Osman sen olmasý gerekeni söylüyorsun ama günümüzde bunlar uygulanmýyor, þeyhler þýhlar yani sah t e karlar müridlerini her emeli için kullanýyorlar, buna cinsel istismar dahil.
Osman sen olmasý gerekeni söylüyorsun ama günümüzde bunlar uygulanmýyor, þeyhler þýhlar yani sah t e karlar müridlerini her emeli için kullanýyorlar, buna cinsel istismar dahil.
T.C VATANDAÞI, NE MUTLU TÜRKÜM DÝYENE
Ululemre itaat vardýr.
Allahýn yeryüzündeki temsilcisi Devlet Baþkanýdýr
Böyle deriz.
Devlet Baþkaný Allah mý?
Deðil
Devlet Baþkanýna isyan etmek.
Küfürle özdeþtir.
Þeyhte
Müridine göre
Allahýn yeryüzündeki temsilcisidir.
Konuyu
Hiç kimse Abdulaziz Hoca gibi görmedi.
Tasavvufu
Abdulaziz Hoca hiç bir zaman anlayamacak
Ben þahsen onda gördüðüm bu.
Ona tek tavsiyem
herhangi bir tekkeye gidip
birkaç ay orada kalmasýdýr.
Osman Demir Istanbul
Hiç bir þeyh kimsesyi bir þey için kullanmaz.
Osman Demir Istanbul
Bu konu istismara çok açýktýr, allah korkusunu verdiðin kiþiye istediðini yaptýrabilirsin Atatürk bu yüzden tekke ve zaviyeleri kapattý ve halifeliði kaldýrdý. Allah korkusunu baþka yönlere çekmeyin, ben allahtan korkmam onu tam tersine çok severim.
T.C VATANDAÞI, NE MUTLU TÜRKÜM DÝYENE
Olur!!! onu karýþtýrma, buna dokunma, OLDU... Orada kiþinin yorumu yok, iki kiþinin karþýlýklý konuþmasý var.hayret yav. 500 sene evvel desen güzel þeyler olmuþ, ama þimdi babadan oðula geçen saltanat kurulmuþ...akýllý olun akýllý.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.
Allah iyiliginizi versin emi) Bi uyutmadiniz!
Abdulaziz hocayi zimmen Mahmud efendiyi sahsen tanirim.
Mahmud agabeyim kesinlikle haklisin ve sana katiliyorum ve ayni zamanda Osman abime de ancak Muslum abime katilmiyorum cunku bir takim cahillerin baska cahillere tabi olmasini dine yakistirmak dogru degil!
Ota yandan iste gorulen bu tartisma dinde 'iradeyi' ispatlar. Tarih boyu islam ulemasi ve tebaasi zihin yormus insana verilen en buyuk nimet 'akli' one cikarmistir. Bu tartisma olmasa zaten insanlik bir yere varamazdi. Bu sorgulamadaki tek muhteva Islamdadir.
Ülen sende get de yat artýk.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.
Mahmut yanlýþ anlýyorsun.
Temsil kelimesi
burada akýl danýþýlacak
yol göstercek
yapýlmasý gerekenleri anlatacak, hatýrlatacak olarak algýlanmalý.
Tasavvuf konsunda çok sorgulayýcý olma
Sana HZ. Musa ile Hýzýr A.s.nin hikayesini Kurandan
okumaný tavsiye ediyorum.
Allah Peygamberini
Hýzýr diye bir adamla nasýl
arkadaþlýk ettiriyor.
Tasavvufu Anlayamýyorsan
Suç bakýþ tarzýndadýr.
Hýzýr olamayabiliriz.
Ama Hýzýr olmak isteyenlere
siz ... bir þeyler deme hakkýna sahip deðiliz.
Bu konu metreyle anlaýþacak bir konu deðil.
Sevgi ile ancak bilinir.
O yüzden sen Hz. Musadan daha bilgili deðilsin.
Abdulaziz Hoca gibiler hep vardýr.
Ama onlar Sevgiyi metreyle ölçmeye çalýþan insanlardýr.
Hallacý Mansur da asýldý.
Yani benim vermek istediðim þu.
Kiþilere bakýp
Onlardan bütününe ulaþamayýz.
Yani nasýl Müslümanlara bakýp
Ýslamý anlayamazsak...
Sufilere bakýp
Tasavvufu belkide anlayamayýz.
Çünkü Aþk
herkeste baþkadýr.
Hiç kimse diðerinin sevdiðinde beðenmez
Sevme þeklinide.
