1925 yılında Nizip ve çevresi hakkında resmi bir yazışmadır..
TÜRKİYE’NİN SIHHI-İ İCTİMAÎ COĞRAFYASI
URFA VİLAYETİ
(1925)
ÜÇÜNCÜ KISIM
Vilayetin Taksimât-ı Mülkiyesi
Urfa Vilayeti merkez kazasıyla beraber Harran, Suruç, Birecik kazalarından ibaret olup merkezin Beziki, Kabahaydar, Somatari nahiyeleri, Harran kazasının Nusretiye, Birecik kazasının Nizib ve Cerablus nam nahiyeleri vardır. Suruç kazasının nahiyesi yoktur. Merkez kazasının maa nevahi 327, Harran kazasının maa nevahi 184, Suruç kazasının 167, Birecik kazasının maa nevahi 132 karyesi mevcuttur.
....
…
Birecik Kazası:
Urfa Vilayetine tabi ve merkez vilayetin 90 kilometre garbında ve 18 saat mesafededir. Fırat nehri kıyısında inşa edilmiş bir kalenin civarında oldukça latif bir kasabadır. İklimi sıcaktır. Merkez kasaba 3000 hane olup 11000 küsur nüfusu vardır. Mebânîsi bir veya iki katlı, yumuşak kireçli taştan imal edilir. Sokakları ve caddeleri Fırat’a meyillidir. Sokakları dar ve i’vicâclıdır. Melik’üt-Tâhir tarafında yaptırılmış yedi kattan ibaret cesîm bir kalesi vardır. Kadim Romalılarca “Za’mâ” namıyla yad olunmakta idi. Bazı tarihlerde Bîre ve Bîret’ül-Furât namı dahi verilmektedir. İmam Yusuf Sekkâkî’nin merkadı kale derûnundadır. Yavuz Sultan Selim zamanında mimar Ömer tarafından tamir edilmiştir. Bugün harabe halindedir. Şehrin etrafında bir sur mevcuttur. Mülûk-ı Çerâkise’den Kayıtay tarafından inşa edildiği kapısı üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Merkez kazada 19 câmi-i şerîf 1 medrese, 7 tekke, 3 kilise mevcuttur. Cevâmiden Cami-i Kebîr 902 tarihinde Sultan Gavri tarafından inşa edilmiştir. Ebu Mahmud tarafından 926’de Mahmud Paşa, 962’de Surubli, 11682’de Es-Seyyid Muhammed tarafından inşa olunan çarşı camileri zikre şayandır. Kasabanın garbında Şeyh Cemaleddin bin Şucâ’, Şeyh Saadeddin El-Cebbâvî, Şeyh Sânî El-Horasânî, Şeyh Hasan Et-Tûrânî merkadları mevcuttur ki ziyaretgâhdır. Merkez kasabada 500 dükkan, 9 han, 4 hamam, 20 değirmen, 100 mütecâviz bahçe, 500 mütecâviz bağ vardır. 250.000 dönüm mezrû’ arazi, 80.000 dönüm gayr-ı mezrû’ arazi vardır.
Birecik kazasında kısm-ı mahsusunda tafsilatı verilen bir kalesi, Cerablus ve Belkıs şehirleri harabeleri mevcuttur. Belkıs harabelerinde köylüler tarafından icra edilen hafriyatla vazolar, Romalılara ait sikkeler ve kitabeli taşlar bulunmuştur. Hafriyat ciddi bir surette yapılırsa kıymetdar âsâra tesadüf olunacağı tabiidir. Kezâ Cerablus harabesi kıymetdar âsâr ile dolu olduğu Almanlar tarafından bir müddet-i kasîre zarfında hafriyat yapılıp çıkan kıymetdar âsâr ile sabittir. Belkıs harabesinden çıkan meskûkâttan birisi üzerinde bu ibare yazılırdır: CAMO NHTPO
Diğer bir taş üzerinde âtîdeki yazılar görülmüştür: ΔDMPTTIAI MAPKIAAΔYD EXAIPE.
