Mavi şahin birnci kendi kendini kendi oyuyla seçtirdi.
Ödülünü aldı
Başkasına hediye diye dağıttı.
Fıkra gibi oldu.
Sen önce yazılanları oku görürsün.
Yazdırılabilir Görünüm
Mavi şahin birnci kendi kendini kendi oyuyla seçtirdi.
Ödülünü aldı
Başkasına hediye diye dağıttı.
Fıkra gibi oldu.
Sen önce yazılanları oku görürsün.
Ateistin biri ormanda dolaşırken, kendi kendine söyleniyordu...
Şu evrim ne güzel şey, ağaçlar, böcekler, kuşlar... derken ayının biri peşine takılmış.
Başlamış adamı kovalamaya...
Bir müddet sonra adam koşmaktan yorulup yavaşlamış. O sırada bunu farkeden ayı
tam pencesini kaldırıp sırtından vuracakken, adam korkudan "Tanrım Yardım et" diye seslenmiş.
O anda herşey donuvermiş. Gök yüzünden bir ses;
- sen bana inanmadın, varlıgımı yok saydın ve hep evrimi savundun.
Şimdi benden yardım istiyorsun. Yardım edilmeyi hak ediyor musun ?
- Tanrım bu saatten sonra senden yardım istemeye yüzüm yok. Hic olmassa peşimdeki ayıyı
müslüman yap der.
- Bak bu olabilir.
Bir süre sonra ses kesilir, peşindeki ayı pençesini çeker, ve ellerini açarak,
-Allah'ım senin verdigin rızık ile orucumu açıyorum...
İş Başvurusu ve Referansı
İddiaya göre, merkez Osmangazi ilçesi Atatürk Caddesi'ndeki bir kamu bankası şubesine gelen bir kişi, banka şube müdürüyle görüşmek istedi. Bir süredir psikolojik sorunları olduğu öğrenilen Demir K. (28) şube müdürünün odasına alındı. "Ben kamu güvenliği teşkilatındanım. Beni Polat abim yolladı. Beni işe almanızı istiyor" diyen zanlı banka müdürü ve çalışanlarını şaşırttı. Odadan çıkartılan Demir K., elindeki pet şişede bulunan 1 buçuk litre benzini şubenin ortasında dökerek yangın çıkartmak istedi. Olay sırasında banka işlemlerini takip etmek için şubede bulunan 2 polis, zanlıyı kısa sürede etkisiz hale getirdi.
Sorgulamasında Kurtlar Vadisi Pusu dizisinin etkisinde kaldığını belirten Demir K. çıkarıldığı adliyede serbest bırakıldı.
Birecik'te işinden çıkarılan belediye çalışanını hatırlarsınız, Nematiye benzetmişti kendisini, Belediye binasını basıp ortalığı birbirine katmıştı.
BAŞKANLAR
ABD Başkanı , İngiltere Başbakanı ve Türkiye Başbakanı , bir gün, bir toplantıda bir araya gelmişler.
Tabii, 3 lider bir arada olur da, sormaz mı gazeteciler? Önce ABD Başkanına sormuşlar:
"ABD'de bir memur ne kadar parayla geçinir? Siz kaç para veriyorsunuz?" Cevap vermiş O da
"Valla ben, 2 bin dolar veririm. Bin doları ile geçinirler... Geri kalan bin doları ne yaparlar, nerede harcarlar, hiç sormam!"
Gazeteci, aynı soruyu İngiltere Başbakanına sormuş... O da cevap vermiş: "Ben, memuruma 3 bin sterlin veririm. Geçinmesi için 2 bin sterlin yeterli. Artan bin sterlini ne yapar, nerede harcarlar, beni hiç ilgilendirmez!"
Her ikisinden bu cevapları alan gazeteci, bu defa da Türkiye Başbakanına sormuş aynı soruyu:
"Türkiye'de bir memurun geçim standardı nedir? Kaç para ile geçinebilirler? Siz kaç para veriyorsunuz?"
