Bir sitede rastladým bu yazýya çok hoþuma gitti ve paylaþmak istedim..
Yaþý yeterince olgun olanlar hatýrlarlar.. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede mahalleler varmýþ. Bu mahallelerin çocuklarý birbirlerini çok severlermiþ. Dýþarýdan gelen parolalý bir ýslýða, uçarak aþaðý iner, beraber olacaklarý anlarý iple çekerlermiþ. Kavga etseler de kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmýþ. Herkeste paylaþma duygusu, sevgi ve arkadaþlarýný kollama duygusu yavaþ yavaþ geliþirmiþ. O zamanlar çocuklar okula servis ile deðil, köþe baþýnda buluþarak giderlermiþ. Onlarýn yolunu gözlememiþ evdeki bilgisayar, þehrin en iyi dershanesi, hazýrlýk kurslarý. Bilmezlermiþ hamburgeri, MTV'yi, interneti, cep telefonunu, tetrisi,nintendoyu... Bilirlermiþ duvarlarýn üzerinde sohbet etmeyi, hatýra defterleri doldurup sevgileri keþfetmeyi. Bilirlermiþ horoz sekercisini, elleri kirli macuncunun tornavida ile koyduðu rengarenk macunlarý. Eve gitmeyi unutmayý, hava kararýnca dayak yemeyi, sonra bir ýslýkla tekrar aþaðýya kukalý saklambaca kaçmayý. Bilirlermiþ o hakkýnda türlü þeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayý, küsmeyi, ayni kýza asýlmayý, torbalarla misket toplamayý, gýcýr köstek ayýrmayý, deðiþ tokuþ, kaybedince kapiþi, Teksas'ý, Tommiks'i, Konyakçi'nin diþlerini... Ýç içe konan naylon toplarý, tastan kale direklerini. Üç korner bir penaltýyý. Üzerine apartman yapýlan top sahalarýný, sonra o apartmana taþýnan yeni dostlarý ve onlarý kapma yarýþýný... Otobüsteki biletçinin lastik silgi sarili kalemini, yoðurtçuyu,kalaycýyý, hallacý.. Evlerin arkasýndaki odun kömür depolarýný. Yakar topun yakýsýný. Mantarlý gazoz kapaklarýný, yaldýz kazýmayý. Yandaki mahalle ile alýnan kavgayý, her kavganýn çýkardýðý kahramaný
-ödleði. Kan kardeþliðini, ip atlama, lastiðe basma, topaç virtiözlügünü, çelik çomaðý, kýrýlan camlarý, toplanan paralarý.. Açýk hava sinemalarýný, frigo
-buzu... Sonra zamanla bu güzel ülkede durumlar deðiþmeye baþlamýþ. Yaslar ilerledikçe bu birliktelik, koruma kollama duygularý bu mahallenin çocuklarýnýn baþlarýna çok isler açmýþ. Daha sonra iþsizlik, hayat pahalýlýðý, enflasyon, köseyi dönme, adamýný bulma, mali götürme falan derken, herkes yüzünde soluk bir bakýþ, içinde hayatin yenilgisi, çaresizlikleri,tatminsizlikleri ile baþbaþa kalmýþ. Çocuklarý mi? Çocuklarý simdi koca koca apartmanlarýn arasýnda, nefes alýnmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içinde ve yalnýz yaþýyorlar. Anneleri babalarý onlarý çok seviyor. Beta kapmasýnlar diye kalabalýk ortamlara hiç sokmuyor. Hafta sonlarý hep beraber Karum ya da Galleria'dalar. Okul servisleri çocuklarý neredeyse yataklarýndan alýyor Çocuklar trafik kaygýsýyla kösedeki markete dahi gönderilmiyor. Babalar þirketlerin bilançolarýný, çocuklar da dershane reytinglerini izliyorlar. Hepsi birer test uzmaný, sayýsal
-sözel yuvarlanýp gidiyorlar. Seksek oynamayý deðil ama taban puanlarý çok iyi biliyorlar. Hayata açýlan pencereleri; Windows 95, 98... Onlar ekrana, ekran onlara bakýyor ve koca bir hayat dýþarýda akýp gidiyor... Ve þehrin dýþýnda aðaçlar; týrmanacak, salýncak kuracak, kalp kazýyacak mahalle çocuklarýný bekliyor. Paylaþmayan, yalnýz, bencil, kafesler içinde, gürbüz, güvendeki çocuklarý... Hiç sopa yememiþ,aðaçtan düþmemiþ, topu yandaki bahçeye kaçmamýþ,dizlerinde yara kabuklarý olmamýþ çocuklarý...