Ýbretlik Hikayeler.

[Hasan Hoca]

Hýristiyan din adamlarýndan biri,ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o þehirdeki kiliseyi göstermesini ister.
Çocuk kilisenin kapýsýna kadar papaza rehberlik eder.Ardýndan Kiliseye ulaþtýklarýnda, papaz;
Aferin çocuðum,Yarýn buraya gel de,sana cennetin yolunu göstereyim oldu mu?
Bunun üzerine Çocuk,papazýn niyetini sezerek:
Efendi efendi! siz daha kilisenin yolunu bilmiyorsunuz,doðrusu merak ediyorum,cennetin yolunu nasýl gösterebilirsiniz ki?

[Hasan Hoca]

Server Baba namýnda bir velinin yaþadýðý zamanda devlet maliyesi çok sýkýþýk duruma düþer.
Padiþah þöhretini duyduðu veliye haber gönderir.
Veli de bir miktar iksir tozu gönderir,
bakýr eritilen kazanlara atýlmasýný söyler.
Yalnýz ayný kazandan bir kepçe kendisine verilmesini ister.
Kendisine verileni de fakirlikten þikayet eden derviþine aynen verir.

Bir müddet sonra padiþah bu sýrrýn kendisine öðretilmesini Server Baba'dan ister
ve ýsrar eder. Server Baba:
-Bu mümkün deðil, lakin bir kolayý var.
Ben bu sýrrý yazar dilimin altýna koyarým. siz de beni idam eder alýrsýnýz.

Baþka çare yok." der. idam edilir.

Dilinin altýndan alýnan kaðýtta sade þu söz yazýlýdýr:
Ser verip sýr vermeyen Server Baba.
Eyvah ser de gitti sýr da gitti.

(Server, sýr verme demektir.)

Hatýratým, Ali Erol

[Hasan Hoca]

Huzur bulmak için Bir gün bilge bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçýya
büyük bir ödül vereceðini ilan eder.Yarýþmaya çok sayýda sanatçý katýlýr.
Günlerce çalýþýrlar birbirinden güzel resimler yaparlar.
Sonunda eserleri saraya teslim ederler.

Tablolara bakan kral,sadece ikisinden hoþlanýr. Ama birinciyi seçmesi için
karar vermesi gereklidir.

Resimlerden birisinde sakin bir göl vardýr. Göl bir ayna gibi etrafýnda
yükselen daðlarýn görüntüsünü yansýtmaktadýr. Üst tarafta pamuk beyazý
bulutlar gökyüzünü süslüyorlardý. Resme kim baktý ise,onun mükemmel
bir huzur resmi olduðunu düþünüyordu.

Diðer resimde de daðlar vardý.. Ama engebeli ve çýplak daðlar.Üst tarafta
öfkeli bir gökyüzünden yaðmurlar boþanýyor ve þimþek çakýyordu. Daðýn
eteklerinde ise köpüklü bir þelale çaðýldýyordu. Kýsaca resim hiç de
huzurlu gözükmüyordu.

Fakat kral resme bakýnca,þelalenin ardýnda kayalýklardaki çatlaktan çýkan mini minnacýk bir çalýlýk gördü.
Çalýlýðýn üstünde ise,anne bir kuþun örttüðü bir kuþ yuvasý görünüyordu.
Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuþ yuvasýný kuruyor...
Harika bir huzur ve sükûn örneði. Ödülü kim kazandý dersiniz.Tabii ki ikinci resim.

Kralýn açýklamasý þöyle idi:
"Huzur, hiçbir gürültünün, sýkýntýnýn yada zorluðun bulunmadýðý yer demek
deðildir. Huzur bütün bunlarýn içinde bile yüreðimizin sükûn bulabilmesidir."

[izole_hayatlar]

hocam döktürmüþsünüz yine.gerçekten birbirinden güzel hikayeler,ders çýkartmamýz lazým.özellikle 3 nasihat çok hoþuma gitti.yüreðine saðlýk hocam.teþekkürler

[Hasan Hoca]

Yaaa ne demezsiniz efendim"hayat aceleye gelmez"deðil mi?Asýl ben sizlere teþekkür ederim.sizlerin bu güzel sözleri,bizi daha ziyade araþtýrma yapmaya,yeni yeni paylaþýmlar yapmaya sevk ediyor.selametle...

