valla huzeyfe abi yerimizi baþkalarý almýþ çabuk unutmuþsun beni neyse geldim inþ bi daha gitmeyi düþünmüyorum.....
fatmam valla þaþýrttýn beni sen bu kadar zekimiydin yaaaa.
neyse aferin aferin))))))).
valla huzeyfe abi yerimizi baþkalarý almýþ çabuk unutmuþsun beni neyse geldim inþ bi daha gitmeyi düþünmüyorum.....
fatmam valla þaþýrttýn beni sen bu kadar zekimiydin yaaaa.
neyse aferin aferin))))))).
Aslýnda söylediklerimden çok sakladýklarýmda gizliyim ben bu yüzden anlamak için konuþtuklarýmdan çok sustuklarýma kulak ver!!!
AB ye gýrmek için býz ugrasmýyruz sadece bundan çýkarlarý olan kýsýler ugrasýyor nedense bunuda TÜRK MÝLLETÝNÝN ustune atýyorlar.
Nizipli-mehmet’inyazdýklarýný anlayabileceðim günlerin gelmesini o kadar çok istiyorum ki...
BIR sey unutmuslar asma köpruyu kaldirsinlar o zaman TÜRKIYENIN bir kismi girmis olur
m t o
iþallah bayramda bulusursak ben sana tekrar soylerým .
Ümitsiz kalmak ölümü seçmektir. Gerçekten Allah kimseyi ümitsiz býrakmasýn...
<div BASÝT YAÞAYACAKSIN BASÝT </div <table cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" <tbody <tr <td colspan="2" <div style="MARGIN: 0px" </div <div style="BACKGROUND: white" "FONT-SIZE: 16pt; COLOR: navy" Basit yaþayacaksýn. BASÝT
Mesela susayýnca su içecek kadar basit...
Dört çýkacak, ikiyi ikiyle çarptýðýnda.
Tek düðmesi olacak elindeki cihazýn;
tek bir düðme, tek bir cümle gibi...
Sevince lafý dolandýrmadan söylediðin
"seni seviyorum" gibi.
Basit bir öpücük yetecek sana...
Basit, sýcak bir öpücük;ve o öpücükle dolacak tüm günlerin tüm düþlerin,öpücük için yapacaksýn
hayatýnýn kavgasýný,
öpücük için yiyeceksin hayatýnýn dayaðýný.
Kabak çekirdeði verecek sana
rakamlarýn veremediði mutluluðu.
El yazýsýyla yazýlmýþ eðri büðrü bir mektup olacak
en deðerli kaðýdýn -hep yanýnda taþýdýðýn, atmaya kýyamadýðýn.
Ýki harekette giyiniverecek,
iki harekette soyunuvereceksin.
Kýsacýk olacak uyanman,
ve yola çýkman arasýnda geçen süre;
Kýsacýk olacak sýcacýk kollara dolanman ve
yolculuklara çýkman arasýnda geçen süre.
Kendin bile anlayabileceksin yazdýklarýný;
bakýþlar bile anlatabilecek kendini.
Beklentilerin de basit olacak:
Kaf Daðý’nýn önünde bekleyecek mutluluklar.
Bir ýslýkta bulabileceksin en uzun dostluk romanýný;
ya da bir damla gözyaþý yaþatacak sana en ucuz aþk romanýný.
Pankreasýnýn saðlýðýna dua edeceksin
kapatýrken gözlerini.
Zafer iþareti yapacaksýn tuvaletten çýkarken.
Bir kaþarlý tost olacak aradýðýn
nasýl oturacaðýný bilemediðin sofrada,
parmaklarýn en kýymetli çatalýn.
Yine, ayný parmaklar çözecek en karmaþýk denklemleri.
Ýskender’in kýlýcý duracak avukat rehberinin yanýnda.
Bir filarmoni orkestrasý veremeyecek sana
kontrplak bir gitarda doðru basýlmýþ bir "fa diyez"in mutluluðunu.
Makyajý ilk "a" sýna kadar bilmen yetecek.
Temizlik kokacak en pahalý parfümün.
"Bilmiyorum" diyebileceksin bilmediðinde ve
Çok normal olacak "onu da" bilemeyisin.
Tek dereden su getirmen yetecek,
bir "istemiyorum" diyebilmeye,
Ne durduðu fark etmeyecek abanýn altýnda.
Saatin, sadece saati gösterecek,
Telefonunu sadece telefon etmek için kullanacaksýn,
Küçük bir not defteri olacak "bilgini" en hýzlý "sayan".
Basit yaþayacaksýn, basit.
Sanki yaþamýn bir gün sona erecekmiþ gibi
basit...
Nazým Hikmet </div </td </tr </tbody </table
Çocuk terbiyesi
Sual: Çocuðu nasýl terbiye etmelidir?
CEVAP
Çocuk, ana baba elinde bir emânettir. Çocuklarýn temiz kalbleri kýymetli bir cevher olup, mum gibi, her þekli alabilir. Küçük iken, hiçbir þekle girmemiþtir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz topraða hangi tohum ekilirse, onun mahsûlü alýnýr. Onun için “Aðaç yaþken eðilir” demiþlerdir. Bunun gibi çocuk da neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eðer hayrý âdet eder, öðrenirse hayýr üzerine büyür. Çocuklara îmân, Kur’ân ve Allahü teâlânýn emirleri öðretilir ve yapmaya alýþtýrýlýrsa, din ve dünya saâdetine ererler. Bu saâdete ana-baba ve hocalarý da ortak olur. Eðer bunlar öðretilmez ve alýþtýrýlmaz ise, bedbaht olurlar. Yapacaklarý her kötülüðün günâhý, ana-baba ve hocasýna da verilir.