Ama saf bir örnek
Veli ne demek istiyorsan
Þeyhlik var mý diyorsan
Vardýr
Þeyhte vardýr
Velide
Kuran bunu
Hýzýr A.s. ile açýklamýþtýr.
Kim Hýzýr Kim Musa
diyecek olursan
Bu beni aþar.
Herkes
kendi þahsýna
bir Hýzýr bulabilir.
Osman Demir Istanbul
Murþid ve murid kelimeleri günümüzde o kadar çok yýpratýldýki 3 yaþýndaki çocuðun öcüden korktuðu gibi toplumun bir kýsmý belki de haklý olarak endiþe ve önyardý ile bakýyor bu arada þeytan ve nefs de boþ durmuyor tabi...
Bir zamanlarda hiç tarikatla ilgisi olmayan abdestinde namazýnda olan normal insanlarada hacý hoca, süpürge sakallý, takunyalý v.b yakýþtýrmalarla yýpratýldý, toplumun içine özellikle mümin insan görüntüsü verilen düzenbaz insanlarý sýrf müslümanlarý lekelemek için özellikle soktular hala da var... bu görüntü ile menfeat saðlayanlarda olmuþtur.
Hal böyle iken biz kendimize hoþ ve kolay gelen yolu deðil doðru olan yolu bulup seçmeliyiz, bu konuyu suistimal eden ve ettirenler hep olmuþtur olacaktýrda durum böyle olunca tümünü ayný kefeye koyarak ayný muameleye tabi tutmak en büyük yanlýþ olur.
Yukarýdaki yazýda Þeyh efendi diye bahsedilen zat ve Bayýndýr hocanýn konuþmalarýnýn altýnda en baþtan beri bir önyargý mevcut ve bu konuþma konuya ölçü olacak nitelikte saf ve tarafsýz deðil.
Biz baþkalarýnýn düþünceleri ile deðil, Kuran-ý Kerim, sünnet, hadisler ýþýðýnda tasavvuf penceresinden bakabilirsek mürþid ve mürid iliþkisini bir nebze anlayabiliriz ayrýca herkesin bunu anlamasýda þart deðilidr ancak sakýncalý olan genel anlamda suizan ederek tüm mürþid ve müridler þöyle vebal altýndadýrlar v.s demektir.
Kiþi mürþidine tabi olurken ve olmazdan önce gayrimüslüm deðildir müslüman ve dinin esaslarýný en azýndan büyük küçük günahlarý bilecek kadar bilgi sahibidir ayrýca iradesi de kendi hükmündedir hatta ilk tabi olduðunda tasavvuf ve tarikatý bilmediði için kafasýnda oluþan sorulara içerden ve dýþardan cevap arar, bulduðu cevapla birlikte niyetinide saðlam tutarak idaresiyle tüm bunlarý harmanladýðýnda yolunu net bir þekilde seçer.
Bu yolun ilk þartlarýndan biri de edeptir nefsi ayaklara altýna almaktýr, kemalata doðru atýlan adýmdýr, kalbin her çarpýþýnda niye yaratýldýðýný düþünmeye sevk edecek derecede zikirdir, ölümü hatýrlamaktýr, ölüm rabýtasý yapmaktýr... tüm bunlarý müridlere yapmaya teþvik eden büyükler sizce þirkin ne olduðunu bilmezler mi? topraðýn altýna gireceði günü sadece müride mi rabýta yaptýrýrlar, ibret almazlarmý Allahýn büyüklüðünü sadece dilleri ilemi konuþurlar ......
yahu ne kadar saçma sapan bir konuþma resim yasak ama heykel serbest olsa... -- Eee bunlarýn heykelini karþýnýza alýp rabýta yaparsanýz putperestlik olmazmý.!?
Hangi Müslüman bunu kabul eder hangi müslüman niyetini böyle bozar da mürþidinin heykeli ile rabýta yapar medet umar, hangi mürþid bunun milyonda bir ihtimallede olsa þirke düþürecek bir davranýþý telkin eder.!!
Bir kaç cümle de Yunus'a söyleyin ama bu arada kabaðýn sahibi kýssasýný da gözardý etmeyin.
