MONA ROZA
[googlevideo]http://video.google.com/videoplay?docid=-3298945520764910849&hl=tr[/googlevideo]
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoç
Hikayesi
Sezai karakoç bir kıza aşık olurama bunu ne o kıza ne de başka birine anlatabilir.kız bi şeylerin farkındadır ama emin değildir.en yakın arkadaşı sezai karakoç'un şiire olan merakını biliyordur ve bir davete katılması için ısrar eder.o da kıramaz ve katılır.programı sunan da o arkadaşıdır.gecenin sonuna doğru söze başlayan arkadaşıaralarında da güzel şiirler yazan birinin olduğunu söyler ve sezai karakoç'u sahneye davet eder.sıkıla sıkıla çıkar karakoç ve mona rozayı okumaya başlar.kız da ordadır ve nişanlanmıştır.emindir artık emin olamadıklarından.bakışırlar bir süresonra karakoç daha fazla dayanamaz ve koşarak sahneyi terkeder.kız arkasından koşar hemen.yetişir karakoç'a.parmağındaki yüzüğü göstererek der ki; "bir tek sözüne bakarçıkarıp atarım".sezai karakoç da "artık senin aşkın benimkine yetişemez" der. o gece kız intihar eder ve karakoç da bu şiirin ikincisini yazar...
MONA ROSA II-ÖLÜM VE ÇERÇEVELER
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı;
Garip bir yolculuk tren ve Gülce.
Bir hançer bölüyor ah rüyaları:
Bir rüya bir hançer bir el; ve ve ve...
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı;
Gece kar yağacak sabaha kadar.
Toprakta et kemik çıtırtıları...
Yarı ölüleri bir korku tutar
Değince bir taşa kafatasları.
-Ölüler ki yalnız tırnakları var
Ve yalnız burkulmuş diz kapakları...-
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı;
Açıyor elini göğe bir kadın.
Uzuyor uzuyor altın saçları
Uğrunda ölünen güzel kızların...
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı;
Esmer delikanlı hatıra ve kan.
Yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
Sızıyor bir kapı aralığından;
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı.
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı;
Çocuklara açar mağaraları
Gün görmemiş kuşlar ve örümcekler.
İlân-ı aşk eden dil balıkları
Aşina suları çabuk terkeder..
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı;
Bakıyor ateşe küle böcekler.
Köpekler parçalar kanaryaları
Mektupları bir boz ağaç kurdu yer.
Baykuşlar ötüyor harabelerde;
Yanıyor lâmbalar hafif ve sarı.
Bir kaza kurşunu bulur her yerde
Süvarisiz şaha kalkan atları...
Bir ruhun ışığı vardır göklerde
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı;
Ötüyor baykuşlar harabelerde.
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı;
Titriyor yıldırım düşmüş gibi yer.
Bekledi arzuyla karanlıkları
Anneler babalar erkek kardeşler.
Ta içinde duyar ani bir ağrı
Bir hüzün şarkısı tutturur gider
Anneler babalar erkek kardeşler.
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı;
Her yatak dopdolu bir yatak bomboş.
Bir neşe şarkısı tutturur gider
Birinci ikinci üçüncü sarhoş;
Kurşunlar sıkılır göklere doğru
Serçe yavruları yuvada titrer.
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı...
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı;
İnce yelkenleri alıyor yeller.
Titretir kalpleri ve bayrakları
Gemiden toprağa uzanan eller.
Lâmbalar yanıyor hafif ve sarı
Bir yosun köküne hasret kalacak
Gizli hazineler su yılanları...
İnce yelkenleri alıyor yeller;
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı.
Beyaz pelerinli hür tayfaları
Kendine bağlıyor siyah kediler;
Titriyor gönüller ve kara bayrak
Bir yosun köküne hasret kalacak
Gemiden toprağa uzanan eller
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı.
Bir lâmba yanıyor hafif ve sarı
Garip bir yolculuk tren ve Gülce.
Bölüyor bir hançer ah rüyaları:
Bir rüya bir hançer bir el; ve ve ve...
Kaynak: http://www.osmandogan.turkceblog.com![]()