Tarihsel güzelliğe haiz bir Nizip evi tasvirimi sizlerle paylaşmak istedim. Benimde doğduğum evin sokağına girip tarihsel bir yolculuk yapalım. .
Tarihsel güzelliğe haiz bir Nizip evi tasvirimi sizlerle paylaşmak istedim. Benimde doğduğum evin sokağına girip tarihsel bir yolculuk yapalım. .
Konu nizipli_mehmet tarafından (17.10.07 Saat 08:32 ) değiştirilmiştir.
KİMLİKSİZ NİZİP (2). Saha camiinden Nizip Çayı'na doğru inerken ikinci zabığa girelim. Sağ taraf başlangıç köşesinde Kalaycı Halil (YURTSEVEN)'in, onun yanında Bilal ÇEKER'in, onun yanında İsmail PARMAKSIZ' ın ve kardeşi Ekrem PARMAKSIZ' ın (her iki kardeşde evlerinde iki, ikibuçuk tonluk kazanlarıyla sabun imalatı da yaparlardı). Zabığın sol köşe başında Avşar İbrahim (DERTLİ)' nin onun yanında Pamuk Mamed (CENGİZ)' in, onun yanında Sülo ALİ (ALKAN)'ın evi ve onun yanında da yine Sülo ALİ'nin sabun fabrikası ve mahzeresi vardı. Evlerin tümü iki katlı, taş temelli, hayatlı, beyaz havara taştan, kerpiçten, dolma ve ahşaptandı. Tümünün ikinci katı sokak çıkmalı ve köşklü idi. Odaların tavanları ve duvarları sıvalı ve de tavanlar ile kapı ve pencere kenarları ahşap çerçeveli ve nakış oymalıydı. Alt ve üst katlar genellikle iki odalıydı. Üst katlara hayat bağlantılı demirden yada ahşaptan korkuluklu merdivenlerle çıkılırdı. Ve üst kattaki odaların iki kapısınıda içine alacak şekilde merdiven devamı bir balkonla çevrili olurdu. İkinci kattaki sokağa bakan çıkma yada köşklerin kimi ahşap, kimi saç kaplama idi; Üstleri genellikle kiremit örtülüydü. Kiremit örtülü damların (ki ALKANLAR' ın) saçakları ve bu saçakların alt kısımlarında süslemeleri vardı. İkinci kat pencerelerin alt kısımları tahta, kepenkli yada ızgaralıydı. Bizim sokak şimdi bile bir kamyonun zar zor geçebileceği genişlikte idi. Üstelik kaldırımda yoktu ama her evin önünde kapı genişliği kadar bartıç olurdu. Bu ön bilgilerden sonra, örneğin benim doğup büyüdüğüm evin ahşaptan demir menteşeli ve nakışlı dış kapısını açıp içeri girelim. Bizi öncelikle geniş bir hayat (avlu) karşılar. Dış kapının hemen yanında ve sağ tarafında bir abdeshana (hela,tuvalet) var. Helanın ilerisinde ve komşunun duvarına bitişik yerde bir asma ağacı ve üç mt uzunluğunda bir cemele Cemelede çinde bende dahil oynaşan çocuklar. Asmanın etrafında çeşit çeşit çiçeklerin olduğu ölbeler. Hayadın tuvalete uzak olan bir yerinde su kuyusu. Evin ikinci katına çıkılan merdiven boşluğunun altında hububat çekmek için kara daşdan yontulmuş bir el değirmeni . Hayadın bir başka köşesinde kiminde taştan kiminde ağaçtan bir soku ve devasa bir tokmak, biber dövmeye. Kuyuya yakın yerde bir sal (küçük havuz) ki kışlık salça için domates; şıralıklar (bastık, dilme, muska, fıstıklı ve cevizli sucuk) için üzüm tepelemeye yarar. Bir başka yerde yakıtı odun ve tezek olan çamur ocak Yanı başında ekmek tahtası, oklavalar, açacak ve ekmek sacı. Ve hayatta tahtadan bir süllüm asmadan üzüm toplamak ve baharda iç ve dış duvarlara çamurdan sıva yapmakve çatılı olmayan