Gel ey derviþ Hakký bulayým dirsen
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Resulün cemalin göreyim dirsen
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Niceler gider mürþid arayý
Arayanlar buldu derde devayý
Bin yýl da okursan akdan karayý
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Nice bin yýl bunda kalayým dirsen
Cümle kitaplarý bileyim dirsen
Her harfine yüz bin mana da virsen
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Kadilar müftiler cümle geldiler
Kitaplarýn herkes yere kodýlar
Sen bu ilmi kimden aldýn didiler
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Eylenen aþýklar gidelüm bile
Nice sadýklarýn baðrýný dele
Muhammede delil Cebrail bile
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
Yunus Emre bunda mana var indi
Bir kamil mürþide sen de var imdi
Hazreti Musaya Hýzra var dendi
Bir kamil mürþide varmayýnca olmaz
YUNUS EMRE
Ýslam'ý kurtarmayý býrakýn, Ýslam'la kurtulmaya bakýn.
Demekki bu konuda ortak noktada buluþamayacaðýz...Sizin doðrularýnýz size benim doðrularým bana. Allah teala hazretleri hepimizin hidayetini arttýrsýn ve doðru yoluna ulaþtýrsýn.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.
[QUOTE=felsefefe;196153]
Sana HZ. Musa ile Hýzýr A.s.nin hikayesini Kurandan okumaný tavsiye ediyorum. Allah Peygamberini Hýzýr diye bir adamla nasýl arkadaþlýk ettiriyor.
--Bak bakalým nasýl arkadaþlýk ettiriyormuþ Osman......
20- GÝZLÝ ÝLÝMLER
(Ýlm-Ý Ledün - Ýlm-Ý Bâtýn)
Ýlm-i ledün, Allah tarafýndan verildiði iddia edi*len özel bir bilgi anlamýnda kullanýlýr, ilm-i bâtýn da aynýdýr. Kimi þeyhlere böyle bir ilim verildiði iddia edilir. Bu iddia onlarýn kutsal*laþtýrýlmasýna yol açar.
ÞEYH EFENDÝ- Manevi yolu iyi bilen ve salik*leri o yola ulaþtýrabilen bir þeyh aramak þeriatýn emirlerindendir[1].
BAYINDIR- Eðer bu sözle insana hak yolu gösterecek ve bu yolda ona örnek olacak bir öðretmene ihtiyaç olduðunu söylemek isti*yorsanýz doðrudur. Her insanýn bir terbiyeciye, bir ustaya ve öðretmene ihtiyacý vardýr.
ÞEYH EFENDÝ- Þeyhlerin sahip olduðu ilim ilm-i bâtýndýr. Bu her*kese verilmemiþtir. Allah ondan razý olsun, Ebu Hureyre þöyle demiþtir: “Ben Re*sulüllah sallallahu aleyhi ve sel*lemden iki kap dolusu ilim al*dým. Bunlar*dan birini size naklettim. Diðerini de nakletmiþ ol*saydým boynumu vu*rurdu*nuz.”[2] Ýþte bizim il*mimiz bu ilimdir.
BAYINDIR- Ebû Hureyre’nin nakletmediði ilmi kimden aldýnýz? Kaynaðý, delilleri ve dayanaðý olma*yan þey nasýl ilim olabilir?
ÞEYH EFENDÝ - Kehf suresinde Hýzýr'la arka*daþlýðý anlatýlan Hz. Musa, olaylarýn gerçek yü*zünü gö*remediði için iti*raz etmiþti. Hýzýr aleyhisse*lamýn ilm-i le*dünnü ol*duðu için iþin iç yüzüne vakýf olu*yordu. Ayette “Ona, kendi katýmýz*dan bir ilim öðretmiþ*tik.” (Kehf 18/65) buyurulmaktadýr. Ýþte ilm-i batýn, ilm-i ledün bu ilimdir.
BAYINDIR- Hz. Hýzýr’la bera*ber olan Hz. Musa bu ilmi öðrenemediyse siz nasýl öðrendiniz? Bu ilmin size de öðretildiðinin delili ne*dir?
ÞEYH EFENDÝ - Ebu Hureyre’nin sözü nedir?
BAYINDIR- Ebu Hureyre’nin sözünün nesi delildir? Ebu Hureyre “Ben Re*sulüllah sallallahu aleyhi ve sel*lemden iki kap dolusu ilim aldým. Bunlar*dan birini size naklettim. Diðe*rini de naklet*miþ olsaydým boy*numu vu*rurdunuz.”[3] diyor. O nakletmediðine göre siz nasýl öðrendiniz?
Bakýn; Hýzýr aleyhisselâm ile ilgili Buharî’de uzun bir hadis vardýr. Konuya açýklýk getirdiði için hadisi aynen nakletmek yararlý olacaktýr.
