Evet, aynen öyle...
alýntý:
"quote" coskun demiþki:
Kissadan Hisse: Eski bir Cin atasozu soyle der ; Gul veren elde gul kokusu kalir. .
Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandir ..
Evet, aynen öyle...
alýntý:
"quote" coskun demiþki:
Kissadan Hisse: Eski bir Cin atasozu soyle der ; Gul veren elde gul kokusu kalir. .
Sevilen insan sevgisini insanlara veren insandir ..
bireysel emekli, sadece üye...
ALÝBEY BÝR DÖNDÜN PÝR DÖNDÜR KARDEÞ
BENÝ HEP KAVGALARIMDAN BÝLDÝLER... YARIM BIRAKTIGIM OKUL ,
BÝR BÝR TEMBEHLEYEN ANAM, SEVDÝGÝM KIZ, SEVGÝDÝMÝ BÝLMEYEN KIZ.
gül bahçesine girenler gül kokarlar.
ÇOOK GÜZEL
Mehmet kardeþ bu güzel yazýlarýn için çok saðol...
Bir önerim var þimdi yazýlarýmýza yorumda yapalým ki daha bir ilgi çekici olsun ne dersin?
Gül bahçesinin nadide gülleri olmak dileðiyle...
gönlümüzün gülü çoþkun abim bu güzel yazýyý bizimle paylaþtýðýn için çok saðol..
hayatýn gerçek yüzüne baþka bir pencereden bakmak...eline saðlýk kardeþ...
eleþtirmek için deðil deðiþtirmek için var olalým...
olur abý sen dedýkten sonra neden olmasýn saygý duyarým
Aþký Ya Yaþarsýn Yada Yazarsýn...
Diyen Þair Sonra da
Ne Yaza Bildik... Ne de Yaþayabildik...
Demiþ...
SaRýma LaRciverRt Ol...
Dayan be gönlüm!.
Bîçâre deðilsin, Yaradan sana yâr..
Kimsesiz deðilsin, yanýnda "Kimsesizler kimse...si" var!
Biliyorum, Sýðmazsýn hiç bir yere, dünya sana dar!
Ama dayan gönlüm! Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahý var...
Delikanlý adamýn gözleri ýþýl ýþýldýr. Sýnýrlarýn ve çizgilerin bir güzelliði tanýmlamak için var olduðunu bilir. Çerçevelerin ve farklýlýklarýn ayýrmaya, dýþlamaya, bölmeye, itmeye deðil, yeniden tanýmaya yaradýðýný öðrenmiþtir. Öyle gözünü kat kat katarakt baðlamýþ gibi kendisine yakýn olanlarý gözlerine kilitleyip, kendisi gibi olmayanlarý kirli, puslu, neþesiz bir grinin biçimsizliðinde eritmek yazmaz delikanlýlýðýn kitabýnda. Trabzonlu delikanlý ne kadar can parçasý ise, Diyarbakýrlýsý da o kadar ana kuzusudur anasýnýn gözünde. Yirmi küsür yýl kadar önce, yeni doðduklarýnda, beþik kertmesiyle ’düþman’ yazýlmadýlar birbirlerine.
Delikanlý adamýn yüreði pýrýl pýrýldýr. Sevmenin, sevilmenin, aþýk olmanýn, sevgilinin gözlerinin içine bakmanýn taraf tutmadýðýný bal gibi bilir. Aþk padiþah fermanýný tanýmadýðý gibi; cumhuriyetin ’misak-ý millî’ sýnýrlarýný da hesaba katmaz. Kalp, siyasî haritalara göre açmaz kanatlarýný. Politikacýlarýn kalplerini masa altýna saklayarak çizdikleri ’masa üstü’ çizgileri ciddiye almaz. Karþý köyden ’sarý gelin’ de olsa sevdiði, bizim köyün Mihriban’ýnýn sarý saçlarýna dolandýðý gibi dolanýr gönlü. Acýlarý, ayrýlýklarý, kayboluþlarý, ölümleri, yýkýlýþlarý adamýna göre kategorize etmeler delikanlýlýða sýðmaz.
Delikanlý adam bileðinin hakkýyla elde eder asaletini. Öyle doðuþtan ayrýcalýklara fit olmaz; þikeli baþarýlarla övünmez; hakkýný vermediði etiketi yakasýna takýp hava atmaz. Asaletin damarlarýnda dolaþan kanýn biyokimyasýna deðil, Rabbine hakkýyla kul oluþuna baðlý olduðunu pekâlâ bilir. Hep hatýrýndadýr ýrkýný kendisinin seçmediði. Kendisini ýrkýndan, köyünden, babasýndan, dedesinden dolayý övenlere gülüp geçer. Eliyle emeðiyle tek bir taþ koymadýðý duvarlar üzerine basarak yükselmeyi kendine yakýþtýrmaz. Olsa olsa, asil dedelerinin torunu olmaya çabalar, güzel iþlerle anýlan milletine yakýþýr þeyler yapmaya özen gösterir. Ýlkokul yýllarýndan beri belletilen ’etrafý düþmanlarla çevrili ülkedeyiz’ telkinlerine kanýp, sýnýrlarýn ötesine adým atmaya korkmak delikanlýnýn iþi deðildir.
