Dostlar,
Buradayýz.Bir yerlere gitmedik.Ama konu olmadýðý için yazmadýk ve yalnýzca buraya baðlý kalmamaya karar verdiðimiz için cevap yazýlmamýþtýr.
Yoksa buradayýz.Ve görüþmeye devam edeceðiz.
Selamlar Saygýlar
Dostlar,
Buradayýz.Bir yerlere gitmedik.Ama konu olmadýðý için yazmadýk ve yalnýzca buraya baðlý kalmamaya karar verdiðimiz için cevap yazýlmamýþtýr.
Yoksa buradayýz.Ve görüþmeye devam edeceðiz.
Selamlar Saygýlar
Osmaným,
Neden taktýn bu cinsiyet olayýna?
Yoksa bilmediðimiz bir þey var da bizleri alýþtýrmayamý çalýþýyorsun?
Benim bildiðim Osman böyle bir þey yapmaz ama Ýstanbul bu kardeþim ne olur ne olmaz.
Selamlar Saygýlar
ÝSLAM GELENEÐÝ ÝSLAMCI GELENEÐÝ
Bazan kendi kendime soruyorum benim kafamda var mý? diye
Delimiyim neyim diye.
Evet hepimiz üzülerek duyduk
danýþtay olayýný
Danýþtaya bir avukatcaðýz giriyor ve kendi kendini neyle doldurduysa kimi bulursa ateþ ediyor.
Ölenler öldüðüyle Avukatcaðýz alacaðý cezayla kalýyor.
Peki toplum ders alýyor mu?
Yok kimsenin bir ders mers aldýðý yok.
Herkes önceden konuþtuðunu þimdi de konuþuyor.
Avukatcaðýz da ben eylemi yaptým
Danýþtay üyeleri biz baþörtüsünü yasakladýk diyor.
Peki arkadaþ siz bunlarý yasakladýnýz ama toplum baþörtüsünü örtmek istiyor.
Toplumla Devleti niye karþý karþýya getiriyorsunuz. Bu devlet bu halkýn devleti deðil mi.
Siz bu halkýn hakimi savcýsý deðilmisiniz.
Cumhur demek halk demek deðil mi diye soruduðunuzda da bir cevap alamýyorsunuz.
Adamlar için halk istiyor terimi birþey ifade etmiyor.
Oturmuþlar koltuklarýna halka emrediyorlar müstemleke valisi gibi.
Peki bu öldürme olayý.
Þimdi ben bu olaya 2 yönden bakacaðým.
1- Ýslami kurallar
2- Türkiyenin toplumsal barýþý
Ýslam geleneðinde bireysel terör harekatlarý yok.
Yani siz tek baþýnýza ben falaný öldüreceðim deyip gidip öldüremiyorsunuz.
Kim olursa olsun. kafir münafýk vs...
BunuÝslam Tarihinde tek bir örneði dahi yokturdur.
Ýslam asla terör istemez zaten islamýn amaçlarý içinde Ýntikam almak kin gütmek asla yokturdur.
Hz Peygamber en zor durumda kaldýðýnda Allahým 2 ömerden birini Müslüman et diye dua etmiþtir.
Ve böylece Hz Ömer müslüman olmuþtur.
Sahabeden savunma için bile silah kullanmak istiyenlere
Siz sizden ölenlerin baþlarýna neler geldi diye tarihi anlatmýþ ve sabýr istemiþtir.
Burada ki örnek bile açýk ve seçik olarak silah diye bir kavramýn bireysel müslüman eylemlerinde olamayacaðýný göstermiþtir.
Zaten bir Müslümanýn amacý insanlarý cehenneme götümek deðil onlarý Allahýn dinine davet etmektir.
Buradaki kýsa açýklamalardan da anlaþýlacaðý üzere
Bu Avukatcaðýzýn eylemi Dini yönden hatalýdýr.
Yaptýðý yanlýþtýr.
Dini yönden bir iþ yapmak istese ona þunu diyebiliriz.
Al eline Kuraný Ýslamýn o görüþlerini kimi görürsen anlat. Teblið et. Bu Yasaktan maðdur olanlarýn sýkýntýlarýný ilet.
Durmadan dinlenmeden hergün bunu yap.
2- Türk Devleti açýsýndan
Devletimiz bizim devletimizdir.
Her ne kadar hatalý kurallar yasalar varsada
En kötü yasa bile hiç yasanýn olmamasýndan iyidir.
Bizim Türk olarak devletimizi çok çalýþarak kalkýndýrmamýz birlik ve beraberliði saðlamamýz halkýmýza kendi içinde barýþ içinde yaþamayý anlatmamýz gerekmektedir.
Herkesin þu veya bu nedenlebirilerini öldürdüðü ortam ne Türk Halkýna ne de Devletine bir þey kazandýrmaz.
Bu yüzden Devletin baþýndakiler ve halk olarak bu kurallara dikkat etmemiz gerekmektedir.
Yanlýþa yanlýþla verilen cevap ta çözüm getirmemekte ve dahada çözümü imkansýz kýlmaktadýr.
Bu yüzden yanlýþa önce sabýr sonra da akýllý çözümler bulmamýz gerekmektedir.
Buradan da anlaþýlacaðý gibi
Avukatcaðýzýn eylemi Türklük yönündende yanlýþtýr.
Makam ve mevki için Türk devletinin halkýnýn barýþýný bozan zavallýlar ise onlarý elbette Tarih yargýlayacaktýr.
tarihAbdulhamiti yargýlamýþ darbecileri de yargýlamýþtýr.
Kendimizi sorgulayalým kimin yanýndayýz darbecilerin mi Abdulhamitin mi?
Ýslam ve Ýslamcýlýk kavramý vardý yazýnýn baþýnda buna da sonra devam edelim
yazý uzun oldu.
Edited by - felsefefe on 21.09.2006 15:50:16
Osman Demir Istanbul
felsefe abýý bu arkadaþlarýn senin hakkýný ödeyemez valla
MeLeq ÞeyTAn oLurSa....
Sakalli0727 dostuma,
Bizler Osmanýn hakkýný ödeyemediðimiz gibi birde oturduðumuz yerlerde hesabý ona ödetiyoruz.Nasýl ama sakýn yüzsüzlük deme alýnýrým sonra
Selamlar Saygýlar
Edited by - Ahmet karadag on 9/21/2006 6:37:10 PM
Bu Yazýyý dikkat vererk okursanýz sevinirim.
MÝSYONERLÝK VE TÜRKÝYE’YE YÖNELÝK MÝSYONER FAALÝYETLER
"font-size: 10pt" Doç. Dr. Remzi KILIÇ* "font-size: 10pt"
"font-size: 10pt" GÝRÝÞ: "font-size: 10pt" “
Misyon” kelimesi Latince “Mittere”den gelmekte ve anlamý “göndermek”tir. Fransýzca’ya “misyon” olarak geçmiþ, “bir kimseye, bir þey yapmak için verilen özel görev” anlamýný kazanmýþtýr. Misyon kelimesinden gelen “misyonerlik”; “bir dini teþkilat kurarak, din propagandasý yapmak, insanlarý o dinin müritleri haline getirmektir<a name="_ftnref1" title="_ftnref1" </a <sup "font-size: 10pt" [1] </sup . Genel olarak misyonerlik; “baþka dinden olanlarý kendi dinine kazandýrmak için kurulan dernekler,” özel de ise, Hýristiyan olmayan ülkelerde Hýristiyanlýðý yayma amacýný güden kurumlar”<a name="_ftnref2" title="_ftnref2" </a <sup "font-size: 10pt" [2] </sup olarak tanýmlanmýþtýr.
