Şahinbey Bey Savaşları:
Gaziantep’teki Fransızlar tamamen mahsur bir vaziyete düşmüşlerdi. Şehirden çıkamıyor, dışarıdan da kuvvet alamıyorlardı. Erzakları bitmişti. Katmadaki ikinci Fransız Tümen Kumandanlığından boyuna yardım istiyorlardı. Düşmanın bu sıkışık durumunu sürdürmek ve sonunda şehri terke mecbur etmek için Kilis’ten gelecek yardım kuvvetlerine engel olunması Heyeti Merkeziyece kararlaştırıldı. Bu gereği yerine getirecek tecrübeli, bilgili bir kumandan araştırılmağa başlandı. O sırada esaretten dönen ve İstanbul Hükümetince Nizip Askerlik Şubesine memur edilen Üsteğmen Mehmet Sait Efendi (Şahin Bey) Antep’e gelmişti. Heyeti Merkeziye azasından Ahmet Muhtar (Göğüş) Bey, Şahin Beyi yakından tanıyor ve yüksek vasıflı kahraman bir subay olduğunu biliyordu. Şahin Beyi Heyeti Merkeziye ile tanıştırdı ve Gaziantep-Kilis yolu Kuvayi Milliye Kumandanlığı için en münasip subay olduğunu anlattı. Şahin Bey kendine yapılan bu teklifi tereddüt etmeden seve seve kabul etti. Ve tek silahı ile Kilis yoluna hareket etti. Çapalı Köyünde karargah kurdu. Köylerde henüz teşkilatlanmış milli kuvvetler yoktu. Her köyde 5-10 silahlı vatandaş vardı. Şahin Bey güzel konuşan, karşısındakine etki yapan, her görüştüğü insanı kendine sevgi, saygı ve biraz da korkuyla bağlayan bir şahsiyetti. Çevre köylerin ileri gelenleri ile konuşuyor onlara millet, vatan sevgisinin ne demek olduğunu, işgalin doğuracağı neticeleri, beliğ ve veciz bir tarzda ve onların anlayacağı bir dille anlatıyor ve her konuştuğu kişiyi kendine bağlıyordu. Ayrıca köylere çıkıyor ve her köyde aynı sohbetler yapıyor, köylerin silahlanmasını ve gereğinde kendine yardımcı olmalarını sağlıyordu. Şahin Bey bu çalışmaları sonunda çevre köylerde milli ruh vatan duygusu etrafında toplanmış, teşkilatlanmış MİLLİ MÜFREZELER meydana getirdi. Bunların her birine ayrı ayrı vazifeler verdi. Biri Acar sırtlarında, biri Kertil’de, biri de Bostancık ve Elmalı sırtlarında olmak üzere üç müdafaa hattı tespit ve buralarda siper kazılması için çevre köyleri memur etti. Bu siperlerde gece gündüz nöbetçilerin de bulunmasını temin etti.
Antep – Kilis yolu üzerinde asayiş ve emniyet mükemmeldi. Çeteler kendilerine Şahin Bey’in kumanda ettiği süre içinde çevre halkının mal ve mülkünün, ırz ve namusunun hakiki bekçileri durumuna gelmişlerdi. Bu durum Şahin Beyin tutumunun tabii bir sonucu idi. Hatta Heyeti Merkeziyenin gönderdiği çadırlarda mutfaklar kurdurmuş, çeteleri orada pişen yemeklerle iaşe etmiş, çetelerin halka yük olmamasını sağlamıştı. Zaman zaman çevre halkının kendisi için gönderdiği yemekleri reddetmiş, çeteler için pişen yemeklerden yemeyi daha uygun bulmuştu. Siperlerin önüne kurduğu bir çadırda oturur, gelen heyetleri, çete reislerini orada kabul ederdi. Yıllarca dağlarda kalmış, eşkıyalık etmiş çete reisleri onun önünde diz çöker oturur, emirlerini ilahi bir emir gibi telâkki ve kabul ederlerdi.