Delikanlý adam delikanlýlýðýn Rabbine kul olmaktan geçtiðini bilir. Peygamberleri ’en delikanlý’ adamlar bilir. Babasýna baþ kaldýracaksa, ’genç’ Ýbrahim[as] gibi isyan eder. Yapýp ettiklerini sorgulamadan kuþaktan kuþaða aktaran kokuþmuþ törenin kanlý ve kirli ipine baðlamaz aklýný. Dimdik durur Ýbrahim[as] gibi. Erkekliðini ispatlayacaksa, yakýþýklý Yusuf[as] gibi durur þehvetle süslenmiþ billboardlar karþýsýnda. Erkek olmanýn önüne gelen yýlýþýk çaðrýlara, gözünü boyayan sýð aþufteliklere, tenden ötesini vaad etmeyen, hatta teni bile vaad etmeyen sýrnaþýk teklifsizliklere kapýlanmak olmadýðýnýn farkýndadýr. Ýntikam almak gerekirse kendine çektirenlerden, Mekke’yi fetheden Muhammed Aleyhisselatüvesselâm’ýn yaptýðýný yapar. Düþmanlýk edenlere, onlarýn kendisine yaptýðýnýn aynýsýný yapmaz; kötülüðün yerine yeni bir kötülük daha eklemez. Kötülüðün yerine iyiliði koyar; onlarýn yaptýðýnýn tam tersini yapar. Ýntikamýný böylece alýr.
Delikanlý adam eline silah almadan önce kitap alýr, Kitab’ý alýr. Dedelerinin, bugünkü küraesel güclerin yerinde yeller eserken, korktuklarý için deðil, þirin gözükmek için de deðil, laik olduklarý için hiç deðil; kopkoyu müslüman olduklarý için, bütün Ýbrahimî dinlerin hatýrasý olan Kudüs’ün kapýsýna ’Lâ ilâhe illâllah’dan sonra ’Ýbrahim halîlullah’ levhasýný yazdýrdýklarýný okur. Delikanlý adam, duruþunu, bir ihtilal nefretiyle yeryüzüne kusulmuþ, kaba ve softa ’ulusalcýlýk’ üzerinden deðil, dini sýðlaþtýrýp taraftarlýða dönüþtüren, gerçeði siyasallaþtýrýp ’öteki’ne çevrili mýzrak gibi karikatürleþtiren, oryantalist icadý ’Ýslamcýlýk’ üzerinden de deðil; kendi kalbini kendisini bildiðinden çok bilen Rabbine adam gibi teslim olmanýn inceliði üzerinden belirler. Heva ve hevesini alt etmeyi büyük cihat diye öðreten, öfke ve nefretini yeneni en delikanlý pehlivan ilan eden incelikler Peygamberinin[asm] gül nefesiyle inceltir kendini. Bilir ki, müslüman incedir, incelir, incitmez, incinmez.
Delikanlý adam, sevdiðini serseri kurþunlara kurban etmeyi hak etmemiþ bir kadýnýn acýyla fýsýldadýðý ’bir bebekten katil yaratan karanlýk’a, bugünlerde, yeni bebeklerin doðduðunu görüp ’nur’a kandil olmak için yanýp tutuþur. .
SENAÝ DEMÝRCÝ.
Delikanlý adamýn görüþü keskindir. Bütün renkleri en ince tonlarýna kadar görür, hem hoþ görür, hem derinlemesine görür. Bilir ki güneþtendir her renk; farklý da olsa, aykýrý da dursa, kendince, kendi halince bir ýþýk sunar renkler. Öyle doðuþtan renk körlüðüne mahkûm olmuþ garipler gibi, her þeyi ille de kendi gördüðü renk içine týkýþtýrmaya çalýþmak delikanlýya yakýþmaz. Yeryüzünde Rum bebeklerin mavi gözleri de, Kürt bebeklerin sarý saçlarý da, Türk bebeklerin ak elleri de sevilesidir. Kýzýlderili oturan boða da, sarý tenli Hiro da, kara tenli Uko da, soluk benizli Rachel de rahmet güneþine ayný mesafede durmaktadýr, þefkat ýrmaðýnýn yataðýnda yýkanmaktadýr.