"font-size: 10pt" Hýristiyanlýðý yayma yolunda görev alan; rahip, papaz veya din adamlarýna da misyoner denir. Kýsacasý misyonerlik; Hýristiyanlýðý yaymaya yönelik örgütlü çalýþma birimidir<a name="_ftnref3" title="_ftnref3" </a <sup "font-size: 10pt" [3] </sup , diyebiliriz.
“Dinî anlamda misyon ve misyonerlik, Havariler döneminden günümüze kadar gelen dönem içerisinde esas itibariyle Ýncili öðretmek, Hýristiyan olmayanlarý bu dine kazanmak, yada belirli mezhepten olmayanlarý bir mezhebe çevirmek þeklinde anlaþýlmýþtýr. Misyonerlik; matbuat, týbbî bakým, okul yapma gibi araçlarýn yardýmýyla uygulamaya konulmuþtur”<a name="_ftnref4" title="_ftnref4" </a <sup "font-size: 10pt" [4] </sup . "font-size: 10pt" Dinler arasýnda bu yola geniþ ve teþkilatlý olarak ilk önce Hýristiyanlýk baþvurduðu için “Misyonerlik” denildiði zaman daha çok “Hýristiyan Misyonerliði” akla gelir olmuþtur. “Dini teþkilatlý olarak yayma” faaliyeti kapsamýnda, “Hýristiyan olmayan ülkelerde Hýristiyanlýðý yaymak amacý ile kurulan teþkilat” olarak algýlanmýþtýr<a name="_ftnref5" title="_ftnref5" </a <sup "font-size: 10pt" [5] </sup .
"font-size: 10pt" <p style="margin: 6pt 0cm; text-indent: 35.45pt; text-align: justify" class="MsoNormal" Misyonerlik hareketleri, en kýsa þekilde inanç propagandasý yapmak üzere, dini teþkilatlar tarafýndan din adamlarýnýn çeþitli yerlere gönderilmesi olarak ifade edilebilir. Misyoner hareketleri, dini propaganda için kullanýlan metotlardan sadece birisidir. Siyasî kuvvet ve ticarî münasebetler bu propagandanýn güçlü silahlarýndandýr.
.Misyonerler zaman zaman hükümet ve ticarî çevrelerden de destek görmüþlerdir. Misyonerler genelde din adamlarýdýr. Bununla birlikte ilk misyonerler ve bilhassa modern zamanlarda ruhban olmayan þahýslar ve hatta kadýnlar da misyoner olarak görülebilmektedir. Misyonerler inancýn eksik olduðunu düþündükleri her yerde, kendi memleketlerinde veya haricinde faaliyet gösterebilirler. Dinî vaaz ve eðitim iþini yazarak, tercüme ederek ve kitaplar yayýmlayarak yapan misyonerler, zaman zaman bir dildeki ilk kitabýn basýmýný da yapmýþlardýr<a name="_ftnref6" title="_ftnref6" </a <sup "font-size: 10pt" [6] </sup "font-size: 10pt" .
"font-size: 10pt" HIRÝSTÝYANLIÐIN ORTAYA ÇIKIÞI VE MÝSYONERLÝK DÖNEMLERÝ:
"font-size: 10pt" Hz. Ýsa’dan itibaren Hýristiyanlýk Dini’nin önemli dönemleri ve misyonerliðin baþlangýçtan günümüze kadar uzanan genel durumu tarihi olarak ana hatlarý ile þöyledir:
"font-size: 10pt" 1. "font-size: 7pt" 33-100 arasý; Havarîler dönemi
"font-size: 10pt" 2. "font-size: 7pt" 100-800 arasý; Kiliselerin kurulmasý
"font-size: 10pt" 3. "font-size: 7pt" 800-1500 arasý; Ortaçað dönemi
"font-size: 10pt" 4. "font-size: 7pt" 1500-1650 arasý; Reform dönemi
"font-size: 10pt" 5. "font-size: 7pt" 1650-1793 arasý; Reform sonrasý dönem
"font-size: 10pt" 6. "font-size: 7pt" 1793-1965 arasý; Modern dönem
"font-size: 10pt" 7. "font-size: 7pt" 1965’den sonraki dönem; Diyalog dönemi diyebiliriz<a name="_ftnref7" title="_ftnref7" </a <sup "font-size: 10pt" [7] </sup .
"font-size: 10pt" Havariler dönemi; Hz. Ýsa’ya peygamberliði sýrasýnda on iki kiþi inanmýþtý. Bunlara havariler denilmiþtir. Hýristiyanlýðý Hz. Ýsa’dan sonra bunlar teblið etmiþlerdir. Bu sebeple bunlara ilk misyonerler gözü ile bakýlabilir.
Havarilerin Hýristiyanlýðý yaymalarý Hýristiyanlýk Filistin’de doðduðu için Filistin sahasý ile sýnýrlý kalmýþtýr. "font-size: 10pt" Hýristiyanlýk dininin en büyük misyoneri aslen Yahudi asýllý olan Pavlos’tur.
Pavlos Anadolu’nun önemli merkezleri ile Asya’nýn bir çok yerinde, Makedonya’da ve Yunanistan’da birçok kilise kurmuþ ve Hýristiyanlýðý teþkilatlandýrmýþtýr. Buralara Hýristiyanlýðý yayarak, Roma’da çok büyük etkinlik göstermiþtir. Ýlk misyonerler havarilerdi. Ancak Pavlos ve öteki misyonerlerin çabalarýyla
Hýristiyanlýk Roma Ýmparatorluðu’nun ticaret yollarý üzerindeki büyük kentlere hýzla yayýlmýþtýr. "font-size: 10pt" “Büyük” lakabýyla anýlan Bizans Ýmparatoru I. Kostantin’in (306-337) Hýristiyanlýðý kabul etmesiyle misyonerlik yeni bir hýz kazanmýþtýr. Kýsa bir süre içerisinde Ýran ve Arabistan içlerine kadar yayýldý. Askeri alanda Haçlý seferleri, Ýslam Dini’nin yayýlmasýný geçici olarak durdurmuþ ise de Müslümanlarý Hýristiyanlaþtýrmak mümkün olmamýþtýr.
"font-size: 10pt" IX. Yüzyýldan itibaren Ýngiliz misyonerleri Hýristiyanlýðý Avrupa’nýn kuzeyinde ve batýsýnda yaymaya çalýþýrlarken, Ýstanbul Rum Kilisesi’ne baðlý misyonerler de Doðu Avrupa ve Rusya’da faaliyet gösteriyorlardý.