damlara çıkmakvs.vs. için. Gelelim odalara; alt katta genellikle bir oturma odası ile ocaklık, zahre evi ve ahır. Çamur ocak hayatta değilse ocaklıktadır. Tel dolap; duvarlarda elekler , halburlar; lavabosuz bir tezgah ve tezgahta duvara dayalı bakır tepsiler, siniler, kazanlar. Raflarda bakırdan kap kacaklar, kahve çekmek için el değirmeni, baharat ufaltmak için el havanı Ve ben anamın kucağında iken anamın yemek pişirmesini kolaylaştıran ve komşularca Samanlık seyran oldu, avratlık kolay oldu dedirten Yüksel marka üç ayaklı bir gaz ocağı. Ocaklığın yanında zahre evi; zahre evinde bulgur, simit, ve diğer hububat petekleri ki içleri ve boyları saklambaç oynayan biz çocukları gizleyecek kadar geniş. Ve zahre evinde bir eve gerekli olan küçük ev aletleri ve araçlar gereçler ve her odanın kapı arkasında bir Halep süpürgesi, hayadı süpürmek içinse çöp süpürgesi. Oturma odası genellikle yemek yenilen; eğer nüfus kalabalıksa yatakhane görevinide gören yerdir. Oturma odasının zemin örtüsü halıdan ziyade hasır ve kilimdir. Tüm ev fertlerinin yatak-yorganları ve giyim kuşam eşyalarıda bu odadadır. Yer mindellerinin arkalarında hış yastıklar vardır. En gözde ev eşyası olan çeyiz sandığı ve el işi örtüler ikinci kattaki misafir odasındadır. İkinci katın odaları el işi halılarla kaplıdır. Oturuma ve misafir odalarının bir duvarında löks (lüks) veya gaz lambası (bu o günlerin zenginlik ve fakirlik göstergelerinden biridir).
Kış aylarında oturulan yatılan odada ya bir paşa mangalı ya hazvel mangalı ya da orta yerde bir tandır vardır. TANDIR: altı üstü kapalı dört ayaklı bir masa; içine ateşi korlanmış mangal konur ve üzerine büyükçe bir yorgan örtülür etrafına oturulur ve gövdenin belden aşağısı yorganın içine uzatılarak ısınılır. Tandırın üstünde hem yemek yenilir, hem de hele de hele misafir gelmişse şire tepsisi konulur, tepsinin içinde kış giriminden evvel hazırlanan cevizli fıstıklı sucuklar, muskalar, bastıklar, kuru üzüm, incir ve kuru dutlar, tabak tabak kuru fıstıklar, cevizler ikram edilirdi. Konu komşu eş dost ve aile fertleri hep birlikte yiyeceksin. Hak etmişsin Çünkü hepsinde komşunun eşin dostun emeği var. Kimi tepelemiştir salda üzümü, kimi kaynatılmasına yardım etmiştir, kimi bezlere sermeye, kimi yüzmeye, soymaya, sıyırmaya; kimi fıstık ve ceviz düzümlerini kazana batırıp çekmeye Bir gün o komşuda bir bu, bir gün şu komşuda Tüm mahallenin kışlık zahireleri (bunlara bulgur simit, topaçlık et ve şaere (şehriye) dökmede dahil) İMC usulü ile hazırlanmıştır. Yaz günleri ise, soğuk su içmek için hobop küpü ve toprak testiler Bitki saplarında örülmüş küçük büyük yelpazeler. Ve sallara kış günü yağan karların depolanması ve üstleri samanla kamuflaş edilerek, bir yaz günü boyunca muhafaza edilmesi. Soğuk buzlu su içmek, özellikle de Antep pekmezi ile karı karıştırıp (bir tek Nizip'e özğü olduğunu zannettiğim) KARSAMBAÇ adlı tatlıyı yapmak için. Ve evinde hamamı olmayanların, oturma odasının eşikliğinde yıkanması Ve toprak damlarda