Ramazan ayýnýn olmaz ise “olmaaaz” olaný iftar davetleridir. Eþin dostun, arkadaþýn kardeþin, konu komþunun dost elinden þifa bulduðu akþam yemekleri. Zira dost ve cömert ellerin piþirdiði ikram ettiði þifadýr, diðerleri ise dert ve tasadýr der eskiler. Doðrudur. Ne zaman güler yüzlü bir ikramýn tadýna varsak, þöyle bir ferahlamýþ-hafiflemiþ buluruz kendimizi. Birkaç gün evvel, belki size de ulaþmýþtýr bir e-posta düþtü posta kutuma. Orada manevi bir gayret ve hassasiyetle eþin dostun birbirlerinin gönlünü hoþ etmek kasdýyla verdiði iftar yemeklerinden “iftar partileri” diye söz ediliyordu. Yazýyý gönderen halis muhlis kardeþimiz aslýnda iftarlarýn gûrebaya verilmesi lazým geldiðini, onun dýþýndaki iftar yemeklerinin sosyalleþme gayreti içinde deðerlendirilebileceðini, bunu ise Ramazan dýþýndaki vakitlerde gönlümüzce yapabileceðimizi söylüyordu.
Büyük haklýlýk payý gördüðüm bu bakýþ açýsýný birkaç yönden düþünmeye baþladým. Doðru, yemek yedirmek, misafir aðýrlamak her zaman büyük sevap. Ama maksat açý doyurmak, yoksulu gözetmek olursa çeþitli mükafatlarla birlikte çok daha büyük sevap. Ramazanda açý doyurmak yoksulu gözetmek kasdýyla yine bizim mahir ecdadýmýz tarafýndan gelenek haline getirilen toplu iftar yemekleri de bu sebeple Ramazan alýþkanlýklarýmýz arasýna girmiþ.
Her ne kadar Osmanlýnýn Ramazan adetlerinden bahsederken kantarýn topuzunu kaçýrýp, israfa düþtüklerine dair ifadeler yer alsa da iþin aslý onlarýn anlattýðý gibi deðil. Bir köþe yazarý anlatmýþ, bir seyyahýn belki bir misyonerin anýlarýndan hareketle, efendim “bir gece bir evde iftar yemeðine katýlmýþ ve tam 70 çeþit yemek ikram edilmiþ. Ev sahibi her birinin tadýna bakmaya güç bulamamýþ. Çok tabiidir. Zira bir gayr-i müslimin bile katýlabildiði iftar yemeðinde kaç kiþinin olabileceðini siz tahmin edin.
Kapýlarý Ramazan boyu halka açýk olan konaklarýn, her akþam sofralarýnda yüzlerce kiþiyi aðýrladýklarýný düþünürseniz verilen rakamlar hiç de abartýlý olmaz. Günümüz insanlarý bu derece geniþ hayýr yemeklerini evlerinde veremedikleri için ne ölçüde hazýrlýk yapýlmasý gerektiðini bilmiyor olabilirler. Þu kadar söylemek kafidir: Varlýklý aileler Ramazan gelince kapýlarýna bir sancak asarlar, bu sancaðý gören ve sokaktan geçen her Müslüman hatta gayr-imüslim o evin kapýsýndan dilediðince girer, dilediðini yer içer, diþ kirasýný da alýr, sorgusuz sualsiz çýkar gider. Ayný akþam isterse tekrar gelir, açsa tekrar doyar, yine “niçin geldin” diyen olmaz. Misafirin önüne çýkarýlan yemeðin sorgusu olmadýðýndan ev sahipleri açýkgözlülük eder yemek miktarýnda ve çeþidinde mübalaða ederlermiþ.
Hatta evliyadan bir kýsmý yeni yemek piþirildiðinde bolca yapýlmasýný ister, o gece yemeðe misafir davet eder, evde ne var ne yoksa önüne yýðar, artan yemekleri de gönül huzuruyla, yeter miktarda tüketerek ömür sürermiþ ta ki yeniden misafir gelinceye kadar.