Milattan sonra 950-1350 yýllarý arasýnda Avrupa ve Rusya neredeyse tamamen Hýristiyanlaþmýþtýr<a name="_ftnref8" title="_ftnref8" </a <sup "font-size: 10pt" [8] </sup . "font-size: 10pt" Ortaçað döneminde Pavlos’un papazlarý, Roma Ýmparatorluðu’nun bütün eyaletlerinde Hýristiyanlýk propagandasý yaptýlar. Batý Roma ve Doðu Roma’da insanlýk derin bir huzursuzluk içerisindeydi. Bu ortamda zulüm gören ve huzursuz olan kimseler “kurtuluþ ümidi” haline gelen Hýristiyanlýk inancýna yöneldiler.
Taraftarlarý artýk imparatorun ve beþeri sistemin otoritesine deðil, Ýsa’nýn yeryüzündeki hakimiyetinin (Tanrý Devleti’nin kurulmasý) yakýn olduðunu savunuyorlardý. Hýristiyanlar ile Roma imparatorlarý arasýndaki mücadele 325 yýlýnda Ýmparator Kostantin’in Hýristiyanlýðý kabulüne kadar sürmüþtür. Kostantin Ýstanbul’u “Yeni Roma” adýyla baþkent yapmýþtýr. Hýristiyanlýk tarihinde çok önemli olan Ýlk Konsül 325 yýlýnda Ýmparator Kostantin’in öncülüðünde Ýznik’te yapýlmýþtýr<a name="_ftnref9" title="_ftnref9" </a <sup "font-size: 10pt" [9] </sup . "font-size: 10pt" Hýristiyanlýk Roma Ýmparatorluðu’nun resmi dini kabul edilence bütün Grekler, Latinler, Franklar, Cermenler, Anglo-Saksonlar Hýristiyan olmuþlardýr. Hýristiyanlýk Dini VII-VIII. yüzyýllarda güney, batý ve Orta Avrupa’nýn dini haline gelmiþtir<a name="_ftnref10" title="_ftnref10" </a <sup "font-size: 10pt" [10] </sup . "font-size: 10pt" Doðu ve Kuzey Avrupa’da yaþayan Slavlar Bizans imparatorlarýnýn gönderdiði misyonerler sayesinde Hýristiyan olmuþlardýr. Slav-Ruslar, Kiev þehri ve çevresinde 862 yýlýnda “Rusya Devleti”ni kurmuþlardý. Knez Vladimir 988’de vaftiz edilerek Hýristiyanlýðý din olarak kabul etmiþtir. Bunun ardýndan Sýrplar, Karadaðlýlar, Çekler vs. Hýristiyanlýða girmiþlerdir. Böylece yapýlan misyoner faaliyetler ile Avrupa ilk bin yýlda Hýristiyanlaþmýþtýr<a name="_ftnref11" title="_ftnref11" </a <sup "font-size: 10pt" [11] </sup . "font-size: 10pt" Bu arada Doðu Avrupa’da Tuna-Bulgar Devleti Atilla’nýn torunlarýndan Asparuh tarafýndan 668 yýlýnda kurulmuþtu. Tuna Bulgarlarý, batýda Franklar ile doðuda Bizanslar arasýnda ulaþým, ticaret ve kültürel temaslarý saðlamaktaydýlar.
Uzun süre Bizans Ýmparatorluðu’na baskýn olan Tuna Bulgar Devleti, özellikle Bizanslý iki misyoner kardeþ olan Krill ve Method adlý papazlar tarafýndan yapýlan propagandalar sonucu Hýristiyanlýðý kabul etmiþtir. Mikail Boris Han (852-889) zamanýnda 864 yýlýnda tek Tanrý inancýnda yaþayan Tuna Bulgarlarý Ortodoksluk Mezhebi’ni kabul ederek Hýristiyan olmuþlardýr<a name="_ftnref12" title="_ftnref12" </a <sup "font-size: 10pt" [12] </sup .
"font-size: 10pt" Yeniçaðda XVI. yüzyýldan itibaren, “Yeni Dünya” denilen Amerika Kýtasý’nýn keþfi ile Katolik kiliseleri; Ýspanya, Portekiz ve Fransa’nýn yeni ele geçirdiði bölgelere misyonerler gönderdiler.
Böylece Orta ve Güney Amerika ile Antiller ve bu arada Filipinler’de Hýristiyan olmuþlardýr. Hýristiyan misyonerler bu dini Uzakdoðu’ya kadar propaganda ederek; Japonya, Çin ve Hindistan’a kadar uzanmýþlardýr.
XVII. Yüzyýlda Roma’da kurulan “Ýman Yayma Cemiyeti” misyonerlik faaliyetlerine faal bir þekilde yön vermekteydi. "font-size: 10pt" 1750-1815 yýllarý arasýnda Hýristiyanlýðýn yayýlmasýnda sanki biraz duraksama görülmektedir. Ancak Protestan misyonerliði XIX. yüzyýlda ve XX. yüzyýlda büyük bir yükseliþ göstermiþtir. Avrupa’da; Almanya, Fransa, Belçika ve diðer birçok Batý-Avrupa ülkelerinde misyonerlik çalýþmalarý için Enstitüler kurulmuþtur ve buralarda çaðdaþ-modern bilgilerle donanmýþ misyonerler yetiþtirilmiþtir<a name="_ftnref13" title="_ftnref13" </a <sup "font-size: 10pt" [13] </sup .
"font-size: 10pt" XVIII. Yüzyýldan itibaren kurulan bazý misyoner kuruluþlar ise þunlardýr: "font-size: 10pt" 1701 yýlýnda Londra’da; Ýncili Yayma Derneði, "font-size: 10pt" 1792 yýlýnda Londra’da; Vaftizci Misyonlar Derneði, "font-size: 10pt" 1810 yýlýnda Amerika’da Boston’da; Amerikan Misyon Dostlarý Konseyi, "font-size: 10pt" 1814 yýlýnda Boston’da; Vaftizci Misyoner Birliði, "font-size: 10pt" 1837 yýlýnda New York’ta; Presbitoryan Kilisesi Dýþ misyonlarý, "font-size: 10pt" 1732 yýlýnda Almanya’da Moravyalý Kardeþler misyonlarý, "font-size: 10pt" 1823 yýlýnda Berlin’de; Ýncili Yayma Misyonlarý Derneði, "font-size: 10pt" 1824 yýlýnda Fransa’da da; Ýncil Misyonlarý Derneði gibi kuruluþlar bulunmaktaydý.
"font-size: 10pt" Ayrýca 1951 yýlýnda yayýmlanan Evangeli Praecones adlý Papalýk Genelgesi, Dünyada 1926’da dört yüz, 1950 yýlýnda ise altý yüz misyoner bölgesi olduðunu belirtmektedir. "font-size: 10pt"
Asya, Afrika, kýtalarý baþta olmak üzere, Dünya’nýn bir çok ülkesinde yerli din adamlarý ve piskoposlar, misyonerlikle görevlendirilmiþlerdir.
1962-1965 yýllarý arasýnda yapýlan çalýþmalar çerçevesinde, II. Vatikan Konsili’nde alýnan bir kararla; baþka dinden olanlarý Hýristiyanlaþtýrma amacý gizlenmemekle birlikte, artýk ana yaklaþýmýn diyalog ve ikna metodu olduðu vurgulanmýþtýr<a name="_ftnref14" title="_ftnref14" </a <sup "font-size: 10pt" [14] </sup .
