Tarihi en az Zeugma kadar eski olan yanıbaşımızdaki Gılgamış harabeleri ilgisizlik yüzünden kaderine terkedilmş durumda.Son olarak 2003 yılında Alman Arkeologlar tarafından yapılan bazı kazı çalışmaları dışında malesef başka bir çalışma yapılmamıştır.Adeta tarihine tarkedilen bu eşsiz hazinenin kıymeti malesef yeterince bilinmemektedir.Bir kısmı Suriye sınırında da bulunan Gılgamış, dünya tarihindeki ilk yazılı tarih arşivine sahiptir. İsa’dan 2500 yıl önce Iraklı bir bilgin tarafından yazılan Gılgamış tarihi tüm tarihçiler tarafından bir destan olarak Kabul edilmektedir.Gılgamış destanı, dünyanın en eski kitabı ve Uruk kenti kralının hayatını konu alıyor. Bugünkü ‘Irak’ adını bu destandaki antik Uruk kentinden almaktadır.Alman arkeologlar, bir zamanlar içinden Fırat nehrinin aktığı eski Uruk kentinin kurulu olduğuna inandıkları yıkıntılarda çalışmalarına 2003 yılından bu yana zaman zaman devam ettikleri ve asıl amaçlarının efsane Gılhamış’ın mezarına ulaşmak olduğunu belirtiyorlar.Son olarak kazı çalışmalarında bulunan bir mezarın Gılgamış’a ait olduğunun sanılması tüm heyette büyük heyacan yaratmıştıGrup sözcüsü Jörg Fassbinder, bulguların Kral Gılgamış’ın mezarının destandaki betimlemesine uyduğunu söylemektedir.
Kral Gılgamış "Sha Nagba İmuru" yani "Her şeyi görmüş olan" büyük bir kahraman olarak tarihte tanınmaktadır.Bu bölgede çıkartılan eserlerin büyük bir bölümü Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor.Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında yabancılar tarafından birçok kazı çalışması yapılmış ve Oradaki bazı tarihi eserlerin yurt dışına götürüldüğü tahmin edilmektedir.Gılgamış harabelerindeki tarihi kale ve kalıntıların Nizip'teki antik Zeugma ile mutlak bir ilişkisinin olduğu tarihçiler tarafından kabul edilmektedir. Bu bölgenin turizme kazandırılması ve tanıtımının yapılması başta bizim olmak üzere tüm duyarlı insanların vazifesidir.