[Hasan Hoca]

Günlerden bir gün,bir padiþahýn ganimet malýndan eline çok güzel ve tarif edilmez bir kumaþ geçer. Terzi baþýný çaðýrtýp o kumaþý eline verir. Terzi baþý kumaþý görünce aklý baþýndan gider. Ve sanki hasta olur. Padiþaha kaftan kesmek için yaklaþýp evvela tahmin için eline arþýn alýr:

- Sultaným, üstadlar, "bin ölç bir kes, ölçmeden kumaþa el vurmasýn hiç kes (kimse) demiþler", der.

- Sultaným, bu kumaþ kaftan olmaya el vermez, diye söyler. Dörtte bir, çeyrek daha gerekir ki, hazret-i sultana layýk bir kaftan olsun.

Padiþah çaresiz:
- Biraz dursun, der ve buna uygun parça bulunmasý için þehir ve vilayet aransýn, diye emreder. Her ne kadar þehir baþtan baþa aranýr ve memleket boydan boya taranýrsa da ona münasip kumaþ ve o beze uyar bir yoldaþ bulunamaz. Padiþah çaresiz kalýp bir baþka terziyi davet eder:

- Þu güzel kumaþtan bana iyi bir elbise yapýver, diye söyler.

Usta terzi de :" Bismillah" deyip iki dizi üstüne gelir. Kumaþý söyle bir tahmin edip sýndýsýný eline alýr, Padiþahýn nasýl gönlünden geçerse iþte tam öyle, mükemmel bir elbise biçer. Padiþah överek ihsanlar eder. Terzi ihsanlarý alýp elbiseyi dikmeye gider.

Nice zaman sonra, bir gün padiþah gezmeye çýkar. Þehri dolaþýrken bir oðlan çocuðunu o eþsiz kumaþtan bir elbise ile görür. Padiþah hayret ederek elbisenin aslýný teftiþ edip araþtýrýr. Çocuðun, o elbisesini diken adamýn oðlu olduðunu öðrenir. Terziyi getirtip:

- Usta, bu elbisenin parçasýný nerede buldun?

Terzi:
- Sultaným size dikilen elbisenin artan parçasýdýr.

Padiþah:

- Ya bizim terzibaþý "Bu kumaþtan bir kaftan çýkmaz" derdi. Sen hem tam çýkardýn hem de oðluna kaftan yaptýn, nasýl oldu? der.
Terzi:
- Sultaným onun oðlu büyüktü; kaftan çýkmaz demesi onun içindi, der.

[Hasan Hoca]

Bir elma çýksaydý, seferden vazgeçerdim!

Yavuz Sultan Selim Han, Mýsýr'ý fethe çýkmýþtý. Ordu saatlerce Kocaeli'nin baðlýk ve bahçelikleri arasýnda yürüdükten sonra mola verilmiþti. Yavuz, Yeniçeri Aðasýný çaðýrdý:
- Caným bir elma istedi, bul, bana getir, dedi.
Yeniçeri Aðasý Yeniçerilerin daðarcýklarýný araþtýrdý. Hiçbirinden elma çýkmadý, huzura döndü.
- Askerlerin daðarcýklarýný arattým, yok Efendimiz, dedi. Yavuz'un yüzü tatlý bir renk aldý:
- Eðer bir askerimin üzerinde halkýn bahçesinden koparýlmýþ bir tek elma çýkmýþ olsaydý, Mýsýr seferinden vazgeçerdim.

[coskun]

KAPI ÇALAR...

SABAHIN ERKEN SAATLERÝNDE. AÇARSINIZ. SÜTCÜNÜZDÜR GELEN.

SUTCUNUN LITRELIGINDEN KABINIZA DOKULEN BEYAZLIKTA SABAHIN GUZELLIGINE KAVUSURSUNUZ.
GOZUNUZDE PIRIL PIRIL BIR SABAH KAHVALTISI CANLANIR.
ICINIZDEN "BUGUN KAHVALTIYI BAHCEDE YAPALIM" DIYE GECIRIRSINIZ.

KAPI ÇALAR...

GELEN POSTACIDIR. KUCAGINDA BUYUKCE BIR PAKET.
UZATTIGI KAGIDA IMZA ATARSINIZ.
DAHA ONCEDEN ISMARLADIGINIZ KITAPLARA KAVUSMANIN SEVINCINI YASARSINIZ.
ZATEN TATILDE OLDUGUNUZDAN BU KITAPLARA COK IHTIYACINIZ VARDIR.
"ARTIK CANIM SIKILMAYACAK " DEYIP KEYIFLENIRSINIZ. EN COK MERAK ETTIGINIZI ALIP SEZLONGA UZANIRSINIZ.