"font-size: 10pt" Misyonerler, hastane, okul gibi sosyal hizmet, kuruluþlarýna önem vermiþlerdir. XIX. Yüzyýldan sonra Hýristiyan misyonlarý Dünya’nýn bir çok yerinde; okullar, kolejler, hastaneler ve hemþire okullarý açmýþlardýr. Daha sonralarý bu sosyal faaliyetler zirai hizmetlere, desteklere, geliþme ve kooparatif programlarýna, okuma-yazma kampanyalarýna kadar uzanmýþtýr. "font-size: 10pt" XIX. Yüzyýl Hýristiyan misyonlarý, “Kültür deðiþikliði” meselesini din ile birlikte kültür transferinin de yapýlmasý ile çözmeye çalýþmýþlardýr. Batý Eðitimi’nin yaný sýra; mimari, müzik, çalýþma alýþkanlýklarý, hatta çalýþtýrdýklarý yerli insanlarýn kýyafetlerini de kendi kültürlerine göre belirlemiþlerdir. Son zamanlarda ise Hýristiyan misyonerleri kültür konusunda esnekliði esas almýþlardýr<a name="_ftnref15" title="_ftnref15" </a <sup "font-size: 10pt" [15] </sup .
Ayrýca misyonerler liderlik meselesi, Milliyetçilik meselesi gibi konular ile karþýlaþmýþlar ve bu konularda kendileri lehine sonuçlar çýkarmýþlardýr.
"font-size: 10pt" MÝSYONERLÝK VE TÜRKLER:
"font-size: 10pt" Türkler, Ortaçaðda Hýristiyan misyonerler ile karþý karþýya gelmiþlerdir. Misyonerler Türkistan’a daha Ýslamiyet doðmadan önce girmiþlerdi. Bir kýsým Türk halkýný Hýristiyanlaþtýrmayý baþarmýþlardý.
893 yýlýnda Talas þehri Müslüman-Araplar tarafýndan fethedilince, buradaki “Büyük Kilise”nin camiye çevrilmesi misyonerliðin Türkistan’da erken dönemde baþladýðýný ortaya koymaktadýr<a name="_ftnref16" title="_ftnref16" </a <sup "font-size: 10pt" [16] </sup .
"font-size: 10pt" VI. Yüzyýlda Aþaðý Türkistan askeri hududu vasýtasýyla, Türk yurtlarýna giren Hýristiyanlýk bölgede fazla bir dini mukavemetle karþýlaþmamýþtýr. Bölgede Zerdüþtlük Dini ile Budizm Dini arasýnda yüzyýllardýr süre gelen mücadeleden yararlanan Hýristiyan misyonerler, Aþaðý Türkistan’da Semerkant’ý metropolitlik merkezi yaparak hayli yayýlma göstermiþlerdi. Ýslamiyetin Türkistan’da yayýlýþ yýllarýnda bile, Hýristiyan misyonerleri faaliyetlerine devam etmiþ, ancak fazla taraftar bulamamýþlardý.
Bu konuda, Budizm gibi Hýristiyanlýðýnda Türklerin “savaþçý ruh ve karakteri”ne aykýrý olarak “miskinliði telkin” eden yapýsýnýn etkisi olsa gerektir<a name="_ftnref17" title="_ftnref17" </a <sup "font-size: 10pt" [17] </sup . "font-size: 10pt" Türklerin Hýristiyan olmalarý sonucu milli kimliklerini ortadan kaldýran asýl büyük olay, Doðu ve Orta Avrupa’da yaþanmýþtýr. 375-1250 yýllarý arasýnda Türkistan’dan hareketle Karadeniz’in kuzeyinden Avrupa’ya gelen Türklerden; Hunlar, Avarlar, Macarlar, Bulgarlar, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar, Kýpçaklar, kýsmen Hazarlar ve Sabarlar, Tuna boylarý, Orta Avrupa ve Balkanlar’da uzun süre siyasi ve askeri izler ve etkiler býrakmýþlardý. "font-size: 10pt" Slavlar, Franklar ve Grekler ile savaþarak bu sahalarda çeþitli dönemlerde hakimiyet kuran Türkler, “Ortaçað Avrupasý”nýn meydana getirilmesine büyük rol oynamýþlardýr<a name="_ftnref18" title="_ftnref18" </a <sup "font-size: 10pt" [18] </sup . Adý geçen Türk kavimleri, yerleþik düzene geçmeyip sürekli göçer olmalarý ve arkadan gelen yeni bir Türk kavmi tarafýndan da tazyik altýna alýnmalarý sonucu, sürekli bir toplum ve devlet yapýsý gösterememiþlerdir.
"font-size: 10pt" Ortodoks misyonerlerinin yoðun propagandasý karþýsýnda Hýristiyanlýðý kabul ederek, Slav, Frank ve Grek toplumlarý içinde asimile olmuþlardýr. Sadece bunlardan geriye, “Bulgar” ve “Macar” adlarý kalabilmiþtir. Bu nedenle bunlara, “Türklerin on kayýp kavmi”denilmiþtir<a name="_ftnref19" title="_ftnref19" </a <sup "font-size: 10pt" [19] </sup
. "font-size: 10pt" Budizm ve Konfüçyanizm dinlerine giren Türkler de Çin ve Hint toplumlarý içerisinde kaybolmuþlardýr. Türkler arasýnda, evrensel mesajlarý olan büyük dinler daima hoþgörü ile karþýlanmýþtýr. Türklerin genel olarak Ýslamiyet haricindeki dinlere girmemeleri, Müslümanlýðýn “Türklerin karakteri ve milli kültürlerine en uygun din” þeklinde yorumlanmasýna yol açmýþ, bu yüzden Türkler Ýslamiyeti zorla deðil kendi istekleriyle kabul etmiþlerdir. "font-size: 10pt" Türklerin Müslümanlýða girmeleri, millet olma þuurunu da geliþtirmiþtir. Bu katkýnýn da etkisiyle Türk milli varlýðý günümüze kadar gelebilmiþtir.
Eðer Türkler Ýslamiyeti kabul etmeselerdi, belki de Ýslamiyet Dünya’ya bu kadar yayýlamaz, giderek Hýristiyanlýðýn saldýrýlarý karþýsýnda Ortadoðu’ya sýkýþmýþ olarak, Araplar’a has bir din haline gelebilirdi<a name="_ftnref20" title="_ftnref20" </a <sup "font-size: 10pt" [20] </sup . Türklerin nihai olarak Ýslamiyeti din olarak kabul etmeleri, Doðu ve Güney Asya medeniyetlerinin (Çin ve Hint) tesirinden ayrýlarak, Ön Asya medeniyetine dahil olmalarý ile, Dünya çapýnda bir cephe deðiþtirme hadisesi meydana gelmiþtir.
Bu durum Türk Milleti için Milli bütünlük açýsýndan hayýrlý bir iþ olmuþtur, diyebiliriz. "font-size: 10pt" Ýslamiyet’ten önce Türkler; Budizm, Maniheizm, Hýristiyanlýk ve Musevilik gibi, dinlere girmiþlerdi. Bu dinlerin kurallarý, Türk Milleti’nin kuvvetli bir kültür etrafýnda metin bir devlet olarak teþekkülüne mani oluyorlardý.