Übeyy b. Ka’b Muhammed sallallahu aleyhi ve sel*lemin þöyle dediðini bildirdi: "Musâ aleyhis*selâm Ýsrailoðullarýna konuþma yapmak üzere kalktý. Ona, “Ýnsanlarýn en bilgi*lisi kimdir?” diye so*ruldu. O da “En bilgili benim.” dedi. Allah Teâlâ onu ayýpladý. Çünkü bütün ilmi ona vermemiþti. Ona: “Ýki de*nizin kavuþ*tuðu yerde kul*larýmdan biri var, o senden bilgilidir.” diye vahyetti.
Musa dedi ki, “Rabbim! Onunla nasýl bulu*þabilirim?” Allah Teâlâ dedi ki, “Sepete bir balýk koy ve yanýna al, balýðý nerede kaybeder*sen o oradadýr.”
Musa yola ko*yuldu. Genç hizmetçisi Yuþa b. Nûn ile birlikte yürüdüler. Sepet içinde ba*lýðý da sýrtladýlar. Bir kayanýn yanýna ge*lince baþlarýný koyup uyudular. Balýk sepetten çýktý, denize doðru yol alýp gitti. Hz. Musa ve genç hiz*metçi*sinde bir gariplik vardý. Gecenin arda kalanýnda ve gün boyu yürüdüler. Sabah olunca Musa genç hiz*metçisine dedi ki, kahvaltýmýzý getir, bu yolculuk bizi epey yordu.
Belirtilen yeri geçinceye kadar Hz. Musa bir yorgunluk duy*mamýþtý. Genç hizmetçi dedi ki, “Gördün mü, kayanýn orada dinlendiðimiz za*man balýðý unutmuþum.” Musa dedi ki, “Ýþte istediðimiz buydu.” Ýzlerini takip ederek geri dön*düler.
Kayanýn ya*nýna vardýlar baktýlar ki, orada ku*maþa bürün*müþ bir adam var. Musa selam ve*rince Hýzýr dedi ki, “Güven*lik[4] nere burasý nere”
O, “Ben Musa’yým.” dedi. Hýzýr, “Ýsrailo*ðullarýnýn Musa’sý mý?“ diye sordu. “Evet” dedi ve ekledi: “Sana öðretilmiþ olgunluktan bana da öð*retmen için sana tabi olabilir mi*yim?” Hýzýr dedi ki, “Ya Musa, sen benimle bir*likte ol*maya da*yana*mazsýn. Ben Allah’ýn bana öð*ret*tiði bir ilmi bi*liyorum ki sen onu bilmezsin. Sen de Alla*h’ýn sana öðret*tiði bir ilmi bilirsin ki, ben onu bilmem.” Musa dedi ki, inþallah be*nim sabýrlý olduðumu göreceksin, sana hiçbir ko*nuda karþý çýkmam.”
Bunun üzerine deniz sahilinde yaya olarak gitmeye baþla*dýlar. Kendi gemileri yoktu. Bir gemi geldi, ona binmek için konuþtular. Hýzýr’ý tanýyan oldu, ücret almadan gemiye al*dýlar.
Bir serçe gelip ge*minin kena*rýna kondu, ga*ga*sýný bir iki kere denize daldýrdý. Hýzýr dedi ki, “Musa, benim ve senin ilmin, Allah’ýn ilmin*den an*cak þu serçe*nin gagasýyla deniz*den al*dýðý kadar bir þeydir.
Hýzýr tuttu gemi*nin tahtalarýn*dan birini söktü. Musa dedi ki, “Bunlar bizi, ücret almadan bindirdi*ler, sen de tuttun onlarý batýrmak için gemi*lerini deldin.”
Hýzýr, “Demedim mi, sen benimle beraber ol*maya dayanamaz*sýn.” dedi. Musa: “Unuttuðum için kusuruma bakma” dedi.
Hz. Musa’nýn ilk karþý çýkmasý unuttuðu içindi.
Yürüdüler, baktýlar ki, bir erkek çocuk arka*daþ*larýyla bir*likte oy*nu*yor. Hýzýr üstten çocu*ðun ka*fasýný tuttu ve eliyle yerinden çýkardý (boynunu kýrdý). Hz. Musa hemen atýldý: “Bir cana karþýlýk ol*madan temiz bir caný öldürdün ha?” Hýzýr dedi ki, “Sana demedim mi, sen be*nimle beraber olmaya dayanamaz*sýn, diye?”
Yürümeye devam edip bir yere geldiler, yemek istediler ama halk onlarý konuk etmekten ka*çýndý. Önlerine, yýkýlmak üzere olan bir du*var çýktý. Hýzýr eliyle duvara iþaret etti, sonra onu doðrulttu. Musa dedi ki, “Ýs*te*seydin buna kar*þýlýk bir ücret alabi*lirdin.” Hýzýr dedi ki, “Ýþte bu beni senden ayý*rýr.”
Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki, “Musa*‘ya Allah rahmet eylesin; çok is*terdik ki, sabýr göstersin de bir*likte yapacak*larý daha çok þey bize anlatýl*sýn[5].”
Burada Hz. Hýzýr’ýn þu sözü dikkati*mizi çekiyor:
“Ben Allah’ýn bana öðrettiði bir ilmi biliyorum ki sen onu bilmez*sin. Sen de Allah’ýn sana öðrettiði bir ilmi bilirsin ki, ben onu bilmem.”
Hz. Musa aley*hisselam Allah'ýn elçisidir. Elçiler Allah'ýn kendilerine verdiði görevi yaparlar. Bu da insan*lara doðru yolu göstermek ve onlara rehberlik yapmaktýr. Þu âyet bunu açýkça belirt*mektedir:
“Ey Elçi biz seni þahit, müjdeci ve uyarýcý ola*rak gön*derdik. Kendi izniyle Allah yoluna çaðýran ve aydýnla*tan bir lamba olarak.”(Ahzâb 33/45-46)
Bir elçinin yaptýðý davranýþlarý her insan ya*pabi*lir. Çünkü onlar örnek kiþilerdir. Onlarda Hz. Hýzýr’ýnkine benzer ga*rip davra*nýþ*lar görülmez. Elçilerin gösterdikleri mu*ci*zeler ise onla*rýn elçilikle*rini ispattan baþka bir gaye taþý*maz.
Hýzýr aleyhisselâmýn bilgisine elçi*le*rin ihti*yacý yoktur. Bunu anlamak için yukarýdaki üç olayýn iç yüzünü anlatan þu âyetleri oku*yalým:
“(Hýzýr, Musa'ya dedi kiÞimdi sana sabredemediðin þeyin iç yü*zünü bildireceðim:
O gemi, denizde çalýþan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu hale ge*tirmek istedim. Çünkü on*larýn ileri*sinde, tuttuðu gemiyi zorla alan bir kral vardý.
Çocuða gelince, onun anasý ba*basý mümin in*sanlardý. Bu*nun on*larý azgýnlýða ve kâfir ol*maya zorlaya*caðýndan korktuk.
Ýstedik ki, Rableri onun yerine kendilerine on*dan daha temiz ve daha merhametli birini ver*sin.
Duvar ise þehirde iki yetim ço*cuðundu. Altýnda onlara ait bir ha*zine vardý. Babalarý da iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, onlar olgunluk çaðýna girsinler de hazinelerini çýkarsýnlar. Bu, Rabbinin bir merhame*ti*dir. Yoksa bunu ben kendiliðimden yapmýþ deðilim. Ýþte senin sabre*de*mediðin þeyin iç yüzü.” (Kehf 18/78-82)
Bu olayýn ibret verici bir çok yönü vardýr. Bize göre en önemlisi þudur: Allah’tan gelen her þeye teslim olmak ve bizim için ha*yýrlý sonuçlar doðura*caðýna inanmak gerekir. Çünkü hoþumuza git*me*yen nice olaylar vardýr ki, daha sonra ne kadar gerekli olduðu ortaya çýkar.
Ýþte hikmet budur. Hikmet bir þeyin yerli ye*rinde olduðunu gös*teren þeydir. Bir olayýn hik*me*tini anla*ya*madýk diye üzü*lüp ümitsizliðe kapýl*maya gerek yoktur.
Elçilerde bu gibi garip davranýþlar görülmez. Çünkü onla*rýn davranýþlarý ümmetleri için ör*nektir. Ama Hýzýr'ýn da*vranýþ*larý örnek alý*namaz.
Yu*ka*rýdaki iþleri Hz. Musa yapsaydý ve bir Yahudi bunu örnek alýp anasýna ba*ba*sýna zahmet ve*recek diye bir çocuðu öl*dürseydi veya baþkasý gasp e*de*cek diye biri*nin malýna za*rar verseydi insanlar ara*sýnda emni*yet ve huzur kalýr mýydý? O za*man herkes yaptýðý garip davranýþa bir kýlýf bu*lup delil olarak da Hz. Musa’yý göstermez miydi?
Yukarýdaki hadis, þu sözleriyle bitmiþtir:
“Musa’ya Allah rahmet eylesin; çok isterdik ki, sabýr gös*tersin de bize, birlikte yapacaklarý daha çok þey anlatýlsýn.”
