Mail adresin varsa yaz, sana metnin aslını yollayayım. Metinde bu iddiaları Risale-i Nur'daki sayfa ve fasıl numaraları ile ayrıntılı veriyor.Lütfen körü körüne peşin hükümle reddetmeyin. Doğruluğunu orijinalinden okuyup iftira mı gerçek mi olduğunu öğrenin.
Bu sorunun cevabi bu degil Mahmıt emmi...
Dayan be gönlüm!.
Bîçâre değilsin, Yaradan sana yâr..
Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimse...si" var!
Biliyorum, Sığmazsın hiç bir yere, dünya sana dar!
Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var...
YAZIN iSTANBULA TAVA BULUŞMASINA GELDİĞİMDE ÜLKERİN CAMİSİNDE CUMA NAMAZINI MÜSLÜM ABİYLE BERABER KILDIK BEN ONUN MÜSLÜMAN OLDUĞUNA ŞAHİDİM.EĞER OSMAN BÖYLE BİR ŞEYİ BU SAATTEN SONRA MÜSLÜM ABİYE DEMİŞSE YAZIKLAR OLSUN .BU SİTEDE BU SAATEN SONRA SİZE HAYIRLI BİZE UĞURLAR OLSUN.![]()
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Ben geldim diyemi millet dagildi anlamadim gitti...
bunlarin hepsi ahireten gelen mektup yuzunden oldu biliyorum, zaten mektup sahte cikti, bu mektubu yazanda dursun cicekmis ole diyorlar ben yalancinin yalancisiyim...
Dayan be gönlüm!.
Bîçâre değilsin, Yaradan sana yâr..
Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimse...si" var!
Biliyorum, Sığmazsın hiç bir yere, dünya sana dar!
Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var...
T.C VATANDAŞI, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Peşin hükümle körü körüne reddetmiyorum bildiğim tanıdığım ve okuduğum için reddediyorum.
Sizede Bediüzzamanın eserlerini okumanızı ısrarla tavsiye ediyorum.
Yazı hususunda madem cevap gelmedi o zaman bildiğim kadarıyla yazayım.
60 ihtilalinden sonra ismini unuttuğum bir paşa! diyanet işleri riyasetine atanmıştır. 63'de yaş haddinden dolayı emekli olmuş yerine tevfik gerçeker atanmışıtr. Bu şahıs Nurculukla mücadele adında bahriye üçok, neda armaner'inde aralarında bulunduğu bir komite teşkil etmiştir. Maksadı çerçevesinde broşürler bastırarak yalan yanlış ifadelerle (iftiralarla) karalama kampanyası başlatmış ve yukarıda bashe konu metni son osmanlı şehulislamı Mstafa Sabri'ye atfederek yayınlamışlardır. Konuyu araştıran Merhum Avukat Bekir Berk ilginç sonuçlara ulaşmış Mustafa Sabrinin on yıl önce vefat ettiğini öğrenmişlerdir. Neda Armaner bu yazının Mustafa sabriye ait oldugunu beyan ederek onun kitabından alındığını söylesede Mustafa Sabrinin oğlu babasının böyle bir kitap yazmadığını ve adı gecen kitap evinin yıllar önce kapandığını söylemiştir.
Mesele iftiradan öte değildir.
Ayrıca Risale-i Nurlar diyanet işleri tarafından tetkik edilmiş yayınına müsaade edilmiştir. Halen bir çok yayınevi tarafından basılıp yayınlanmaktadır.
Risale-i Nur, Kur'an Kerimden sonra dünyada en çok okunan eser olmuş onlarca dünya diline çevrilmiş imam hakikatlerinden müteşekkil şahane bir eserdir.
Bediüzzaman 1.dünya harbinde Ermeni çetelere ve Ruslara karşı gösterdiği üstün mücadele neticesinde M.Kemal tarafından bizzat 1.meclise davet edilmiştir.
Şeyh Sait ayaklanmasında kendisinden destek isteyen aracılara "Bu millet evliya torunudur dolayısı ile evliya torunlarına kılıç çekilmez bu davadan vazgeçin" diyerek ayaklanmaya karşı çıkmış bir çok aşireti ayaklanmaya katılmamaları hususunda ikna etmiş buna rağmen sürgüne yollanarak çileli hayatı başlamıştır.
Dayan be gönlüm!.
Bîçâre değilsin, Yaradan sana yâr..
Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimse...si" var!