Ne dese beğenirsiniz?
"Valla, Türkiye'de bir memurun geçinebilmesi için en az 2000 lira lâzım. Ama ben 1000 lira veriyorum!.. Geri kalan 1000 nereden bulurlar, nasıl geçinirler beni hiç ilgilendirmiyor!"
Osman çok gerçekçi bir fıkra ama memurlar seni arıyorlar haberin olsun bunlardan biride Mahmut, Bursadan binmiş vapura İstanbul'a geliyor.:D
Ataistler fıkrayı uydurana gülüyorlar.
Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve girdiğini duyar.
- Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran.
Bu arada adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe pudrası serper.
- Sakın kımıldama ve heykelmişsin gibi davran! ...
- "Bu nedir, hayatım?" diye sorar kocası kapıdan girer girmez.
- O mu? Sadece bir heykel. Smith'ler yatak odaları için bir tane almışlardı. O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım...
O gece heykel hakkında konuşulmaz; hatta herkes yatana kadar. Gece saat iki gibi koca kalkar ve mutfağa gider, bir kaç dakika sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile geri döner.
- "Al bakalım" der, "bir şeyler ye. Ben 3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken kimse bana bir bardak su bile vermemişti."
Ferhat çok güldüm.
Ateist diye yazılır
Ataist değil.
Adam bilmiyor tabi
Mantık ta okumamış.
Türkçeside işte bele
Ate ile Ata yı birbirine karıştırmış
Bu da bir fıkra
Ama niyese gülemiyorum.
ateist
sıfat, felsefe Fransızca athéiste
Tanrıtanımaz.
TDK da böyle yazıyor ama
sen daha iyi bilirsin.
:)
TDK
ataist sözü bulunamadı.
diyor
Böyle bir kelime Türkçede yok herhal.
KURBAĞILARI ÖPMEYİN
Amerikalı veterinerler, Amerikan halkına, Disney'in son prodüksiyonu "Prenses ve Kurbağa" filmindekinin tersine "kurbağaları öpmeme" uyarısında bulundu.
Amerikan Veteriner Hekimleri Birliğinin yayımladığı bildiride, kurbağaların, tüm sürüngenler ve kurbağagillerde olduğu gibi, insan için salmonella enfeksiyonu kaynağı olabileceği belirtildi.
Bildiride, "Kurbağalara uygun olmayan bir şekilde dokunmanın, özellikle de onları öpmenin, bir prensten ziyade ciddi bir hastalık getirebileceğini halka hatırlatırız" denildi.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, kurbağaların bu yıl içinde 25 eyaletteki 48 salmonella enfeksiyonu vakasının kaynağı olduğunu açıkladı.
Salmonella, en çok kümes hayvanlarının eti ile peynir ve yumurtadan bulaşıyor. Tifo, paratifo ve gıda zehirlenmesine yol açabilen salmonella bakterisi, ağır ishalle kendini gösteriyor ve küçük çocuklarla yaşlılarda ölüme neden olabiliyor.
En Hızlı Memur
Cocuklar oturmus birbirlerine babalarinin ne kadar "hizli" oldugunu anlatiyorlarmis..
Biri demis ki:
- Benim babam ok attiktan sonra kosup hedefe oktan once variyor...
- O da birsey mi, demis ikinci cocuk...
Benim babam tabancasini atesliyor ve hedefe kursundan once yetisiyor...
- O da birsey mi, demis ucuncu cocuk...
Benim babam Memur...
Mesai 17:00'de bitiyor benim babam eve 15:30'da geliyor.
YIL:2050
KONU:AVRUPA BİRLİĞİ
50. AB Komisyon Başkanı odasında otururken,
yardımcısı içeriye
heyecanla girer:
- Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi.
Onları AB'ye alacak
mıyız?
