Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış;
Marifet bu, gerisi yalnız çelik- çomakmış...

*********
Seni aramam için beni uzağa attın,
Alemi benim, beni kendin için yarattın!...

*********

Düşünün, ben ne büyük rütbeye
tutkuluyum!
Çünkü onun kulunun kölesinin kuluyum!

*********
Sual: Ey Veli, insan nasıl olmalı söyle!
Cevap: son anda nasıl olcaksa hep öyle..

*********
Son gün olmasın dostum, çelengim,
top arabam
Alıp götürsün beni, tam dört inanmış adam.

*********
O demede ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e “Hoşgeldin” diyebilmekte hüner..

*********
Öleceğiz; müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümüde öldüren Rabbe secdeler olsun.

*********
Ölüm güzel şey: budur perde ardından
haber...
Hiç güzel olmasaydı ölürmüydü Peygamber?

*********
Dünyada her nimeti bıraksam ne çıkar ki?
Orda o varken, burda bırakılmaz ne var ki?

*********
Kazanda su kaynasa sanki ben pişiyorum;
Bir kuş bir kuş öldürse ben can çekişiyorum.

*********
Alemin küfre göre hem başı hem sonu”hiç”
“iki hiç” arasında varlık olur mu hiç?..

*********
Kuyruğu etrafında dönen kedi hayrette:
Alim ki hayreti yok, ne boş yere gayrette!...

*********
Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse
her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!...

Sağlıcakla kalın...!

Haftaya görüşmek üzere...

TLF: (0342) 518 02 11
GSM: (0532) 495 22 17
E-Mail: doganhoca@mynet.com

Yorumlayan: DERKENAR tarih 25.09.2006
Necip Fazılı çok severim.Pekçok eserini okudum. O bir dava adamıydı. Kelimeleri sakız çiğner gibi kullanırdı. Kimsenin aklına gelmeyen deyişler vardır onda. Büyük bir tefekkür insanı o. Entellektüel bir şair yazar tiyatrocu fikir adamı. Nazım hikmette öyledir. O da bir dava adamıdır. Kaliteli bir şairdir. Fikirlerine katılmasam bile hakkını teslim edelim.
teşekkürler doğan bey

--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: yusufpolat tarih 25.09.2006
Necip Fazıl Kabaran bir Sel gibidir.Yer yer aydınlık yer yer bulanık..(Cemil Meriç)

--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: demhat tarih 26.09.2006
GİDERKEN HERHANGİ BİR HUSUSTA BOŞLUK BIRAKMADAN GİDEN ERLERDEN.HÜRMETLE ANIYORUM.allah rahmet eylesin,rabbim onu şeyhi ile birlikte haşreylesin

--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: oktay.cankesen tarih 29.09.2006
Büyük üstadımızı bize hatırlattıgı için Dogan hocama tesekkür ediyorun bende üstadın bir birinden güzel eserlrinin içinden beni çok etkiliyen bu esesrini sizlerle paylasıyorum. SAKARYA TÜRKÜSÜ

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..



--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: oktay2 tarih 29.09.2006
KİM NE DERSE DESİN O ŞAİRLERİN PİRİDİR.AMA MALESEF MİLLİ EGİTİM KİTAPLARINDA KENDİSİNE PEK YER VERİLMİYOR.