KAPI ÇALAR...

KAPIYA KOSARSINIZ. YILLARDIR GORMEDIGINIZ BIR DOST GELMISTIR.
SEVINIRSINIZ.
SOHBETLERINIZ SAATLER BOYU HATTA BUTUN GUN SURER.
"YASAMAK NE GUZEL" DERSINIZ ICINIZDEN.
HELE BOYLE DOSTLAR VARKEN.

KAPI ÇALAR...

DURBUNDEN BAKARSINIZ.
KIMSEYI GOREMEZSINIZ.
DONUP YENIDEN KOLTUGA GOMULURSUNUZ.
BIR DAHA CALAR.
BAKARSINIZ, YINE KIMSE YOK.
TAM O SIRADA BIR DAHA CALINCA KAPIYI ACARSINIZ.
KOMSUNUZUN OGLU, ELINDEKI SOPAYLA ZILE UZANMAKTA.
MEGER TUZLARI BITMIS.
ICERIDEN TUZ GETIRIRKEN KENDI KENDINIZE SOYLENIRSINIZ.
"ELBETTE GOREMEM. KERATANIN BOYU BIR METRE."
BU KUCUK HADISE NESELENDIRIVERIR ORTALIGI.

KAPI ÇALAR...

DUSUP BAYILACAK KADAR SASIRIRSINIZ.
ASKERDEKI OGLUNUZ HABER VERMEDEN IZNE CIKMISTIR.
"OGLUM BENIM" DIYE HASRETLE KUCAKLARKEN GOZ YASLARINIZI ZAPTEDEMEZSINIZ.
MUTLULUGUNUZ OGLUNUZUN IZNI KADAR UZAR...

KAPININ HER CALISINDA SANKI MUTLULUGA KOSMAKTASINIZ.

HUZUR TUTER GOZLERINIZDEN.
HER SESSIZLIKTE KULAKLARINIZ ZIL SESI ARAR...



VE KAPI ÇALMAZ...

O GUN EN BUYUK MISAFIRINIZ GELIR.

ADETA KAPIYI KIRMISTIR.

ALIP GIDER SIZI, SASIRIRSINIZ.

"NIYE HABER VERMEDI?" DIYE ICINIZDEN GECIRIRKEN;
"DOGDUGUNDAN BERI ZILE BASMAKTAYIM" DER.
BIR SEYLER SOYLEMEK ISTERSINIZ O AN.
AMA O ANDAN SONRA DILINIZ DONMEZ.

ÖLÜM SESSÝZ SEDASIZ GELÝVERMÝÞTÝR...

[coskun]

DÖRT ÖÐÜT

Devrin zalim insanlarýndan birisi hayatýnýn sonunu geldiðini düþünerek büyük islam alimi Ýbrahim Etem Hazretlerinin huzuruna gider.
-Senden nefsimi aydýnlatacak bazý öðütler vermeni rica ediyorum, der
Hiç Hiç bir manevi inanýþý olmadýðýný bildiði ziyaretçisine, ibrahim Etem þu cevabý verir:
-Peki... sana nasihat edeceðim. Þu dört öðüdümü aklýndan çýkarma. Birincisi þu ki, Ýçinden Allah'a c.c. isyan etmek fikri geldikçe Allahýn lütfu olan yeryüzü rýzýklarýný da yememeye karar ver.
adam irkilmiþtir.
- Peki nasýl yaþayacaðým.
-O halde yaþamana vesile olan rýzklarý ihsan edene isyan etmek reva mýdýr?
Adam
-ikinci öðüdün nedir?
-Allah'a isyan edeceksen onun mülkünde oturma.
-Bu birincisinden de kötü... Çünkü bütün dünya onun. Nereye gideyim.
-O halde rýzkýný yediðin yurdunda barýndýðýn kudrete isyan reva mýdýr. Üçüncüsünü dinle, Allah'a isyan edeceksen seni görmesin.
Adam irkilmiþ
-Ne mümkün... Her þeyi görüyor, içyüzünü biliyor.
-O halde rýzkýný yediðin yurdunda barýndýðýn kudrete göz göre göre isyan reva mý? Dördüncüsü
bak dinle Ömrünün sonuna yaklaþtýðýný anladýn. Son nefesini vereceðin zaman Azrailden tevbe etmek için mühlet iste.
Adam þaþýrýr.
-Kabul etmez ki, madem ki vakit geldi çattý elden ne gelir...
-Bunu bildiðin halde neden nefsini nedametlerle tevbe etmeyecek kadar gafletkar günahlarla geçiriyorsun?

