![]()
Bazen başınız cidden beladadır.
Öfkeli bakışlar, kaçamak duruşlar, kaypak ifadeler sizi ezme yarışındadır.
Belanız bununla da bitmez. Yaptığınız işe balyoz vuruşlu cümleler gelir; öznesi, yüklemi bozuk bu ifadelere epey zaman kafayı takarsınız. Terk-i diyar edesiniz gelir. Ölçüp-biçmek aklınıza gelmez.
Beladan kurtulma fikriniz tamamen hissidir.
“Onlara, oturanlarla beraber oturun! denildi (9/46)” ifadesini okursunuz. Sizin için ulvi bir mesajdır.
Alacağınız kararlara mani olur.
Zaten yüreğinizdeki ateşin külleri dahi yanıp durmaktadır, hedefiniz kocaman ifalere sığacak cinstendir.
Rotanız, yönünüz şüphesiz O’nadır. "Lakin şu halimiz yok mu?" şeklinde inlemeleriniz de eksik olmaz.
Gel! Gönüle vurulan bu darbelere aldırmadan yola düşelim.
Gelmeyenlere düşlerimizle, bedenimizle, gidelim.
Uzak memleketlerin kuşluk vakti soğuklarına aldırmayalım.
Ankara sokaklarında, Erbil’in tozlu ufuklarında ve hatta Glasgow’un mart sabahında yaşadığımız unutulmaz anlara selam durarak gidelim. G]