Ýngilizce biliyormuþ

Temel Çýmacý olmuþ, ilk kez yurt dýþýna gitmiþti. Gemi Liverpool Limaný'na yanaþýrken, Temel iskeledeki Ýngiliz'e baðýrdý: - Tut þu halatý! Ýngiliz anlamadý bir þey.. Temel yine baðýrdý: - Tut þu halatý! Ýngiliz'de gene hareket yok.. Temel ortaokuldaki Ýngilizcesi ile baðýrdý: - Do you speak English? - "Yes.. Yes.." dedi Ýngiliz; Temel öfkeyle baðýrdý: - O zaman tut þu halatý..!

Sinyal

Temel arabasý ile Taksim Meydanýnda dönüp duruyordu. Ayný trafikçinin önünden beþinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arýyorsunuz? Niye meydanýn etrafýnda dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takýldý da



Aldatmaca

Ýlyas ile Temel karþýlýklý oturmuþlar sohbet ediyorlarmýþ. Konuþma sýrasýnda iþ kimin daha zeki olduðuna gelip dayanmýþ ve iki uþak birbirine bilmece sormaya karar vermiþ. Ýlk bilmeceyi Ýlyas sormuþ: - "Saridur, kafestedur, öter... Pu nedur, pill bakayrum..." Temel hemen, "Kanaryadur" cevabýný yapýþtýrmýþ. Fakat Ýlyas hayýr anlamýnda kafasýný kaldýrýr. Temel, birbiri ardýna bütün kuþlarýn adýný sayýp döker. Fakat her seferinde Ýlyas hayýr deyince pes etmek zorunda kalýr. Ýlyas büyük bir sevinç içinde, - "Haçan insan hamsiyu pilmez mu?" deyince Temel hemen atýlýr. - "Hamsi saru deðuldur ki?" - "Boyamuþumdur.." - "Kafeste midur?" - "Koymiþumdur.." Temel þaþýrýr: "Peku öter mu hamsi?" - "O da aldatmacasýdur iþin daa!.."



Karýncalar

Temel bir gün bir Alman, Fransýz, ve Rus'la birlikte bir otele kalmaya gitmiþ. Otelde tek bir oda varmýþ. Onda da bir çok karýnca olduðundan kimse orda kalamazmýþ. Bizim kafadarlar "biz kalýrýz" demiþler. Birinci gün Alman kalmýþ ve ancak iki saat durabilmiþ. Fransýz onun kadar da dayanamamýþ. Bunun üzerine Rus kalmaktan vazgeçmiþ. Temel o gece odada kalmýþ ve odadan sabah geç saatte çýkmýþ. Herkes çok þaþýrmýþ ve sormuþ: - "Nasýl bu kadar kaldýn. Temel de: - "Karýncanýn tekini öldürdüm diðerleri cenazeye gitti", demiþ

Tavukçu
Temel tavukçuluk yapmaya karar verir. Gider 250 tane civciv alýr ve getirip ayaklarýndan tarlaya eker. Sabah öldüklerini görür. Herhalde ters taraftan ektim diye düþünerek ertesi gün de yine o kadar civciv alýr ve bu sefer de kafalarýndan eker. Sonuç yine hüsrandýr. Bir mektup yazarak durumu Ýstanbul'da veterinerlik fakültesindeki amcasý Dursun'a bildirerek bilgi ister. Bir süre sonra cevap gelir: - "Haçan sen oranýn topraðýndan numune gönder de inceleteyum."


Karadeniz'in doðusundan
Temel omzuna papaðanýný almýþ eczaneden aspirin almaya gitmiþ. Eczanenin kapýsýndan girip tam aspirin isteyecekken papaðaný Temel'den önce davranýp: - "Bir kutu aspirin, bir kutu aspirin" demiþ. Eczacý þaþkýnlýk içinde aspirini Temel'e uzatmýþ. Temel tam fiyatýný soracakken papaðan yine erken davranmýþ; - "Kaç para, kaç para" demiþ. Þaþkýnlýðý iyice artan eczacý aspirinin fiyatýný söylemiþ. Temel ödemeyi yapmýþ, eczaneden çýkmak üzere arkasýný dönmüþ ve kapýya yönelmiþ. Eczacý dayanamaz Temel'e seslenmiþ: - "Bir dakika bakar mýsýn?" Temel omzundaki papaðanla eczacýya dönmüþ; eczacý sormuþ: - "Nereden buldun bunu?" Papaðan yine önce davranýp; - "Karadenizin doðusundan, karadenizin doðusundan"



Temel ve Maymun

Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapýlýyormuþ. Gönüllü baþvuranlar arasýndan Temel, astronot adayý olarak seçilmiþ. Ön elemede oldukça sýký testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eðitim ile iyi bir astronot olabilmiþ. Beklenen an gelmiþ ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiðine binerek havalanmýþ. Atmosfer aþýldýktan sonra Temel'in ilk iþi; kendisine sýký sýkýya söylenildiði gibi zarflarý açýp maymunun ve kendisinin görev kartlarýný okumak olmuþ. Maymunun görevleri: "Yerküre ile baðlantýyý sürekli kontrol altýnda tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmalarý ayarlamak; füze içindeki hava basýncý, ýsý, iletkenlik deðerlerini aþaðýya bildirmek; yakýt harcamasýný ve motorlarýn sýrasýný belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sýkýlan Temel, kendi görev kartýný açmýþ : "Maymunu iyi besle!"