Ne güzeldi eskiden. Pazar günlerini iple çekerdik. Her hafta sonu babamla Nizipspor maçına giderdik. Hatta çöğu zaman şahsi arabamızla deplasmanlara da giderdik. Ben Kilis'i ilk defa Nizipspor'un bir maçına gittiğimizde görmüştüm.
Maçlar çok eğlenceli geçerdi. Şimdilerde tribünlerde yaşanan olaylarla ben hiç karşılaşmadım o zaman. Evden çıkmadan elimize mutlaka ya bir parça gazete ya da karton alırdık. Hatta babam bir ara bir yerden iki tane küçük minder ayarlamıştı. Sırf maçta oturmak için. Diğer taraftan protokol maçlara her zaman tam kadro katılırdı. Maçlardan önce mutlaka İstiklal Marşı'mız okunurdu. Ben İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkılması gerektiğini okula başlamadan önce Nizipspor maçlarında öğrendim.
Maç başlamadan önce mutlaka Muharrem Abi sahaya elinde yeşil-beyaz bayrakla bir kere dalardı. Yeşil üniformalı polis abilerimiz hemen olaya mudahale ederlerdi. Tabi tribün hemen galeyana gelirdi:
"Yönetim uyuma, taraftara sahip çık!". Polis abilerimiz de biz de Muharrem Abi'nin kötü bir niyeti olmadığını bilirdik Amacı belliydi, tribünü harekete geçirmek.
Maçlarda mevsimine göre Şehir Gazozu, tivis çekirdeği hatta lahmacun bile satılırdı. Bir seferinde adamın biri lahmacun satıyor. Başka biri arkadan seslendi: "Le almayın oğlum almayın, ben onu bizim evin orda pisik pıçaklarken gördüm..."
Son bir anı. Bir gün yine maçtayız. Bizim takımın kaptanı kenardan havlu istemiş. Biraz sonra faul oldu oyun durdu. Takımın malzemecisi çizgiye kadar gelip: " Atim mi abi havluyu?!" diye bağırdı. Kaptan da: "Atma oğlum atma mahalle maçı mi oyniyik?" deyince hakem dahil herkes gülme krizine girmişti.
Biliyorum imkansız bir dilek ama Nizipspor'u o eski caf caflı günlerinde görmek isterdim...