GEMÝ

Amerikan’ýn l. Dünya Savaþýna Girmesi

Amerika’nýn l. Dünya savaþýna katýlmasý tamamen Almanya’nýn Ýngiltere’ye karþý açmýþ olduðu denizden ablukanýn bir sonucudur.
Birinci dünya savaþýnýn en kanlý günleri… Ýngiltere ile Almanya arasýnda karþýlýklý ambargolar yaþanmaktadýr. Denizde güçlü olan Ýngiltere savaþýn baþýndan itibaren donanmsaý ile Almanya’yý abluka altýna alarak, Almanya’nýn diðer ülkelerle ticaret yapmasýný önlemek ve bu yolla savaþ gücünü kýrmak istemiþti. Almanya’da Ýngiltere’nin bu ablukasýný kýrmak için geniþ bir denizaltý savaþý açmýþ ve denizaltýlarla, Ýngiltere’ye mal götüren gemileri batýrmaya baþlamýþtýr. Bu denizaltý savaþýnýn sonucu olarak, 1915 Mayýsýnda Lusitania ve 1915 Aðustosunda da Arabic adlý Ýngiliz yolcu gemileri alman denizaltýlarý tarafýndan batýrýldý ve birçok Amerikan vatandaþý öldü. Bu olaylar Amerikan – Alman iliþlerini gerginleþtirdi ise de Almanya, bu çeþit olaylarýn tekrarlanmayacaðý teminatý vermesi üzerine Amerika daha fazla ileri gitmedi.
Bununla birlikte 1916 Martýnda Sussex adlý bir Fransýz yolcu gemisinin batýrýlmasý ve bazý Amerikan vatandaþlarýnýn ölmesi, iki devlet arasýndaki iliþkileri gerginleþtirdi.
Öte yandan Amerika’nýn genel olarak Müttefiklere sempati göstermesi ve onlarla ticaret yaparak onlarý ekonomik bakýmdan adeta beslemesi Almanya’nýn hoþuna gitmiyordu. Bu nedenle Almanya bir çok para harcayarak Amerikan kamuoyunu Almanya tarafýna döndürmeye çalýþmýþ, bu durum Amerikanýn hoþuna gitmemeye baþlamýþtý. 1917 yýlýndan itibaren Almanya’nýn denizaltý savaþlarýna hýz vermesi Amerikan’ýn hoþuna gitmemiþti.
Mart ayýnda iki Amerikan ticaret gemisinin Alman denizaltýlarý tarafýndan batýrýlmasý üzerine, Amerika’nýn sabrý tükendi ve Kongrenin kararý ile 2 Nisan 1917 yýlýnda Amerika Almanya’ya savaþ ilan etti. (Fahir Armaoðlu. 20. yüzyýl siyasi tarihi) Bu gemiler her ne kadar masum ticaret gemileri gibi görünseler de aslýnda Ýngiltere’ye silah ve cephane götürmekteydiler.