Türklerin tek bir dine mensup bir millet olarak, yüzyýllardýr saðlam devletler kurabilmeleri, Müslümanlýðý kabul etmiþ olduklarý devirler de daha da artmýþtýr<a name="_ftnref21" title="_ftnref21" </a <sup "font-size: 10pt" [21] </sup .
"font-size: 10pt" Türklerin Ýslamiyet öncesi kabul ettikleri bazý dinler milli bünyelerine uymadýðý için Türk boylarý, milli kültürlerini kaybetmeye mahkum olmuþlardýr. Göktürk Hakaný Bilge Kaðan’ýn veziri Tonyukuk’tan bir Budist mabedi yapýlmasýný istediðinde, vezir Tonyukuk O’na; “savaþý ve hayvan kesmeyi yasaklayan ve miskinlik telkin eden bir dinin kabulü Türkler için felaket olur”, cevabýný vermiþtir.
Tarih, vezir Tonyukuk’un sözlerinin kehanet olmadýðýný ortaya koymaktadýr. Macarlar ve Bulgarlar Hýristiyanlýk içinde, Hazarlar’da Musevilik inancýnda adetâ erimiþlerdir. Bunlarýn aksine Ýslamiyetin kabulü, Türklerin yeni bir ruh ve kuvvetle Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar uzanan büyük ve uzun ömürlü devletler kurmalarýna imkan saðlamýþtýr<a name="_ftnref22" title="_ftnref22" </a <sup "font-size: 10pt" [22] </sup .
"font-size: 10pt" TÜRKÝYE’DE MÝSYONERLÝK FAALÝYETLERÝ:
"font-size: 10pt" Katolik misyonerlerin faaliyetleri, bu mezhebin tarikatlarý olan Cizvit, Fransisken, Kapucin ve Lazarist tarikatlarý tarafýndan yürütülmüþtür. Bu tarikatlar, Hýristiyanlýkta ki “Reform hareketi”nden sonra, Katolik Kilisesi’nin de, kendisine “yeni bir çeki düzen vermek” düþüncesinden hareketle ortaya çýkmýþlardýr.
"font-size: 10pt" Osmanlý Devleti bünyesinde, Fransa’nýn himayesinde faaliyete baþlayan bu tarikatlarýn amaçlarý; Roma ve Bizans kiliselerini, yani Katolik ve Ortodoksluk mezheplerini birleþtirmek ve Papa’nýn otoritesini yükseltmekti. Ayrýca, Müslümanlarý Hýristiyan yapmak, Osmanlý ülkelerindeki Rum ve Ermenileri ve Katolik olmayan Hýristiyanlarý Katolik yapmak ve Fransa’nýn nüfuzunu kuvvetlendirmekti.
Osmanlý Devleti’nde Katolik misyonerlerin erkenden faaliyete baþlamalarýnýn sebebi
Fransa’ya verilen kapitülasyon imtiyazlarý olmuþtur<a name="_ftnref23" title="_ftnref23" </a <sup "font-size: 10pt" [23] </sup .
"font-size: 10pt" Osmanlý Devleti tarafýndan yabancýlara tanýnan ticari kapitülasyonlar yanýnda din ve ayin serbestliði, misyonerlerin Osmanlý memleketlerine gelmelerine yol açmýþtýr.
Bu amaçla 1583 yýlýnda, Cizvitler adlý Hýristiyan misyonerler Ýstanbul’a gelmiþlerdir. Daha sonra, 7 Temmuz 1626 tarihinde Ýstanbul’a gelen üç kiþilik biri Kapucin misyoner heyeti, 19 Temmuz 1626’da Galata’daki St. Georges Kilisesi’ne ve Kilise’nin yanýndaki eve yerleþerek,
Hýristiyanlýðýn esaslarýný öðretmeye, hastalara, zindandaki esirlere ve limandaki Fransýz gemicilere yardým etmeye, bunun yaný sýra da Katolikliði yaymaya baþladýlar. Hatta, Kilise’nin yanýnda bir de okul açtýlar.
"font-size: 10pt" 1637 Yýlýnda, Fransýz Kralý XIII. Louis, Kapucin misyonerlerinin doðudaki faaliyetlerinden o kadar memnun oldu ki, onlara Fransýz elçilik binasýnýn yanýndaki evi baðýþladýr. 1673’de Fransýz elçiliðine ve konsolosluklarýna “Dil oðlanlarý” adýnda tercüman yetiþtirebilmek için;”St. Louis Kapucin Papazlarý Koleji” adýyla ayrý bir bina dahi yaptýrýldý. Bu Kolejde öðrencilere Latince, Fransýzca ve Ýtalyanca’nýn yanýnda; Türkçe, Rumca ve Ermenice de öðretiliyordu<a name="_ftnref24" title="_ftnref24" </a <sup "font-size: 10pt" [24] </sup .
"font-size: 10pt" Osmanlý Ülkesindeki misyonerlerin büyük çabalarý yanýnda yabancý devletlerin her türlü imtiyazý kendi çýkarlarý doðrultusunda yorumlayarak bütün fýrsatlarý deðerlendirdiklerini görmekteyiz. Yabancýlar dini faaliyetler dýþýnda Osmanlý Ýmparatorluðu’nda okul açma hakkýna da kavuþmuþlar, bununla da yetinmeyerek kendilerine yakýn olan gayr-i Müslim cemaat okullarýný himaye altýna alarak, bu okullar üzerindeki etkilerini de sürdürmüþlerdi. Aslýnda yabancý devletlerin baþtan beri izlediði politikanýn gayesi
Osmanlý ülkesinde Müslüman olmayan topluluklarý denetim altýna almaktý. "font-size: 10pt" Himayeci politika güden devletlerin baþýnda Fransa geliyordu.
Zamanla git gide himaye kuvvetlendi. 1604, 1673 ve 1740 tarihli kapitülasyon fermanlarýna ticari imtiyazlar çerçevesinde himayeye dair maddeler de konmuþtur<a name="_ftnref25" title="_ftnref25" </a <sup "font-size: 10pt" [25] </sup . "font-size: 10pt" Himaye konusunda önemli olan þey tüccarlara yardým edecek konsolosluklarýn açýlmasýydý. Böylece etkilerini göstermeye baþladýlar. Latin zümrelerin her biri milliyetine göre bir Hýristiyan-Katolik devletin himayesine girmeye baþlamýþtý. Katoliklerin en büyük hamisi Fransa idi. Ortodokslarý Rusya, Protestanlarý Ýngiltere ve Amerika himaye ediyorlardý. Yabancý okullar Osmanlý topraklarýnda 1700’lü yýllardan itibaren çoðalmaya baþlamýþ ve 1850 yýllarýnda oldukça yaygýn hale gelmiþtir<a name="_ftnref26" title="_ftnref26" </a <sup "font-size: 10pt" [26] </sup . "font-size: 10pt" Osmanlý Devleti’nde yabancý okullarýn yaný sýra; Rum, Ermeni ve Yahudi cemaatlarýna ait çok sayýda gayr-i müslim cemaat okullarý da açýlmýþtýr. Osmanlý Devleti’nin güçlü olduðu zamanlarda zararlý olmayan bu azýnlýk okullarý kapalý cemaat þeklinde, dil ve din tedrisatlarýný serbestçe yaparlardý. Osmanlý Devleti zayýflama sürecine girdikten sonra, devlet bünyesinde yaþayan gayr-i müslimlerin ayrýlýkçý hareketlere yönelmiþ olduklarýný görmekteyiz. Osmanlý Devleti’ni yýkmak ve parçalamak isteyen Emperyalist devletler ile iþ birliði yapan gayr-i müslimler, yabancýlarýn misyoner okullarýna eleman ve siyasi gayelerine destek vermiþlerdir<a name="_ftnref27" title="_ftnref27" </a <sup "font-size: 10pt" [27] </sup . "font-size: 10pt"
<p style="margin: 6pt 0cm; text-indent: 35.45pt; text-align: justify" class="MsoNormal" Osmanlý Devleti zayýfladýkça, gayr-i müslimlerin gücünü artýrdýðýný, Osmanlýlarýn imzalamak zorunda kaldýklarý anlaþmalar sonucu da, git gide Avrupa devletlerinin vesayeti altýna girdiklerini görmekteyiz.
