Aþka sahip olan her þeye sahiptir. Aþka talip olan çok þey istiyor demektir. Çok þey isteyen âþýk olsur. “Ah min-el aþk” derken âþýk, aslýnda bir volkanýn dýþa vuran lavlarýný tefsir ediyor bize. Þeyh Galib’in her mýsraý bir cilt kitabý dolduracak kadar engin olan þu beyitini hiç duymadýnýz mý?
Tedbirini terk eyle takdir Hüdanýndýr.
Sen yoksun, bu benlikler hep vehm-i gümanýndýr
Birden bire bul aþký bu tuhfe bulanýndýr.
Aþk ehli olan bu büyük yürek ve vicdan sahibinin mýsralarý karþýsýnda durup düþünmek gerekiyor. Bir ilahi hediye olan aþkýn, “mecazi”, “hakiki”…hatta “hayvani” sýfatlarla tavsifi aþka sýnýr tayin etmektir. Oysa aþk sýnýr tanýmaz. Kürtçe bir ocak baþý masalýnda bir gavur kýzýna aþýk olan kürt delikanlýsýnýn “Seva hatýr-ý hatýra çume ser dini kafira/sevdiðimin hatýrý için kafirliði seçtim” aþk bir tuhfe-i ilahi iken, tuhfe sahibi adýna kendini ve maþukunu bu þekilde tanýmlayan sadece insan aklýnýn sýnýrlarýdýr!Oysa aþk ivazsýz,garazsýz ve pürüzsüz bir duygudur ve o duygu dünyasý asla küfür deðil, aksine; “El-Vedud” ve “El-Cemal”ýn tecelliyatýdýr.Yeter ki;fýtrat taþýdýðý “Nefha-i Ula” yý muhafaza etsin.
Bilginin her þeye sahip olmak için basamak bilindiði, bilginin marifetten yoksun sadece malumat düzeyinde kaldýðý bir okuma, anlama ve anlamlandýrma çabasý, aþktan kopuþun, en bariz iþaretidir. Bugün dünyanýn maruz kaldýðý en büyük tehlike; çevre kirlenmesinden, ozon tabakasýndan… daha öncelikli bir þekilde aþksýz ve muhabbetsiz insanlar tehlikesidir denilse yeðdir.
Okumalarýmýza aþk unsuru dâhil etmek ve bu okumadan hâsýl olan hilm ile hayatý yeniden yorumlamak gibi ciddi bir ameliye bizleri beklemektedir. Beklemektedir çünkü insanlýk, batý sekülarizminin ve pozitivizminin elinde kalbi taþlaþan bir yaratýða, eski haþmetli günlerinin özlemi ile modern dünyanýn her kavram ve kurumunu bu özleminin düþmaný bilmeyi dini bir görev telakki eden Müslümanlar elinde de göz pýnarlarý acýlardan kurumayan bir varlýða dönüþmüþ ve bu iki uç arasýnda ýzdýrap çekmektedir. Aþkýn ve merhametin yoksunu ve yoksulu olan insanlýða, aþk ehlinin “la yemut” soluðu gerekmektedir. Herþey fanidir ve lakin aþký içinde mündemiç olan ruh yani gönül “El Baki” den mütecelli olarak bakidir. Bu sebeptendir bir âþýk der ki;
Döne döne bin bir öðüt verirler
Dünya malý ile gözün boyarlar
Aþýk öldü deyu sala verirler
Ölen hayvan olur, Aþýklar ölmez.