[coskun]

Ö K S Ü R Ü K
Adamýn biri çok kuvvetli öksürüyormuþ, doktora gitmiþ derdini anlatmýþ. Doktorda adama yanlýþlýkla öksürük ilacý yerine müshil ilacý vermiþ ve demiþ ki:
— Bir hafta boyunca yemeklerden sonra iç ve yanýma gel.
Adam bir hafta sonra gelince doktor:
— Öksürüðün nasýl oldu?
Adamda:
— Cesaret edipte öksüremiyorum ki!

[Hasan Hoca]

Hay Allah bir alemsin coþkun aðam.Daha adamda öksürecek cesaret mý býraktýnýz? çok hoþtu.klavyenize saðlýk.

[fevzi çilkýz]

yoksa alttan gidecek valla
coþkun abi süpersin valla çok teþekkürler paylaþým içinnn

[demirci mýndýk]

YESIL ELBISE
Yolda karsýlastýgýmýzda ezan okunuyordu.
-"Gel seni camiye götureyim" dedim. "Bugün cuma biliyorsun."
-"Sende benim camiye gitmedigimi biliyorsun."dedi.
-"Biliyorum ama sebebini gerçekten merak ediyorum."
-"Ne bileyim,olmuyor iste. Hem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri cýkar diye endise ediyorum."dedi.

Gayri ihtiyari gülmeye basladým.
-"Herhalde saka yapýyorsun. Bunun icin cami terk edilir mi?
-"Ciddi söylüyorum. Giyimime ve özellikle yesile düskün oldugumu bilirsin."dedi.
Gerçekten de öyleydi. Giydigi birbirinden güzel elbiseleri; mutlaka yesilin bir bska tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardý.
-"Peki" dedim. "Hayatýnda hiç camiye gitmedin mi?"
-"Çocukken dedemle birkaç kere gitmistim. Hem o yaslarda dizlerimin asýnacak diye herhalde endise etmiyordum. Fakat artýk camiye gidebilece imi zannetmiyorum."
Söyledikleri beni son derece sasýrtmýs ve bu konuyu açtýgýma pisman etmisti. Daha sonra tokalasýýp ayrýldýk. Onunla konusmamýzdan iki ay sonra; kendisinin camide oldugunu söylediler.Hemen gittim. Bahcedeki namaz saflarýnýn en önünde duruyordu ve yine yesiller vardý üzerinde . Yavasca yanýna yaklastým ve Kýsýk bir sesle:
"Hani camiye gelmiyecektin ?" dedim
Hiç sesini çýkartmadý. Çünkü musalla tasýnýn üzerinde, yesil örtülü bir tabut içinde yatýyordu..

[demirci mýndýk]

Gercekten Herkesin Ders Almasi Gerekn Bir Konu
Olumun Ne Zamn Gelecegi Belli Olmaz...... Allah Dogru Yoldan Sasirtmasin

[Hasan Hoca]

Gercekten Herkesin Ders Almasi Gerekn Bir Konu
Olumun Ne Zamn Gelecegi Belli Olmaz...... Allah Dogru Yoldan Sasirtmasin

Amiiiin amin.hayal kardeþim.ölüme hazýrlýklý olmaktan baþka da çaremiz yoktur zaten.Ahirette ilk hesaba çekileceðimiz konu da namaz ibadeti olacaktýr.ifade edildiði gibi daha hayattayken taat ve ibadeti yapmaya gayret etmelidir.zira ahirette artýk ibadet diye bir meþguliyetimiz olmayacaktýr.mümkün mertebe 5 vakit namazlarýmýzý kýlmaya,kazaya býrakmamaya gayret etmeliyiz.þairin ifadesiyle:
Unutmaki namaz Allahla bir buluþmadýr,
okunan ayet ve süreler mevla ile buluþmadýr.
Yani Rabbimizle baþbaþa kalmayý kim dilemez ki.öyleyse bu vasýta namazdýr.ve biz onu ihmal etmemeliyiz.