loğ… Ve damların bir köşesinde derme çatma bir odunluk Ve ahır; taze süt içmek için beslenen ve nahırlara gönderilen bir iki keçi ya da koyun. Onlarla yatıp kalkan birkaç tavuk ve horoz Tarihsel güzelliklerle dolu bir Nizip evine yapılan zamanda yolculuk anlatmakla bitecek gibi değil. Doğaldır ki ben bir çok önemli noktayı atlamış olabilirim ! Ve atladım da İstiyorum ki siz Nizip.Com'lular duyduklarınızı ve hatırladıklarınızı yazarak bu yazıya destek veriniz ki azdan çoktan bir belgesel oluşsun. İkinci bölüm için son,üçüncü bölüm için ilk cümle derim ki. Nizip'i önce tüm Türkiye'de sonra tüm Dünya'da kimliklendirmek için ister Taşbaş dağını, İster Nizip Çayını, İster Fevkani Kilisesini, İste Zeugma'yı, İster Antep fıstığını, İster Nizip patlıcanını, İster çekirdeksiz Nizip narını, İster Sizlerin bir tercihini; her sene, her ay, her gün allayalım pullayalım ve gündem üzerine gündem yaratarak Nizip'in adını tüm insanlığın beynine nakşedelim. Çünkü Nizip'li buna layıktır ve Nizip'te kimlikleşmek için tarihsel, tarımsal ve coğrafik potansiyel sayılamayacak kadar çoktur.
Konu nizipli_mehmet tarafından (17.10.07 Saat 08:40 ) değiştirilmiştir.
sayın kemal abicigim sizin yazılarınızın devamını sabırsızlık bekliyorum sizin diger yazılarınızda bizim Nizip ilçemize olan sevgimizi merakımız artırıyor size tekrar teşekurler sizin admin abimiz gibi Nizipliler olduktan sonra Nizip daha çok ileriye gider destekleriniz için tskler ben bir çok arkadaş Nizip dışındayız ama sanki Nizipteymiş gibi takip edıyoz
Konu nizipli_mehmet tarafından (17.10.07 Saat 08:41 ) değiştirilmiştir.
Çok güzel bir tasvir.Günümüz gençligi sanırım bu degerleri pek kavrayamaz.
Zira büyük çoğunluğu apartmanlarda büyüdü.Yazının bütünlügünde tuvalet
kısmı dikkatimi çekti.Sanırım o zamanlar tuvaletler pek yaygın degildi.Onun
yerine zibil dedigimiz hayvan gübresinin toplandığı bir bölgede insanlarımız
tuvaletlerini yaparlardı.Tabiki ilkel bir metod ama bir çok evde ben bu uygulamayı
gördüm.Halen bazı taşra evlerde bu uygulamayı görmek mümkündür..
Bu arada Kemal beyin profesyonel çizgileri ilegelecek resimleri merakla bekliyorum.
Konu nizipli_mehmet tarafından (17.10.07 Saat 08:41 ) değiştirilmiştir.
Ramazan TARHAN/Astronom/HARİTA MÜHENDİSİHayatı Kolaylaştırır
www.tarhanharita.net
Yanlıs mı dusunuyorum bilmiyorum ama tarihe ve tarihi degerler sahip cıkmak harabe bekciligi yapmaktan biraz farklı olmalı. Her eski duvar ya da kalıntı kıymetli degildir ki. Hem hic bir tarihi ya da sanatsal ozelligi olmayan, hem de tarihi oldugu iddiasıyla hic bir sekilde kullanılamayn o kadar bina var ki Turkiye'de.
Japonlar tarihi binaları oldugu yerde eski haliyle muhafaza etmek yerine benzerlerinibaska bir yerde mesela sehrin daha sakin bir yerinde yeniden insa ediyorlarmıs. Onemli olan yaşatmak diyorlar. Yani bu konuda Ramazan Hocam varken benim konusmam belki yanlis olurduama yine de dusuncemi belirttim.Ne de olsa Istanbulda her gecen gun bu sorunu daha gercekci olarak yasayan O. Degil mi hocam.