Suruç Kazası:
Tarih hiçbir kıymeti yoktur. Mahtutu kubbelerden ibaret bir köydür. Burada bir câmi, bir mescid, bir tekke, 59 dükkan, 4 han vardır. Hamam yoktur.
Nizib:
Pek eski bir kasabadır. Urfa kasabası gibi bir çok istilalara ve muharebelere sahne olmuştur. Romalılar ile Sasaniler arasında 304 miladi tarihinde bu mevkide büyük bir harp olduğu tarihen mervîdir. Mülûk-ı Sasaniden Şaburşani ile Roma imparatoru İkinci Kostas arasında vaki olan muharebesiyle meşhurdur. Cerablus ve Belkıs harabeleri bu kasabanın yakınındadır. Hafız Paşa ordusuyla Mısırlı İbrahim Paşa arasındaki meşhur harp dahi burada vukua gelmiştir. Romalılardan kalma iki bin senelik olduğu mervî bulunan bir kilisesi vardır. Hiçbir kitabesi yok ise de âsâr-ı mimarisi Romalılara aittir.
Nüfus-ı Umûmiyesi, Sekenesi, Milliyeti:
Nüfus-ı umûmiyesi 128.364 olup bunlardan merkez vilayetin maa nevahi ve kurâ 87.576, Suruç kazasının 20.324, Birecik kazasının 29.464 nüfustur. Harran kazasının tahrir nüfusu henüz icra edilmediğinden1 bu kaza nüfusu dahi ilave edilirse yüz elli bin nüfusu tecâvüz edeceği muhakkaktır. Tespit olunan nüfus hakiki olmayıp mektûm nüfus da pek çoktur. Nüfus-ı mektuma dahi çıkarıldığı takdirde nüfus-ı umûmiyesi iki yüz bini tecâvüz edebilir. Nüfusun %61,8’ini Türkler teşkil ederler, ekseriyet-i azamiyyesi Türktür. Sekenesi Türk, Kürt, Arap, Yahudi, Süryani ve Ermeni’den ibarettir. Tanzim kılınan cedvelin münderecâtından dahi müsteban olacağı vech üzere %98,5 müslüm, ve %1,5 gayr-ı müslüm mevcuttur. Hal-i hazır nüfusun tasnifi itibariyle müslüm anasırın dahi ekseriyetini Türkler teşkil eder. Kürt namı verilen unsur %22,3, Araplar %14,4, Yahudiler %0,6, Süryaniler ve Ermeniler %0,9 kadar bulunmaktadır. Bu havalide bulunan Türkler Urfa Vilayetinin en kadim sükkânıdır. Urfa havalisinde uzun müddet icrâ-yı hükümet etmişlerdir. Muhâceret-i umûmiye-i kadîm devrinde İran ve Kafkas tarikiyle garba doğru taşıp gelen akvâm meyanında Hititler, Somarakatlar Urfa havalisine gelerek kasabayı tesis ve bir hükümet teşkil etmişlerdir. Uzun müddet hükümran olan bu hükümet Babil, Ninevo, Mısır ve Yunan kadim mücâdelâtı arasında siyasi ve askeri bir merkez takallut olarak kalmış olan Hitit ve Somarakat hükümeti en nihayet Babilliler tarafından istila olunarak hakimiyet-i siyasiyesine nihayet verilmiş ise de bilahire muhtelif edvar ve zamanlarda hakimiyetlerini istidrâd ve icrâ-yı hükümet etmişlerdir. Ba’d’el-İslam İrandan ve Türkistan’dan Urfa havalisine akın eden muhâceret ceryanları meyanında İranlılar ve onu müteakip Selçuk Türkleri, Karakoyunlu, Akkoyunlu Türkleri Urfa havalisinde yerleşmişler ve izler bırakmışlardır. Son Türk muhâceret kafilesi teşkil eden kayı Han kabilesi de Kafkas, Ahlat, Diyarbekir tarikiyle Urfa havalisine gelmişler ve bu havalide senelerce dolaştıktan sonra kabilesinin bir kısmı garba ve cünuba müteveccihen hareket ettikleri halde diğer bir kısmı ki el-ân Keçeli nam-ı diğerle Karakeçili ismiyle yad olunan büyük bir aşirettir, Urfa havalisinde kalmıştır. Bu aşiretten mâ’adâ Döğerli, Bahadırlı aşiretleri dahi Kayı Hanlara mensup Türklerdir. Urfa havalisine gelip yerleşen Türklerle beraber Tatarlar dahi vardır ki el-ân (bezemekten) Beziki aşireti namıyla yad olunurlar. Timurlenk ordusuna mensup Üçoklu lakabıyla mevsûm Berâzî aşireti dahi Türklerdendir.