Müslüman, emri altýnda bulunanlardan mes’ûldür. Hadîs-i þerîflerde buyuruldu ki:
(Hepiniz, bir sürünün çobaný gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduðu gibi, siz de evinizde ve emriniz altýnda olanlarý Cehennemden korumalýsýnýz! Onlara Müslümanlýðý öðretmezseniz, mes’ûl olursunuz.) [Müslim]
(Çocuklarýna Kur’ân-ý kerîm öðretenlere veya Kur’ân-ý kerîm hocasýna gönderenlere, öðretilen Kur’ân’ýn her harfi için, on kere Kâ’be-i mu’azzama ziyâreti sevâbý verilir ve kýyâmette, baþýna devlet tâcý konur. Bütün insanlar görüp imrenir.),
(Bir çocuk ibâdet edince, kazandýðý sevâb kadar, babasýna da verilir. Bir kimse, çocuðuna fýsk, günâh öðretirse, bu çocuk ne kadar günâh iþlerse babasýna da, o kadar günâh yazýlýr.) [S.Ebediyye]
(Çok müslüman evlâdý, babalarý yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gidecektir. Çünkü bunlarýn babalarý, yalnýz para kazanmak ve keyf sürmek hýrsýna düþüp ve yalnýz dünya iþleri arkasýnda koþup, evlâdlarýna Müslümanlýðý ve Kur’ân-ý kerîmi öðretmediler. Ben böyle babalardan uzaðým. Onlar da benden uzaktýr. Çocuklarýna dînlerini öðretmeyenler Cehenneme gidecektir.) [S.Ebediyye]
Kendinin yapmasý harâm olan þeyi çocuða yaptýran kimse, harâm iþlemiþ olur. Çocuklarýna içki içiren, kumara alýþtýran, müstehcen neþriyatý okumasýna sebep olan, yalancýlýk, hýrsýzlýk gibi kötü huylara alýþtýran, kýbleye karþý ayak uzatmasýna sebep olan kimse, günâh iþlemiþ olur. Dînimizin temeli, îmâný, farzlarý ve harâmlarý öðrenmek ve öðretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiþtir. Gençlere bunlar öðretilmediði zaman, Ýslâmiyet yýkýlýr, yok olur. Allahü teâlâ, Müslümanlara (Emr-i ma’rûf) yapmayý emrediyor. Yanî, benim emirlerimi, bildiriniz, öðretiniz buyuruyor. (Nehy-i münker) yapmayý da emrederek, yasak ettiðini bildirdiði harâmlarýn yapýlmasýna râzý olmamamýzý istiyor.
Kur’ân-ý kerîmde buyuruluyor ki:
(Kendinizi ve âile efrâdýnýzý Cehennem ateþinden koruyun!) [Tahrim 6]
Kur’ân-ý kerîmde, nefslerimizi ve aile efradýmýzý, yakýtý insan ve taþ olan Cehennem ateþinden korumamýz emredilmektedir. Elli-yüz senelik kýsa bir hayat için evlâdýmýzý dünya felâketlerinden korumaya çalýþtýðýmýz gibi, ebedî felâkete düçâr olmamasý için âhýretini de korumamýz lâzýmdýr. Bir babanýn, evlâdýný Cehennem ateþinden korumasý, dünya ateþinden korumasýndan daha mühimdir. Cehennem ateþinden korumak da, îmâný ve farzlarý ve harâmlarý öðretmekle ve ibâdete alýþtýrmakla ve kötü arkadaþlardan ve zararlý neþriyattan korumakla olur. Bütün fenâlýklarýn baþý, kötü arkadaþtýr. Kötü arkadaþlarý, onun, ******, yalancý, hýrsýz, ve saygýsýz olmasýna sebep olabilir. Senelerce de bu kötü huylardan kurtulamaz.
Ne zaman çocukta iyi bir hareket görülürse, onu takdir etmeli, mükâfatlandýrmalýdýr! Ýnsanlarýn yanýnda bazan onu övmelidir. (Amcasý benim çocuðum böyle yaptý) diyerek iyiye teþvik etmelidir. Bir kabahat iþler veya kötü bir söz söylerse birkaç defa görmezlikten gelmeli, (onu yapma) dememeli, azarlamamalýdýr. Sýk sýk azarlanan çocuk, cesâretlenir, gizli yaptýklarýný açýktan yapmaya baþlar. Yaptýðý kötü iþlerin zararý, kendisine tatlý dil ile anlatýlmalý, ikâz edilmelidir! Yapýlan iþ, dîne aykýrý ise iþin zararý, fenâlýðý ve neticesi anlatýlarak, o kötü iþe mâni olmalýdýr. Baba, baba olduðunu, büyük olduðunu hissettirmelidir! Anne, çocuðu babasý ile korkutmalýdýr!
Her gün bir müddet oynamasýna izin vermelidir ki, çocuk sýkýlmasýn. Sýkýlmak ve üzülmekten kötü huy hâsýl olur ve kalbi körleþir. Hiç kimseden para istemesine müsaade etmemeli, fazla konuþmamasýný, büyüklere saygýyý öðretmelidir. Ýyi insanlarýn güzel hâllerini anlatýp, onlar gibi olmaya, kötü insanlarýn kötülüklerini anlatýp, onlar gibi olmamaya dikkat etmesi öðretilmelidir.
Çocuða her istediðini almak ve lüks içinde yaþatmak uygun deðildir. Büyüyünce de her istediðini ele geçirmeye çalýþýr; fakat bunda muvaffak olamayýnca sukutu hayâle uðrar, isyânkâr olur. Kendimiz helâl yediðimiz gibi çocuklarýmýza da helâl yedirmeliyiz. Harâmla beslenen çocuðun bedeni, necasetle yoðrulmuþ çamur gibi olur. Böyle çocuklar da pisliðe, kötülüðe meylederler.
Çocuða, israf etmemesini, kanaatkâr olmasýný öðretmelidir. Bazan da yavan ekmek yemeðe alýþtýrmalýdýr. Kötü yerlere gitmesine mâni olmalýdýr! Çocuk kötülerin yanýnda ahlâksýz, yalancý ve hayâsýz olur.
Baba, ne devamlý asýk suratlý durmalý, ne de çocukla fazla yüz göz olmalý, konuþmasýnýn heybetini korumalýdýr. Çocuða babasýnýn malý ile, rütbesi ile övünmemesi tenbih edilmelidir! Tevâzu sâhibi ve kibar olmasý öðretilmelidir! Baþkalarýndan birþey almanýn zillet olduðu, veren elin alan elden üstünlüðü bildirilmelidir! Cimriliðin çirkinliði öðretilmelidir! Baþkalarýnýn yanýnda edebli oturmasý, ayak ayak üstüne atmamasý, lâubâli hareketlerden uzak durmasý telkin edilmelidir!
Fazla konuþmaktan çocuðu men etmelidir! Fazla konuþmanýn hayâsýzlýða yol açtýðý, çenesi düþüklüðün kötülüðü belirtilmelidir! Çocuk nasýl olsa konuþmasýný öðrenecektir. Maksat, ona icâb edince susmasýný ve büyüklerin sözünü dinlemesini öðretmektir.
Doðru da olsa, çokça yemin etmesine izin vermemelidir! Vara yoða yemin, kötü bir alýþkanlýktýr. Büyüklere hürmetin, yerini onlara vermenin ve herkesle iyi geçinmenin önemi anlatýlmalýdýr.
