Yöremizdeki Zeytin ve zeytinyağı üretiminde karşılaşılan sorunları, yapılması gerekenleri ve yanlış uygulamalara karşı alınması gereken önlemleri sizlerle paylaşmak istedim.
Lütfen Nizip zeytinine ve zeytinyağına sahip çıkalım. Onun saf ve doğal halini korumak için önlemler alalım.
ZEYTİNYAĞI DOĞAL MEYVE SUYU
- Zeytinyağının yükselişi, onun sağlığa yararlarının duyulmasıyla başladı, zeytin yağını diğer sıvı yağlarının üretim biçimini ile karşılaştıracak olursak Zeytin tümüyle doğal, portakal suyu ne kadar doğal ise zeytinyağı da adeta onun gibi Zeytin ise ölmeyen bir ağaç.
.
Ancak birçok tarım ürünündeki sıkıntının zeytin ve zeytinyağında da olduğu açıkça görülüyor. Zeytinde sanırım umut, dünyada zeytinyağına giderek artan talep. Belki ihracat bu sektöre yardımcı olur.
Türk tüketicisinin üreticiye uzatacağı yardım eli o kadar da büyük değil. 1 milyon 200 bin ton sıvı yağı tüketiyoruz. Nüfusumuz 70 milyon. Tüketilen zeytinyağı 70 - 75 bin ton. Bunun 40 - 50 bin tonunu üretenler lokal olarak tüketiyor. Geri kalanı ambalajlanıp satılıyor. Türkiye kişi başına bir kilo zeytinyağı tüketiyor. Eğer kişi başına iki kilo zeytinyağı tüketecek olursak ihracatçı ülke olmaktan çıkıp, zeytinyağı ithal eder duruma geliriz. Avrupa Birliği'ne girme yolundayız. AB'de zeytinyağının litre başına verilen çok ciddi destek var 1.30, 1.50 euro civarı. Türkiye'de devlet sübvansiyonu çok düşürdü; sadece 10-20 yeni kuruş. Oysa desteklendiğinde, para, katma değerle, vergilerle, geri dönmeye başlıyor. Amerika'da da Avrupa'da da destek var. Bence Türk halkının çok mutlu olmasına ve bu konuda yatırım yapmalarına mani olunuyor. Bakınız Yunanistan 1980'de Avrupa Birliği'ne girdi. 150-200 bin ton yağ üretiyordu. AB'ye girdikten sonra almış olduğu desteklerle 400 bin ton zeytinyağı üretimine ulaştı. Yunan halkı aldıkları destekleri tekrar toprağa yatırdılar. Bu destek Türkiye'ye de gelecektir ama hazırlıklarda geç kalınıyor. Unutmadan ilave etmek istiyorum Tunus kişi başına yılda 4 kg, İspanya ise 20 kg zeytinyağı tüketiyor
.
- Yöremizde özellikle son bir kaç yıldır gözardı edilemeyecek şekilde yeni zeytin bahçeleri tanzim ediliyor, bu zeytin bahçelerine dikilen fidanların bilinçli olarak dikilmesi çok mühim
şöyleki; sulamaya uygun şartlardaki bahçelere damla sulama sistemi kullanarak sulu tarıma uygun fidan dikilmeli ve burada da şu anda sulama imkanı olmayan ama ,.
1-2 yıl sonra sulu tarıma geçilebilecek araziler kesinlikle gözardı edilmemelidir.
- Suriye zeytincilik konusunda bizden daha çok yol almış durumda bu ülkeden getirilen SARUNİ denilen zeytin çeşidinin ivedilikle araştırılıp bizim bölgemizde de yetiştirilmesi hem çiftçi hemde rekabet açısından çok önemli SARUNİ hem yağlık olarak verimli hemde salamuralık olarak değerlendirilebiliyor, aynı zamanda daha çabuk meyva vermeye başlıyor ve verimi diğer yağlık çeşitlere göre daha yüksek.
-Hükümet zeytin ve zeytinyağı ile ilgili politikalarını gözden geçirerek yetiştirme, geliştirme üretim ve zeytine dayalı sanayi sektöründe sonuç vermeyen / geç sonuç veren kısır teşvik ve desteklemelerini değiştirmelidir
- Serfitikalı fidan üretimi teşvik edilmeli, çiftçiye serfitikalı olmayan fidanların dikiminin büyük risk taşıdığı bilinci yerleştirilmelidir
- Makina, teknik ve modern tarım uygulamarı yönünden desteklenmelidir. İtalya, İspanya ve diğer Avrupadaki zeytin üreticisi ülkeler ilkel zeytin toplama (sırıkla) yöntemini terk etmiş çok özel olan çeşitlerini elle, diğerlerini makineler yardımı ile toplamaktadırlar dolayısıyla hemen hemen her yıl (iklim etkilerini gözardı edersek) aynı rekolteyi yakalamış durumdalar
- Üretilen yağların analizi için bölgede ne yazık ki kapsamlı bir labaratuar yok hemen kurulmalıdır.
