İslam kazanç elde etme konusunda hırsızlık, gasp, faiz, kumar, rüşvet ve şans oyunlarını kesinlikle yasaklamıştır. Yaklaşan Yılbaşı nedeniyle şans oyunlarından zengin olan kişilerin ibret dolu hayatlarını internetten indirip sizlerle paylaşmak istedim.
Hürriyet'in haberine göre Erzurumlu Ahmet Bayram'ın (43) hayatı 2005 yılbaşında çeyrek biletine büyük ikramiyenin isabet etmesiyle bir anda değişti. Uzun süredir işsiz olan 9 çocuk babası Bayram, hemen ailesiyle birlikte Ankara'ya giderek 5 milyon liralık ikramiyenin 4'te biri olan 1 milyon 250 bin TL'sini aldı. Parasıyla ilk iş olarak kendisine peruk alan Bayram, İstanbul'a yerleştikten sonra eşini de boşadı. Kendisini gece hayatına veren Ahmet Bayram, bir süre sonra gece kulübünde tanıştığı kadınla evlendi. 5 aylık hamile olduğu öne sürülen bu kadından da bir çocuk bekleyen Bayram, dün akşam saatlerinde eski eşinin yaşadığı Pendik'teki eve gitti. Çok borcu olduğunu söyleyerek eski eşinden üzerine yaptırdığı gayrimenkullari satarak parasını vermesini isteyen Bayram olumsuz yanıt aldı. Saat 23.00 sıralarında banyoya giren Bayram'dan uzun süre ses çıkmayınca büyük kızı kapıyı zorlayarak içeriye girdi. Babasının kalorifer borusuna asılı cesediyle karşılaşan genç kız çığlık çığlığa yardım istedi. Polisin eve gelmesinden sonra yapılan incelemenin ardından Bayram'ın cesedi Pendik Devlet Hastanesi morguna götürüldü.
ABD’li Jock Whittaker’in biletine 2002 yılında 410 trilyon lira para çıktı. ABD tarihinin en büyük ikramiyesini kazandıktan sonra 7 defa evi, 3 kez de arabası soyulan, içki ve kumar düşkünü “kovboy Jock” çevresindekilere “Herkesin bir fiyatı vardır. düşüncesiyle davrandı. Aylardır ödemediği federal vergi, 20 milyon dolara ulaşmıştı ama o devletin uyarısını dikkate almadı. Dostlarından biri, içkisine uyku ilacı koyup 2 milyon dolarını çaldı. Torunu olan Brandi Bragg, fidyecilerce hunharca öldürüldü. Jack, bir süre sonra Virginia eyalet mahkemesine başvurarak, “Mutluyum, çünkü o uğursuz paradan kuruş kalmadı” diyerek iflasını verdi.
Edirne’de 11 yıl önce Milli Piyango’dan büyük ikramiyeyi kazanan Ayhan Yalçınkaya, zengin olduktan sonra bıraktığı memurluğuna dönmeye çalışıyor. Parayı bulunca hayatının değiştiğini belirten Ayhan Yalçınkaya, huzurunun bozulduğunu, kötü günler geçirdiğini ve Milli Piyango bileti aldığı için pişman olduğunu söylüyor.
Bir anda zengin olmasına rağmen paranın çabuk tükendiğini belirten Ayhan Yalçınkaya, “Eskiden daha güzel bir hayatım vardı. Dostlarımı kaybettim. Devlet memurluğuna devam etseydim param olmayacaktı ama huzurum olacaktı. O zaman çok mutluydum. Devlet memurluğuna geri dönmek istiyorum. Ticaret hayatından bıktım. Buradan herkese sesleniyorum, para her şey değildir. İnsanın hayatında ne dost ne de tutunacak dal kalıyor” şeklinde konuştu.