Çocuðu daha küçükken namaza alýþtýrmalýdýr. Büyüyünce namaz kýlmasý zor gelebilir. Baþkasýnýn malýný çalmayý, harâm yemeyi, yalan söylemeyi gözünde çirkin gösterecek þekilde anlatmalýdýr! Böyle yetiþtirip bülûða erince, bu edeblerin inceliklerini ona söylemelidir. Her iþi âdet olarak yapmamasý, niyetle, þuurla yapmasýnýn lüzûmu anlatýlmalýdýr. Meselâ, yemekten maksat, kulun Rabbine ibâdet etmesi, insanlara, vatanýna, milletine faydalý hizmetlerde bulunmasý, insanlarýn saâdeti için çalýþmasý olduðu öðretilmelidir. Dünyadan maksadýn, âhýret için azýk toplamak olduðu, zîrâ dünyanýn kimseye kalmadýðý, ölümün çabuk ve ansýzýn gelebileceði anlatýlmalý, (ne mutlu o kimseye ki, dünyada iken âhýret azýðý elde eder, Cennete ve Allahü teâlâya kavuþur) demelidir. Küçük yaþýnda böyle terbiye edilirse, taþ üzerine yazýlan yazý gibi olur ve kolay kolay silinmez. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
(Bütün çocuklar, müslümanlýða elveriþli olarak dünyaya gelir. Daha sonra bunlarý, ana-babalarý hýristiyan, yahûdî ve dinsiz yapar.) [Taberânî]
Hadîs-i þerîfte müslümanlýðýn yerleþtirilmesinde ve yok edilmesinde en mühim iþin, çocuklukta ve gençlikte olduðu bildirilmektedir. O hâlde, her müslümanýn birinci vazîfesi, evlâdýna Ýslâmiyeti ve Kur’ân-ý kerîmi öðretmektir. Evlâd ni’metinin kýymeti bilinmezse, elden gider. Bunun için (Pedagogie), yanî çocuk terbiyesi, çok kýymetli bir ilimdir.
Ýslâm dînine karþý olanlar, bu mühim noktayý anladýklarý içindir ki, (Gençliðin ele alýnmasý birinci hedefimizdir. Çocuklarý dinsiz olarak yetiþtirmeliyiz) diyorlar. Ýslâmiyeti yok etmek ve Allahýn emirlerinin öðretilmesini ve yaptýrýlmasýný engellemek için, (Gençlerin kafalarýný yormamalýdýr. Din bilgilerini büyüyünce kendileri öðrenirler) diyorlar.
Bugün, bütün hýristiyan ülkelerinde, bir çocuk dünyaya gelince, buna bozuk dinlerinin icâblarýný yapýyorlar. Her yaþtaki insanlara, hýristiyanlýðý titizlikle aþýlýyorlar. Müslümanlarýn îmânlarýný, dinlerini çalmak ve yok etmek ve onlarý da, hýristiyan yapmak için, Ýslâm ülkelerine paket paket kitap, broþür ve kaset gönderiyorlar.
O hâlde, müslümanlar din câhillerinin hîlelerine, yalanlarýna aldanmamalý, çocuklarýmýza sahip olmalýyýz. Onlara sahip olmak da, dînimizin emirlerine uygun olarak yetiþtirmekle olur. Ahlâký deðiþtirmek mümkün olduðu için Peygamber efendimiz, (Ahlâkýnýzý güzelleþtirin) buyurmuþtur. Zaten din, güzel ahlâk demektir. Þu hâlde dînin emrine uyup yasak ettiðinden kaçan, huyunu deðiþtirip güzel ahlâklý olur. Güzel ahlâklý olan da iki cihânda rahat olur.
En vahþî hayvan bile terbiye ile ehlileþtiriliyor. Hiçbir zaman elma çekirdeðinden portakal olmaz. Fakat elma fidanýný büyüterek, lüzûmlu aþý ve kültürel tedbirlerle kaliteli elma veren bir aðaç olarak yetiþtirmek mümkündür. Bunun gibi insan tabiatýnda bulunan bazý arzûlar yok edilemez, fakat terbiye edilebilir.
Terbiyede dayak atýlmaz.
1- Çocuðu dövmek ahlâkýnýn bozulmasýna, hýrçýnlaþmasýna sebep olur.
2- Dayakla büyüyen çocuk esnek olmaz.
3- Dövülmek, çocukta ana-babaya karþý kýzgýnlýða yol açar. Çocuk kendi yaptýðýnýn kötü bir þey olduðunu düþünmez, kendini suçlu görmez, kendini döveni suçlar.
4- Dövülen çocuk, kýzdýðý zaman, o da þiddete baþ vurur, bir baþkasýný döver. Böylece dayak, saldýrganlýða sebep olur.
5- Sözden anlayacak yaþtaki çocuða dayak atýlmaz. Sözden anlamayan çocuðuna hafifçe vurmak yeter. Baþa, yüze tokat atmak, sopa ile dövmek çok zararlýdýr. Bu ancak iþkenceciye yaraþýr.
Bir þeyi, zýddý kýrar. Kötü huylarý, iyi huylar yok eder. Bu bakýmdan kendini zorla da olsa, iyi iþler yapmaya alýþtýrmalý, onlarý âdet hâline getirmelidir! Çocuk, ahlâký iyi olan insanlarla arkadaþlýk ettirilirse, güzel huylar kendiliðinden onun tabiatý olur. Çocuklar böyle yetiþtirilirse, dünya ve âhýret saâdeti elde edilir.
Terbiyede esas olanlar
Sual: Çocuklarýmýzý nasýl terbiye etmeli, terbiyede esas olanlar nedir?
CEVAP
Terbiyede, bunu yap, þunu yapma demek yerine, örnek olmak gerekir. Bunun için, (Lisan-ý hâl, lisan-ý kalden entaktýr) denmiþtir. Yani insanýn hâl ve hareketi, sözünden daha etkilidir.
Bir örnek:
Bir ticaret kervaný gelip, gece Medine’nin dýþýna kondu. Yorgunluktan uyudular. Halife Hz. Ömer, bunlarý görünce, Abdurrahman bin Avfa, (Bu gece bir kervan gelmiþ. Hepsi kâfirdir. Ama bize sýðýnmýþtýr. Eþyalarý çok ve kýymetlidir. Yabancýlar, yolcular bunlarý soyabilir. Gel, bunlarý koruyalým) dedi. Sabaha kadar bekleyip, sabah namazýnda camiye gittiler. Kervandaki bir genç uyumayýp, bunlarý takip etti. Soruþturdu, bu iki kiþiden birinin Halife olduðunu öðrenince, gelip, arkadaþlarýna anlattý. Halifenin bu hareketinden, Ýslâmiyetin hak din olduðunu anlayýp, hepsi müslüman oldu.
Baba, sigara içiyor, kumar oynuyorsa, çocuðuna bunlarý yapma demesi o kadar etkili olmaz. Bunlar kötü olsa babam yapmaz der. Ýyi þeyler, fedakârlýklar yapýlýrsa, örnek teþkil eder. Çocuða iyilik yapmanýn faydasý anlatýlmalý. Böylece çocuk bencil olmaktan kurtulur. Bencil yetiþenler kendilerini topluma uyduramaz, hatta örf, âdet ve kanun tanýmaz olur.