AB Başkanı:
- Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, tüm Türkiye
İngilizce konuşacak,
Türkçeyi yasaklıyorum.
- Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor
musunuz?
- O zaman söyle Kıbrıs'ı versinler..
- Efendim onu da 40 sene önce verdiler zaten...
- O zaman söyle Güneydoğu'ya özerklik versinler.
- Aman efendim, Türkiye'de Güneydoğu mu kaldı, 2020'de
bağımsız devlet
oldu ya orası zaten.
- O zaman söyle (sözde) Ermeni soykırımını
tanısınlar.
- Efendim, sadece Ermeni soykırımı değil, Pontus,
Yunan, Bulgar, Rus,
Ukrayna, Moldova soykırımını bile tanıdılar, hatta
Çanakkale
savaşından dolayı İngiliz, Avustralya, Yeni Zelanda
soykırımını bile
tanıdılar ya.. Nasıl unuttunuz.
- Hmm o zaman söyle kokoreç yasaklansın
- Aman efendim, onu yemeği 2008'de bıraktılar
- İsa aşkına, ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın,
yakamasınlar.
- Ooooo Beyefendi. Hatırlayacaksınız..Cumhuriyeti el
birliğiyle
yıkınca toplu kına yaktılar. Kına bu sarfiyata
dayanamayıp bitince de
kına yakmayı bıraktılar yıllar önce.
AB Başkanı düşünüp taşınır ve;
-Eeeee... ALMAMAK İÇİN BİR NEDENİMİZ
KALMADIYSA - DAĞITIN O
ZAMAN
AVRUPA BİRLİĞİNİ
Günün birinde fazlasıyla yorgun trafik polisi arabayı çevirir :
- beyefendi ehliyet ve ruhsat lütfen!! Der şoför hata yapmadığı düşüncesi ile ve şaşkınlıkla :
- memur bey bi hatam olmadı ama ?buyrun. Der adamcağız.
Memur bakar ve ruhsatta da bi şey bulamıyınca sorar :
- beyefendi kemeriniz !?
- takılı memur bey .
- ilk yardım çantanız !?
- işte tastamam yerinde memur bey .
Baktı olacak değil memur ceza kesecek ya aklına bi hinlik gelir o an memurun :
- mezdeke kasetin varmı?! Der zavallı adama
- evet memur bey ?
- şimdi 3, parçayı çal
- tamam memur bey . Evet şimdi ?
- oldu şimdi ben oynuyorum sen para yapıştırıyorsun hade bakiim !!
Konu:Kopya Çekmenin Yararları
Bir kopya eğitime can verir,hareket verir.Kopyayı verende alanda kazanır.
Sınav kağıtlarını okumayan hoca zamandan kar eder ailesiyle daha fazla vakit geçirir.
Peki sadece eğitim mi kazanır?
Kopya hazırlamak için kağıt satılır,silgi satılır yani kırtasiyeci kazanır.Kırtasiyeci evine ekmek götürür,ekmekçi kazanır
Türkiye kazanır.
Çekinmeyin,kopya alın,kopya verin ekonomiye can verin
Bu fıkrayı öğrencilere anlat ekonomi canlansın :D:D:D
erzurumlular ile artvinliler birbirini hiç sevmezler.
fıkra bu ya,artvinli birgün namaza durduğunda allah tarafından bir hitap geliyo.
artvinliye diyoki dile benden ne dilersen dileğin kabul olacak.yanlız sen ne istersen erzurumluya iki katını vericeem.artvinli düşünüyo:ev istesem erzurumluya iki ev verecek,zenginlik istesem erzurumlu benden iki kat zengin olacak,evlat istesem erzurumluya iki katı...düşünüyo düşünüyo ve en sonunda aklına parlak bir fikir geliyo.
allahım bir gözümü kör et.
