![]()
Yolda kalmışım. Canım da bir acı çekmişti ki sormayın gitsin! Çoluk çocuk da yanımda yok. Olsalar şöyle ağız tadıyla en acılısından bir çiğ köfte sofrası kursaydık. Kırmızının en güzeli, yedikçe yemek istediğin biber salçasının kokusu da kilometrelerce uzaktan alır gibi oluyorum. Açım; bir önceki şehirden aldığım simitlere ulaşamıyorum.
Yolda kalmışım. Canım türküler dinlemek istiyor. Şöyle "Bahçada yeşil çınar" ı bir dinleyebilsem. Ben söylemek istedim lakin türkünün sözlerinin iki satırı dahi bu ıpıssız dağ başında aklıma gelmiyor. Hava sıcak; kuşlar da uçmuyor.
Halil İbrahim dönüşü, Rovya'dayım. Anahtarım araba içinde kalmış neyleyim. Bizim köyün tozlu yollarında olmak varken şimdi burada, ıssızlığın ucundan öte tam ortasındayım.
Bir iki adam vasıtaları ile duruyorlar, halimi anlıyorlar lakin işi bilen yok, dilimi anlayan yok. Dil bilmezim. Bildiğim Arapça, Soranice kelimeler dermanım olmaktan uzak. Türkçem, Frenkçem sökmüyor buralarda.
Yolda böyle kalmakta varmış. Cüzdanım, telefonum, pasaportum ne varsa hepsi arabada. Anahtar da arabada. Vay halime!
Vakit daraldı. Güneş ha battı ha batacak. Tam tamına beş saattir buradayım. Gelen geçen bir iki bardak su veriyor. Midem ıslanıyor lâkin kurak gönlüm ıslanmıyor. Bir halden bir başka hale geçerken, bana elini uzatacak bir el bekliyorum. Şöyle karşı dağdan bir atlı geliverse, sihirli eliyle şu garip adamın vasıtasına bir dokunduğunda bütün kapılar açılsa. Beyhude mi bekliyorum?
Kaderin bir başka sayfasını bugün bu ıssız yolda yaşamak var deyip inadına bekliyorum.
Akşamın alaca karanlığında bir şekilde kapılar açıyorum; açılıyor. Sevincimi kendime saklıyorum. Titrek şükürleri içimde yoğuruyorum. Eve geldiğimde gecenin bir yarısı oluyor.
Telaşlı, içimde kıpırdayan hasretlerin gölgesinde kimsesiz ve sessiz haneye ayak basıyorum.
Burada, sebepli sebepsiz olayların yumağında şükürleri artırmak için yaşıyorum işte!
foto:mgpk
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
Kaynak...