Terbiyede esas olanlar:
Zekâ: Çocuk, ilk gördüðü eþyayý tetkik etme, kurcalama ve sorup öðrenmeye heveslidir. Onun için çocuklara hep iyi ve güzel þeyler gösterilmeli ve sorularý doðru cevaplandýrýlmalý. Böyle çocuðun düþünme kabiliyeti geliþmiþ olur.
Ruh: Hassas ve alýngan çocuklara acý da olsa gerçekleri görmesi ve tahammül edebilmesi öðretilmelidir. Katý ruhlu çocuklar ise onu duygulandýracak, örnekler vererek, hassas olmasýna çalýþýlmalý.
Ýrâde: Güçlü iradeye sahip olmasýna çalýþýlmalý. Zayýf irâdeli çocuklarý biraz serbest býrakýp kendine olan güvenini arttýrmalý. Ýrâdesi kuvvetli çocuklarda ise terbiye daha sert olmalý. Ancak yine sevgi ve anlayýþ göstermek þarttýr.
Terbiyede þunlar önemlidir:
Din: Allahýn iyi, çalýþkan ve dürüstleri sevdiðini, onlarý cennete koyacaðýný, kötüleri sevmediðini ve bunlarý da cehennemde cezalandýracaðýný öðretmeli.
Sevgi: Terbiyede sevgi gibi, ciddiyet de çok önemlidir. Ana babanýn geçimsizliði, hele ayrýlýðý çocuk ruhunda fýrtýnalar koparýr.
Ceza ve mükâfat: Bunu yaparsan, þunu vermeyiz, sokaða çýkarmayýz gibi bazý cezalar uygun ise de, kesinlikle dayak atýlmamalý. Cezâ kalb kýrýcý olmamalý, kimsenin önünde de yapýlmamalý. Yerinde Yaþýna göre oyuncak veya bisiklet almak gibi mükafat verilmeli. “Bu bisikleti Kuran-ý kerimi hatmettiðim için babam bana aldý” diyebilmeli.
Oyunlar: Yaþýna uygun olarak, çeþitli sporlar bedenin ve zekanýn geliþimini saðlar.
Çevre: Hadis-i þerifte, (Kiþinin dini, arkadaþýnýn dini gibidir) buyuruldu. Ýyi çevre ve iyi arkadaþ edinmelidir.
SELAM VE DUA ÝLE
DUA
Ey kendisinden baþka ilah olmayan, her þeye gücü yeten, hiç bir þeye muhtaç olmayan, hükümranlýðýnda ortaðý bulunmayan, Rahman ve Rahim olan Rabbimiz!
Bizi felaketlerle, bela ve musibetlerle, zulüm ve baskýlarla, imtihan ediyorsun (2/155-156)
"Yalvarýp yakarsýnlar diye sizi darlýk ve sýkýntý ile sýnadýk" (6/42, 7/94). "Onlar sýkýntýya uðrayýnca yalvarmalý deðiller miydi?" 6/43) diye ikazda bulunuyorsun.
Ýþte yalvarýyor ve yakarýyoruz.
Korkarak ümit ederek ve huþu içinde boyun bükerek sana dua ediyoruz7/56,30/16,21/90)
Ey Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik (7/23), felaketlerimizi kendi ellerimizle hazýrladýk (4/79), eðer bizi baðýþlamaz ve bize acýmazsan, muhakkak ki hüsrana uðrayanlardan oluruz.(7/23)
Ey Rabbimiz, biz "Ýlah" ve "Rab" olarak sadece seni tanýdýk, sana inandýk, sana güvendik, indirdiðin Kitaba iman ettik, Rasulüne tabi olduk. Bizi þahitlerle beraber yaz.(3/53)
Ayaklarýmýzý sabit kýl (2/250) ve hidayetten sonra kalplerimizi kaydýrma (3/8)
Ey Rabbimiz, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme (7/155)
Ey Rabbimiz, bizi þu zalimlerin arasýna katma! (7/47)
Ey Rabbimiz, bizi inkarcýlar için bir oyun ve eðlence aracý yapma! (60/5)
Ey Rabbimiz, unutur ya da bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!
Ey Rabbimiz, bizden öncekilere yüklediðin gibi bize de aðýr yük yükleme!
Ey Rabbimiz, gücümüzün yetmediði iþleri bize taþýtma.
Bizi affet, bizi baðýþla, rahmetini yaðdýr üstümüze!
Sen bizim Mevlamýzsýn!
Ýnkarcý, nankör topluma karþý bize yardým et (2/286)
Ey Rabbimiz, enkaz altýnda kalarak, suda boðularak ve yanarak ölmekten sana sýðýnýrýz.
Ey Rabbimiz, üzerimize sabýr yaðdýr ve yürekten sana baðlanan kimseler olarak canýmýzý al!(7/126)
Ey Rabbimiz, bize bu dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem azabýndan koru! (2/291)
Ey Rabbimiz, hesabýn görüleceði gün bizi, anamýzý, babamýzý ve bütün mü’minleri baðýþla.(14/41)
Ey Rabbimiz, duamýzý kabul buyur (14/40). Doðrusu Sen dualarý iþitensin (3/38).
Rahman ve Rahim olan alemlerin Rabbi ve din gününün yegane sahibi Allah’a hamd olsun.
Yalnýzca Sana kulluk ediyor ve yalnýzca Senden yardým diliyoruz.
Bizi kendilerine nimet verdiklerinin yolu olan Sýrat-ý Müstakim’e ulaþtýr. Gazaba uðrayanlarýn ve sapanlarýn yolundan bizleri koru. (1/7)
AMÝN
SELAM VE DUA ÝLE
Okullarda Duygusal Zeka
Nuran KANSU
Bugüne kadar okullarda, sadece çocuklarýn derslerden aldýklarý notlar ve zekalarý onlarýn baþarýlarý hakkýnda karar verici bir olgu olmuþ, buna karþýn, onlarýn günlük hayatlarýndaki sorunlarýna çözüm bulabilmeleri, arkadaþlarý ile iyi iliþki içinde olabilmeleri gibi, bugün ve ileride, baþarýlý ve mutlu birer birey olmalarýný saðlayacak duygusal ve sosyal becerilere yeterince önem verilmemiþtir.
Bu yaklaþým, okullarda disiplin problemlerinin artmasýna, gençler arasýnda sigara ve ********** kullanýmýnýn çoðalmasýna yol açtýðý gibi, aileleri ile problem yasayan çocuklarýn sayýsýndaki artýþa, intihar olaylarýna, gençler arasýnda saðlýksýz kýz-erkek iliþkilerine ve sonuç olarak akademik baþarýsýzlýk yüzünden okuldan ayrýlmalara neden olmaktadýr.
