PARANIN KÖLE OLMASI..
- Burada insanların fırınlarda kuyruğa girme dertleri yok; para sıraya giriyor. Hemen hemen her fırında elli santim uzunluğunda bir tahta parçası veya küçük taşlar oluyor. Paranızı veya evinizin, arabanızın anahtarını bu taşın ya da tahtanın altına koyuyorsunuz. Paranın veya anahtarın sırası gelince fırıncı kaç ekmek istenildiğini sorup ona göre ekmeği hazırlıyor. Sırada paranız yoksa beyhude beklemiş oluyorsunuz. Bir veya iki ekmek alacaklara çoğu zaman müsade ediliyor. Bazı fırınlar bayanlar ve erkekler için ayrılmış iki kısımdan oluşuyor. Kadınlara öncelik sağlandığı gibi çoğu zamanda eşit davranılıyor. Kimse telaş etmiyor, kargaşa çıkarmıyor. İnsanlar parayı sıraya sokmakla onun kölesi olmadığını gösteriyor sanki! Canım yurdumda insanların kuyruklarda yaptıkları haksızlıkları, tuhaf kavgaları hatırlayınca paranın kuyruğa girmesini çok etkileyeci buldum doğrusu.
MEYVELER AĞAÇLARIN SÜSÜ..
EFENDİMİZİN DOĞUM GÜNÜ..
- Hemen hemen hertürlü meyvenin evlerin bahçelerinde yetiştiği bir coğrafya burası. Sıcak olmasına sıcak: 54 dereceye çıkacak kadar. Nar, kayısı, armut, mandalina, zeytin, üzüm, hurma, yeni dünya gibi meyveler evlerin bahçelerinde görmek mümkün. Lâkin meyvelerin çoğu pek toplanmıyor. Sebep çeşitli olabilir: Birincisi ağacın süsü olarak kalması, ikincisi ev sahiplerinin, “Ben evimdeki yetişen ağaçtaki meyveye ihtiyaç duymuyorum” düşüncesi ile gururlanması, bir diğeri düşünce ise bakkal kazansın olabilir. Öyle ya da böyle evlerden genellikle portakal toplanmıyor. Dalında kalıyor. Bizim de bahçemizde iki ağaç portakal var. Doğrusu ilk yıl biz de heyecanla toplamıştık. Baktık ağaç sanki çırılçıplak kalmış. Sarı sarı meyveler gül gibi duruyormuş meğer. Bu yıl dokunmadık. Mart ayı olmasına rağmen sarı sarı portakallar bir ağacın yapraklarını süslüyor. Önce garip bulduğumuz bu durum bizim de hoşumuza gitti. Ama yine de zeytinlerin toplanılmamasını anlamış değiliz. Zeytinler dalında olgunlaşıp yerlere dökülmesine rağmen toplanılmıyor. Bu kadar bahçeli evin olduğu bölgeye nasıl su yetişiyor o da ayrı bir husus.
yazı/foto: magpak ( Son fotograf: Alihan Hasanoğluna aittir.)
- Efendimizin doğum günü burada tatil. Kutlamalar ise ciddi anlamda yapılıyor: Komşu çocukları kapı kapı dolaşıp şeker, lokum dağıtıyorlar. Yani çocuklar bayramda kapı kapı dolaşıp şeker, para toplamıyor tersi oluyor. Evler, dükkanlar, camiler süsleniyor. Evlerin dışına özel ışıklar yapılıyor. Efendimizin ismi çoğu zaman bu ışıklarda renkli olarak yanıp sönüyor. Her caminin içi ve dışı da aynı şekilde süsleniyor. Yine çoğu mahalle camilerinde her yatsıdan sonra programlar tertip edildiği gibi , o gece de sabaha kadar camiler açık ve sürekli ilahiler ve Kur’an okunuyor. Okullarda özel programlar yapılıyor. Öğrenciler, çeşit çeşit tatlı dağıtıyorlar. Yani televziyon başında canlı yayın mevlüt programı seyretmenin ibadet hükmüne geçtiği gibi düşünülen canım ülkemi hatırlayınca kısa da olsa bu notu yazmayı düşündüm. Ama yurdumda her nisan ayında Kutlu Doğum Haftası düzenlenmesi ise ayrı bir güzellik. -Erbil-