BEHLÜL İLE FERHUNDE
Behlül ile Ferhunde iki ünlü roman kahramanı ve aynı zamanda da tv dizisi olarak çekilmiş olan bu romanların en firikik kahramanları. Behlül’ün sözlük anlamı : Çok gülen, gülücü. Hayır sahibi, çok iyi adam. Bihter’in sözlük anlamı ise farsça dan : Üstünlük, en iyi ve üstün olmak. Ferhunde’nin sözlük anlamı da Farsçadan : Mes'ut, saadetli, mutlu, mübarek. Uğurlu.
Gördüğünüz gibi bu kahramanların isimlerinin manaları ile dizideki kişiliklerin yansımaları hiç birbirini tutmamaktadır. Her ikiside Japonya’ya atılan iki atom bombasından daha tehlikeli ve daha zararlıdır. Yani bir bakıma Amerikalıların atom silahlarıyla öğünmeleri çok yersizdir. Behlül ve Ferhunde binalara, şehirlere yıkım yapmadan, hayvan ve bitki katliamına uğratmadan sadece güdümlü füze misali hedef kitleyi mahvetme amaçlı kullanılabilir.
Alınan haberlere göre ABD li silah tüccarları bu ikili yüzünden silah satamaz hale düşmüşler ve Amerikan başkanından ricada bulunmuşlar. Derhal bu iki ayaklı nükleer silahları etkisiz hale getirelim diye. Başkan da bunları Ladin’e karşı kullanmak istediğini bildirmiş. Behlül ve Ferhunde’ye film teklifinde bulunmuşlar. Afganistan dağlarında geçiyormuş filmin konusu. ABD çaktırmadan film çeviriyoruz dalaveresiyle bu ikiliyi Ladin’in başına atacak ve oradan arkasına bakmadan kaçacakmış.
Fakat bizimkiler NE İŞİMİZ VAR DAĞ BAŞINDA İSTANBUL’UN KERİZİ BİTER Mİ diyerek teklifi reddetmişler. Bu arada Behlül’ün oynadığı dizi ekibinde kadın kalmadığından Rusya’dan nataşa takviyesi yapılacakmış. O yüzden Beşir Rusyalarda hastanelere düşürülmüş. Hastaneye giden Behlül ordaki güzel hemşirelerden diziye katar hesabı. Bakalım Ferhunde bu ataklar karşısında nasıl fes atlanacak ve kimleri kafesliyecek. Tabi Mitat Kara’nın elinden kurtulabilirse.
Bence Behlül ile Ferhunde’yi başgöz etmek en güzeli.Tabi Ferhunde’nin annesi Behlül den tırsmazsa. Behlül ile Ferhunde’nin İkisinden doğacak çocukların olabileceklerini Hayal bile edemiyorum. İstanbul’da herkes ellerini arkadan bağlayıpta gezerler sanırım. Resimlerini arabasına asanlar bile tıkalı trafikte hiç kalmazlar daha doğrusu ortalıkta araç maraç kalmayacağından trakik hiç tıkanmaz.
Aslında bu ikiliyi kopyalayıp ülkemizle uğraşan devlet, şirket, gizli örgüt vs gibi yerlere tuz eker gibi ekelemek lazım. Ekelendikleri yerleri çok tatlandıracaklarından eminim. Hatta gizliden gizliye bu kopyaları destekleyip o ülkelerde AİLEDEN SORUMLU DEVLET BAKANI olmalarını sağlayalım. On yıl sonra zaten ülkemizle uğraşamaz hale gelir o devlet. Ne dersiniz ?
16 Ocak 2010 Cumartesi
UĞUR ÖZALTIN
Gözleri görmeyen, bekar ve fakir yahudiye bir cin çıkagelmiş.
- Benden bir şey dile, yerine getireceğim, demiş.
Yahudi düşünürken cin sormuş:
- Gözlerini mi istersin, zenginlik mi istersin, evlenmek mi istersin?
Yahudi:
- Oğlumu altınlarımı sayarken görmek istiyorum, demiş.
