<table cellspacing="0" cols="1" cellpadding="0" width="600" background="../../../ouricons/98/risale_i_nur_kulliyati_zemin[/IMG]" border="0" nosave=""
<tbody
<tr
<td <center <sup [1]</sup http://www.nur.org/arabic/sz/a_bismillah4[/IMG] </center <center <sup [2]</sup http://www.nur.org/arabic/sz/sz002[/IMG] </center <center <sup [3]</sup http://www.nur.org/arabic/sz/sz003[/IMG] </center <blockquote Ey kardeþ! Benden birkaç nasihat istedin. Sen bir asker olduðun için, askerlik temsilâtiyle, sekiz hikâyecikler ile birkaç hakîkati nefsimle beraber dinle. Çünkü, ben nefsimi herkesten ziyâde nasihata muhtaç görüyorum. Vaktiyle sekiz âyetten istifâde ettiðim "Sekiz Söz" ü, biraz uzunca, nefsime demiþtim. Þimdi, kýsaca ve avâm lisânýyla nefsime diyeceðim. Kim isterse beraber dinlesin. .</blockquote <center Birinci Söz</center Bismillâh her hayrýn baþýdýr. Biz dahi baþta ona baþlarýz. Bil ey nefsim! Þu mübârek kelime Ýslâm niþaný olduðu gibi, bütün mevcudâtýn lisân-ý hâliyle vird-i zebânýdýr. Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduðunu anlamak istersen, þu temsilî hikayeciðe bak, dinle. Þöyle ki:
Bedevî Arap çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsýn ve himâyesine girsin. Tâ þakîlerin þerrinden kurtulup, hâcâtýný tedarik edebilsin. Yoksa, tek baþýyla hadsiz düþman ve ihtiyacâtýna karþý periþan olacaktýr..
Ýþte böyle bir seyahat için iki adam sahrâya çýkýp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevâzi idi, diðeri maðrur. Mütevâzii, bir reisin ismini aldý; maðrur almadý. Alaný her yerde selâmetle gezdi. Bir kàtýü’t-tarîka rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Þakî def olur, iliþemez. Bir çadýra girse, o nâm ile hürmet görür. Öteki maðrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Dâimâ titrer, dâimâ dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezil oldu..
Ýþte ey maðrur nefsim! Sen o seyyahsýn. Þu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrýn hadsizdir. Düþmanýn, hâcâtýn nihayetsizdir. Mâdem öyledir, þu sahrânýn Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al. Tâ, bütün kâinatýn dilenciliðinden ve her hâdisâtýn karþýsýnda titremeden kurtulasýn..
Evet, bu kelime öyle mübârek bir defînedir ki, senin nihayetsiz aczin ve fakrýn, seni nihayetsiz kudrete, rahmete rabt edip, Kadîr-i Rahîmin dergâhýnda aczi, fakrý en makbul bir þefaatçi yapar. Evet, bu kelime ile hareket eden, o adama benzer ki: Askere kaydolur. Devlet nâmýna hareket eder. Hiçbir kimseden pervâsý kalmaz. Kànun nâmýna, devlet nâmýna der. Her iþi yapar, herþeye karþý dayanýr..
Baþta demiþtik: "Bütün mevcudât lisân-ý hâl ile ’Bismillâh’ der." Öyle mi?.
Evet. Nasýl ki, görsen; birtek adam geldi, bütün þehir ahâlisini cebren bir yere sevk etti ve cebren iþlerde çalýþtýrdý. Yakînen bilirsin: O adam kendi nâmýyle, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki, o bir askerdir. Devlet nâmýna hareket eder. Bir padiþah kuvvetine istinad eder..
Öyle de, her þey Cenâb-ý Hakk’ýn nâmýna hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler baþlarýnda koca aðaçlarý taþýyor, dað gibi yükleri kaldýrýyorlar. Demek, her bir aðaç, "Bismillâh" der. Hazîne-i Rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacýlýk ediyor. Herbir bostan, "Bismillâh"der. Matbaha-i Kudret’ten bir kazan olur ki, çeþit çeþit pekçok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber piþiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar, "Bismillâh" der. Rahmet feyzinden bir süt çeþmesi olur. Bizlere Rezzâk namýna en lâtîf, en nazîf, âb-ý hayat gibi bir gýdâyý takdim ediyorlar. Herbir nebat ve aðaç ve otlarýn ipek gibi yumuþak kök ve damarlarý, "Bismillâh" der. Sert olan taþ ve topraðý deler geçer. "Allah nâmýna, Rahmân nâmýna" der; herþey ona musahhar olur..
Evet, havada dallarýn intiþârý ve meyve vermesi gibi, o sert taþ ve topraktaki köklerin kemâl-i sühûletle intiþâr etmesi ve yer altýnda yemiþ vermesi; hem þiddet-i harârete karþý aylarca nâzik, yeþil yapraklarýn yaþ kalmasý, tabiiyyunun aðzýna þiddetle tokat vuruyor. Kör olasý gözüne parmaðýný sokuyor. Ve diyor ki:.
"En güvendiðin salâbet ve harâret dahi emir tahtýnda hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuþak damarlar, birer asâ-yý Mûsâ (a.s.) gibi, http://www.nur.org/arabic/sz/sz004[/IMG] <sup [4] </sup emrine imtisâl ederek taþlarý þakk eder. Ve o sigara kâðýdý gibi ince nâzenin yapraklar, birer âzâ-i Ýbrâhim (a.s) gibi, ateþ saçan harârete karþý, http://www.nur.org/arabic/sz/sz005[/IMG] <sup [5] </sup âyetini okuyorlar.".
Mâdem herþey mânen "Bismillâh" der, Allah nâmýna Allah’ýn nîmetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi, "Bismillâh" demeliyiz. Allah nâmýna vermeliyiz. Allah nâmýna almalýyýz. Öyle ise Allah nâmýna vermeyen gâfil insanlardan almamalýyýz..
Suâl: Tablacý hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba asýl mal sahibi olan Allah ne fiyat istiyor?.
Elcevap: Evet, o Mün’im-i Hakîki, bizden o kýymettar nîmetlere, mallara bedel istediði fiyat ise üç þeydir: Biri zikir, biri þükür, biri fikirdir..
Baþta, "Bismillâh" zikirdir. Âhirde, "Elhamdülillâh" þükürdür. Ortada, bu kýymettar hârika-i sanat olan nîmetler; Ehad, Samed’in mu’cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduðunu düþünmek ve derk etmek fikirdir..
Bir padiþahýn kýymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamýn ayaðýný öpüp, hediye sahibini tanýmamak ne derece belâhet ise, öyle de, zâhirî mün’imleri medih ve muhabbet edip, Mün’im-i Hakîki’yi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir..
Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmýna ver, Allah nâmýna al, Allah nâmýna baþla, Allah nâmýna iþle. Vesselâm..
</td
</tr
<tr
<td
<div align="right" http://www.nur.org/ouricons/98/risale_i_nur_alt_cizgi[/IMG] </div
<div align="right" Bediüzzaman Said Nursî, "Birinci Söz", Sözler</div
</td
</tr
<tr
<td <center http://www.nur.org/ouricons/98/risale_i_nur_sayfa_basligi[/IMG] </center </td
</tr
</tbody
</table
Edited by - Osman_Adýyaman on 15.03.2007 23:09:47