CUMHURİYET’TEN DEMOKRATİK CUMHURİYE 86. YILINDA TÜRKİYE
Yakın tarihimizden günümüze ulaşan bilgi ile belgeler ve sosyal yaşamın ışığında ülkemizdeki idare biçimine baktığımızda; ibrenin müspet yöne doğru hareket ettiğini,bu hareketlilikte;ülkemizin kendi iç dinamiklerinin payı kadar,dış dinamiklerin de payının olduğu gerçeği ile karşılaşıyoruz.<O></O
>
Sosyal değişim ile dönüşümlerin çok boyutlu olduğunu da hesaba kattığımızda, bu müspet durum için sevinmemek için bir neden göremiyorum.<O></O
>
Rönesans ve Reform sonrasında Avrupa kıtasında baş gösteren yeni akımlar ile din ve bilim karşıtlığı sürecinde, Hilafet kavramının manevi atmosferi ile hala bir arada bulunan Osmanlı coğrafyasının bütün unsurları, diğer yandan da saltanatın baskısı karşısında bezgin haldeydiler. <O></O
>
Saltanatın kaldırılmasını sadece “İttihat ve Terakki” çevresine mal etmek ve o günün sosyolojik sürecinde bu durumu bir bakıma “İslam Karşıtlığı” gibi göstermek de pek sağlıklı ve sahici bir yaklaşım olarak gözükmüyor. Örneğin İtthat ve Terakki Cemiyeti’nin ilk kurucuları arasında yer alan ve Paris’te bulunduğu yıllarda “Meşveret” adlı dergiyi çıkaran Ahmet Rıza Bey’in Sultan Abdülhamit Han-ı Sani’ye yazdığı “Layihalar” dikkatlice incelendiğinde; Meşveret,yani Şura ile İstişare’nin İslamın bir rüknü olduğu gerçeği ile karşılaşırız(Ahmet Rıza Layihalar 1312 Paris Yayınlanmamış El Yazması defter Mukaddime ve 1. Layiha bölümü) Bu gerçeklik karşısında bize düşen; hesaplaşma mantığı ile tarihimizi parçalamak ve didiklemek olmamalı,aksine tarihimizi bir bütün olarak tetkik etmek olmalıdır.<O></O
>
Bugün 86.yılını kutladığımız Cumhuriyet’imiz, bu topraklar ve bu kıt’a üzerinde bizim için bir şans ve ufuktur.Özellikle kurucu lider olarak Mustafa Kemal Paşa’nın da henüz sağlık bir zeminde ele alınmadığını düşünenlerdenim.<O></O
>
Klasik CHP geleneği ile Ordu’nun makası arasına sıkıştırılan Mustafa Kemal,86 yıl boyunca,İslami unsurlara muhalif olmak bir yana,islama düşman bir insanmış gibi tanıtılmıştır!Bu tanıtmada maalesef bu iki unsurun payı,diğer unsurlardan oldukça fazladır.Bugün bile halka,Anadolu insanının genel temayüllerine karşı takınılan menfi tavırlar,Devrim,İnkılaplar,Cumhuriyet Türkiye’si…v.b. şablonlardan hareketle yapılmaktadır.Ne yazıktır ki;bir paranoyaya dönüşen “İrtica Tehdidi” kılıfı ile oluşturulan ve bir asra yakındır süren bu kasvet ortamı, toplumda ciddi manada sessiz bir infial oluşturmuş ve oluşturmaya da devam etmektedir. <O></O
>
Diğer yandan pedagojik manada sorgulanması gereken, ilköğretim çağı dediğimiz 07 yaş gurubundan başlayarak Mustafa Kemal adeta bir ‘fetiş’ gibi sunulmaktadır. Zahiri manada bir şey yaptığını zanneden yukarıda adı geçen iki unsur (CHP ve Ordu) ile bunlara kayıtsız şartsız bağlı olan “Kesin İnançlılar” maalesef Mustafa Kemal’i de Cumhuriyet’i de mağduriyete uğrattıklarını kabul etmek durumundadırlar.<O></O
>
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” deyiminde ifadesini bulan bu paranoya hali,maalesef siyasal yaşamımızda üç-beş figür üzerinden aklanmaya çalışılmaktadır.Sürekli iç ve dış tehdit bahanesi ile bizlere reva görülen bu “Mutlakiyetçi Cumhuriyet” düzeni artık toplumun taleplerine cevap verememektedir.Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti ilan etmesinden hareketle; sistemin çökertilmeye çalışıldığına bizleri inandırmaya çalışanların yaptıkları dikkate alındığında,inandırıcı olmaktan çok uzak tavırlar içinde olduklarını da bilmelidirler.Halkın ne Mustafa Kemal ile ne de Cumhuriyet ile bir alıp veremediği söz konusu değildir.Tam aksine, halkı bezdiren, “Mutlakiyetçi Cumhuriyet” uygulamaları ile yorgun düşüren; Ordu-Asker’in tavrı ile klasik CHP mantığının tavırlarıdır.<O></O
>
Bu ülkede “Demokratik Cumhuriyet” düzenini bu iki unsur maalesef anlamak istememektedir.Seçkinci,Merkezci ve de ‘Tek’çi olan bu anlayış,günümüz dünyasında artık olumlu yankı bulmamaktadır.Halk dünyanın genel gidişatını daha doğru okuyarak kendini yenileme çabasıyla Cumhuriyet idaresinin Demokratik vasıflarla donanmasını isterken, söz konusu edilen unsurların hala “Milli Mücadele” yıllarında kalmış olmaları da ayrıca manidardır.Milli Mücadele yıllarını merkeze almak;etrafımızı düşmanlarla çevirmeyi,devrim kanunlarını bugüne taşımak da, kendi halkının sosyal yaşamına bir asır geriden müdahele etmeyi meşru göstermeye yarayan bir maske olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor artık! Bu manada “Mutlakiyetçi Cumhuriyet” tam manası ile bir ‘Gericilik’ ve ‘İrticai’ bir durumdur.<O></O
>
Türkiye halkı artık bu maskelerden,kendisine biçilen daracık gömleklerden yorgun düştü.Bir fikir olarak Cumhuriyet ile Laiklik kavramının günümüz dünyasında demokratik katılımla harmanlanması durumunda,insanların bu kavramlara karşı tavrı şöyle dursun,herkes bu kavramların hayatta kalması için ortak mücadele edecektir.Yani bu iş sadece askerin ve CHP çizgisinin işi değildir.Bahsi geçen kavramlar da bu iki unsura devredilecek kadar basit de değil.<O></O
>
Bu vesile ile bugün 86.yılını kutladığımız,Türkiyemizi bugüne taşıyan,bütün olumsuzluklarına rağmen hala da bulunduğu kıta içinde ilgi ile takip edilen Cumhuriyet Türkiye’sinin Demokratik Cumhuriyet olması için var olan Cumhuriyeti ve onu ihdas eden kadroları kutlamak,tebrik etmek gerekiyor.Demokratik bir Cumhuriyet’e kapı aralayan Cumhuriyetimiz kutlu olsun.<O></O
>