Hesapsýz misafir aðýrlayan, sayýsýz fukaranýn karnýný doyuran, hayýrda yarýþan bir kýsým insanýn yanýnda, bu iþi gösteriþe döken, hayýrdan çok mükafat bekleyenler de olmuþtur mutlaka. Ancak böyle önemli bir ameli birkaç münasebetsiz yanlýþ iþler yapýyor diye karalamaya çalýþmak büyük bir yanlýþlýk olur. Ecdadýn bir zamanlar hükümran olduðu Sudan’da çok güzel bir gelenek yüzyýllardýr devam ettiriliyormuþ. Ýftar vakti geldiðinde, her ev sahibi sofrasýný evinin önüne kuruyor, gelen geçeni de yemeðe davet ediyormuþ. Herkesin sofrasý kapý önünde olduðu için bu davetlere fakiri zengini herkes katýldýðý için kimse kimseyi rencide etmeden tam bir kardeþlik, yardýmlaþma ve paylaþma tablosu içinde iftar ediyorlarmýþ. Biz bunu sokaklarda yapamayýz ama düþünsenize ne tatlý bir manzara olur. Bu uygulama gösteriþ meraklýsý dedektiflerini de rahatlacak bir yöntem olabilir. Lokantalar bir ay boyunca çeþitli kurumlar, dernekler, kiþiler tarafýndan kapatýlsa, yani iftar yemekleri için tutulsa. Hepsinin kapýsýnda halký iftara davet eden zarif tabelalar olsa, kimse kimseyi itelemeden, sýrada beklemeden, bekleyip bekleyip aç kalmadan karnýný doyursa, kim zengin kim fakir- yemeði veren hayýrsever kimdir belli olmasa ne güzel olurdu. Çeþitli yerlerden benzer haberleri iþitiyoruz aslýnda. Belediyelerin verdiði iftarlarý kastetmiyorum, o baþka bir þey. Bunu bir amme hizmeti olarak görebiliriz ve belediye yapýyor diye hiç kimsenin omzundan mesuliyeti düþmez.
Hanýmlar bu iþleri çok güzel organize edebilirler. Mesela bir semtte bir haným önderlik ediyor ve mahallesinde yaþayan imkaný sýnýrlý 50 kiþiye camilerinin altýndaki bir dükkanda, Ramazan boyu iftar yemeði daðýtýlýyor. Ýftar yemeðinde çorba, et - tavuk ve pilav - börek ile bir somun ekmek veriliyor. Gününe göre yoðurt ve tatlý ekleniyor. Hayýrsever mahalleli bir günün faturasý olan miktarý sýra ile ödüyor. Tutar 5 kiþilik lüks bir lokanta ziyafeti miktarýnda. Yani kimsenin elini yakar cinsten deðil. 5 kiþilik akþam yemeði parasý 50 kiþiye ziyafete dönüþüyor. Miktar size az gelirse birkaç iftarlýk ödeme yapabiliyorsunuz.
Bu sözünü ettiðim mahallede birkaç tane de gayr-i müslim aile yaþýyor, fakirce. Nasipli insanlarmýþ ki hayýrseverlerin ikramý ile onlar da doyuyorlar. Ýlginç olan, Müslüman olmayanlarýn da iftar yemeði vermek istemesi. Artýk faturayý ödemek isteyenlerin sayýsý o kadar artmýþ ki biriken para bu nasipli mahallenin talihli fukarasýný bütün bir sene doyuracak kadar birikmiþ. Hatta mahallede yaþayan yoksullarýn yakýt parasý, ev kirasý, ilaç parasý da bu biriken meblaðdan ödenir olmuþ. Bir baþka yerden gelen haberlere göre, yine Ramazanda iftar verelim hevesiile çalýþmaya baþlayan birkaç kiþi gelen büyük ilgi neticesinde bütün sene boyunca 220 fakire hergün üç kap yemek verecek duruma gelmiþ.