*UYANIK SOFÖR *
*Adam trafikte 'alçaktan uçarak' giderken polise yakalanır... kenara çeker
arabadan iner:
- Buyrun Memur Bey!
- Beyefendi aşırı hız yaptığınız için sizi durdurmak zorundayım, ehliyetiniz
lütfen?
- Ehliyetim yok, son yaptığım kazada ehliyetime el koydular Memur Bey.
- Peki aracınızın ruhsatını görebilir miyim?
- Araba benim diil Memur Bey çaldım ben bu arabayı.
- Anlamadım nasıl yani, siz bu arabayı çaldınız, öyle mi???
- Evet Memur Bey, aa durun bi dakka torpido gözünde ruhsat olucaktı,
silahımı oraya koyarken ruhsat gibi bişi gördüm galiba....
Polis iyice şaşırır:
- Torpido gözünde silah mı var?!?!?!!?!?!?
- Evet Memur Bey, bu arabanın sahibi kadını vurduktan sonra cesedi bagaja
koydum silahı da torpido gözüne koydum...
- Bİ DE BAGAJDA CESET Mİ VAR?!?!?!!?!?!?!?!?!?!
- Evet Memur Bey...
Trafik polisi bunu duyar duymaz amirini arar, arabanın etrafı bir anda
polislerle dolar ve adamı sorguya alırlar.... Ekipler amiri adamın
ehliyetini ister, adam ehliyetini çıkarır ki ehliyet geçerli temiz hiçbir
anormallik yok.. Bunun üzerine adamın ruhsatını ister, adam çıkartır ruhsatı
da verir, ekipler amiri yine bakar ki araba adama ait.. Derken adamdan
torpido gözünü açmasını ister, adam açınca ortaya çıkar ki orada da silah
falan yok... Ekipler amiri bir de bagaja bakmak ister adam bagajı açar orada
da ne ceset ne bişi yok.. Bunun üzerine ekipler amiri 'Çok garip' der....
'Sizi durduran memurun anlattığına göre bu arabanın bi kadına ait olduğunu
söylemişsiniz, kadını öldürüp cesedi bagaja, silahı da torpido gözüne
koymuşsunuz...'
Adam güler:
'İnanamıyorum... O şimdi benim için 'aşırı hızlı gidiyordu' da demiştir....'
Temel hışımla girmiş içeri.
"Ula uşağum haçan bana KaraLahana ver bakalum!"
Adam şaşırmış:
"Sen laz mısın?"
Temel kızmış:
"Sen şimdi kurbağa bacağu istesem; “sen Fransiz misun” diye mi soracaksun?" "Ya da
pizza isterisem İtalyan miyum diye soracak misun?"
Adam sakin:
"Yooooo..."
Temel demin dediklerini zekice bulmuş, devam etmiş:
"Sosisli isterisem Alaman misun diyeceksun?"
"Taco isterisem Meksikali misun diye soracak misun?"
Adam gülmüş:
"Hayır!"
Temel devam etmiş:
"Tanimarka salamı istesem Tanimarkali mi diyeceksun?"
"Suşi var mi diye sorsam Capon misun diye soracak misun?"
Adam artık sıkılmış:
"Yok yahu niye sorayım ki?"
Temel bağırmış:
"Ula peki hayvan heruf, ne diye kara lahana isteduğum için Laz misun diye sorayisun
o zaman?"
Adam sinirlerine hakim sakince yanıtlamış:
"Beyefendi, burası Teknosa!"
engiz hacı polisten kaçamadı
A.A 23 Şubat 2010
engiz hacı polisten kaçamadı
Adana'da bir çetenin 'tetikçisi' olup, ********** sattığı iddia edilen, tanınmamak için sakal bıraktığı belirtilen zanlı yakalandı.
Çetenin “tetikçisi” olduğu iddia edilen, yağma, ve ev kurşunlama suçlarından sabıkası bulunan Hüseyin A. (37), polis tarafından arandığı için kılık değiştirdi.