Milli Piyango talihlisi donarak öldü
Denizli’nin Sarayköy ilçesine bağlı Tırkaz köyünde 40 yıl önce Milli Piyango biletine büyük ikramiye çıkan Mehmet Sarıoğlu, yaşadığı baraka tipi evde donarak öldü. Hiç evlenmeyen Sarıoğlu’nun hayatı 40 yıl önce aldığı piyango biletine büyük ikramiye çıkmasıyla değişti. Bir anda zengin olan Sarıoğlu, köyünde bir ev yaptı ancak, zamanla parası kalmayınca ona komşuları bakmaya başladı. Yeşil kart sahibi Sarıoğlu, devletten aldığı yaşlılık maaşıyla geçimini sürdürürken kısa bir süre önce evi yandı. Köylüler aralarında topladıkları paralarla evi tamir ettirdi. Kimsesi olmayan Sarıoğlu’nun Sarayköy Devlet Hastanesi’nde yapılan otopside donarak öldüğü belirlendi.
Marangozluktan para babalığına
Denizli’nin Çivril ilçesinde marangoz olarak geçimini sağlayan Osman Kaplan, çeklerini ödeyemediği için hapse girmiş ve 1999 yılında hapisten çıktıktan 2 gün sonra sayısal lotodan 340 milyar lira kazanmış. İki çocuk babası Kaplan’ın ilk işi eşinden boşanmak olmuş. Ardından İzmir’de Pınar Şirin adlı şarkıcıyla 20 milyar lira harcayıp Hilton’da nişan yapmış ve 6 ay sonra ayrılmış. Hızlı yaşayan Kaplan’ın parası kısa sürede tükenmiş. Paraların nasıl bittiğini anlayamayan Kaplan, “İkramiyeyi kazanınca akrabalarım çoğaldı. Daha önce borç para isterim diye herkes kaçarken, ikramiyeden sonra neredeyse bütün Çivril akrabam oldu. Nereden akraba olduğumuzu anlayamadım ama onlar Orta Asya’ya kadar uzanıp bir yerlerden tutturdu. O kadar yol kat edip geldiler diye her birine para veriyordum. Hızlı bir hayat yaşadım, para bitti.” diyerek yaşadıklarını anlatıyor.
“Talih bize huzur değil, felaket getirdi”
Milli Piyango’nun 1990 yılbaşı çekilişinde 1 milyar 250 milyon lira kazanan Adanalı Cem Postacı, paranın kendisine aradığı huzuru vermediğini söyledi. 1996’da oğlunu trafik kazasında kaybeden Postacı, “Talih kuşu bize huzur değil, felaket getirdi” diyor. Oğlunu kaybettikten sonra bir daha bilet almamaya karar veren talihli, kendisine çıkan paranın hayırlı olmadığını dile getiriyor. Kazandığı ikramiyeyle emlak işine giren Postacı, bir süre sonra iflas etmiş. İşlerinin bir dönem çok iyi gittiğini, hiç tanımadığı kişilerin akraba olarak karşısına çıktığını anlatan Postacı, şimdi kimsenin kendisine yardıma yanaşmadığını vurguluyor. Postacı, “Para mutluluk getirmiyor, yuvam dağıldı, toparlamak için varımı yoğumu harcadım. Eşim beni terk etti. Şimdi bir otomobilim, evim ve emekli maaşım var. Keşke o bileti almasaydım da o para çıkmasaydı.” diyor.
“Eşime kalmasın diye hepsini harcadım”
53 yaşındaki Mustafa Savgan’ın macerası ise çiçekçi bir kadının kendisine 2 lira harçlık vermesiyle başlıyor. Bu parayla piyango bileti alan Savgan, 1978 yılında 10 bin lira ikramiye kazandı. Savgan, eşinden ayrılmak istedi ama ayrılamadı. “Paralar eşime kalmasın diye harcamaya başladım.150 memurun maaşını 2 ayda yiyordum. Lokantalarda ödediğim hesabın 5-6 katını bahşiş olarak bırakıyordum. Sonunda paraları tükettim. Evlenirken karıma aldığım 1 kilo altını da sattım, harcadım. Eşimi de annesinin yanına gönderdim, evdeki bütün eşyaları satıp tekrar İstanbul’a döndüm. Yıl 1985′ti. Cağaloğlu’nda bir handa hem gece bekçiliği, hem de ayakkabı boyacılığı yapmaya başladım. Eşimin açtığı dava sonucu boşandım. Sevgi olmadan para bir işe yaramıyor. Hayatımda biri yok, sevgisizim ama huzurluyum” diyerek ibretlik hikâyesini paylaşıyor.