Hýzla deðiþen, güvensiz ve saðlýksýz iliþkilerin, kaygý ve olumsuzluklarýn arttýðý dünyada, çocuklarýn zorluklarý ve engelleri aþabilmeleri, saðlýklý, mutlu, ve üretken birer birey olabilmeleri onlarýn duygusal zekalarýný geliþtirmelerine baðlýdýr. Duygusal zekanýn geliþmesi, zihinsel beceri ve yetenekleri olumlu yönde etkileyerek çocuklarýn akademik açýdan baþarýlý olmasýný saðlayacaktýr.
Duygusal Beynimiz ve Öðrenme:Yapýlan araþtýrmalar duygusal beyin (amygdala) ile düþünen beyin (neokorteks) arasýnda kuvvetli bir bað olduðunu göstermektedir. Beyine dýþardan gelen bütün veriler ve bilgiler beynin düþünce ile ilgili olan kýsmýnda iþlemden geçmeden önce beynin duygusal kýsmýna gider ve orada deðerlendirilirler. Bilgiler amygdalada deðerlendirildikten sonra duygusal bir görev alýr ve neokortekse gelirler. Duygularýmýz mantýk ve düþünmeyi umursamayacak derecede kuvvetlidirler. Beynimizin duygusal kýsmý amygdala, rasyonel düþünen beynimizden daha hýzlý çalýþýr ve sonucun ne olacaðýna önem vermeden derhal harekete geçer. Bir duygu oluþtuðunda neokorteks anýnda muhtemel davranýþlarý analiz eder ve en iyi ve en uygun olanýný seçerek harekete geçer. Amygdala ile neokorteks uyum içinde görünse de, biri duygusal açýdan alarma geçip haber verdiðinde öteki daha sakin davranýp mantýklý davranýþlar seçse de her an alarm durumunda nöbette bekleyen amygdala kolayca aþýrý tepki gösterip kuvvetli duygularýn düþünme ve mantýk yeteneklerimizi bozmasýna sebep olabilir. Bu durumda neokorteksin bellek oluþturma yeteneði tehdit edilir. Bu da öðrenmemizde önemli rol oynayan hafýzanýn çalýþmasýna engel olur. Üzgün olduðumuz zaman yeterince iyi düþünemiyor olmamýzýn nedenlerinden biri de budur.
Beynin duygusal merkezi oldukça güçlüdür. Saldýrganlýk, öfke, korku gibi negatif duygular beynin düþünmesini ve bir konu üzerine odaklanmasýný engeller. Bu da öðrenmeyi zorlaþtýrýr, hatta bazý durumlarda imkansýz hale getirir. Duygusal problemler yasayan ve bunlarla baþ edemeyen çocuðun zihni, yaþadýðý problemlerle meþgul olduðu için beyin dikkatini ve enerjisini yaþanan bu negatif duygulara yöneltecek ve dikkatini dinlemeye veremeyen çocuk bilgiyi kavrayamayacaktýr. Öte yandan güven, sevgi, þefkat, ve mizah gibi pozitif duygularla donanan çocuðun öðrenmesi kolaylaþacak ve düþünmesi iyi yönde etkilenecektir.
Duygusal Zeka Nedir? Duygusal zeka yeni bir kavram deðildir. 1980 yýllarýnda Howard Gardner’in “Çoklu Zeka Teorisi” üzerine yaptýðý önemli çalýþmalarýnda sekiz tip ana zekanýn varlýðýndan bahsetmiþtir. Bu zeka tiplerinden ikisi, kiþiler arasý-sosyal zeka ile kiþisel-içsel zeka bugün adi gecen duygusal zekanýn temelini oluþturmaktadýr.
Duygusal zeka kavramý önce Yale Üniversitesi psikoloji profesörlerinden Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi psikoloji profesörü John Mayer tarafýndan ortaya çýkarýlmýþtýr. 1995 senesinde bu alanda uzman olan Daniel Goleman IQ nun hayattaki baþarýya olan etkisinin çok az olduðunu söyleyerek, duygusal ve sosyal becerilerin hayattaki baþarý ve mutluluk için akademik becerilerden ve zekadan daha önemli olduðunu açýklamýþtýr. Goleman’ýn çalýþmalarý bize sosyal ve duygusal becerilerin çocuklara öðretilebileceðini göstermektedir.
Duygusal zeka, kendi duygularýmýzý anlamak ve pozitif olarak ifade edebilmek olduðu kadar, baþkalarýnýn da hislerini anlamak, önemsemek ve duyarlýlýk göstererek ihtiyaçlarýna karþýlýk verebilmektir. Ýnsanlarla iyi iliþkiler içinde olmak hayattaki baþarýnýn ve mutluluðun temeli olan duygusal zekamýzý belirler.
Duygusal zeka beþ önemli esastan oluþmaktadýr.
Öz bilinç: Öz bilinç, kiþinin kendisini ve duygularýný tanýmasý, anlamasý ve ifade edebilmesi ve ayni zamanda baþkalarý tarafýndan anlaþýlabilmesidir.
Duygularý Yönetmek: Duygularla baþa çýkabilme yeteneðidir. Duygular oluþurken bunun nedenlerini anlamak ve o duyguyu kontrol edebilmektir.
Kendini Motive Etmek:Motivasyon, hedefe ulaþabilmek için heyecan ve istek duymaktýr. Kiþinin kendisini ve baþkalarýný yüreklendirebilmesi ve yapýlan bir iþe odaklanarak o iþin sonuçlandýrýlabilmesi için üretken bir biçimde çalýþýlmasýný saðlamaktýr.
Empati :Baþkalarýnýn duygularýna ve ihtiyaçlarýna duyarlý olma yeteneðidir. Ýnsanlarla iliþkilerin iyi olmasýnda esas, onlarý anlayabilmek, gereksinimlerine cevap verebilmektir.
Ýliþkileri Yönetmek:Ýnsanlar arasý iliþkilerde baþarýlý olmak ve karþýmýzdakilerin duygularýný anlayarak onlarý yönetebilme becerisidir.
Neden Duygusal Zeka?