- Özellikle bölgemizde çok yaygın olan tenekeli yağ olarak adlandırdığımız naturel zeytinyağının suistimallere mahal vermeyecek şekilde çiftçinin direk satışını engellemeden bir düzene konularak geliştirilmelidir. Bu konuda gerek zeytinyağı üreticilerinin gerekse zeytin üreticilerinin büyük sıkıntıları var .
şöyleki;
.
Yöremizde zeytin bahçeleri küçük parseller halinde istisnalar hariç 15 ile 25 dönüm'den (dekar) büyük zeytin bahçeleri sayısı pek azdır haliyle bir çok kişinin hasat sonrası elinde zeytinyağı olur duruma göre genellikle bu yağını 16-17 kg'lık tenekelere doldurarak zaman içerisinde ihtiyacına göre satmaktadır bu durum neredeyse geleneksel bir hale gelmiştir hatta eşe dosta hediye olarak dahi verilir, tabi bu yağlar tamamen doğal halis zeytinyağıdır .
(markalaşmış firmaların naturel sızma yağlarının elde ediliş yöntemi aynen böyledir, tabi bu yağ yöreye göre kalite ve aromasında değişiklik gösterebilir unutmadan belirtelim bu yağın serbest yağ asitliği oleik asit cinsinden 100 gr'da 0,8 gr'ı geçmemesi gerekir, geçmesi durumunda bu yağ naturel birinci zeytinyağı olarak adlandırılır ve üst değeride yine 100 gr'da 2 gr'ı geçemez zaten bunun üstündeki değerlere sahip z.yağları çoğunlukla rafine edilmeden tüketilmez)
.
şimdi bu kalitedeki yağlarının direk olarak çiftçi tarafından yada zeytinyağının üretildiği fabrikadan satışı tüketici ve üretici açısından gayet olumludur ancak zeytinyağı hakkında çok fazla bilgisi olamayan tüketiciye bu tenekeli olarak adlandırdığımız zeytinyağının içerisine pamukyağı, ayçiçekyağı v.s yağlar katarak satışa sunanları engellemek lazım fakat bu iş o kadar da kolay değil çünkü tenekelerin üzerinde yağın hangi fabrikaya yada üreticiye ait olduğunu kanıtlayan hiç bir ibare yok, bu satış yöremizde tamamen güvene dayalı olarak yapılıyor ancak sonuçta bu bir ticaret gerçekte kaliteli olan bu z.yağları üçüncü şahıs yada firmalrın eline toplu olarak geçtiğinde karışım yapılıyor ve bir başka satış noktasında piyasaya sunuluyor konu hakkında bilgisi olmayan tüketicide zeytinyağı fiyatına tam olarak ne olduğu belli olmayan başka sıvı yağları tüketiyor ve tükettiği yağlarında zeytinyağı olduğunu sanıyor.
.
İşte bu konuda gerek zeytin üreticileri gerekse zeytinyağı fabrikaları ilçemizdeki Tarım ilçe Md.lüğünün ve Ziraat odasının yardımları ile çözüm üretmeleri gerekmektedir, hatta bildiğim kadarıyla zeytinyağı fabrikaları kendi aralarında bir örgütlenme yoluna giderek bu tür sorunlara çözüm aramaktadırlar.
.
- Önemli sayabileceğimiz bir başka konu da; şu anda serbestçe istediğimiz şekilde tanzim ettiğimiz zeytin bahçelerini Avrupa Birliğine girdiğimiz (?) zaman kafamıza göre yapamayacağımızı izne tabi olacağının bilinmesi gerektiğidir bu konu avantaj olarak değerlendirilmeli ve bu süreç boşa geçirilen bir zaman olmamalıdır.
.
- Yine yöremizde küçük ölcekli zeytin salamura ve tatlandırma yapılan imalathaneler var bir kaç tanede orta ölçekli işletme var; ama yetersiz halbuki bizim bölgemizde de ege ve marmara bölgesi kadar kaliteli olmasa da sofralık zeytinlerimiz mevcut, bu konuda da yatırımlar teşvik edilmeli ve cazip hale getirilmeli diye düşünüyorum.
Sonuç olarak ilçemizin ekonomisinin ağırlığı antep fıstığı, zeytin ve bunlara dayalı sanayi sektöründe bu konulardaki sorunları,sıkıntıları hep birlikte çözmeye çalışmalı henüz ayağa kalkamamış emeklemekte olan olan bu ürünlerimizi gerek iç gerekse dış piyasada hakettiği yere ulaştırmalıyız, konu ile ilgilenen duyarlı hemşerilerimize teşekkür ediyor katılımlarını ve yorumlarını umuyorum..
Saygılarımla .
Kasım BÖLER.