Tam 1978 yılı ve öncesinden beri Taksim savaşı devam eder. Yani neredeyse 45 yıl.
Her 1 Mayıs’ta paralar, enerjiler harcanır, canlar hırpalanır.
Tutuklamalar, tehditler.
Ölenler, sakat kalanlar.
Adam gibi adamlar çıkıpta bir masada oturup konuşmazlar.
“Kardaşım sizin talebiniz bu ise bizim de talebimiz bu: Sizin bütün masraflarınızı biz karşılayacağız. Yani konser masrafınızı, katılanların yemeklerini biz vereceğiz. Buyurun kutlayın. Ama bir ağaca, bir çiçeğe ve hatta karıncaya zarar vermek yok. Talepleriniz olursa bir daha konuşuruz.”
Neden masrafları karşılamak: Zaten atılan bombalar, harcanan benzinler, güvenlik güçlerine verilen masraflar ve onlarca kalem bunun ancak yarısı eder.
Yo yo biz adam olmayız diyor ya adam.
Haklı.
Adam oluruz lakin epey zaman ister.
Nerede bizim kibarlığımız, nerede bir masa etrafında konuşup anlaşmalar.
“Ben bilirim” adamları her yanda.
O yaralanan çocuklar, hırpalanmış kadınlar.
Hak verirsen ne olur.
Konuşun. Dikkatleri çekin. Provakosyan falana gelmeyin deyin. Sendikanızı, derneğinizi iyi örgütleyin. Seminer verin.
Tahminim 45 yıldan beri bu böyle sürer.
Yazık sizin idareciliğinize, anlayışınıza!