Günlerce ve biriken aylarca, sonrasında gelen yıllarca bir ses versen demiştim. Sabahın uykulu düşleriydi. İhtiyarlık zamanımın güzünde kısık sesin uzaklardan geldi. Gönlüm daha fazlasını istemiyor. Ben bununla da mutluyum. Bütün geceler Kadir Gecesi gibi. Sevincim bu kadar. Fazlası toz olur uçar.
Yaşamak bu mu? Bir masal gibi mi yaşamak? Öyle ise bu masalın içinde bizzati seninle bulunmak güzel. Seninkisi zorlama da olsa bırak herşey böyle kalsın. Kendimizce kendi dünyalarımızda ihtiyar güller gibi yaşayalım. Yüreğimizdeki gölgesiz ve lekesiz hisler Cebeci İstasyonu şiirinde yaşandığı gibi yolculuğa çıksın ve durmaksızın hep gitsin. Aynen ve bizati yaşanılan bu masalın ormanında adsız, kimliksiz kaybolmaktan kaygım yok. Aynı kaderi paylaşan bir şairin mısralarını tekrarlamak bana düşer:
Ben zaten bu dünyada tek başınayım, hey…
Bir sevdalı gönül bütün varım
Eğer o da olmasa ne yaparım,
Kimbilir hey
Ne yaparım…*
Yalancıktan yaşanılan birliktelikler, menfaatin her daim öne çıktığı ortaklıklar, köprü altı fikirler bir kenara, seninle süslü bu masalı elmastan camlar içinde korudum ve koruyacağım. "O'na teslim olana hiç bir zorluk yoktur" daimi fikriyle bu hayat masalının herhangi bir demde bitmesinden endişe etmiyorum.
Her masal kendini anlatmalı.
*Kadere ve Gönlüme Dair / Turgut Uyar
Kaynak...