Araþtýrmalar, bireylerin hayatlarýný yönlendirmelerinde, mutlu ve baþarýlý olmalarýnda, zekanýn etkisinin çok az olduðunu göstermektedir. Bunun baþlýca sebeplerinden biri, düþünme yeteneðinin zeka ile sýnýrlý olup, istek ve motivasyonun duygusal zekanýn bir urunu olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Duygusal becerileri olan çocuklarýn gerek okulda, gerekse okul dýþýnda öðrenmeye ve baþarýlý olmaya istekleri vardýr. Böylece motive olmakta etkili olan heyecan, merak, ve gurur duyma gibi pozitif duygular, çocuklarý hedeflerine daha kolay ulaþtýrýr. Okulda ve aile içinde duygusal zekanýn kazandýrýlmasý, çocuklarýn hayatlarýndaki engelleri aþmada ve hayal kýrýklýklarýyla daha kolay baþa çýkmalarýnda yardýmcý olur. Duygusal becerisi olan çocuklar kavga türünden anlaþmazlýklara daha az girmekle kalmaz, kendilerine zarar verecek davranýþlardan kaçýnýrlar. Ayný zamanda yalnýzlýk çekmeyen, aþýrý duygusal davranýþlarla saldýrgan ve itici olmayan, kendilerine verilen görevler üzerinde odaklaþan, duygusal ve fiziksel açýdan saðlýklý insanlar olurlar.
Duygusal Zekanýn Geliþtirilmesi:
Çocuklar bebekliklerinden itibaren saðlýklý saðlýksýz, doðru ya da yanlýþ pek çok þeyden etkilenerek büyürler. Çevrelerinden gelen tepkilere göre kendileri ve baþkalarýyla ve içinde yaþadýklarý dünyayla ilgili düþünceler edinir, ve bunlara göre davranýþ ve tutum geliþtirirler. Çocuklar anne ve babalarýnýn ve ilerleyen yaþlarda hayatlarýnda etkili olan diðer yetiþkinlerin onlara verdiklerini olduðu gibi alýrlar.
Ailede Duygusal Zekanýn Geliþtirilmesi :
Duygusal zekanýn ilk okulu ailedir. Anne ve babanýn davranýþlarý çocuðun duygusal yaþantýsýnda derin ve kalýcý etkiler yaratýr. Çocuklarýnýn duygularýný önemsemeyen ve duygusal ihtiyaçlarýna karþýlýk vermeyen anne ve babalar, böylece onlarýn duygusal zekalarýnýn yaný sýra zihinsel geliþmelerine de engel olurlar. Þiddete eðilimi olan çocuklar genelde aileleri tarafýndan önem verilmemiþ, hayatlarýna ilgi gösterilmemiþ, sürekli eleþtiriye maruz kalmýþ, anlaþýlmamýþ ve aðýr cezalar verilmiþ çocuklardýr.
Çocuklara özel zaman ayýrmak, sevildiklerini ve önemsendiklerini belirtmek, onlarla iyi iliþkiler içinde olmak çocuklarýn özgüvenlerini geliþtirecek ve baþkalarýyla da iyi iliþkiler içinde olmalarýnda etkili olacaktýr.
Aile içine duygusal ihtiyaçlarýna karþýlýk verilen, duygularý eleþtiriye maruz kalmadan dinlenip anlaþýlan çocuklar anne ve babalarýna güven duyacak ve bir sýkýntýlarý olduðunda bunu rahatça paylaþacak ve yardým alabileceklerdir.Aileleri tarafýndan okul içi ve okul dýþý faaliyetlere katýlmalarý için teþvik edilen çocuklar sosyal becerilerini geliþtirirler.
Neyi sevip sevmediklerini anlamalarýnda, kendi özelliklerini tanýmlamalarýnda onlara yardýmcý olmak için, almak ya da yapmak istedikleri þeylerle ilgili onlara seçme hakký vermek çocuklarýn kendilerini tanýmalarýna yardýmcý olacaktýr. Kendisini tanýyan çocuklar insanlarla olan iliþkilerinde kendilerini pozitif bir þekilde ifade edebilirler ve baþkalarý tarafýndan anlaþýlýr ve kabul edilirler.
Aile ortamý ve okul ortamý mutlu ve eðlenceli olmalýdýr. Çocuklarýn duygusal saðlýklarý ile etkili düþünme ve öðrenme yetenekleri birbirleriyle yakýndan iliþkilidir. Çocuklara gerginliðin, korku ve hayal kýrýklýklarýnýn çok yaþanmadýðý, neþe ve mutluluðun yoðun olduðu, kendilerini güven içinde hissettikleri bir ortam saðlanmasý, öðrenmelerini olumlu yönde etkileyecektir.
Okulda Duygusal Zekanýn Geliþtirilmesi:
Çocuklar okula baþladýklarýnda ailelerinden aldýklarý alýþkanlýklarý, kendileri ve diðer insanlarla ilgili geliþtirdikleri inançlarý da beraberlerinde getirirler. Çocuklar arasýndaki farklýlýklarýn, okullarda anlaþmazlýk ve çatýþma oluþturmasý çok doðaldýr. Ancak, genelde çocuklarýn çatýþmalara çözüm bulma becerilerinin yeterince geliþmemiþ olmasý, uyumsuz iliþkilere ve duygusal sýkýntýlara yol acar. Okullar bu tip çatýþma ve anlaþmazlýklarý engellemek üzere sosyal ve duygusal becerileri geliþtirmek için çocuklarýn duygusal hayatlarýna odaklanmalýdýrlar. Duygusal zekanýn geliþtirilmesinde öðretmenlere büyük görev düþmektedir.
Farklý düþünce ve özelliklere saygý duyan ve deðer veren, öðrencinin özgüvenini artýracak, yeteneklerini keþfetmesinde yardýmcý olacak ve sorun çözmede yol gösterecek öðrenme ortamlarý oluþturmak çocuklara güven verecektir.
Öðrencilerin duygusal gereksinimlerine önem veren, onlarýn olumlu duygular içinde olmasýný saðlayan sýnýf ortamý, çocuklarýn kendilerini iyi hissetmelerine yardýmcý olur ve böylece onlarýn hem öðretmenleri, hem de arkadaþlarý ile iyi iliþkiler içinde olmalarýný saðlar.
Öðretmenlerin sevgiye dayalý yaklaþýmlarý, hatalarý öne çýkararak eleþtiri yerine, bunlarý doðruyu öðretmek için bir fýrsat olarak görmeleri, baþarýsýzlýklarýn yenilebileceðine dair olumlu yaklaþýmlarý, ve sýnýf içinde eðlenceye yer vermeleri öðrencilerin stressiz bir ortamda daha iyi öðrenebilmelerine yardýmcý olur.
Okullarda baþarý gösteremeyen çocuklarýn hemen hemen hepsi duygusal zekanýn bir ya da birden fazla unsurundan yoksundur. Yapýlan araþtýrmalar duygusal zeka becerilerinin sadece öðrencilere deðil, ayný zamanda öðretmenler için de yararlý olduðunu göstermektedir. Duygusal zekasý yüksek olan çocuklarýn dikkat etme süresi daha uzundur. Dersleriyle daha ilgili olup daha az disiplin ve davranýþ bozukluklarý gösterirler. Böylece, öðretmenler okullarda ve sýnýflarda bu tür disiplin problemleri ile daha az karþýlaþýrlar ve enerjilerini eðitimde kullanýrlar.