.Osmanlý Devleti’nde eðitim geriledikçe, Ermeniler ve Rumlar sahip olacaklarýný sandýklarý Anadolu þehirlerinde, gerçek anlamda bir eðitim seferberliðine girmiþlerdi<a name="_ftnref28" title="_ftnref28" </a <sup "font-size: 10pt" [28] </sup . Anadolu coðrafyasýna açýlmýþ olan azýnlýk okullarýný, yabancýlar tarafýndan açýlmýþ okullardan ayrý mütalaa etmek hayli zordur. Çünkü azýnlýklar kendi çýkarlarý doðrultusunda, misyoner faaliyetler sonucu kendi iradeleri ile yabancýlarla iþbirliði yapmaktaydýlar<a name="_ftnref29" title="_ftnref29" </a <sup "font-size: 10pt" [29] </sup .
"font-size: 10pt" MÝSYONERLÝK AÇISINDAN OSMANLI-AMERÝKAN MÜNASEBETLERÝ:
"font-size: 10pt" Osmanlý-Amerikan münasebetlerinin baþlangýcý ticari temellere dayanýr. XVIII. Yüzyýl’ýn son çeyreðinde Amerikan gemileri Osmanlý limanlarýnda görülmeye baþlanmýþtýr. 1786 yýlýnda Ýstanbul, 1797 yýlýnda Ýzmir, 1800 yýlýnda Ýskenderun limanlarýna gelen Amerikan gemileri bunlarýn ilk temsilcileridir<a name="_ftnref30" title="_ftnref30" </a <sup "font-size: 10pt" [30] </sup .
1800’lerin baþlarýnda hýzlanan Osmanlý- Amerikan iliþkileri 1811’de Ýzmir’de Amerikan Ticaret Odasý’nýn açýlýþýna kadar varmaktadýr. 1830 yýlýnda imzalanan “kapitüler haklar” ile Amerikalýlarýn Anadolu’daki ticari trafikleri iyice yoðunlaþmýþtýr.
"font-size: 10pt" Osmanlý Devleti bünyesinde oldukça faaliyette bulunan Amerikan misyon ve misyonerleri, Ermeni Cemaatý’na yönelik faaliyetlerini artýrmýþlardýr. Protestan misyonerlerin bu dönemde de devreye girerek, bir çok Ermeni vatandaþýn Protestan saflarýna çekilmesine sebep olmuþtur<a name="_ftnref31" title="_ftnref31" </a <sup "font-size: 10pt" [31] </sup . "font-size: 10pt" Amerikan Board misyonerlerinden Eli Smith ve H.G.Dwight; Anadolu, Ermenistan ve kuzeybatý Ýran’ý incelemek üzere, Board’ýn tam on altý ay süren üç bin millik bir geziden sonra hazýrladýklarý raporlar ile daha sonraki yýllarda birçok misyonerin bu bölgelerde yapacaklarý çalýþmalara ýþýk tutmuþlardýr.
Bu iki Amerikan misyoneri, daha sonra Ýstanbul’a gelerek Krikor Peþtemalciyan’ýn müdürlüðünü yaptýðý üç yüz öðrenci kapasiteli bir Ermeni Cemaatý okulunda incelemelerde bulunmuþlardýr<a name="_ftnref32" title="_ftnref32" </a <sup "font-size: 10pt" [32] </sup . "font-size: 10pt" Amerikan Board misyonerlerinin eðitim alanýnda, 1831 yýlýnda attýðý bir diðer önemli adým da, William Goodell ve ailesinin Malta’dan gelerek Ýstanbul’a yerleþmesidir. Goodell, Ermeniler arasýnda misyonerlik faaliyetleri göstermek için görevlendirilmiþti. Bu sebepten yanýnda Ermenice alfabe ile yazýlmýþ bir Ýncil bulunuyordu. Ermeni cemaatýnýn eðitim alanýndaki misyonerler tarafýndan teþkilatlanmasý XVIII. yüzyýlýn sonlarýnda baþlamýþtýr<a name="_ftnref33" title="_ftnref33" </a <sup "font-size: 10pt" [33] </sup .
"font-size: 10pt" Amerikan misyonerleri Board’ýn emri ile Osmanlý Türkiyesi’ni (Anadolu) üç ana misyon bölgesine ayýrmýþlardý. Trabzon-Mersin arasýna çekilen çizginin batýsýnda kalan bölge; Batý Türkiye Misyonu, Sivas’ýn güneyinden Mersin’e, Mersin’den Halep’e çekilen doðru çizgiler içinde kalan bölge; Merkezi Türkiye Misyonu bölgesini oluþturmaktaydý. Antep, Halep, Adana, Urfa, Antakya ve Maraþ bölgesi bu sahayý oluþturuyordu ve Antep merkezdi.
Bu iki misyonun doðusunda kalan alanlar ise; Doðu Türkiye Misyonu sýnýrlarý içerisinde yer almýþtýr. Bu misyon bölgesinin merkezi ise; Harput’tur. Harput ile birlikte Bitlis, Erzurum, Van, Diyarbakýr, Mardin þehirleri ve havalisi bu merkezin faaliyet sahasý idi. "font-size: 10pt" Batý Türkiye Misyonu çeþitli istasyonlara ayrýlmýþtý.
1831’de Ýstanbul, 1834’de Ýzmir, 1835’de Trabzon, 1848’de Bursa, 1852’de Sivas-Merzifon, 1854’de Kayseri misyoner istasyonlarý kurulmuþtu.
"font-size: 10pt"
XIX. Yüzyýl Osmanlý Devleti açýsýndan pek çok deðiþikliðin söz konusu olduðu bir yüzyýl olmuþtur. 1826 Yýlýnda Yeniçeri Ocaðý’nýn kaldýrýlmasý, 1839 Yýlýnda Tanzimat Fermaný’nýn ilaný, 1856 Yýlýnda Islahat Fermaný’nýn ilaný, 1877-1878’de Osmanlý-Rus Harbi, 1876 Yýlýnda I. Meþrutiyet’in ilaný gibi, önemli olaylar cereyan etmiþtir.
