![]()
Sen mutlu ol diye saçma sapan insanlarla yaşamaya katlandım. Bu da yetmedi çeşit çeşit varlıkların kaprislerini çektim. Yo yo hemen öyle yanlış anlama. Allah'ın yarattığı her kulu ne sözüm olabilir? Ama gel gör ki, biz Ademin çocukları yani çoğu zaman birbirini öldüren, acımasızca tuzak kuran, ayak kaydırmak için olmadık plan yapan garip, acayip, sefil varlıklar değil miyiz? Bir türlü hatasını kabullenmeyen, illa ben diyen, hiç bir hayvanda bulunmayan hisler taşıyan biz insanoğlu; yani sen, ben, bizler ve onlar. Kin, öfke, intikam, gıybet, şehvet, yok etme gibi onlarca hususiyetlere sahip olan biz miyiz yoksa dalında öten kuşlar mı?
Öyle hemen 'kimseyi beğenmez' yaftasını bana yapıştırma. Meseleye tersinden bakalım mesela. Dünyalar güzeli Yusufun kardeşelerini hatırla bakalım. Yüce ruh, sabır insanı Nuhun çoluk çocuğuna ve hatta hanımının vefasızlığını, isyanını inceden ince bir düşün. Kendini göz göre göre uçuruma atanlar kim? Ötelere gitmeye ne gerek var? İnsanları birbirine düşürenler, kendi menfaati için yüzbinlerce insanın ölmesini normal görenlerin yanında, aynı çalıştığı ofisteki arkadaşını gözden düşürmek için planlar yapanlar etrafımızda gezmiyor mu? Sana katillerden, gaddarlardan, hasta ruhlardan onlarca misal verebilirim, hatta sen de verebilirsin. Şöyle haberleri bir seyret ve şahit ol.
Ben yazıma başlarken bunlardan bahsetmeyecektim. Sana sitem edecektim. Beni terk eden, buruşturup atan sana hitabım çok sert olacaktı. Yapamadım. Ben de zalimlerden olamazdım. Hainler listesinin en tepesinde senin ismin yazarken, bana düşen sabırdı.
Neyse bu lakırtıları bir kenara atayım. Geçen bizim Tepeköyün Bekçisi Hanefi ile karşılaştık. Keşke karşılaşmamış olsaydık. Bana demediği lafı bırakmadı. Tam onun sitemlerin dinlerken, Çoban Sadık geldi. Çobanlığına bakmadan o da bana epeyce laf vurdu. Neymiş ne diye insanlarla uğraşıp duruyormuşum. Gurbet elde, şurada burada sürtmeyi bırakmalıymışım. Çoban moban ama Sadık amca aynen bu kelimeyi söyledi. Ne diyeyim saygımdan; dinledim.
Beni yuvaya davet ettiler. Bana atadan kalan bağın ortasına bir de kulübe yapmayı bile söz verdiler. Deniz de yanı başımda yani.
Bekçi Hanefiyi sonra anlatırım size. Lakin söyledikleri çok manidardı: Abi alem çok bozuldu. Helal ekmek yemek zorlaştı. Dava adamları hainlikler peşinde. Kimseye güven kalmadı. Yeni gençlik vesaire tamamda, onların olgunlaşmasına kadar….
Bekçi Hanefini derdi bunlar değil. Allah razı olsun beni sever. Muhabbet edeceği birisini arar. Çoban Sadık da öyle. Onlar da biliyorlar ki ben ayrılmam.
Bu yazıda böyle bitsin, sen ile başlayıp, Bekçi Hanefi ile bitsin. Zaten uykuda öyle bir bastırdı ki. Ben yine de şu bağdaki kulübeyi düşünsem iyi olacak.
Seni çok seviyorum Çoban Sadık Amca. Koyunlara, keçilere ve sadık köpeğin Hımbış'a selamlar.
foto/yazı: magpak
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
Kaynak...