Yıllar önce Nizip Şehir stadındaki aba güreşlerinin heyacınını aylar öncesinden takip ederdik.Etrafımızdaki tanıtıklarımızın bu güreşler için nasıl hazırlıklar yaptıklarını ve heyacanlandıklarını gözlerimizle görürdük.Belediye tarafından yapılan organisazyonlar davul zurma eeşliginde ve şehir anonsları ile duyurulurdu.Büyük bir şenlik havasında geçen bu ata sporuna olan katılım oldukça yüksek olurdu.Genç kızlar özellikle bu organizasyonları yakından takip ederlerdi.Güreşçi büyükler nam peşinde,güreşçi gençler şöhret peşinde güreşçi çocuklar ise gelecek peşinde hayal kurarlardı.Aldıkları ödüller sembolik olsa da evlerinin baş köşelerinde gelen gidenenin görebilecekleri yerlere özllikle koymayı ihmal etmezlerdir.Evet,dünyada sadece Gazinatep ve Hatay yöresi ve ilçelerinde yapılan bu atalardan kalma bir gelenek olarak unutulmaya yüz tutan aba güreşlerimiz son yıllarda iyice unutulmaya yüz tutmuştur.Güreşçilerin sırtlarına ABA giyerek , bellerine kuşaka bağlayarak yaptıkları güreş olan bu güreşin tarihi de en az kendisi kadar eskidir.Köylerimizde bile küçük çaplı organizasyonların yapıldığı bu ata sporunun unutulmaya yüz tutması oldukça acı vericidir.Özellikle evlilik ve sünnet dügünlerinde bile ihmal edilmeyen bu güreş türü malesef modern dügünlerimizin salona inmesiyle nu özelligini de kaybetmiştir.Büyüklerimizib anlattıklarına gore daha yakın bir geçmişte bu tip etkinliklerin hatıraları hala canlı durmaktadır.Ögrendigimiz kadarıla dügün ve şenliklrde çevre köylerden gelen güreşçiler köyde düğün süresince misafir edilirmiş.Güreş köy meydanında yapılır ve bazen bir hafta sürdüğü de olıyormuş.Köylüler meydanın etrafına halka kurarak güreşi izlerlermiş.Bu güreşin diğer güreşlerden en önemli farkı yenen ve yenilen güreşçi hakkında lehte veya aleyhte tezahurüt yapılmamasıdır.Eğer herhangi birisi için bir tezahurat yapıldığında köylüler tarafından bu durum yadırganır ve çok ayıplanırdı.Aba güreşlerinde genel manada tezahurat yapılmaz tavrı yıllardan bu yana yerleşik gelen bir adet olduğuda anlatılmaktadır.Resmi olarak Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na (GSDF) bağlı olan Gaziantep ve Hatay yörelerinde yapılan Aba Güreşleri adeta devlet tarafından koruma altına alınmıştır.Her yıl düzenli olarak resmi musabakalar yapılsa da halkın bu geleneksel sporu terk etmesi oldukça üzüntü verici bir durumdur.Gönül isterdi ki bu korumayı gönüllü halk kuruluşları yapsın ve aynı heyacan devam etsin.Günümüzde az da olsa bazı yöreler tarafından gönüllü olarak hala yapılmakta olan bu güreşlerden özellikle Hatay yöresinde yapılanı; günümüz Orta ve Kuzey Asya ile Kafkasya da hala çok yaygın olarak yapılan ( Abbotov, 1991; Bektenov ve Musim, 1978) aba güreşleriyle her bakımdan aynilik ve orijinallik taşımaktadır. Bu güreşlerin çok önemli bir yanı da, eski Türk geleneğinde olduğu gibi hala Orta ve özellikle Kuzey Asya Türk halklarının bayanlarının da yapmış olmalarıdır. Hatay usulü aba güreşlerinin diğer bir önemli yanı da, minder güreşiyle teknik ve fizyolojik açıdan benzer oluşudur. Bu bağlamda aba güreşi; hem alt yapı ve potansiyel açıdan hem de güreşini kalkındırmak bakımından önem arz ettiği görülebilmektedir.İşte böyle bir güreşin mirasçısı olan Nizip halkının degerlere sahip çıkma noktasında bu güreşe olan duyarlılığının azalmasını üzüntüyle karşılamaktayım.
Aba-Güresinin-Tarihçesi
Güres sporunun tarihine bakildiginda en eski güres türü olarak Aba Güresi gözlenmektedir. Bu güres türü Iskit, Saka, Uygur, Karahan, Mogol, Özbek, Kazak, Çagatay, bugünkü sinirlar içerisinde de Gaziantep, Antakya yörelerinde konaklamalarini yapan Kizik Türkleri’nce yapilmaktadir.Aba güresi, dünyada giysilerle yapilan ilk güres türlerindendir. Orta Asya’da mücadele ve askeri egitim araci olarak yapilan güres sporu M.Ö. 4 yy’da Türk topluluklarinca Çinli’lere ögretilmistir. Hatta uzakdogu yakin bogusma sporlarindan olan Judo, Aba Güresi’nin biraz degistirilerek modernize edilmis seklidir.