8 Mart 1920 de Kilis’ten Antep’e hareket eden iki bölük piyade ve bir takım süvariden kurulu bir Fransız müfrezesine karşı ilk savaş verildi. Düşmanın hareketini haber alan Şahin Bey, maiyetindeki 30 40 çeteyle düşmana saldırdı. Kendi en önde gidiyor: “Vurun aslanlarım, koman yavrularım” diye bağırıyordu. Silah seslerini duyan çevre köyler halkı, her yönden koşarak geliyor ve savaşa katılıyordu. Durumun kötülüğünü anlayan düşman savaşarak Kilis’e dönmek mecburiyetinde kaldı. 18 Martta Akçakoyunlu’dan Kilis’e gelmekte olan büyük bir Fransız kuvveti, Seve Boğazının Şahin Bey kuvvetleri tarafından çevrildi. Sabahtan akşama kadar şiddetli bir savaş devam etti. Öğleden sonra şiddetli bir yağmur başladı her tarafı kesif bir sis kapladı. Köylü çeteler yalınayak silahları ile savaş meydanına koşuyorlardı. Akşam olunca müfrezeler köylere çekildiler, düşman da gecenin karanlığından faydalanarak perişan bir halde Kilis’e girebildi. Erlerinden bir çoğu karargahlarını bulamamış sokaklarda gecelemişlerdi. bu da onların nasıl bir paniğe kapıldıklarını göstermektedir.
Şahin Bey’in üçüncü ve son savaşı 25 Martta başladı. 25 Martta üç piyade taburu, topçu ve süvari birlikleri ile 400 arabadan kurulu bir düşman kuvveti saat 15,00' te hareket etti. Anez Köyü yanında çadırlı ordugahta geceledi. 26 Mart sabahı fecirle birlikte Acar Köyünden Kantara Köyüne kadar uzanan bir cepheden taarruza geçtiler. Şahin Bey kuvvetleri 6 saatlik çetin bir savaştan sonra düşmanın sayı ve silah üstünlüğü karşısında geri çekilmek zorunda kaldı. Çekilen müfrezeler yaralı ve şehitlerini alarak tamamen köylerine dağıldılar. 27 Mart sabahı Kertil sırtlarında 25-30 kadar maiyetiyle düşmanı karşılayan Şahin Bey, adım adım savaşarak akşama doğru Bostancık kuzey sırtlarına çekildi. Antep’ten ve köylerden gelen çetelerle tutulan siperler, 28 Mart sabahı düşmanın şiddetli topçu ateşi himayesinde yaptığı taarruz neticesinde, milli kuvvetler her taraftan ricata başladı. Şahin Bey sol kanadı takviyeye uğraşırken cephe tamamen bozulmuş ve düşman Dokurcum Değirmeninin güneyindeki sırtı tutmuştu. Durumun kötülüğünü ve hiçbir mukavemet ümidi kalmadığını gören Şahin Bey, bindiği hayvandan atlamış, şoseye doğru koşarak tek başına bir orduya karşı aslanlar gibi savaşmış; süngülenerek şehit olmuştur. Gazi şehrin bu kahraman evladı, bu insanüstü davranışı ile hemşehrilerine verdiği “ DÜŞMAN ARABALARI CESEDİMİ ÇİĞNEMEDEN ANTEP’E GİREMEZ.” Şeref sözünü, bu kanlı fakat muhteşem bir tablo halinde tarihe hediye etmiş, onu halk şairinin dilinde destanlaştırmıştı:
“Şahini sorarsan otuz yaşında
Süngüyle delindi köprü başında
Çeteler toplanmış ağlar başında
Uyan Şahin uyan gör neler oldu
Sevgili Antep’e Fransız doldu.”
Böyle büyük bir kahramanın Nizip'te görev yapmış olması Nizip için bir onur kaynağı.
Bunun için de Nizipte bir anıt yapılmalı.