Kardeşi Mustafa A. adına düzenlenmiş sahte kimlik taşıyan zanlı, tanınmamak için sakal bıraktı. Şüphe çekmemek için de düzenli camiye giden ve çevresindekiler tarafından “hacı” olarak hitap edilen zanlı, Tellidere Mahallesi'nde polis ekiplerince kimlik kontrolü yapıldığında çelişkili sözleri üzerine incelemeye alındı.
Taşıdığı kimlik belgesinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine gözaltına alınan zanlının, üzerinde ve evinde yapılan aramada toplam 250 gram ele geçirildi.
Bir çetenin tetikçisi olduğu iddia edilen ve ruhsatsız silah bulundurmak suçundan aranan zanlının, Emniyet Müdürlüğündeki sorgusunun sürdüğü bildirildi.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13879592.asp?gid=229
iki Kulagi yapISIK MAMET
kahvede caycilik yapan Mamet diye biri varmis Bu Fukaranin iki gulagi da yanmis bes.
öteden bayram gelimis ,bu bayramda ona buna dahilirmis gendi,
la mamet hele gel hele yorum bisey dicim saa demis
-neo de baam
-layorum hele anlat hele netdin sen bu gulagini diye sorunca
-Yau aam hec sorma gendini
-niyela
-e dur yavas simdi birgün evde ütüyapim
-eee
-ütü dinime allahima nar gibi gizarik
-eee
-o an telefon caldi bende dudtum saag gulagima bastim gendini
-vay hayvan demis bayram sonrada sormus ee ya öbürüne ne olduki
tabi mamet de canini havlinen
-ayni ütüyü sol gulagima bastim hasteneyi arayacam diye..... :D
Bizim Antepli Askere gider.Bulundugu bölükte herkes üniversite mezunu yabancı dil o biçim Bölük Komutanı gelir.Askerlere yeteneklerini sorar.Bir tanesi kalkar ben İngilizce,biri Fransızca,biri Almanca biliyorum derken bizim antepli hariç herkesin bir yabancı dili var.Komutan Antepliyi kaldırır oglum senin yeteneğin ne diye sorar. Antepli cin fikirle ben anteplice biliyorum komutanım der.Komutan kaşlarını çatar ulan benimle dalga mı geçiyorsun der.Antepli komutanım ben konuşayım anlarsanız bana istediğiniz cezayı verebilirsiniz der.Komutan konuş bakalım deyince antepli başlar
Komutanım Süllümü tagaya daya,tagadan gir,mehmilin gözünde sahomun cebinde cıgara tabakam var.Onu getir.Komutan şaşkın şaşkın bizim antepliye bakar.Ne diyorsun lan der.Komutanım Merdiveni pencereye yaslayın.Pencereden içeri girin Dolabın içinde Ceketim var sigara kutumu bana getir dedim.Anlamadınız demek ki anteplice var der ve dayaktan kurtulur. :)
bnımkıler cok komık olmaya bılır ama antepce :) :D
Müşterinin parasını falcıya kaptırdı
Bir bankanın portföy danışmanı, erkek arkadaşına ''papaz büyüsü'' yapıldığını söyleyen falcı kadına müşterilerin parasını verdi.
İzmir'de evlilik hazırlığı yaparken kendisini terk eden erkek arkadaşıyla yeniden birlikte olmak isteyen bir bankanın portföy danışmanı, erkek arkadaşına ''papaz büyüsü'' yapıldığını söyleyen falcı kadına büyüyü bozması için müşterilerin hesabından 705 bin lira verdi.
Olayın ortaya çıkmasıyla falcı kadının ev, 2 otomobil ve kamyon aldığı eşi ve portföy danışmanı yakalandı. Falcı kadının arandığı bildirildi.
