Ýnsan toplumsal bir varlýktýr. Bir arada yaþamaya muhtaçtýr. Bu muhtaçlýðýn olmazsa olmazýysa doðal çevredir.
Doðal çevre insanýn vazgeçilmez yaþam alaný ve hayat kaynaðýdýr.
Havasýz, susuz, topraksýz ve de topraðýn altýndaki ve üstündeki nimetlerden yararlanmadan yaþayamayacaðýmýz için, havamýzýn, suyumuzun, topraðýmýzýn kýymetini bilmeliyiz. Ekolojik ve biyolojik dengeyi korumalý, doðamýzý ve çevremizi kirletmemeliyiz.
Ýnsanýn ve onun yerküre ortaðý bitki ve hayvan türlerinin idamesi için ekolojik ve biyolojik dengenin korunmasý ve çevre kirliliðinin önlenmesi saðlýklý bir yaþam için þarttýr. Doðal dengenin korunmasý ya da bozulmasý, insan neslinin geleceðini belirleyen yaþamsal bir ömür reçetesidir. Bu yaþamsal reçetesinin içinde yer alan ve de bizlere bir nimet olarak bahþedilen diðer canlý türlerimizin varlýðýný sahiplenmek ve onlarý kollayýp gözetmek de asli görevlerimizdendir.
Bizler ‘’doðanýn korunmasý’’ denince ‘maalesef’ yalnýzca havamýzý, suyumuzu, topraðýmýzýn ve topraklarýmýzýn üzerinde yetiþen bitki ve aðaç türlerini korumak olarak anlýyoruz. Oysa, doðanýn korunmasý kavramý hayvan türlerimizin korunmasýyla eþ anlamlýdýr.
Doðanýn korunmasý, ekolojik ve biyolojik dengenin korunmasý yada yeniden kurulmasý olayýdýr ki, açgözlülüðümüzden, doymak bilmezliðimizden ve de günümüz insaný olarak bilmeye ve öðrenmeye pek yanaþmadýðýmýzdan, doðal dengenin ve çevremizin korunmasý çok bilinmeyenli karmaþýk bir sorun yumaðýna dönüþmekte ve giderek insan türünün bile yok olmasýna yol açabilecek boyutlara ulaþmaktadýr.
Bence ‘þu gün için’ insanlýðýn tek ve en ciddi düþmaný, bizatihi kendisinin sebep olduðu çevre kirliliðidir. Doðal aþýnmayý hýzlandýran da, ormanlýk alanlarýmýzý çöle dönüþtüren de, hayvan ve bitki türlerimizin soyunu tüketen de, tarým topraklarýmýzý yoksullaþtýran da ne yazýk ki biz insanlarýz.
Unutmamalýyýz ki, doðamýz (daha geniþ anlamda, dünyamýz) türlü çeþitli, canlý-cansýz, akýllý-akýlsýz, dilli-dilsiz, ayaklý-ayaksýz, kanatlý-kanatsýz, çiçekli-çiçeksiz, kollu-kolsuz canlýlarýn oluþturduðu geniþ bir aile ortamýdýr. Doðal aile fertleri olarak addettiðim tüm bu dünya deðerleri bir bütünlük içinde birbirlerini dolaylý yada dolaysýz etkilemede ve yarara dönüþtürmektedirler. Canlý türlerimizden birinin yok olmasý demek, doðal dengenin bozulmasý ve çevresel yaþam alanýmýzýn daralmasý demektir.
Doðamýzýn korunmasý hususunda, tek yapmamýz gereken ‘en basit ödev olarak’ doðamýzý sevmeli, taþýna-topraðýna, uçarýna-kaçarýna, meyveli-meyvesiz aðacýna-otuna saygý göstermektir. Genel manada, karþýlýklý saygýnýn oluþmasý için de önce kendimize saygý göstermemiz gerektiðini unutmamalýyýz.
Çocuklarýmýza-torunlarýmýza gösterdiðimiz þefkati, ilgi ve alakayý, kollama ve gözetme alýþkanlýðýmýzý, havamýza, suyumuza, topraðýmýza, bitki ve hayvan türlerimize de göstermeliyiz.
Çocuklarýmýza ‘her fýrsatta’ doða sevgisi aþýlamalý ve çevre konusunda duyarlý olmalarýný saðlamalýyýz… Ki saðlýklý bir doðada çiçekli ve çocuklu yarýnlarýn varlýðý ‘nesillerden nesillere’ insanlýk mirasý olarak süreklilik arz etsin.
o yol![]()
Mehmet Aðpak Albümünden