Bir dost, “Şu sevda yazılarına bir son versen” der… Kendisi yazılardan etkilenmiyormuş lâkin yazılarımın bazılarını komşularından Meral Teyze okumuş ve çok etkilenmiş, “Bu adam harbiden sevdalı, keşke bana da böyle birisi yazsa ne olurdu” demiş. Hatta eve geç vakit kahvehaneden gelen kocasına -aklınca- bir yazımı okumaya çalışmış: “Bak elin adamı nasıl sevda yazıları yazıyor. Sen bana birgün olsun bir cümlelik yazılı bir laf etmedin” demiş. Meral Teyze’nin kocası boş değil elbette, ” Ulan nankör karı ben sana ne alangirli laflar ettim hiç mi duymadın; kamyon şoförlerinin edemeyeceği afiş cümleleri önüne serdim görmedin” demiş. Meral teyze o istisnai cümleleri düşünmeye başlamış.

Sadece bu dost değil bizim Jilet Remzi de bu yazılara kafayı takmış. “Abi şu sevdamtırak yazılarına bir son versen, sanki cümlelerin benim Lavanta Feride’ye bu gitmiş oluyor” demez mi? Allah sizi inandırsın nerede ise kemerli, bıçaklı kavgaya tutuşacaktık. “Remzi kardaş nereden çıkardın bunu, ben onları Pirpirik Kemâl’in kızına yazdım” dedim de asrın dövüşünden öyle vazgeçtik. Üstelik bununla da yetinmedim “Kebapçı Mehmet Ustadan dört şiş bir ekmek ciğer kebabı ısmarladım da öyle elinden kurtuldum.

Bu arada benim mektepten bir arkadaş da beni okumamaya yemin etmiş. Ne yapalım bunu da sineye çekeriz. Yazdıklarım divanelik, Mecnûnlukmuş. Arabesk ifadelerde işi yokmuş. Sevda boşmuş. Varsa yoksa gerçeklermiş. Bana “eyvallah” diyecekmiş . Demiş de demiş.

Ben de derim ki siz istediğinizi deyin. Hatta bizim ev arkadaşı Duriye de istediği özneli öznesiz cümleyi yüzüme savursun, ben sevda yazılarında vaz-geç-mem. Hiç kimse de üzerine almasın. Tamam mı Duriye?

Nasıl Orhan Babanın her şarkısı birlerinin üzerine yazılmadıysa benimkiler de öyle.

İtiraf edeyim mi? Ben o yazıları bizim bahçede her öğle vakti güneşin keyfini çıkartan sarı kedi için yazmıştım. Ve bütün yazılarım köyümün Deli Sultanına ve bir de Semiha Teyzenin Fatiğine gitsin. Bütün mankenimsi varlıklar üzülsünler….

İşte böyle Mecnûn kardeşim. İşte böyle Tahir kardeşim. Halimden siz anlarsınız.

Hem ne diyor Tarkan abimiz:

‘Bir daha ömrümce kimseyi sevmem,

Çünkü bu bedende yüreğin kayıp.’

Ve devamla:

‘Yarım kalan bir hikayeyiz artık seninle,

Ayrı yollara yürüyoruz hayat bu…..’

Not: Meşhur köşe yazarlarında Ati Yuvasız da benim yazıları okuyunca kendi sevdasından iğrenmiş.

yazı/foto: magpak – (Yazının başlığı öylesine atıldı.)


Kaynak...