Bornova ilçesindeki banka şubesine başvuran bir müşteri, hesabındaki paranın haberi olmadan başka bir hesaba havale edildiğini fark ettiğini bildirdi.
Bunun üzerine banka müfettişlerinin banka şubesindeki hesaplarda yaptığı incelemede, 11 müşterinin hesabındaki toplam 705 bin liranın başka hesaplara havale edildiği belirlendi. Müşterilerin haberi olmadan yapılan havale işlemlerinin, banka şubesinde çalışan portföy danışmanı F.Ş. tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
http://haber.mynet.com/detay/yasam/m...aptirdi/497549
Osman bu fıkra mı? yoksa haber mi?
Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görevli mutemet, zimmetine para geçirdiği iddiasıyla gözaltına alındı.
Edinilen bilgiye göre, Düzce Jandarma Komutanlığı ekipleri, Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görevli mutemet Ali E'nin hastanede çalışan memur, öğretim görevlileri ve sağlık çalışanlarının maaşlarından kesinti yaparak ayda yaklaşık 900 TL'yi zimmetine geçirdiği ihbarı üzerine takip başlattı.
Takibin ardından düzenlenen operasyonda, mutemet Ali E, banka hesaplarında bulunan, haksız kazanç olduğu belirtilen yaklaşık 150 bin TL ile gözaltına alındı. Operasyonda, bazı evraka el konuldu.
Zanlı, jandarmadaki sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi.
AA
Ne var adam bin lira binlira biriktirmiş.
:)
150 bin altı üstü.
Çakma TEKEL fabrikasında sigara üretti
DHA 6 Mart 2010
Adana’da TEKEL’in hurda makinelerini satın alıp bunlarla kaçak sigara üreten bir kişi yakalandı.
Kaçakçılılara göz açtırmayan polis bunu da gördü. Adana’da Tekel'in hurdaya çıkardığı makineleri alarak çay imalathanesi ruhsatı aldığı depolarında kaçak yerli sigara ürettiği öne sürülen bir kişi yakalandı.
Bir istihbaratı değerlendiren Mali Büro ekipleri, Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi'nde 3 depo kiralayıp, çay imalathanesi ruhsatı alan, ancak, kaçak sigara ürettiği öne sürülen Ahmet Aldemir'i (50) ve depoları takibe aldı. Depolarda, Tekel'in yerli sigara markalarının kaçak imal edildiğini saptayan polis, 4 ay süren takip sonunda, operasyon düzenledi. 'Duman' adıyla gerçekleştirilen operasyonda depo sahibi gözaltına alındı. Kaçak sigara fabrikası gibi kullanılan depolardaki 3 ton tütün, yerli sigara markalarına ait sigara ambalajları ve hazırlanmış sigaralara el konuldu.
Türkiye'de ilk kez kaçak sigara fabrikasının ortaya çıkarıldığı belirtilen operasyonda, sigara imalatında kullanılan makinelerin, Tekel'in arızalandığı için hurdaya çıkardığı makineler olduğu anlaşıldı. Bu makineleri satın alıp, kaçak fabrika kurduğu öne sürülen Aldemir, suçlamayı kabul etmeyip, depo olarak kullandığı işyerinde malzeme alım satımı yaptığını söyledi.
Diyarbakır'da boşaltılan yerleşim yerlerinden biri olan Şaklat köyü sakinleri 'terörden doğan zararlarının karşılanması için avukat tuttular. Davayı kazanan avukat köylülere ödemeyi gerçek para yerine sahtesi ile yaptı.
Köylüler adına bankadan çektiği terör tazminatını sahte parayla değiştiren avukat 7.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 175 bin lira para cezası verilen avukat, cezanın infazı tamamlayınca kadar avukatlık da yapamayacak.