Hadis, açýkça gösteriyor ki, Hýzýr'dan öðrenilen*ler âyette belirtilenlerle sýnýr*lýdýr. Bu konuda Hz. Muhammed bile fazla bir þey bilmiyordu.
Bu gerçekler karþýsýnda artýk kim Hz. Hýzýr’a öðretilen ilmin kendine de öðretildiðini id*dia edebilir.
[1]- Ruhu'l-Furkan, c. II, s. 63.
[2]- Buharî, Ýlim, 42.
[3]- Buharî, Ýlim, 42.
[4]- Selam vermek güvenlik ve esenlik dilemektir. Hýzýr aleyhisselamýn toplumunda bu kelime ile selam*laþma olmadýðý için Hz. Musa'ya cevabý böyle olmuþtur. (Bedreddin el-Aynî, Umdet'ül-Kârî fî þerhi Sahîh'il-Buhârî, Ýstanbul 1308, c.I, s.601.)
[5]- Buharî, Ýlim, 44.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.
Bu iþi Abdulaziz le çözersen iþin içinden çýkamazsýn.
Hoca görüþüne delil alýp kafasýna göre koymuþ.
Hýzýr gibi adamý kim bilecek yada kim olacak.
Bunu ben bilemem.
Ama Hýzýr gibi insanlar vardýr dersem doðru olur.
Doðrusu bu.
Hýzýr gibi arkadaþ arýyorsan bulursun.
Sen ne yapmak istiyorsun onu bana söyle.
Hýzýrý bulup arkadaþ mý olmak istiyorsun.
Yoksa kendine Hýzýr arayanlarý yolundan çevirip
Hýzýrý ne yapacaksýn.
Gerek yok mu diyorsun?
Hýzýr var mý yok mu
Allah dostu var var mý yok mu?
Bu iki konuya kendin cevap verirsen ilerleme saðlarýz.
Abdulazizin cevabýný buraya yazma
Eðer Hoca benden cevap istiyorsa
Ben gider Abdulazizle konuþurum
Kendisi Ýstanbulda
iyi kötü yerini yurdunu bilirim.
Osman Demir Istanbul
Benim icin muhim olan 'ilim' ve irfandir. Dogru nerdeyse bilgi nerdeyse almaya calisirim.
Dedigim gibi heriki taraf da iddialarinda haklidir cunku bir noktada is 'itikada' dayanir ve bunu da zorlamak tartismak yersiz olur. Birseyi hepten mutlak dogru ya da yanlis diye degerlendirmek anlamli degildir. Ornegin 'Ruhul Furkan' bugune degin yazilmis en kapsamli tefsir kitabidir bu konuda en ufak suphe yoktur ama icinde itiraz edecegimiz meseleler de vardir. Ornegin Mahmud abimizin aktardigi beyanlar. Sonra insanlik tarihini Tevrata dayandirip 7000 yil onceye goturuyorlar. Halbuki M.O. 10000 yillarinda Misir'da hiyolagrif yazilar vardir! Sonra diyorlarki Ummu Seleme(r.a.) Hasani Basriyi emzirdi, cocugu olmayan kadin nasil sut verir? Daha bunun gibi ornekler ama terbiye nasildir? Adamlar hala basbas bagiriyor 'ben ne dersem diyeyim alip kabul etmeyin DeLiL isteyin' diye. Iste bu islam ahlaki ve ogretisidir. Hicbir seyi oldugu gibi kabul etmemek.
Gelelim Avrupanin isyan ettigi kilise ogretisine. Katolik kilisesi hala incilin insanlarca okunmasina musaade etmez. Rahipler okur sen de dinler ve kabul edersin! Sorgulayamazsin, itiraz edemezsin. Iste 'engizisyon' boyle isler. Bunu islamla nasil kiyaslarsin?
Geri kalmislik 'hata' yapilmistir gibi kavramlar ise izafidir. Teknolojik ilerleme insanliklik icin nekadar faydalidir hic sorguladiniz mi acaba? Yani olcuyu iyi ayarlamak gerekli. Misir'dan Yunan'a hadi Cin'i de katin bunun disindakilerde zaten Orta caga degin medeniyetten pek bisey bulamazsiniz!