Aşâir:
Vilayet dahilinde Türk ve Arap olmak üzere iki kısım aşâir mevcuttur. Türk aşiretlerinin bir kısmı lisan, âdât ve ananelerini tamamen muhafaza ettikleri halde diğer bir kısmı Arap, Türk ve İran medeniyetlerinin tesiri altında kalarak lisanlarını, âdetlerini, ananâtını ve milliyetini kaybedip hakikatte tarihen ve aslen Türk oldukları halde Kürt namını almışlardır. Arap aşiretleri Urfa mıntıkasının şark ve cünub cihetlerinde meskundur. Türk ve Kürt aşâiri ise şark ve garb cihetlerinde mütemekkindir.
Arap Aşâiri:
Arap aşâiri ve bunlara mensup kabâil ber-vech-i zîrdir:
Harran kasabasında mütemekkin: Munîf, Ebu Cerâde, Dâvud kabilelerinden müteşekkil Bin Muhammed aşireti.
Harran kasabasında mütemekkin: Bin İcîl, Nevâfile, Ebu Cundî, Belenzîn kabilelerinden müteşekkil Cümeyle Aşireti.
Harran kasabasında mütemekkin: Nevâce, Musâsıla, Siyâle kabâilinden müteşekkil Siyâle aşireti.
Harran kasabasında mütemekkin: Bin Zeyd, Tammâh, Ubâde kabâilinden müteşekkil Bin Yusûf aşireti.
Bunların umumuna “Geys” aşireti namı verilir. Bunlarda mâ’adâ seyyâr bir halde bulunan ve büyük bir aşiret olan Aneze aşireti dahi vardır.
Türk Aşâiri:
Urfa merkez kazasında bulunan Bâzîkî (Beziki) aşireti, Bahadırlı aşireti, Döğerli aşireti kabâili yoktur.
Suruç kazasında Üçoklu nam-ı diğerle Barâzî aşireti mevcut olup işbu aşiret Dinar, Bicanlar, Şeddâde Sahbanlar, Ali Denili, Ketkânlı, Hıltânlı, Didanlı kabilelerinden mürekkeptir. Aslen Türk olup lisan ve âdâtını kaybetmiş Kürt aşâiri olarak Mersâvî, Hartâvî, Şincânlı aşâiri vardır. Bundan mâ’adâ Kayı Han kabilesine mensup Süleyman şah ile beraber gelen ve aslen Türk olup Araplaşmış Türkmen aşireti dahi mevcuttur ki 400 haneden ibarettir.
…
…
1 O vakitlerde Urfa kırsalında yaşayan ahalinin büyük bir kısmı ya göçebe ya da yarı göçebe olduğu için nüfus sayımı sağlıklı yapılamamış diye düşünüyorum ve dolayısıyla veriler de sağlıklı değildir. Eldeki verilere bakılarak bazı yüzdeler verilmiştir.