Senin bu ince yakalayışlarına hayranım Muharremcigim..Valla ne diyim..
güzel bir tespitte bulunmuşsun.Yine de tarihi birçok deger HARABE diye
anılmaktadır.mesela Aspendos Harabeleri...aslında Harabenin içeriginde
tahrip etme fiili yatmaktadır.Bi harebe ne zaman degersiz olur tahrip edildikten
hemen sonra yok edilmek suretiyle...mesela ABD deki ikiz kuleler hemen
tahrip edildi ve enkazı kaldırıldı.eger kaldırılamamış olsaydı belki de 100 sene
sonra burası tarihi bir deger olacaktı.yani harap edilmiş olan harabe tarihi
bir eser olacaktı.Bizde de yıkımlar suratli yapılmış olsaydı senin dedigin o
bekçiligi bugün yapmayacaktık.fakat mubarekler ayakta durmayı başarmış
ne diyelim..Nizip'te sanat eseri bulmak çok zor.yani mimari ahenkle işlenmiş
eski yapı neredeyse yok gibi..elde avuçta bu taş yığınlarımız kalmış..bırakta
onu da biraz sahiplenelim yani...
Ramazan TARHAN/Astronom/HARİTA MÜHENDİSİHayatı Kolaylaştırır
www.tarhanharita.net
Kemal beyin, hem yazdıklarıyla hayalimde canlandırdığı ev tasviri ve hemde çizerek bana hediye ettiği muazzam tablo için teşekkür ederim. Okuduğum her satırda geçmişteki evlerin içerisinde dolaştım ve hayalimde çok rahat canlandırabildim. Karsambaçı hiç tatmadımsa da, karın saklanma şekli çok ilginç geldi bana. O zamanların son anlarına yetişebilmiş biri olarak, hatıramda kalan mutlu ve huzurlu aileler. Birbirine yardım can atan komşulardı. Umarım başka hatırladıklarımda olurda paylaşırız, hep beraber.
Görüşleriniz bizim için önemlidir
0342 5171254
Kemal Bey, cok guzel seyler yazmissiniz. Cizdiginiz resme de bakınca insan tekrar gecmişe donmek istiyor. Katkıda bulunmak isterdim ama yapabilecegim bir sey yok gorunuyor.
Ramazancığım, sahiplenelim katılıyorum ama belki bu insaat muhendislerinin mimarların ve muteaahitlerin yapması gereken bir is biraz da. Nizip'te korkunç bir mimari anlayış var. (Mimari kelimesini burda kullandıgım için mimarlardan ozur dilerim. 5 metre yuksekliginde bir ambar, ikinci katı binlerce digeri gibi aynı olan bir daire. Apartmanlardan bahsetmeye gerek de yok galiba. Bence eski mimariyi yeniye nasıl uyarlayabiliriz biraz da onu tartışmalıyız. Tabi simdi yapılan tartışma da çok faydalı kesinlikle.
Kemal abim bizleri geçmişe götürmeyi amaçlamış ve bunu başarmışta.
Valla abi karsambaçı bende birkaç kez yedim ve Nizip'in dışında hiç bir yerde duymadım.
Ellerine sağlık, defalarca okudum.
Ben kimim..?
HER IRK IRKIM OLMUŞ…HER RENK RENGİM, HER DİL DİLİM OLMUŞ…IRKÇILIĞIN GİREMEDİĞİ YÜREĞİMDEN SOR BENİ..KİM OLDUĞUMU MERAK EDİYORSAN KAFKAS KARTALI ŞEYH ŞAMİLDEN,
KUDÜS FATİHİ SELAHADDİN EYYÜBİDEN SOR BENİ..
orhancelik27@windowslive.com
Sayın Ramazan Tarhan'a, sayın Muharrem Kaplan'a, sayın admin'ime
sayın Orhan Çelik'e, sayın Nizipli Mehmet'e örnek duyarlılıkları için teşekkür ederim.
DUYARLI OLANLARA NE MUTLU
DUYARSIZLARA YUH OLSUN
KÖSTEK OLANLARA İSE ÜÇ KEZ YUH...