Tekrarla yaziyorumki tarih belgeyle yazilir ve ne olmussa olmustur yine de 'Bizim Tarihimizdir'
Kendisi Ýstanbulda Süleymaniye Camiinin orada vakýfta duruyor,gitte biraz Kurandaki gerçek islamý öðren.Allah dostundan kastýn ne önce onu bir sorgula ...Sonrada bu yazýyý oku... Alýn size deforme edilmiþ kavramlar manzumezine bir örnek daha. Evliya (çoðul) -veli (Tekil) veya Allah Dostlarý diye nitelenen çarpýtýlmýþ ve çürümeye yüz tutmuþ kavramlar zinciri. Sokaða baktýðýmýz zaman; bu kavramlarý üzerinde taþýdýðý iddia edilen insanlar þöyle özelliklere sahiptirler:
Havada uçan, karada kaçan, þimþek gibi çakan arý gibi sokan, uyumayan, yemeyen-içmeyen, ölmeyen, misk-i amber (eski dilde deodorant, pörsümüþ dilde parfüm) kokan, Ankara’dan Ýstanbul’a terlik, ayakkabý, çakmak, kalem v.b. bilumum elle tutulur her cismi fýrlatabilen, fýrlattýðý zaman da 12’den isabet ettirebilen, kendilerine has giyim tarzlarý olan (iþlemesiz olanlar tercih sebebidir) tiplemelerdir.
Ayrýca; kaþýna gözüne bakýlmasý yassak olan, yanlarýnda fýsýldýyla konuþulabilen, gece rüyalarýmýzda, gündüz hayallerimizde fink atan, kendisiyle günün belli bir bölümünde þahsa münhasýr bluetooth (yeni dilde rabýta) baðlantý kurulabilen olaðan deðil duble olaðanüstü þahsiyetlere verilen sýfatlardýr.
Bir Mahmut olara benim bu özelliklere sahip bir dostumun olmasýný istemezdim. Bana aðýr gelir. Yanýmda taþýyamam. Bir baþkasýyla tanýþtýrmaya kalksam kekelerim. Nasýl tanýtacaðýz ki! Bu kadar özelliðinin olduðunu söylesem karþýmdaki melül melül yüzüme bakar. Beni bir insanlamý tanýþtýrýyor yoksa bir androitlemi diye,yada kafayý yediðimi düþünür, yada;
“Abicim dost mu tanýtýyorsun bilgisayar programý mý tanýtýyorsun, yoksa Harbi Poter filmini fazla mý seyrettin anlamadým gitti” dercesine alnýnýn kýrýþtýðýný görebiliriz.
Bir de; evvel zaman içinde kalbur üstü yaþamýþ birilerine izafe edilir bu sýfatlar. Kulaktan kulaða yayýlmýþ hikayeleri veya ardýnda býraktýklarý eserleri vardýr bunlarýn. Öyle bir hale büründürülmüþtür ki, Hani mimari bir projede 1 milimetrelik bir hata yaparsýnýz da, o proje bina olduðu vakit 10 metre yarýk olarak karþýnýza çýkar. Geçmiþe atýf yaparak kahramanlaþtýrmak da böyle bir þeydir.
Kahramanýmýz ne kadar yiyen-içen, uyuyan-uyanan, evlenen-boþanan, kanlý canlý elle tutulur, çimdiklediðin zaman “höst” diyebilen biri olsa dahi, günümüze gelene kadar çoktan “efsane” olmuþtur. En baþta saydýðýmýz özellikteki elbiseler çoktan üzerine giydirilmiþtir.
Peki biz bilebilir miyiz, kimin Allah dostu kimin Allah düþmaný olduðunu? Allah bildirmediði müddetçe biz bilemeyiz. Ýsmen sadece Ýbrahim’i (Selam olsun) bilebiliriz. Hangi arkadaþýnýz kiminle arkadaþ bunu bilebilir misiniz? Kimin kiminle ahbap-çavuþ iliþkisini bile bilemezken, Allah kimi dost edinmiþ bunu nerden bileceðiz? Allah kendi dostunu bizden daha iyi bilir. Allah’a dost olmak için gerekli sýfatlarý taþýmak baþkadýr, bir de Allah’a bazý þahýslarý dost izafe etmek bambaþkadýr.
Þu Allah dostu, bu Allah dostu. Allah’tan haber mi aldýnýz? Allah mý bildirdi size dostunun veya dostlarýnýn kim olduðunu? Bu ne cüret anlamak mümkün deðil. Haa, dostluk kriterlerini yerine getirmeye çalýþan bir insan görürsünüz. Adam Allah’ýn emir ve buyruklarýna göre, Ýbrahim gibi yaþamaya gayret ediyordur. Tabiri caizse temiz insandýr. O’na bile Allah dostu diyemezsiniz. Çünkü kalplerde olaný yalnýzca Allah bilir. Takva’nýn kimde olduðunu sadece O bilir.