"font-size: 10pt" Misyoner kaynaklarýnýn verilerine göre 1893 yýlýna gelindiðinde; Türkiye’de 1317 adet misyoner görev yapmaktaydý. Bunlarýn 223’ü Amerikalý Protestan misyonerlerdi. 1893 Yýlý itibariyle 4085 öðrenciye hizmet veren beþ kolej vardý. Seksen (80) adet orta dereceli, beþ yüz otuz (530) adet ilkokul seviyesinde misyoner okulu vardý. 1897 Yýlýnda ise, Türkiye’de toplam 624 adet misyoner okulu ve bu okullarda toplam 27400 öðrenci bulunuyordu<a name="_ftnref34" title="_ftnref34" </a <sup "font-size: 10pt" [34] </sup .
"font-size: 10pt" Amerikalý Dr. Earle; “Misyonerler ve din adamlarý dünyanýn hiçbir ülkesinde, Türkiye’deki kadar emperyalizme hizmet etmemiþlerdir<a name="_ftnref35" title="_ftnref35" </a <sup "font-size: 10pt" [35] </sup , demektedir.
Bu da Anadolu’nun ne kadar stratejik öneme sahip bir vatan olduðunun, Amerikalý misyonerler tarafýndan bile iki yüzyýl önce tespit edilmiþ ve hedef seçilmiþ olmasýný göstermektedir.
"font-size: 10pt" Ermeniler için ilk misyoner okulu, Ýstanbul Beyoðlu’nda 1834’de açýlmýþtýr. 1852 Yýlýnda Harput’ta “Fýrat Koleji” olarak bilinen Amerikan Harput Misyoner Koleji faaliyete geçirilmiþtir. Amerikan misyonerleri Harput gibi, 1854 yýlýnda Kayseri’ye gelmiþlerdir. Talas Amerikan Misyoner Koleji’ni açmýþlardýr.
Ayný dönemde Trabzon, Ýzmir, Bursa’da okullar açan misyonerler, 1863 yýlýnda Ýstanbul Bebek’te Robert Koleji’ni, daha sonra Amerikan Kýz Koleji’ni açmýþlardýr.
"font-size: 10pt" 1897 Yýlýnda Osmanlý Devleti’nde; Fransa 127, Ýngiltere 60, Almanya 22, Ýtalya 22 Avusturya 11, Rusya 7 ve Amerika 131 okula sahip bulunuyorlardý<a name="_ftnref36" title="_ftnref36" </a <sup "font-size: 10pt" [36] </sup . XX. Yüzyýlýn baþlarýnda ise, Türkiye üzerinde; 209 yabancý misyoner, 1299 yerli çalýþan, 163 Kilise, 15348 üye, 450 okul ve 25922 öðrenci bulunuyordu<a name="_ftnref37" title="_ftnref37" </a <sup "font-size: 10pt" [37] </sup .
"font-size: 10pt" Azýnlýk okullarýnda gayr-i müslim gençlerine; kendi dilleri, dini inançlarý ve ibadetleri, tarihleri, edebiyatlarý ve müspet ilimler okutulmaktaydý. Bu okullardan hayli öðrenci Avrupa’ya yüksek tahsile gönderilirdi. Okullarda eðitim bütünüyle din adamlarýnýn elindeydi. Roma Katolik misyonerleri de büyük görevler almýþlardý.
Ortodoks Rumlar, azýnlýk okullarý açmada Rusya’dan da büyük teþvikler gördüler. Hatta Rus büyükelçisi Ege adalarýný gezerek Rumlarý okullar açmaya teþvik etmekteydi. "font-size: 10pt" Rum azýnlýk okullarý, Ortodoks ve Katolik din adamlarý ve Rusya’nýn gayretleriyle
Osmanlý Devleti aleyhine birer fesat ocaklarý haline gelmiþlerdi. Ders müfredatlarý; Türk düþmanlýðý, Türk Milleti’ni ve Osmanlý Devleti’ni nasýl yok edeceklerine dair konular ile doldurulmuþtu.
"font-size: 10pt" Müfredatlarýnda; Türklerin ezeli düþman olduðunu propaganda etmek, Avrupa’yý Türklere düþman etmek, ekonomik olarak zayýflatmak, Türk Milleti’ni ahlak, milliyet, din, gelenekleri bakýmýndan çürütmek, küfrü öðretmek, küfrü Türkler arasýnda yaymak, Türkleri zinaya ve diðer ahlaksýzlýklara teþvik etmek, Türk gençlerine külhanbeyi ruhu aþýlamak, aralarýnda sevgi-saygý baðlarýný koparmak, hocalarý içkiye alýþtýrmak gibi konular yer almaktaydý<a name="_ftnref38" title="_ftnref38" </a <sup "font-size: 10pt" [38] </sup .
"font-size: 10pt" GÜNÜMÜZDE MÝSYONERLÝK FAALÝYETLERÝ:
"font-size: 10pt" Türkiye ve Türkler üzerine yönelik Misyoner faaliyetleri, Cumhuriyet döneminde de genel anlamda kesintiye uðramamýþtýr.
Atatürk, 1935’de Misyonerlerin faaliyetlerini yasaklamýþtý. Ancak, daha sonra tek parti zamanýnda bütün dinlere yönelik, “Propagandanýn yasak” olmasýna baðlý olarak asgari düzeye inen misyonerlik faaliyetleri, 1945’de “demokrasiye geçiþ” ile birlikte “hürriyet havasý”ndan istifade ile artýþ göstermiþtir.
II. Dünya Savaþý sonrasý “Avrupa Birliði”nin kurulmasý, Türkiye’nin 1961’de Ankara Antlaþmasý’ný imzalamasý sonucu, halkýmýzda meydana gelen “Avrupa’ya hoþgörü zemini,” ne baðlý olarak bu zeminden hareketle misyonerler faaliyetlerini artýrmýþlardýr. "font-size: 10pt" 1980’li yýllarda Türkiye’yi Avrupa Birliði’ne dahil etme giriþimleri,
Sovyetler Birliði’nin 1990’larda daðýlmasý, “insan hak ve hürriyetleri”, demokratikleþme, “küreselleþme ve globalleþme” anlayýþlarý derken, ülkemizde çok amaçlý ve etkin bir misyonerlik süreci ivme kazanmýþ durumdadýr. "font-size: 10pt" Bir de “dinler arasý diyalog” meselesi ortaya atýlmýþtýr. Zaten, bu Avrupa Birliði’nin belirlenmiþ bir politikasýdýr. Vatikan Papalýðý, Avrupa Birliði ile birlikte hareket etmektedir<a name="_ftnref39" title="_ftnref39" </a <sup "font-size: 10pt" [39] </sup . Papa II. Jean Paul, 24 Aralýk 1999’da yayýnladýðý yýlbaþý mesajýnda; “birinci bin yýlda Avrupa Hýristiyanlaþtýrýldý. Ýkinci bin yýlda Amerika ve Afrika Hýristiyanlaþtýrýldý. Üçüncü bin yýlda ise Asya’yý Hýristiyanlaþtýralým” diyerek, Asya’yý Hýristiyanlaþtýrma politikalarýnýn hedefine koymuþtur. "font-size: 10pt" Ayrýca Vatikan tarafýndan, “Asya’nýn Hýristiyanlaþtýrýlmasýnda Türkiye merkez kabul edildi”, görüþlerine yer verilmesi, ülkemizin Asya’nýn Hýristiyanlýk için geçiþ yolu üzerinde olmasý, günümüz misyonerlik faaliyetleri açýsýndan ülkemizin ne derece büyük tehlikeler ile karþý karþýya kaldýðýný ortaya koymaktadýr<a name="_ftnref40" title="_ftnref40" </a <sup "font-size: 10pt" [40] </sup .
