramlarýnýn ayný þey olduðunu görürüz.
Türk ongun kuþu turnaya gelince kuðu, kartal, atmaca, kaz ve turna, at, kurt, inek gibi bazý hayvanlar Türklerin hayvan ongunlarý yani tözleriydi.
Türkler, ongun sayýlan bu hayvanlara büyük saygý gösterirler, hiçbir þekilde de onlarý incitmezlerdi; çünkü onlarda kutsiyet görürlerdi.
Bunun örneklerini Ýslamiyet’ten önceki bazý topluluklarda görmek mümkündü.
Bu topluluklar, turnayý hikmet sahibi ruhun timsali olarak görüyorlardý. Türklerin turnayý sembol olarak kullandýklarýný biliyoruz.
Çeþitli bayraklara yapýlan kuþ resimleri bunun en iyi göstergesidir. Yine Þaman elbiseleri üzerinde bulunan kuþ resimleri buna iþarettir.
Þaman’ýn bu resmi bulundurmasýndaki gayesi onun hem kendi atasýnýn, hem de istediði zaman elbise üzerinde bulunan turnanýn þekline girebileceðine inanmasýdýr.
Bu inanýþ, Türklerde “don deðiþtirme” (þekil deðiþtirme) olarak görülür.
Hoca Ahmet Yesevi’nin turna donuna girmesi de bunun örneðidir. Ongun seviyesinin Ýslamiyet’ten sonra halk âdet ve inançlarýnda yer aldýðýný az da olsa görürüz.
Akýncý Alplerin ve bazý kadýnlarýn baþlarýna taktýklarý turna teli de bu inancý bir parçasýdýr.
Anadolu sahasýndaki kuþlar içinde yer alan turna, el sanatlarýna, halýdan, kilime, taþ ve aðaç iþlemeciliðine kadar pek çok sahada kullanýlmýþtýr.
Kuþlarýn benzetmelerdeki kullanýmý Türk hanýmlarýnýn yakýþtýrmalarýyla nakýþlara ad olmuþtur.
Turna bacaðý, turna kanadý, turna katarý, turnalar bu nakýþlardan birkaçýdýr. Kuþlar bedensel özellikleri, davranýþlarý ve kendi aralarýndaki iliþkilerle çocuklarýn büyük ilgisini toplamýþlardýr.
Bundan dolayý asýrlardýr süregelen kimi çocuk oyunlarýnda da turnaya rastlarýz. A telli turna, turna vurdu, bu oyunlardan bazýlarýdýr.
Alevilikte Turna Kuþu;
Alevilikteki Turna Kuþu Ýslamiyetten önceki Türk inançlarýndan gelmektedir.
Türk inancýnda Turna Kuþu önemli bir yer tutmaktadýr.
Alevi Ýnancý çoðu zaman yazýya dökülememiþ ve okul içinde öðretilememiþtir.
Babadan oðula geçen bilgiler þeklinde kulaktan kulaða geçtiðinden unutulmuþ ve eksikelerek günümüze gelmiþtir.
Türk Milletinin genel düþüncelerini alýp daha da
Alevilik adý altýnda bazý Alevi harici mezhep ve inançlar bugün tek bir inançmýþ gibi gösterilmeye çalýþýlmaktadýr.
Homojen olmayan ve bir inanç sistemi olmayan ya bitmiþ yada inanlarý azalmýþ olanlar görüþler alevilik çatýsý altýnda kendini var etmeye çalýþmaktadýr.
Alevilik Ahmet Yesevi ve Bektaþi Hz.leri görüþleridir. Bu büyüklerin görüþleri yazýýlý halde vardýr.
Türk Milletininin Ahmet Yesevi Bektaþý Veli Hz. Leri çizgisindeki sistemi zaman içinde alevilikte bazý yönlerden halk arsýnda eksik kalmýþ ve dejenere fikirler onu bozmaya çalýþmýþtýr.
Batinilik, Zerdüþtlük gibi bu inanç sistemleri özellikle Anadoluda ben Aleviyim demektedir. Oysa Zerdüþ zerdüþtür Batini batinidir.
Ama buraya gelirken kendi Batini veya Zerdüþ fikrinden vazgeçmeyip bunu Aleviliðin içine monte etmeye çalýþmaktadýr.
Ýþte bizde bu baðlamda bir kargaþa kaos ve yanlýþlar zincirine düþmekteyiz.
Alevilik adý altýnda Zerdüþtlük ve Batinilik anlatýlmakta ve doðru Alevilik budur denmektedir.
Ancak biz Zerdüþtlüðün ve Batiniliðin ne oldu bilirsek bu yanlýþa düþmeyiz ve Aleviliði de bu yanlýþlardan arýdýrmýþ oluruz.
Bunun yanýnda bu iþi Türk Milletinin arasýnda nifak sokmaya çalýþan baþka ajan ve pravakatörlerde girince zaten
Osmanlý Devleti ile sorunlu olan Anadolu Türk Alevileri bilmedikleri bir halin ortasýnda kalmýþlardýr.
Alevilikte ki Turna Kuþu Ýslamiyetten önceki Turna Kuþu motifidir. Turna yý biz Orta Asyadan Anadoluya getirdik.
Diðer Þah kelimesi için atýf yapýlan Batinilik kültürünün inancý da bu Turna Kuþu motifine giydirilmeye çalýþýlarak sanki Alevi Türkler bu fikri Batinilikten almýþ gibi bir hal almýþtýr.
Türklerden hiç kimse asla Batini olmamýþtýr.
Turna Fikrinde geniþ bir çalýþma yapan Ýnan Selviye teþekkür ederim.
Ben onun ilmi araþtýrmasýný buraya özetledim. Daha geniþ bilgi için tüm bilgileri aþaðýda veriyorum.
T. C.
DUMLUPINAR ÜNÝVERSÝTESÝ SOSYAL BÝLÝMLER ENSTÝTÜSÜ TÜRK DÝLÝ VE EDEBÝYATI ANABÝLÝM DALI
TÜRK HALK EDEBÝYATI BÝLÝM DALI Yüksek Lisans Tezi
TÜRK HALK EDEBÝYATINDA
TURNA MOTÝFLÝ TÜRKÜLER
Danýþman
Yrd.Doç.Dr. Kadir GÜLER
Hazýrlayan
Ýnan SELVÝ
200691211018
Kütahya – 2008