Nasýl ki her insan kimin kendi dostu olduðunu, kimin düþmaný olduðunu ancak kendisi biliyorsa, Allah da kendi dostlarýný bizden iyi bilendir.
Aslýnda birilerine Allah dostu yakýþtýrmasý, ucuz yoldan torpille iþe yerleþme giriþimi gibidir. Güya bu Allah dostlarý, kendilerine baðlý insanlarýn her iþini görebiliyor. Bu dünyada tevbeleri kabul ediyor, onlarý kirden pastan arýndýrýyor, cennette malikane vaat ediyor, sýrat köprüsünde eteðinin altýndan güruhunu da geçiriyor, kabirde münker ile nekire bunlarýn yerine hesap veriyor.
Bu kadar iþi halleden adama tabiki bu sýfatý çok görmeyecekler. Ne de olsa iþin ucunda torpil var.
Hani Mistik dinlerin birinde bir kýssa vardýr.
Sofunun biri varmýþ. Gençliginden beri þeyhinin hizmetindeymiþ. Bu sofiye ne sorsalar edebinden cevap veremez ve hep “Ben bilmem Þeyhim bilir” dermis.
“Adýn ne?”
“Ben bilmem Þeyhim bilir”
“Nerelisin?”
“Ben bilmem Þeyhim bilir”
Artýk herkes bunun vereceði cevaba alýþtýðý için kimse ona soru sormuyormuþ. Tabi her ölümlü gibi bu sofu’da ölmüþ. Þeyh hazretleri çok üzgün tabi. Öldüðünün akþamý camideyken bir ara Þeyh durmuþ ve uzaklara doðru dalmýþ. Sonra da gülümsemiþ.
Sormuþlar þeyhe, hele gurban niye güldün?
Demiþ ki: Hani bugün ölen sofu vardý ya, kabirde münker ve nekir melekleri yanýna geldi. Sorular sorup durdu sofuya. O da “ben bilmem þeyhim bilir” dedi.
Ben de gidip onun yerine sorularý cevapladým.
Gördünüz deðil mi, ne dostlar(!) var þu dünyada.
Allah düþmanýmýn baþýna vermesin böyle fonksiyonel dostlarý.
Peki kimdir bu Allah dostlarý, veliler veya evliyalar.
Bir kere beþer olmalý ve beþer özelliklerini taþýmalýdýr. Acýktýðýný hissedebilen, tuvalete gidebilen, hasta olan, doktor yüzü gören, üþütüp sesi kýsýlan, nane-limon kaynatabilen, gülüp aðlayan biri olmalýdýr. Kýsaca önce insan olmalýdýr. Ayaðý yere basmalýdýr.
Bugüne kadar ismen bildiðim tek Allah dostu vardýr O da Ýbrahim’dir (Selam olsun).
Nisa/125) Ýyilik yaparak kendisini Allah’a teslim eden ve Ýbrahim’in dinine dosdoðru olarak tâbi olan kimseden, din bakýmýndan daha iyi kim olabilir? Allah, Ýbrahim’i dost (Halil) edinmiþti.
Hem de yakýn dost. Samimi dost. (Put kýran dost. Put icad eden deðil.) Demekki Ýbrahim’i örnek alan herkes Allah dostu olmaya adaydýr. Allah dostu olmanýn yolu ayette belirtildiði gibi þudur. “Ýbrahim’in dinine dosdoðru tabi olmak”týr. Bu dine dosdoðru tabi olan herkes, ister çoban Ali amca, ister Ayþe teyze, Mehmet, Müslüm, Mahmut, Osman, Kevin, Hans, her kim olursa olsun, Allah dostu olabilir. Olaðanüstü özelliklerinin olup olmamasý hiç önemli deðildir. Olmasý da mümkün deðildir zaten.
Allah’a yalan isnad etmek, Allah’a dost isnad etmek, Allah’a kendisinin bildirmediði bir takým þeyler isnad etmek kötü bir hastalýktýr. Her hastalýðýn bir devasý olduðu gibi, bunlarýn da devasý elbette Kur’an’dýr. Kur’an’a uzak olan bu dostlara (!)yakýn, bu dostlara yakýn olan da Allah’a uzak olur.
Bu tip masallardan etkilenmeyerek, yüzünü dosdoðru dine, hanif olan Ýbrahim’in dinine dönene, Allah’ýn berisinden dost/post arayýþýna girmeyen tüm Nizip.Com üyelerine ve insanlýða selam olsun.
Konu M.KÜÇÜK tarafýndan (10.06.09 Saat 08:46 ) deðiþtirilmiþtir.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.