AKDENÝZ’DE BÝR GEMÝ

Akdeniz’de bir gemi… Ýçinde tüm ümitleri solmuþ, kendilerine yeni bir yurt arayan kadýn, çocuk, yaþlý ve çaresiz insanlar… Hangi limana gitseler kovulan… Kimsenin kendilerini kabul etmediði insanlar… Sýðýnacak bir liman arýyorlar…
Derken, alicenap devleti ebet devleti ali Osmani onlarýn yardým ferdaný duydu. O devlet ki nerde bir mazlum çaðrýsý iþitse hiçbir din ve ýrk ayrýmý gözetmeden yardýma koþmaktadýr. Dünyayý adaletle yöneten bir devlet… Onlara kucak açtý. Bu herkesin dýþladýðý Yahudilere yer verdi…
Ama gün geldi bu Yahudilerin soyundan gelene Emanuel Karasu isimli hain, o devletin Padiþah’ýnýn huzuruna çýkarak millet adýna tahttan indirdiðini teblið edecektir. (Sultan ll. Abdulhamit Han’ýn halli)
Ama önemli deðil bunlar… Önemli olan herkesin kendine yakýþaný yapmasýdýr. Yýlanýn tabiatý zehirlemek iken, soylularýn tabiatý düþküne yardým etmektir. Her þey aslýna döner. Bugün de yapýlan odur… Dünün mazlumlarý… bugünün zalimleri oldular. Deðiþen zalimlerle mazlumlarýn yer deðiþtirmesidir. Ama zulüm devam etmektedir. Sadece zalim ve mazlumlar yer deðiþtirdi. Ama Osmanlý ve onun torunlarý hala dimdik ayný ilkeyi savunmaktadýrlar. Mazlumdan yana olmak… Dün bir gemiyle tüm Akdeniz limanlarýný dolaþarak kendilerine kucak açacak bir devlet arayan Yahudiler, bugün Akdeniz’de kendilerine kucak açan milletin gemilerine saldýrmaktan utanmamaktadýrlar. Onlara Filistinli bir kýzýn diliyle sesleniyorum “UTANIN..UTANIN…UTANIN”

Olayýn tarihsel oluþumu þu þeklide gerçekleþmiþtir. Endülüs’ün son kalesi Gýrnata’nýn düþtüðü yýl içinde Ýspanya Devleti, bütün Yahudileri ülkeden kesin olarak kovmak amacýyla bir ferman çýkardý. Ferman iki hükümdar tarafýndan 31 Mart 1492 tarihinde ilan edildi ve Mayýs ayýnda yürürlüðe konuldu. Buna göre 100 bin kadar Yahudinin 2 Aðustos’a kadar ülkeyi terketmesi isteniyordu. Gerçekten de bu tarihte istenen olay gerçekleþti. Bunlarýn büyük bir kesimi, kendilerine hoþgörü kapýsýný açan Osmanlý Devletine sýðýndý. Ýspanya-Endülüs Yahudilerine, 1496-1497 yýllarýnda kovulan Portekiz-Endülüs Yahudileri de eklendi. Yani, Endülüs-Ýberya Yarýmadasý Yahudileri Hýristiyanlar tarafýndan hemen toptan sürgün edildiler. Bu tarihten sonra Endülüs Yahudileri (Sefaradlar) Selanik, Ýzmir, Ýstanbul gibi Osmanlý þehirlerinde hayatlarýný sürdürmeye baþladýlar ve medenî üstünlükleri sayesinde kýsa sürede bölgelerinde üstünlüklerini göstermeye baþladýlar. II. Bayezit dönemine denk düþen bu olayýn ayrýntýlarýna daha sonra döneceðiz.
Aþaðýda, Osmanlý Devletinin Yahudileri himaye altýna almalarý ile ilgili Prof . Dr. Ahmed Akgündüz tarafýndan araþtýrýlan arþiv vesikalarýný sunuyorum. Umulur ki tarihe sadece eskilerin masallarý denilmez… Tarihin bizim kaderimiz olduðunu ve yakamýzý býrakmadýðýný anlarýz…
II. Bâyezid, 1492 senesi ilk baharýnda Ýspanya' dan tardedilen Yahudileri, zimmet akdinin hükümlerine uymak þartýyla Osmanlý Ülkesinin belirli yerlerine ve özellikle de þu anda Yunanistan'da bulunan Selanik, Edirne, Aðriboz'a baðlý Livâdiye ve Týrhala çevresine yerleþtirmiþti. Elimizde bulunan üç arþiv belgesi, bu zimmet akdi sözleþmesini ve Ýspanya'dan tard olunan Yahudilerin bahsedilen yerlere yerleþtirilmesi hadisesinin teyit ettiði gibi, bugünün insan haklarý çýðýrtkanlarýna da ibret dersi vermektedirler.