Bizim Yunus’tur bu. Yedi asýrdýr her dem sohbetimizde bulunan bizim Yunus. En güzel aþk hikâyesine kaynaklýk eden bir kitabýn sahiplerinin, kitabý aþka bu denli hasým kýlmalarýný anlamak mümkün deðildir. Kitabýn ayetlerine gönül veren bir âþýk’ýn bütün “Ayat”ý aþk ile kucaklamasý karþýsýnda sadece aklý ile düþünenler! Ayet’le ayat’ý te’lif etmekte akýllarýna yüklendikçe yüklenenler ve bu adaletsizlik içinde kalblerini kasvete mahkûm edenler, terazi ile sýklet arasýndaki muvazenesizlikte, ölçüyü arayanlar! Yani hal-i pür melali mecaza, teþbihe… gerek kalmayacak kadar açýk olan bizlerin fotoðrafýdýr bu fotoðraf. Aþktan ve merhametten mahrum sadece metin ve kitap okuyanlarýn fotoðrafýdýr bu.
Kur’an’da Kasas suresinde anlatýlan Musa(a.s) ile kuyu baþýnda koyunlarýný sulamak için bekleyen Þuayb(a.s)ýn kýzý arasýnda geçen kýsa göz temasý ve iki kelamdan sonra,kýzýn babasý Þuayb(a.s)a; “Güçlü ve güvenilir bize yardýmý dokunur…” dan sonra o genç kýzý Musa(a.s)nýn eþi olarak göreceðiz.Çok kýsa zikredilen bu kuyu baþýndan bir Karacaoðlan “þýpsevdi”liði çýkmaz elbet.Ama pekala bir aþk hikayesinin su kadar temiz girizgahý neden çýkmaz ki?!Aþkýn kitabýna aþkla yaklaþmaktan daha güzel ne olabilir ki?!Belki sevgili Nazan Bekiroðlu gönül hokkasýna kalemini daldýrýr da, çorak yüreklerimize Lal-ü Güher ikram eder. Bir Ebr-i Nisan olur üzerimizde yürekten beklediðimiz.
Ya Süleyman(a.s)ýn atlarýnýn Allah’a götüren kýlavuzluðunu akýl nasýl yorumlar? Futuhat’ta Ýbn-i Arabî’nin at metaforunu dost bildiðim hala da dostum olan ve dost olarak karþýlaþmayý umduðum rahmetli Ercümend Özkan’ýn okuma tarzýnýn dýþýnda okuma þansýmýz olmamalý mý? Aþkýn nasýl bir suzan olduðunu bilmeden âþýk olacak çaða gelen evladýna; “Bu tür düþünceler þeytandandýr!” diyecek kadar hassas ebeveynler! Acaba aþktan korkmakla, kaçmakla… nereye varacaklarýný hesaplamaktadýrlar? Þair;
özlemekten yorulmuþum kapýnda durdur beni
ucu sana dek ulaþan bir zincire vur beni
beni çöllerden sorma ki sonra mecnun yerinir
aþksýzlýktan taþ kesilmiþ þehirlere sor beni
derken bize neyi söylemektedir. Þiirin bu denli naif ve maðdur olduðu bir zeminde onu güçlü kýlmak için ne yapmalýyýz?
El Hâsýl; ey aþktan halk olan âþýklar!
Bilmeliyiz ki; bu âlemde bir aðaç gölgesinde istirahat eylediðimiz zamanýn aþktan baþka hiçbir unsurla sonsuza dek sürmesi mümkün deðildir. Selim kalp denilen o kuvve ancak aþkla elde edilebiliyor. Dinin itikad ve ameli emir ve tavsiyeleri ancak aþkla ifa edilebiliyor. Öyle ki; tadil-i erkân denilen aþkýn(namazýn) libasý da ancak özdeki aþkla oluyor! Bugün her þeye sahip olduðumuz dünya nimetleri içinde zor bir imtihandan geçiyoruz. Ne ki; aðzýmýzýn tadý yok, huzur yok ve hepimiz muzdaribiz. Zira aþktan mahrumuz. Herþeyimiz var ama aþk mahrumuyuz. Bu hayat bu þekilde katlanýlacak gibi deðil bunu kavradým ve aþk için yola çýkmak, bu yoldan çýkmak zamanýdýr. Bu sebeple her þey sizin olsun aþk bana kalsýndaki ben’i “biz” yapmak için beraberce yürümeliyiz. Yol uzun ve lakin ömür kýsa.