Filmlere konu olacak hadise Diyarbakır'da yaşandı. Güvenlik gerekçesiyle boşaltılan ilk yerleşim birimi Şaklat köyü sakinleri, 2004 yılında yürürlüğe giren 'Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Kanunu'ndan yararlanmak istedi. Terör nedeniyle uğradıkları zararlarının karşılanması için dava açan köylüler, avukat Mehmet Kaya'ya vekalet verdi.
Uzun uğraşlar sonucunda mahkemeden tazminat kararı çıktı. Ancak köylülerin sevinçleri kısa sürdü. Avukattan aldıkları parayı bankaya yatırmak isteyen vatandaşlar, acı bir sürprizle karşılaştı. Paranın sahte olduğunu öğrenen köylüler polise koştu. Yapılan soruşturma sonucunda, paranın Merkez Bankası Diyarbakır Şubesi'nden alındıktan sonra İstanbul'daki bir matbaada bastırılan sahtesiyle değiştirildiği ortaya çıktı. Bunun üzerine avukat Mehmet Kaya hakkında 'piyasaya sahte para sürmek' iddiasıyla dava açıldı. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava 4 yıl sonra karara bağlandı. Karar duruşmasına, nerede olduğu bilinmeyen sanık Mehmet Kaya katılmazken, avukatı Sinan Tanrıkulu hazır bulundu. Sanık avukatı, 'Merkez Bankası'ndan kesinlikle sahte para çıkmaz' kanaatinin doğru olmadığını savundu.
Mahkeme heyeti, 'bilerek sahte para nakletmek, muhafaza etmek ve tedavüle koymak' suçlarından sanık avukat Mehmet Kaya'yı 9 yıl hapis ve 210 bin 30 TL para cezasına çaptırdı. Mahkeme, 1/6 oranında indirim yaparak cezayı 7,5 yıl hapis ve 175 bin 20 TL'ye çevirdi. Ceza infazı tamamlayınca kadar sanığın avukatlık yapamamasına da karar verildi.
SAHTE PARALARI İMHA ETMEK İSTEMİŞ
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli Mehmet Kaya'nın banka görevlilerinin 'hak sahiplerinin her biri için ayrı hesap açarak paralarının buraya aktarılması' teklifini reddettiğine yer verilmişti. Hak sahiplerinin bürosunda beklediklerini belirten sanığın, parayı aldıktan yaklaşık 6 saat sonra hak sahiplerine ödeme yaptığı vurgulandı. İddianameye göre, paranın sahte olduğunu anlayan köylüler yeniden avukata gitti. Bunun üzerine mağdurlarla birlikte bankaya giden avukata, görevliler, 'paranın sahte olduğunu polise bildirmemiz lazım.' dedi. Bunun üzerine avukat görevlilere, 'sahte paraları imha edin, gerçek parayı alıp gideyim' teklifinde bulundu. İddianamede, avukat Mehmet Kaya tarafından bankaya getirilen paraların 24 Mart 2007 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından bir çeteye yönelik yapılan operasyonda ele geçirilen sahte paralar ile aynı seri numaralarını taşıdığı kaydedildi.
(CİHAN)
Madem askeriz, asker fıkrası geçmeden olmaz.
İki asker nizamiye kulubesinde nöbet tutuyorlarmış. Biri mektup yazmaya başlamış. Bitirdikten sonra arkadaşına:
"-Devrem, ben bu mektubu adres yazmadan yollasam anama gider biliyon mu?" demiş. Arkadaşı:
"-Haddi leyn! Git işine!" demiş.
"-Var mısın iddiasına?"
"-Varım!"
"-Nesine?"
"-Yerine nöbet tutmasına."
"-Tamam."
O esnada da kapıdan bir çoban geçiyormuş önünde sürüsüyle. Mektubu yazan asker camdan uzanmış ve elini de o "malum" hareketi yaparak mektubun altına gizleyerek çobana seslenmiş:
"-Çoban! Çoban! Bu mektubu adres yazmadan yollasam kime gider?" Çoban:
"-ANANA GİDER ANANA!"
:)