Kızı evi terk etmiş
1984 yılında aldığı bilete 7 milyon lira isabet eden Orhan Ulusoy’un huzur içindeki hayatı ancak 3 sene sürebilmiş. İşleri ters gittiği için kızı evi terk etmiş. Oto yedek parça dükkânı bulunan ve minibüsçülükle uğraşan Ulusoy, paranın eline geçmesiyle kendisinden para isteyenlerin sayısının da arttığını belirtti. Çıkan parayı soğan ve fasulye işine harcayan Ulusoy, üst üste 3 yıl istediği kazancı elde edemeyince iflas etti. 4′ü erkek 8 çocuğu olan Ulusoy, “Hiç rahat bir yaşantım olmadı; bir arkadaşım ‘bu para sana felaket getirir’ demişti, dediği çıktı. Bir kızım evi terk etmişti. Uzun aramalardan sonra buldum. Bana para çıktığını duyanlar hep bir beklenti içinde oldular. En yakınımdan en uzağıma kadar hep bir şeyler bekliyorlardı. Başlangıcında psikolojim alt üst olmuştu.” diyor.
“70 milyonun âhı var”
Evli ve 3 çocuk babası olan Nusrettin Çınar’a da Turhal’da Milli Piyango’dan 6 milyar lira çıktı. Önce yurt dışına giden Çınar, otobüs alarak Turhal’a şehirlerarası otobüs şirketi kurdu. İşleri iyi gitmeyen Çınar, 1995 yılında iflas etti. Çınar yaşadığı olayları şöyle anlatıyor: “Sefa kısa sürdü. 70 milyon kişinin verdiği biletlerden bir iki kişi yararlanırsa böyle olur. Hepsinin âhı var üstünde, hayrı olmaz. Sonradan araştırdım, kimseye hayır getirmemiş.” Şimdi işsiz olan ve emekliliğinin planlarını yapan Çınar, artık Milli Piyango bileti satın almıyor.
“Para beni perişan etti”
Ali Atıcı, çay ocağı işletirken 2004’te sayısal lotodan 543 bin YTL kazanır. Parayı aldıktan sonra memleketi Erzincan’a yerleşen Atıcı, boşandığı eşi ve çocuklarını İsviçre’ye gönderir ve ikinci evliliğini yapar, ancak ondan da ayrılmaya karar verir. Atıcı, Doğu Beyazıd’a gidip, 14 yaşındaki ****.’yi başlık parasını verip evine götürür. Gelişen olaylar zincirinde ****. babası Arif K.’ya teslim edilir. Ali Atıcı’nın pişmanlık dolu sözleri ise şöyle: “Hayal edemeyeceğim kadar zengin oldum, ama hayatım da alt üst oldu. Huzurum kaçtı. Geceleri gözüme uyku girmez oldu. Lotodan çıkan para beni perişan etti.”
İşte aynı şekilde başlayan ve yine aynı şekilde son bulan hayat hikâyeleri. Belki birbirlerinin değil yüzünü, adını bile duymamış birçok insanın aynı dertlere gebe olduğu sabahlar. Uykusuz geçen geceler, gözlerini kırpmadan sabah eden birçok insanın paylaştığı aynı kader. Her şeyin aynı olduğu bu süreçte ağızlarından çıkan cümle de aynı oluyor: “Çok pişmanım!”