SELAM VE DUA ÝLE
Beþ Maymun Hikayesi ve Kuramsal Negatif Öðrenme
Kafese beþ maymunu koyarlar..Ortaya da bir merdiven ve tepesine de iple muzlarý asarlar.Her bir maymun merdivenleri çýkarak muzlara ulaþmak istediðinde dýþarýdan üzerine soðuk su sýkarlar..Her bir maymun ayný denemeye giriþtiðinde buz gibi soðuk su atýlýr...
Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sýrýlsýklam ýslanýrlar.Bir süre sonra muzlara hareketlenen maymunlar diðerleri tarafýndan engellenmeye baþlanýr.Suyu kapatýp maymunlardan biri dýþarý alýnýp yerine yeni bir maymun koyulur.Ýlk yaptýðý iþ muzlara ulaþmak için merdivene týrmanmak olur;fakat diðer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu döverler...
Daha sonra ýslanmýþ maymunlardan biri daha yeni bir maymunla deðiþtirilir ve merdivene ilk yaptýðý atakta dayak yer..
Bu ikinci yeni maymunu en þiddetli ve istekli döven ilk yeni maymundur.Islak maymunlardan üçüncüsü de deðiþtirilir.En yeni gelen maymun da ilk ataðýnda cezalandýrýlýr.
Diðer dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur.. Son olarak en baþtaki ýslanan maymunlarýn dördüncüsü ve beþincisi de yenileriyle deðiþtirilir.Tepelerinde bir salkým muz asýlý olduðu halde artýk hiç biri merdivene yaklaþmamaktadýr..
Neden mi?
Çünkü burada iþler böyle gelmiþ ve böyle gitmelidir...
SELAM VE DUA ÝLE
Bahanelerden Kurtulmak
Baþarýlý insan her türlü engele raðmen çalýþmaya devam edendir. Ýlerlemenin durdurulduðu yer, engellerin bahaneye dönüþtüðü yerdir. Bir insanýn kendisine yapabileceði en büyük kötülük karþýlaþtýðý zorluklara teslim olmasýdýr. Dünya kar ve tipi ile karþýlaþmak zorunda kalmadýðý bir kýþ yaþamamýþtýr. Hayat engellerle doludur ve kim olursa olsun, tüm insanlar bir gün mutlaka o engellerle yüzleþeceklerdir. Zengin veya fakir, meþhur veya unutulmuþ bir insan olsun herkes, hayat yolunda ayný geçit vermez daðlarla yüzleþecektir. Bazýlarý hayatýn daðlarýyla erken yaþlarda yüzleþirler. Onlar erken yaþlarýnda yukarýlara baktýklarýnda zengin ailelerin çocuklarýnýn kendilerini geçtiklerini düþünür, kaderlerinin kendilerine adaletsiz davrandýðýný sanýrlar. Ama yýllar geçer; çýktýklarý zirveden aþaðýya bakarlar. Bir zamanlar çok yukarýda gördükleri insanlarýn küçük tepeleri bile aþamayýþlarýna hayret ederler. Baþarýnýn gerektirdiði ücreti ödemekten korktuðumuzda harika bahaneler buluruz: "Ben yapamadým, çünkü çok haklý nedenlerim vardý. Eðer bana fýrsat verilseydi neler yapacaktým. Ne büyük iþleri baþaracaktým." Deriz. Size fýrsat verilmedi mi? Karýncanýn baþardýðýný bile baþaramayan insanlar vardýr. Hiçbir karýncaya bizden fazla fýrsat verilmemiþtir. Kaderi yanlýþ anlýyoruz çoðu zaman. Kim yapmak isterse yapar. Bir kere hayata atýldýktan sonra, kendilerinin koyduklarý dýþýnda insanlarýn hiçbir aþýlmaz engelleri yoktur. Bizi sadece biz durduruyoruz. Çevremizdeki insanlarýn nasýl kendilerini engellediklerine bakýn. Kendilerine engel olmakla kalmýyorlar, baþkalarýna da engel oluyorlar. Bir insana, hayýrlý bir iþe kalkýþtýðýnda "yapamazsýn" demek, ona yapýlabilecek en kötü telkindir. Düþmanýn yapmadýðý bu telkini bizim için hayýrlý olacaðýný sanarak çoðu zaman çocukluðumuzda ailelerimiz bize karþý yapmýþtýr. Eðer baþarýlý olmak istiyorsanýz tüm baþarýlý insanlarýn ortak özelliklerini kazanmalýsýnýz. Ýþte en önemli özellik: Baþarýlý insanlar her zamanda, her ortamda, her þartta çalýþabilmeyi baþaran insanlardýr. Sýradan insanlar, sadece moralleri yerinde olduðunda, canlarý istediðinde çalýþabilirler. Hasta iken çalýþabilir misiniz? Herkesin sizi eleþtirdiði, size hakaret yaðdýrdýðý bir ortamda doðrularýnýzý savunmaya devam edebilir misiniz? Hayat bir yolculuktur. Adým adým, saniye saniye yaþýyoruz bu yolculuðu. Bu yolculuðun, gözlerimizin kapatýlmadýðý bir gecesi, üzerimize Güneþin doðdurulmadýðý bir sabahý yoktur. Hayat yolculuðu, dünya yolculuðuna benzer. Uzun sürecekse güzergahýnda çukuru, daðý, vadisi, denizi olmayan bir yolculuk yoktur. Uzun yollara düþtüðünüzde, Güneþ her zaman semanýzda bulunmaz. Nice ýssýz gecelerin altýndan geçmek zorunda kalýrsýnýz. Karla, tipiyle, yaðmurla, çamurla, depremle, fýrtýnayla boðuþmaya mecbur olursunuz. Yer yüzünde acý çekmeden yaþamýþ bir insan gösterilemez. Teknik þehirlerimizi geliþtiriyor, ama baþarý dünyasý hala ayný fýrtýnalar dünyasýdýr. Baþarýlý insan kýþ uykusuna yatamaz. Yürürken o da bir vefasýzlýk bataklýðýna rastlar. Çamurlara bulanýr, ama yürür. Karþýsýna kocaman bir ihanet nehri çýkar. Islanmak pahasýna nehre dalar. Bir hendek çýkar karþýsýna trafik kazasý gibi; korkmaz, vazgeçip geri dönmez, üzerinden atlar. Nisan yaðmurlarýnda ýslanýr; buzlu Aralýk gecelerinde üþür. Sýrtýnda paltosu olmasa da, aþýnan ayakkabýlarýndan giren çamur sularý kemiklerini titretse