Asmalarda üzümler oldu. Salkım salkım sallanıyorlar. Geçen yıl budamasını becerememiş olsam da asmamız buna aldırmadı ve iri taneli üzümleri (O'nun) izniyle bize ikram ediyor. Bir vakitler köyümde ilk olan "tahnebi" üzümleri, bazen demir bazen kamıştan sebetle *omzumda, yaklaşık üç kilometrelik yoldan eve getirdiğim o üzümlerin güzelliğini, tadını ve dokuz kişilik aile ile paylaşmamızı gurbet ellerde tek başıma tenhalaşmış, gölgelik ve garip duygularımla yaşıyorum.

Küçücük bahçemizde üç kök havuç, iki kök patates ve birkaç biber fidelerinin büyümesi esnasında yaşanılan heyecanları ve birkaç çilek fidesinin verdiği meyveleri her sabah seyretmek bir başka olmuştu. Hele tamda kurudu diye kökünden sökmeye yeltendiğimiz* dut fidanının dibinde ışın veren bir tomurcuğun* büyümesini seyretmek, Yaratıcının gücünü ve bize verdikleri güzelliklere bizzat şahit olma açısından bizim çocuklara çok şey katmıştı ve katmaktadır.

Birkaç kök nanenin şimdilerde bütün bahçeyi talan etmesi, seher yellerinde ferahlatıcı kokular getirdi ve getirmektedir. Her sabah bir dal koparıp, yol boyunca koklamanın güzelliğini büyük şehirlerin apartman dairelerine mahkumiyeti olanlara inat yaşıyorum.

Ama asmalarda üzümler oldu ve paylaşamıyorum işte. Beraberce oturup yiyemiyor, üzerinde yorum yapamıyoruz. Şairin dediği gibi, "Kirvem hallerimi aynen böyle yaz, rivayet sanılır belki". Benimkisi bir rivayet değil. Asmalarda üzümler oldu ve sevincim kuşatılmıyor. Bu sabah kuşlar da dinlemiyor beni. Onların dertleri başka başka.

Serin sabahın dağınık gölgesinde halim, halden bilenleredir. Aynen ve bizati böyledir Hulkiye Bacım.

5.Temmuz.2011 foto: mağpak








Kaynak...