Biliyorum, Sığmazsın hiç bir yere, dünya sana dar!
Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var...
Bu ne peki
Onsekizinci Lem’a
Mahremdir, herkese gösterilmez
Otuz Birinci Mektubun On Sekizinci Lem’ası
Risale-i Nur şakirtlerine işaret eden Hazret-i Ali’nin (r.a.) bir keramet-i gaybiyesidir.
Cay-ı dikkat: Şu acip lem’anın ehemmiyeti üç noktadan geliyor.
Birincisi ve en mühimi: Gizli kalmış gaybî mühim bir mucize-i Ahmediyeyi (a.s.m.) beyan eder ki, cevamiu’l-kelim nev’inden iki cümleden ibaret bir hadis-i şerifi iki sayfa kadar hakaik-i tarihiyeyi ve iki devlet-i azime-i İslâmiyenin hatimelerini ifade ediyor.
İkincisi: Keramet-i evliya hak olduğuna kat’i bir burhan gösteren Hazret-i Ali’nin (r.a.), latin harfinin kabulünü tam tarihiyle ve tarz-ı tatbikini iki kelimeyle göstermesidir.
Üçüncüsü: Risale-i Nur şakirtlerine ve naşirlerine karşı Hazret-i Ali’nin (r.a.) irşadkârane ve teveccühkârane bakması ve işaret etmesidir. (…)
Hazret-i Cebrail’in, Âlâ Nebiyyina (a.s.m.) huzur-u Nebevide getirip Hz. Ali’ye Sekine namıyla bir sayfada yazılı İsm-i Âzam, Hz. Ali’nin (r.a.) kucağına düşmüş. Hz. Ali diyor: “Ben Cebrail’in şahsını yalnız alâimü’s-sema suretinde gördüm. Sesini işittim, sayfayı aldım, bu isimleri içinde buldum” diyerek bu İsm-i Âzamdan bahs ile bazı hadisatı zikirden sonra tahdis-i nimet suretinde diyor ki:
“Evvel-i dünyadan kıyamete kadar ulum-u *****ı mühimme bize meşhud derecesinde inkişaf etmiş, kim ne isterse sorsun, sözümüze şüphe edenler zelil olur.”
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, On Sekizinci Lem’a, Kaynaklı-İndeksli Risale-i Nur Külliyatı, Bediuzzaman Said Nursi, Yeni Asya Yayınları, İstanbul, 1995, c. 2 s. 2078-2079)
NOT
Cebrail aleyhisselam Ali radiyellahu anh’a bir kitap getirdiyse, onun da peygamber olması gerekir. Eğer o kitapta dünyanın başlangıcından kıyamete kadar var olacak ilimler ve önemli sırlar çok açık ve net bir şekilde bildirilmişse Ali radiyellahu anh’ın Peygamberimizden üstün olması gerekir. Çünkü Peygamberimize böyle bir bilgi bildirilmemiştir. Tamamen asılsız olan böyle bir iftiraya inanan, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin son peygamber olduğunu, Kur’an’ın da son kitap olduğunu kabul etmemiş olur. Burada böyle bir iftiraya yer verilmesinin sebebi, son paragrafta belirtildiği gibi Risale-i Nur şakirtlerini kutsallaştırma arzusudur.
Ahmed b. Hanbel Ali radiyellahü anh’tan şunu rivayet etmiştir: Beni Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem çağırdı ve buyurdu ki, ” Sende İsâ’ya benzer bir yön vardır. Yahudiler onu öylesine horlamışlardır ki, anasına iftira bile etmişlerdir. Hırıstiyanlar da öylesine sevmişlerdir ki, onu kendisine layık olmayan bir yere indirmişlerdir.” Ali şöyle devam etti: Dikkat edin, iki grup, benim hakkımda kendilerini gerçekten mahvedeceklerdir. Birisi sevenlerdir ki, beni bende olmayan şeylerle öveceklerdir. Diğeri de horlayanlardır ki, bana olan kinleri onları bana iftiraya zorlayacaktır. Bakın, ben peygamber değilim. Bana vahiy gelmez. Ama ben gücümün yettiği kadar Allah’ın kitabına ve Resulüllahın sünnetine uygun iş yaparım. Size Allah’a boyun eğmeyi emrettiğim sürece hoşunuza gitse de gitmese de bana boyun eğemek görevinizdir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I/160)
Konu M.KÜÇÜK tarafından (17.11.09 Saat 10:04 ) değiştirilmiştir.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Mahmut o yazıda Hz.Ali'ye kitap geldi demiyor, o kitapda bu kadar ilim var demiyor ! Nereden çıkıyor o zaman anlamadım ki. Diyorki Hz.Ali'ye Cebrail As. tarafından Allah'ın büyük isimlerinden birkaçının yazılı olduğu sayfa elinde belirdi. Buna benzer bir çok Allah dostuna olmuştur ve garipsenecek birşey yoktur.