Vaktiyle mahallelerin civardaki gurebayý koruyup gözeten zenginleri olurdu. Þehirlerin çarpýk geliþmesi sonucu zenginler bir köþeye kaçýp, fakirler diðer köþeye itilince kimsenin gözü kimseyi görmez oldu. Kapýlarý Ramazan boyunca kapanmayan konaklar ter edildi. Ýnsanlar artýk yatlarda, katlarda, villalarda yaþýyorlar. Arada geçmek zorunda olduklarý mütevazý semtlerden geçerken gözlerini kapamayý tercih ediyorlar. Ahlanýp vahlanmanýn alemi yok. Geçmiþin her uzvu ile biribirine sarýlmýþ toplumu þimdi yoksa bile, orta hali insanlarýn birlikte çalýþma ve yardýmlaþma arzusu var. Eskiden bir evin yaptýðýný þimdi birkaç ev belki on ev onbeþ ev birlikte yapýyor. Belki bu daha güzel. Eskiden ihsan eden eller az nemalanan çok iken, þimdi birleþerek ikram edecek duruma gelenler çok. Þimdi hem yardým eden hem de yardým görenler arasýnda dayanýþma meydana geliyor. Varý yoðu aradan çýkarýp, birbirlerini Yaratandan ötürü sevip kollayanlar, bir kalbi hoþnud edip karþýlýðýný dergah-ý Ýzzetten isteyenler, yegane arzusu bir kardeþinin ihtiyacýný giderip ahirette bir müþkülünün giderilmesini talep edenler karþýlýðýný elbette talep ettikleri þey doðrultusunda elde edecekler.
Ýþi ilerletip yurt dýþýna yardým gönderenler bile var. Hatta oralara bizzat gidip, Müslüman kardeþleri ile yakýnlaþan, ayný sofraya oturup, ayný ekmeði bölüþenler de var. Kendi yediðinden yedirip giydiðinden giydiren, kimseyi hor görmeden, kendi elindekini kendisinin saymayan, en önemlisi dünyanýn kalýcý deðil geçici olduðunu bilip verdiðinin ve hayrýnýn, asýl ikram sahibi ve asýl ihsan edicinin lutf-u ihsaný olduðunu bilenler var.
Gücü kuvveti yalnýz evinde iftar vermeye gücü yetenlerin de az ama gönülden ikramlarýyla yoksul insanlara, öðrencilere, kimi kimsesi olmayanlar evlerini açmasý Hakk’ýn rýzasýný kazanmaya vesile olacaktýr. Hatta bu kimselerle kendi tanýdýklarýný bir araya getirmek ayný hayra ortak olmak isteyenlerin de iþini kolaylaþtýracaktýr. Kendi evinde az sayýda kiþiye iftar veren ama baþkalarýnýn da bu yöntemi benimsemesine ön ayak olanlar hayýrlý bir iþi baþlatma sevabýna da eriþeceklerdir. Ayný zamanda toplumsal bütünlüðü saðlamak, Ramazan vesilesi ile atýlan adýmlarýn daha sonra da devam etmesine zemin hazýrlamak beklenilenden çok daha büyük bir netice doðuracaktýr.
Bu þekilde geniþleyen halkalar neticesinde, isteme külfetine katlanmadan kendilerine ikram edilen fakirler de aþaðýlanmadan, kapýlardan kovulmadan, itilip kakýlmadan, Allahýn kendileri için zenginlerin malý içerisine sakladýðý haklarýný alabilecek, bu þuurdan uzak insanlarýn fena muamelesine maruz kalmayacaklardýr.
Bu Ramazanýn varlýklý insanlarýn üzerlerine düþen fakir hakkýný usulünce ödedikleri, ihsan ederken verenin deðil asýl alan olduklarýný hatýrladýklarý, gönülden-aza-çoða bakmadan verenlerin sayýsýnýn arttýðý günlerin, aylarýn, yýllarýn baþlangýcý olmasýný dilerim. Ramazan Müslümanlýðý tabirinin tarihe karýþmasýný, Ýslam’ýn bir aya sýðabileceði zihniyetinin yer ettiði zihinlerden silinmesini, yardým-yardýmlaþma-cömertlik-ihsan ve ikram kelimelerinin hakiki fiilleriyle her sýradan müslümanýn ahlakýna kazýnmasýný can-u dilden arzu ve niyaz ederim.