NE BÝR HARF NE KELAM!Ben çocukken bir akþamüstü eve geldiðimizde babam kapýyý açar açmaz boþ olan eve selam vermiþti. Babama "Baba! Evde kimse yok neden selam verdin? demiþtim. Rahmetli babam bana "evde melaikeler var. Ondan dolayý selam vermek gerekir" diyerek cevap vermiþti.Bu hatýra, beni selam ile ilgili yazý yazmama neden oldu. Selamý sabahý birbirine kestiðimiz için bu konuya dikkat çekmek istedim. Üzülerek ifade etmek gerekirse, boþ eve dahi selam veren bu millet, geldiðimiz noktada birbirine selam vermez olmuþtur. Boþ eve meleklere selamý aksatmayan insanýmýzýn dolu eve ya da ayný evde yaþayanlara selam vermez hale geldiðini görmekteyiz. Karý koca birbirine selam vermemekte; evlatlar anne babalarýna selam vermemekte ve kardeþler kardeþlere selam vermemektedir.Küslükler aile içinde ve dostlar arasýnda oldukça yaygýnlaþmýþ durumda. Oysaki dargýnlýðý ve küslüðü bitirecek olan bir selamdýr. Ama gel görelim ki taraflar kuru ve þeytani inatlarýndan vazgeçip Allah'ýn selamýný vermeye imtina etmektedirler. Bu þekilde küslüðün dayanýlmaz yükünü taþýmaya devam etmektedirler. Bir selam hem kalpleri yumuþatacak hem de küslüðü bitirecek hâlbuki. Hatýrlatmak gerekirse üç günden fazlasý günah ve haramdýr.Ýslam peygamberi "Selamý yaygýnlaþtýrýnýz!" diye buyurmuþtur. Çünkü selam kalpleri ýsýndýrýr. Muhabbete kapý aralar. Bu tavsiyeyi ettiði yer ve zaman dikkat çekicidir. Peygamberimiz Medine'ye hicret ettiðinde, þehre ilk adýmýný attýðý zaman onu karþýlayan binlerce insana söylediði ilk söz selam vermeleri olmuþtur. Çünkü Medineli kabileler birbirleriyle kanlý býçaklý ve kan davalýydýlar. Çünkü dargýnlýk ve küslük ancak selam ile bitecektir.Geçen yazýda kýsaca deðindiðim mezarlýkta selamý aksatmadýðýmýzý; ancak yaþayanlara ise selamý çok gördüðümüzün altýný çizmiþtim. Bu selamýn ölüye verilmesinin iyi olduðunu ama selamýn asýl diriye gerekli olduðunu vurgulamýþtým. "Mezara ve ölüye selam veren bu millet neden yaný baþýndaki yaþayanlara selam vermez?" anlamýþ deðilim. Komþu komþuya; esnaf esnafa; akraba akrabaya selam vermemektedir. Mezara selam versek ne vermesek ne! Diri olanýn, yaþarken insanlarýn selama ihtiyacý vardýr. Yaþarken selam vermeyip de öldükten sonra mezarýna selam vermek hiçbir fayda vermeyecektir.Nizip' dört aydýr taþýnan bir yakýnýma " Komþularýný tanýyor musun?" diye sormuþtum. Yakýným, henüz kimseyle tanýþmadýðýný ifade etmiþti. "Pekâlâ, bu binadan kimseyle selamlaþtýnýz mý?" diye sorunca verilen cevap olumsuz oldu. "Hayýr kardeþim! Bu binadan kimse ile tanýþmadýk ve selamlaþmadýk" dedi. Sonrasýnda yakýným " Hiç kimse kimsenin yüzüne bakmýyor. Karþýlaþsan bile yüzünü çeviriyorlar" demiþti.Bu durum, bir millet için müsibetttir, felakettir ve afettir. Afet olarak sadece zelzele beklemek, taþ yaðmasýný beklemek, taþ büyüklüðünde dolu beklemek ya da sel beklemek eksik bir yaklaþým olacaktýr. Selamsýz ve selamsýz olmak da bir nevi musibettir. Bir toplumu birbirinin halini hatýrýný sormamasý da musibettir.Çocukluðumda Nizip selam vermeyeni kýnardý. Selam vermeyenler ayýplanýrdý. Selamsýz sabahsýz olmak kabul edilecek bir þey deðildi. Ýnsan evden çýkýp iþine okuluna ya da misafirliðine gidinceye kadar gördüðü herkese selam verilirdi. Eðitimlerde memleketimi bu konularda överdim. Ta ki Gaziantep'te verdiðim bir eðitim seminerine kadar. "Hocam bizim memleket, senin dediðin deðil artýk. Bizimle ilgili yanlýþ bilgi vermeyin lütfen!" denilmiþti yarý ciddi yarý þaka. Bugün birisi çýkýp tanýdýk tanýmadýk selam verse her kula, "meczup, deli" diye yaftalanacaktýr. "Yazýk kafayý yemiþ zavallý." derler, gibime geliyor.Geçen yýllarda Erciyes Üniversitesinden bir hocamýz elim bir kaza sonucu vefat etmiþti. -Ruhu þad olsun- taziyesinde merhum hakkýnda konuþulanlara kulaðým takýlmýþtý. Rahmetli için "çok güzel bir adamdý. Herkese selam verir herkese hal hatýr sorardý" demiþlerdi. Hocamýz için güzel bir durum. Hocamýz hoþ bir seda býrakýp ebedi âleme gitmiþti. Þahitlikleri çok güzeldi. Ben orada toplumum ve milletim adýna çok üzüldüm. Dedim ki " Ne zamandan beridir selam vermek hal hatýr sormak ayýrt edici bir husus olmuþ!". "Demek ki biz selamý çok ihmal etmiþiz." diye düþündüm. Ve üzüldüm ülkem adýna, milletim adýna.Durumun vahametini ifade etmek için bir örnek daha vereyim. Geçmiþ zamanda bir hoca arkadaþým Fransýzlarýn oteline tatile gitmiþti. Döndüðünde hoca arkadaþýma, tatilinin nasýl geçtiðini sormuþtum. Bana iyi geçtiðini söyledikten sonra "Hocam bu Fransýzlar çok kibar adamlar" demiþti. Bu kanýya nerden ulaþtýðýný sorunca, hoca arkadaþým " Bu Fransýzlar, tanýdýk tanýmadýk ayýrmadan birbirine selam veriyor." demiþti. Aslýnda biz selam medeniyetiyiz. Ama o kadar ihmal etmiþiz ki bu selamý, selam verenleri garipser hale gelmiþiz, diye sonuç çýkardým.Selam, selamet ve Ýslam ayný kökten gelmektedir. Selam; esenlik, barýþ ve güven demektir. Bizler, Müslümanlar olarak selam yurdu olmak zorundadýr. Ýletiþim baþý da selamdýr. Sözden önce selam vardýr. Her iþin baþý da selamdýr. Necip Fazýl'ýn dediði gibi bitirelim o halde: "Ne bir harf, ne kelam! Es-selam! Es-selam!