Birinci Belge: 925/1519 tarihinde ve Yavuz Sultân Selim'in emirleriyle tahrir olunan Edirne Tapu Tahrir Defteridir. Bu Defterin 40. sayfasýnda "Cemâ`at-i Ýspanya" baþlýðý altýnda Ýspanya'dan sürgün edildikten sonra Edirne'ye yerleþtirilen Yahudi aile reislerinin adlarý yazýlmaktadýr. Bu belgede yer alan aile reisi yahudilerin sayýsý, 40 küsurdur. Yani 40 küsur aile bu bölgeye yerleþtirilmiþtir. Belgenin orijinalini aynen veriyoruz.

Ýspanya'dan Tard Olunan Yahudilerin Edirne'de Yerleþtirilen 40 Aileye Ait Tapu Kaydý, Edirne Tapu Tahrir Defteri, BOA. TTD. No: 77, sh. 40

Bu belgeden daha önemli olan bir baþka belge daha var. Bilindiði gibi, Cumhuriyet Döneminde ve özellikle resmî mahfillerde, Osmanlý Devletinin insan haklarýna ri`âyet etmediði ve insanlarýn canlarýnýn Padiþahýn iki dudaðý arasýnda olduðu anlatýla ve yazýla gelmiþtir. Halbuki 18 Mayýs 1993 tarihinde Dýþiþleri Bakanlýðýmýzýn aldýðý bir karar yetmiþ seksen yýldýr anlatýlanlarý yalanlar mahiyettedir. Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye Avrupa Konseyi Üyesidir. Avrupa Konseyi 1993'de yeni bir Ýnsan Haklarý Binasý inþa ettirmiþtir. Her ülkeden insan haklarý konusunda âbide vesika sayýlacak dokümanlar istenmiþtir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de, en çok tenkit ettiði Osmanlý Dönemine ait ve XV. yüzyýlda Ýspanya'dan atýlan Yahudilerin Osmanlý topraklarýna zimmi olarak kabulüne dair belgeyi, iþte bu insan haklarý binasýnda teþhir edilmek üzere hazýrlatýp göndermiþtir. Bu belgeden kasýt, biraz önce fotokopisini verdiðimiz listedir. Çala kalem ecdadýmýza dil uzatan bir kýsým insanlara ithaf etmek üzere, bu Dýþiþlerimizin yazýsýný da belge olarak alýyoruz.

Dýþiþleri Bakanlýðýnýn 18 Mayýs 1993 Tarihli Yazýsý

Ýkinci Belge: Yavuz Döneminde ve 927/1520 tarihinde þu anda Yunanistan sýnýrlarý içerisinde bulunan Aðriboz Sancaðýna baðlý Livadiye Kazâsýnýn Kanunnâmesi hazýrlanmýþtýr. Bu Kanunnâmede yer alan þu hüküm, Yahudilerin zimmet akdiyle nasýl Osmanlý ülkesine alýndýklarýný açýkça ortaya koymaktadýr:

"Madde 57- Ve Maðrib'den gelen yahudiler, harâc ve yirmi beþer akçe ispençe verürler."[3]

Maðrib'den kasýt Endülüs yani Ýspanya'dýr. Bilindiði gibi, Yahudiler de diðer gayr-i müslimler gibi, gelirlerine göre oraný tesbit edilen harâc-ý mukâseme ve maktû` olarak verilen harâc-ý muvazzaf yani maddedeki tabiriyle ispençe vermekle mükellef tutulmuþlardýr.

Ýspanya'dan Gelen Yahudilerle Ýlgili Kanunnâme Metni

Üçüncü Belge: Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazýrlanan Selanik Gümrük Kanunnâmesinde de Yahudiler gayr-i müslim zimmiler gurubuna sokularak gümrük vergileri ile alakalý hükümler sevk edilmiþtir[4]. Kanunnâmeden anlaþýldýðýna göre, Ýspanya'dan gelen Yahudilerin çoðunluðu, Selanik ve çevresine yerleþtirilmiþlerdir. Selanik' de fazlaca Yahudi ve dönmelerin bulunmasýnýn sebebi de budur.




Ýbrahim Halil ER