![]()
Bizim Cemo'nun Hac vazifesinden döneli neredeyse sekiz ay oluyor. Yedi ay sonra Cemo ile ancak karşılaştık. Yolumuz, nefesimiz, sessizliğimiz hep gurbette yani.
Cemo'yu bilirsiniz. Hani şu paçalarına kir, leke olmaması için katlayıp çorabının içine koyan, çok cepli yeleği, lekesiz ve kirsiz çoğu zaman açık renkli gömleğiyle Cemo. Vakit namazlarını kaçırmayan, akşam vakitlerinde poşetiyle köyün yolunu tutan bizim Cemo'yu ikindi serinliğinde yolda gördüm. Uzaktı. Önce meyil etmedi. Beni tanıdı herhal ki, koşarak geliverdi. Sarıldık Cemoyla. Cemo'yu bilmeyenler bilmez, bilenler de bilirki o bir derviştir aslında. Gülelim diye ona küfür ettirenlerin utanacakları kadar derviştir.
Cemo'nun mukaddes diyara gitmesi nadir vakalardandır. Şehrimizin kıymetli Müftüsü de yardımların, iltifatların en güzelini yapmış; güzel ifadelerle Cemo'ya yardım edilmesi gerektiğini çevresine anlatmış. Cemo ve annesi böylece rahat rahat yola düşmüşler. Dervişleri bilenler bilir dedik ya!
Herkese kısmet olur mu?
Cemo o muhteşem topraklarda ne hisseti, hangi duygu ile Efendimizin Mekânına vardı, Kâbe'yi görünce tiril tiril titredi mi? Uhud'a varınca en çok kimi hayalende olsa görmek istedi. Abdulah bin Cübeyir ile belki de selamlaşmışlardır. Hamza'ya savrulan mızrağı havada yakalamak istemiş midir? Bilinmez. Sevme hakkını nasıl kullandı? Kimsecikler bilmez.
Başından takkesini hiç eksik etmeyen Cemoyla sarıldık. Cemo'da hala oranın kokusu vardı. Ben gitmedim bilemem. Sadece kırık dökük bir his.
Ey küçük-büyük şehirler, kasabalar, nahyeler kıymetini bilin bu dervişlerin. İkrâmın en güzelini yapın. Onlar bu şehirlerin direkleridir.
yazı/foto:magpak
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
Kaynak...