Görüşleriniz bizim için önemlidir
0342 5171254
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Beni aşar bu konular.
T.C VATANDAŞI, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Mahmut kimsenin kimseye bir şey dediği yok.
Cemaat
tarikat
Şeyhlik
dervişlik
gönül işidir.
Sen istediğini seversin
istemediğini sevmezsin.
ben şahsım adıma söylüyorum
haddim olmayan bir konuda
internette
kim tarafından ve amaçla bilmediğim
bir yazıyı
alıp doğruymuş gibi
inanırsam
ben ya aklı olmayan biriyimdir.
yada kötü niyetli biriyimdir.
Bedizzaman hakkında konuşmak için
Çok şey bilmek lazımdır.
Çok şey bilende zaten
onun ne kadar iyi bir adam olduğunu
sadece Allah için çalıştığını bilir.
Osman Demir Istanbul
Risale-i nur 6.000 sayfalık bir eser. İthama medar olacak yazılar mektuplar olmuştur. Fakat bu ithamların hepsi nur talebeleri tarafından açıklanmıştır.
Ne insanların Risaleleri ne maksatla okudugunu bilirim. Hepsi de etkilenmişlerdir sonuçta.
Hz.Ali'nin bahsi mevzu ise dün Mahmut abiye belki tatmin olur diye mesaj olarak atmıştım buraya da yazmakda fayda görüyorum.
Dost Tv'yi izletyenler bilir Sekine duası tekraren okunuyor. Ferdun, Hayyun.... diye Esma ile başlar ayet ile devam eder. 19 defa okunur. Sekine duası herbiri 19 harften oluşan 19 ayetten ibarettir. Kaynağı kurandır.
Hz.Ali'nin kucağına düşme hususunda ise Bediüzzaman talebelerine yazdığı bir mektupta şöyle diyor. Onlar vahiyle Peygambere (a.s.m.) nazil olduğu vakit, İmam-ı Ali’ye (r.a.) emretti, ’Yaz’; o da yazdı...." diyerek açıklamıştır.
Sonra cebraili görme hadisesine sadece Hz.ali nail olmamıştır. Hz.hamza, Hz.Ayşe vs. bir çokları da dıhye süretinde görmüştür.
Biliyorsunuz ki cevşen'de cebrail tarafından peygamberimize bildirilmiştir.
Sonra kudsi hadisler var bunu neyle açıklayacağız sonra kuranda bizzat arıya vahyettik ibaresi var.
Sonra peygamberimizin cebrail a.s. ile farklı yerlerde farklı konularda konuşmları var.
Herneyse mesele anlaşılmayan yerlere itiraz ederek kafa bulandırmak olmamalı bir kere olsun Hayatı çile sürgün ve yokluk içinde geçen ve maksadı gayesi insanların imanını ziyadeleştirmek için eser yazmak olan kuran ve sünnet dairesi dışına çıkmamış birisi olan Bediüzzamanın hayatını kısaca okumanızı tavsiye ediyorum bişey kaybetmezsiniz. Eleştirdiğiniz insanı tanımış olursunuz en azından.
Tabi tabi bizim aklımız yok bir tek sen akıllısın,öyle ya biz ekmeği kulağımıza tepiyoruz.Ağzına sakız olmuş, bilmediğin yazıları kopyalayıp yapıştırıyorsunuz falan diye.Biz dünyada yaşamıyoruz, hiç kitap okumuyoruz,hiç internetten bir şey araştırmıyoruz o kadar kör cahiliz ki sadece başkalarına ait olan yazıları yazıyoruz bize ait bir şey yok.Öğrendiğimiz okuduğumuz bilgiler zaten başkaları tarafından yazılmış şeyler değilmi.Bizim yazdığımız şeyler başkalarına ait, senin yazdığın şeyler sadece sana ait.Çok akıllı adamsın vesselam, ben senin yerinde olsam bizim gibi aklı kendine yetmeyen kötü niyetli adamlarla muattap olmam.![]()
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.