Delikanlý adam sýnýr tanýmaz. Yeryüzünün her köþesine adým atmaya hakký olduðunu bilir. Yurtiçi de yurtdýþý da ayný derecede ’cennet’tir. Vatanýný politikacýlarýn çizdiði çizgiye göre deðil, kalbinin aþk kanatlarýný açýp açamamasýna göre, düþüncelerini bir kelebek gibi özgürce uçurup uçuramadýðýna bakarak belirler. Bilir ki, Peygamberin arkadaþlarý Mekke’de, hem Kâbe’nin yaný baþýnda olduklarý halde, hem de Hz. Peygamber’in[asm] dizi dibinde yaþadýklarý halde, gerektiðinde müslüman olmayan ancak adil bir kralýn yönettiði Habeþistan’ý vatan eyleyebildiler. Yok öyle huysuz ihtiyarlar gibi, zaten Allah’ýn mülkünde olan ülkelerin taþýna topraðýna küsmeler, göðünü yermeler, güneþini beðenmemeler...
Delikanlý adamýn kalbi dupdurudur, dipdiridir. Aþkýný mala mülke göre ayar etmez. Sevgisini ýrkýna, kanýna, memleketine göre taksim etmez. Muhabbetlerini çýkarlarýn, yaranmalarýn, ******lýklarýn terazisinde tartmaya kalkmaz. Sevdi mi adam gibi sever; ’adam’a muhabbet eder, ’insan’ý sever. Tenin sýðlýðýna sýðýþtýrmaya çalýþmaz aþkýný. Gövdenin kuytularýna düþürmez muhabbetini. Suretlerin tuzaðýna kaptýrýp ucuzlatmaz sevgisini. Kadýnýn kiþiliðini diþiliðine indirmez. Diþiliði beden parçalarýna bölüþtüren sözde güzelliklere razý olmaz. Fazlasýný ister; azla yetinmez. Hazlarýný tene yapýþtýranlarýn eksilerek h/az alacaðýný bilir. Kiþilik bekler sevdiðinden, kiþilikli sever. Teninin deðdiði yere ruhuyla akýn eder. Kalýbýný koyduðu yerde kalbiyle de var olur.
Delikanlý adamýn sevinçleri de hüzünleri de büyük olur. Kalbini duvarlarýn berisine, sýnýrlarýn gerisine hapsetmez. Kapýnýn dýþýndakilerle de ilgilidir. Sýnýrlarýn ötesindekilerle de nefes alýp verir. Sadece yakýný görüp uzaklarý vurdumduymazlýðýn, ilgisizliðin, sevgisizliðin körlüðüne itmek yakýþmaz delikanlýya. Hayallerinin uzandýðý yere kadar uzanýr ülkesi. Özlemlerinin yükseldiði her zirveye umutlarýnýn bayraðýný asar. Baðdat’a düþen bombalarý Bursa’ya düþmüþ gibi dert edinir. Bosna’nýn yetimleriyle aðlar. Necef’in þehitleriyle teselli bulur. Beyrut’ta uykularý füze çýðlýklarýyla delik deþik edilen bebelerin ateþli alnýnda gezdirir ellerini.
Kendini doðduðu yere göre tanýmlamak delikanlýlýðýn defterinde yazmaz. Baþýný topraðýndan yukarý kaldýrýr. Bakýþlarýný herkesi ve her yeri görmek için yukarýda tutar. Hemþerilerinin yanýnda bir baþka sevindirik olur olmasýna -ki bunda ayýplanacak bir þey de yoktur. Ancak, asýl yurdunu büyük büyük büyük... babasýnýn yurdu bilir. Adem’in[as] gözlerini hayata açtýðý yeri, yani Cenneti, yani sonsuzluðu, yani ebed ülkesini asýl yurdu bilir. Kendini kendine ’Cennetli’ diye tanýtýr da, ’Cennetlik’ olmak için yapýlacaklarýn ince hesaplarýyla incelir, yücelir. Eninde sonunda yurduna döneceðini bilir. Bilir de, elini asýl yurduna yakýþýr iþlerde tutar, dilini asýl vatanýnda sonsuzca çýnlamaya deðer sözlere vurur.
Delikanlý adam sözünün arkasýnda durur. Haramý helâli bilir. Haramý kendisine kuru bir yasakmýþ gibi sunanlara aldýrýþ etmez. Harama el uzatmamayý, yalana tenezzül etmemeyi, boþ sözlerle oyalanmamayý, sýnýrlarýndan öte sarkmamayý Rabbine verdiði sözün hatýrý sayar. Helalle yetinirken, kendine ait olmayana el uzatmamayý ilke edinirken, sýradan bir kýsýtlanmýþlýk duygusuyla, istemeye istemeye deðil, angarya yükleniyormuþçasýna hiç deðil; verdiði söze ve söz verdiði Zat’a hürmeti gereði seve seve, koþa koþa, coþa coþa yaþar.
SENAÝ DEMÝRCÝ
ÝNSANLIK ZOR ÝÞ...
Yani daha diyeyim mükemmel bir sekilde anlatmýþsýn delikanlýgýgý tþkler........
Ýnsanlar Ýçin En Güzel Hediye Hiç Masrafý Olmayan
Ama Degeri Çok Olan Ufacýk Bir Gülümsemedir...
senai demirci yazýlarý hep süperdir bu yazýsýndada döktürmüþ...