"font-size: 10pt" Dünya’da 1992 yýlý verilerine göre; misyonerlere ait 120.880 kurum, misyonerleri eðiten, yetiþtiren 99.200 enstitü, misyonerlik faaliyetlerinde çalýþan mesleki misyoner 4.208.250 kiþidir. Bu misyoner kurumlarýnda 82.000.000 bilgisayar, misyoner kurumlarýnda bir yýl içerisinde çýkarýlan 88.160 adet kitap, misyonerlik hizmetlerinde faaliyet gösteren 2.340 radyo ve televizyon istasyonu vardýr. Misyonerler, her yýl bedava 53.000.000 Ýncil daðýtmaktadýr. Kilise okullarýnda okuyan 9.000.000 öðrenci, bu kiliselere ait 10.600 hastane, yine kiliselere ait 680 huzurevi ve 10.050 tane eczaneleri vardýr. Hýristiyanlaþtýrma hizmet projelerinin bütçesi 163 milyar dolardan fazladýr<a name="_ftnref42" title="_ftnref42" </a <sup "font-size: 10pt" [42] </sup .
"font-size: 10pt" SONUÇ:
"font-size: 10pt" Misyonerliðin faaliyet alanlarýný þu ana baþlýklar altýnda tespit edebiliriz:
"font-size: 10pt"
1. Misyonerlik, Dünya çapýnda yürütülen bir Hýristiyanlýk propagandasýdýr. "font-size: 10pt"
<p style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify" class="MsoNormal" 2. Misyonerlere destek veren, devletler, kiliseler, siyasiler, holdingler ve bilim çevreleri vardýr.
.<p style="margin: 6pt 0cm; text-align: justify" class="MsoNormal" 3. Misyoner örgütler, yerel unsurlarý kullanmakla beraber, genel bir strateji ve program çerçevesinde hareket etmektedirler.
.4. Misyonerlikte, dini, siyasi, ekonomik bakýmdan tam bir iç içe girmiþlik söz konusudur.
"font-size: 10pt" 5. Misyonerlerin, Dünya hakimiyetini, Hýristiyanlýk Dini’nin egemenliði altýnda saðlama anlayýþlarý deðiþmeyen felsefeleridir. "font-size: 10pt" 6. Misyonerlik; Katolik, Ortodoks ve Protestan adlý Hýristiyanlýðýn ana mezhepleri çerçevesinde yürütülmektedir. "font-size: 10pt" Geçmiþte misyonerler faaliyetlerini, belki daha gizli olarak yürütüyorlardý. Talas’ta, Tarsus’ta, Merzifon’da, Harput’ta, Ýstanbul’da okullarý vardý. Ama günümüzde, birçok televizyon programý, yahut gazete ve dergi yayýnýyla, hatta özel broþürler ile kendi düþüncelerini propaganda edebilmektedirler. "font-size: 10pt" Bunlara karþý en etkin mücadele, kendi kültür kaynaklarýmýzý ve deðer yargýlarýmýzý geçlerimize en akýlcý ve bilimsel bir yöntemle öðretmektir. Milli ve ahlakî deðerlerimizi kazandýrmaktýr. Geçmiþte milli birlik ve beraberliðimizi
Kürt Teali Cemiyeti, yada Ýngiliz Muhipleri Cemiyeti ile yýkmaya çalýþýyorlardý.
Artýk misyonerler, bizi sömürge haline getirebilmek için sevgi, dostluk, barýþ, özgürlük kardeþlik gibi güzel kavramlarý kullanarak, bu faaliyetlerini ülkemizde, þehirlerimizde, sokaklarýmýzda daha etkin bir þekilde devam ettirmektedirler.
O halde gençlerimizin, Türk Milleti’nin kültürü, tarihi ve milli ülküleri etrafýnda daha da bilinçlendirilmesi gerekmektedir. "font-size: 10pt"
Edited by - felsefefe on 25.09.2006 01:25:11
Osman Demir Istanbul
abi teneffüs arasý malum bi çýkartayým evde okurum.. ee daha genciz bu gözlerin bana ihtiyacý var... e benimde ona.. tiny_mce/plugins/emotions/images/smiley-smile[/IMG]
Mühendishane-i Berri-i Hümayün -:--:- Ýstanbul
Taþtýn yine deli gönül sular gibi çaðlar mýsýn? Akdýn yine kanlý yaþým yollarýmý baðlar mýsýn?
Nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare? Oldum ilimden avare beni bundan eðler misin? (Yunus Emre)
files/pictures/5/7/20060926185218_2655_1.JPG[/img]
Oturanlardan 1. kiþi Nizip Belediye Baþkaný Hacý Fevzi Akdoðan
Oturanlardan3.kiþi Telekomda memur,Mahmut Çoban
Diðerlerini tanýyan varmý ?.
Ben kimim..?
HER IRK IRKIM OLMUÞ…HER RENK RENGÝM, HER DÝL DÝLÝM OLMUÞ…IRKÇILIÐIN GÝREMEDÝÐÝ YÜREÐÝMDEN SOR BENÝ..KÝM OLDUÐUMU MERAK EDÝYORSAN KAFKAS KARTALI ÞEYH ÞAMÝLDEN,
KUDÜS FATÝHÝ SELAHADDÝN EYYÜBÝDEN SOR BENÝ..
orhancelik27@windowslive.com
Ayaktakiler:1. Yusuf KAYA(Malatyada hakim) 2.Ömer KUZUDÝÞLÝ (Nizip Cumhuriyet lisesinde öðretmen)3. Mehmet KILIÇ (hocamýzdý) 4. bende tanýyamadým. 5. Nuri abi (Nizip Eczanesinde)
Oturanlar en sondaki de: Tahir Çoban. Karkamýþ Alagöz köyünde imam. Hey dünya hey. Yaklaþýk 23 Senelik resimler bunlar..
Üst soldan 2. Ali Kýlýç Abi 4. kiþi denilen
Alttan 3. Davut Abi mi ne
Davut abinin soyadý neydi yav.
Edited by - felsefefe on 27.09.2006 00:46:02
Osman Demir Istanbul
Nizip ihl bir çok þeyini yukarýdaki güzide abilere borcludur.hürmetle ellerinizden opuyorum üst devrelerim.maassalam
tahir hocam cok yakýþýklýymýþsýn beeeeeee(allah nazardan saklasýn)
Yav Hacý Fevzi beyin yanýndaki bizim Mustafa yükçeken'e benziyor ama, çýkaramadým ben.
Milattan önce kaçýncý yýla ait acaba...?
Selam olsun the imam hatip mezunlarýna...
Huzo sen doðmamýþtýn daha o yüzden Huzodan Önce 22. yýl olabilir.
Osman Demir Istanbul