Sevmek Zamanı
Þimdi sevmek zamanı. Annemizi, babamızı, eşimizi, çocuklarımızı, kardeşlerimizi, akrabalarımızı, komşularımızı, çalışma arkadaşlarımızı sevmek zamanı. Onların bize çıkışlarını, kızgınlıklarını sevmek zamanı. Onların kusurlarını, eksikliklerini kendimizdekileri hatırlayarak kabul etme ve kucaklamak zamanı. Kendimizin iyimizle kötümüzle kabul edilmesini umut etmek zamanı. Þimdi almadan vermek zamanı. Başkasıyla barışmanın kendimizle barışmaktan geçtiğini idrak etmek zamanı. Bir adım daha öteye gidince erimek ve aşka varmak zamanı. Þimdi sevmek zamanı.
Þimdi fark etmek zamanı. Bu dünyada yağan yağmurun bir damlasının güzelliğini, esen rüzgarın bazen sertçe, bazen şefkatle okşayan dokunuşunu hissetmek zamanı. Þimdi yemek yapmanın yemek yemekten daha büyük bir lezzet olduğunu, tüketmenin değil, ikram etmenin zenginlik olduğunu, karlı bir kış gününde serçelerin ekmek kırıntılarına, insanın bunalıma girdiğinde içten bir gülümsemeye ve dokunuşa muhtaç olduğunu fark etmek zamanı.
Þimdi görmek zamanı. Bir bebeğin melek, bir çocuğun melik olduğunu şaşırarak anlamak zamanı. Dünyaya ister gören gözlerle, ister görmeyen gözlerle kalpten bir bakış atma zamanı. Þekilden öze giden yolda kalplerimizdeki mühürleri söküp atmak zamanı. Bir bebek gibi, bir kedi gibi insanların unvanlarını, elbiselerini, örtülerini ya da örtünmemelerini görmemek, görünenin ötesine geçip kalplerini görmek zamanı.
Þimdi hayal etmek ve keşfetmek zamanı. Balmumundan kanatlarla da olsa güneşe doğru uçmak zamanı. Sınırın atmosfer değil, aklımız olduğunu keşfetmek zamanı. Þimdi cesaret zamanı. Bilmeden yola çıkmak zamanı. Keşfetmenin zevkine, bir şeyler tasarlamanın keyfine varmak zamanı. Yolculuğun keşfetmek kadar güzel olduğunu keşfetmek zamanı.
Þimdi sorgulamak zamanı. Þikayetlerimizi, kızgınlıklarımızı, başarısızlıklarımı zı sorgulamak zamanı. Þimdi pay çıkarmak, sonuçların bizim yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızı n eseri olduğunu fark etmek zamanı. Þimdi neden bu kadar çok yediğimizi, neden bu kadar geç kalktığımızı, neden bu kadar çok kavga ettiğimizi, savaştığımızı sorgulamak zamanı.
Þimdi değişmek zamanı. Sadece hep aynı şekilde kalan bir hayvan olmadığımızı anlamak, kendimizin daha iyi bir versiyonunu geliştirmek zamanı. Bazen sünnet gibi keskin bir müdahale ile, bazen bir muhabbetle, bazen dinlediğimiz bir hitabetle eskileri göndermek zamanı. Þimdi eskisini yenisiyle değişmek zamanı.
Þimdi okumak zamanı. Yaşamın bir kitap olduğunu anlamak ve her sayfadan bir şeyler öğrenmek zamanı.
Þimdi tamamlanmak zamanı. Unvanları, arabaları, elbiseleri ve hatta kitaplar dolusu bilgiyi bile kefenin içine koyamadığımızı, çuvala bir mızrağın sığmadığını ama sınırsız miktarda iyilik ve yardımların sığdığını anlamak zamanı. Þimdi yardım etmek zamanı. Yarım olduğumuzu ve ancak yardım ettiğimizde ya da aldığımızda tamamlanacağımı zı sindirmek zamanı. Þimdi bir heykelin fazlalıkları atınca heykel olduğunu anlamak, yalınlaşarak tamamlanmak zamanı.
Þimdi gitmek zamanı. Her gün bir yere varmanın keyfini çıkarmak zamanı. Þimdi ister tekerlekli iskemleyle, ister değnekle ulaşmak zamanı. Þimdi yapamadığımız bir şeyin bize yarın için umut verdiğini fark etmek zamanı. Þimdi çalışmak zamanı. Þimdi pedal çevirmek zamanı. Duranın düştüğünü hatırlamak zamanı. Hızlananın yaşamı kaçırdığını, yavaşlayanın yaşama yetişemediğini düşünmek zamanı. Yemeğin ateş üstünde zamanla piştiğini anlayıp kaslarımızı ve aklımızı çalışarak pişirmek zamanı. Þimdi yarına gitmek zamanı.
Þimdi kucaklaşmak zamanı. Þimdi sevmek zamanı.
Melih Arat