Havalar soðuyup geceleri sýcak sobalarýmýzýn baþýna oturunca ,aklýma kavurga satan yaþlý amcalar geldi. Çocukluðumuzda hepimiz hatýrlarýz onlarý... Nizip'in soðuk kýþ gecelerinde teneke sobalarýmýzýn baþýnda ders çalýþýrken,birden sokaktan bir ses gelir ''Kavurgaaaaaaaaaaa'' .....Ne hoþumuza giderdi yaaa.. Anne babalarýmýza yalvarýrdýk bir avuç kavurga alabilmek için. Zorla ikna ederdik ebeveyinlerimizi...Babam ''Durun sizben alayým '' der ve hemen pencereyi açýp ''Kavurgacýýýýýý ! Dur hele bekle ! '' deyip dýþarý çýkardý. Cebindeki bozuklarý hesap ederek ona göre isterdi kavurgayý. Annem hemen ardýndan koþar ve kavurga satan adamýn bardak bardak boþalttýðý kavurgalarý elinde götürdüðü beze dökmesini söylerdi. Annem odaya girince dünya bizim olurdu,çok büyük bir mutluluk olurdu bizim için. Þimdiki çocuklarý kavurganýn daha da moderleþmiþ olan Çitozlarý bile mutlu edemezken,gecenin soðunu yemiþ,yüzlerce sokak gezdirilmiþ o kavurgalar bile bize dünyalarý verirdi. O günlerden kalan en garip hikaye ise; hiç bir günahý olmadýðý halde ''çocuk kaçýrmasý ile meþhur olmuþ'' zavallý kavurgacýlar oldu. Anne babalarýmýz paraya kýyýp almak istemedikleri zaman..''Susun bakem ! Bu kavurgacý deðil,bu adam küçük çocuklarý kaçýrýyor.'' diye iyide bir fýrça atarlardý. Kavurgacýlarýn elindeki beyaz çuvallarda kavurga yerine kaçýrýlmýþ küçük çocuklar var zannederek hep korktuk onlardan,hep uzak durduk.Günümüzde hangi yaþýtýma sorsam hepsi ayný þeyi düþünmüþ ve ayný þekilde korkutulmuþ. Onlardan halen hayatta olan varmý bilmiyom ama,geç kalýnmýþ bir özür borçluyuz o alýn teri ile ekmeklerini kazanan insanlara...
![]()