de, yürür. Bir karýncanýn nasýl çalýþtýðýný seyrettiniz mi? Kendisinden beþ kat büyük, ölü bir sineði taþýmaya karar veren karýncayý. Hedefi ormanlarý böceklerden temizlemektir karýncanýn. On defa, yüz defa, bin defa dener. Ýnanýlmazý baþarýr karýnca. Yarým saat sonra kocaman sineði metrelerce öteye taþýdýðýný görürsünüz. Karýnca, cüssesine göre oranlansa göre Naim Süleymanoðlu’ndan daha güçlü çýkacaktýr. Bahanesi yoktur onun. Hiçbir özürü yoktur. Ya baþaracaktýr ya da baþarý yolunda ölecektir. Sonunda bir karýnca ailesi yaz boyu çalýþýr, bir mevsimde 5 milyondan fazla ölü böceði yer altýna indirir ve böylece bize tertemiz ormanlar býrakýrlar. Eðer karýncalar insanlar gibi bahaneler bulsalardý, ormanlar mezbelelere dönerdi. Ayaklarýnýzýn altýnda, yemyeþil otlarýn kalbi okþayan kokusunu deðil, böcek leþlerinin ürküntüsünü yaþardýnýz. Bir fýrtýna kopar. Yuvalarý darmadaðýn olur karýncalarýn. Onlarýn pek çoðu su akýntýlarýna kapýlýp sürüklenirler. Ama sürüklenirken bile mücadeleye devam ederler. Bir ot bulsalar ona tutunurlar. Bir taþa rasgelseler ona sarýlýrlar. Yaðmur biter, yarým saat sonra o küçücük varlýklarýn inanýlmaz bir hýzla eski yuvalarýna bu defa baþka bir toprak yüzeyinden kapý açtýklarýný görürsünüz. Kaderin karýncalarýn karþýsýna çýkardýðý zorluklar bizim karþýmýza çýkardýðý zorluklardan küçük deðildir. Her yaðmurda evleri baþlarýna yýkýlan karýncalar vazgeçmezken biz hangi deprem yüzünden vazgeçeceðiz? Yükselmek istiyorsak, bunu baþarmak bizim elimizde. Alçaklara inmeyi de biz baþarýrýz. Hem de ne maharetle... Büyük insanlarýn hiçbir bahanesi yoktur. Bahanenin "var" olduðu yerde baþarý "yok" olmaya mahkumdur. Hiç kimse bahaneyle birlikte yükselmeye devam edemez. Çünkü bahane bulduðumuz anda teslim oluruz. Bahane varsa mücadele yoktur. Bahane bulursanýz en küçük baþarýlarýnýzý bile yok edebilirsiniz. Cesaretle üzerine gittiðiniz korku, korku içinde sizden kaçacaktýr. Kendisinden kaçtýðýnýz cesaret, cesaretle özerinize korku salacaktýr. Hendeklerin üzerinden atlayamayan develer daðlarý zapt eden komutanlarýn bineði olarak ün salmamýþtýr. Yüksekten korkan uçamaz, kýlýçtan korkan galip gelemez. Ölmekten korkan yaþayamaz. Hastalýða göðüs geremeyen saðlýðýn huzurunu yaþayamaz. Þimdi daðlarda yuva yapan kartallar bir zamanlar oraya "uçma" zahmetine katlanmýþlardý. Daðlara çýkmak için en azýndan taþlarýn üzerinde yürümeye mahkumuz. Baþarýlý olmak için, yoðun çalýþmaktan ziyade az da olsa sürekli çalýþmaya ihtiyacýmýz var. Ýlerlemek yavaþ da olsa sürekli yürümekle mümkündür. Dinlenme dýþýnda ara vermek durmaktýr. Bu yüzden Allah indinde, az da olsa devamlý ibadet makbuldür. Herkes gibi yetenekli olabileceðimize inanacaðýz. Hiçbir engel tanýmayacaðýz. Bizi durdurmak isteyen her þeyle amansýz þekilde mücadele edeceðiz. Sýðýnacaðýmýz hiç bir bahane olamaz. Mazeret hiçbir baþarýsýzlýðý gizleyemez. Baþkalarýný kandýrmak zorunda deðiliz. Kendimizi kandýrmak ise bize hiçbir þey kazandýrmaz. "Bir adým daha atamamak, atýlan binlerce adýmý yok eder. Saati son çark çalýþtýrýr. Bitirmemek yapmamaktan farksýzdýr."
SELAM VE DUA ÝLE
Bir grup öðrenciden Günümüz Dünyasýnýn Yedi Harikasý’nýn neler olduðunu düþündüklerine dair bir liste yapmalarý istenir.Aralarýnda anlaþmazlýklar çýkmasýna raðmen aþaðýdakiler en fazla oyu alanlardýr:
1)- Mýsýr’ýn Büyük Piramitleri
2)- Tac Mahal (Taj Mahal)
3)- Büyük Kanyon (Grand Canyon)
4)- Panama Kanalý
5)- Empire State Binasý
6)- St. Peter Bazilikasý (St. Peter’s Basilica)
7)- Çin Seddi (China’s Great Wall)
Öðretmen oylarý toplarken, sessizce duran bir kýz öðrencisinin henüz kaðýdýný vermemiþ olduðunu fark eder.Sonra öðrencisine kendi hazýrladýðý liste ile ilgili bir problem olup olmadýðýný sorar.
Kýz öðrenci ise:
"Evet, biraz. O kadar çok þey var ki, bir türlü karar veremiyorum" der.
Öðretmen de öðrencisine:
"Peki, söyle bakalým senin listende neler var, belki biz sana yardýmcý olabiliriz" der.
Kýz öðrenci önce duraksar ve sonra okumaya baþlar:
"Bence Dünyanýn Yedi Harikasý :
1)- Görmek
2)- Duymak
3)- Dokunmak
4)- Tatmak
5)- Hissetmek
6)- Gülmek
7)- Ve sevmek..."
Odada sinek uçsa sesi duyulacak þekilde bir sessizlik oldu.Basit, sýradan ve normal olarak düþündüðümüz ve gözden kaçýrdýðýmýz þeyler gerçekte ne kadar da mükemmeldirler.
Samimi bir hatýrlatma:
Hayattaki en deðerli þeyler satýn alýnamayanlardýr.
SELAM VE DUA ÝLE
TEMEL BAÞARI PRENSÝPLERÝ
o Eleþtirme, erteleme, suçlama, þikayet etme...
o Karþýnýzdakini dürüstlük ve içtenlikle övün...
o Karþýnýzdakinde güçlü bir istek uyandýrýn- yüreklendirin...
o Karþýnýzdakine içten bir ilgi duyun...
o Gülümseyin...
o Karþýnýzdakine ismiyle hitap edin...
o Ýyi bir dinleyici olun.Karþýnýzdakine, kendinden bahsetmesi için cesaret verin...
o Karþýnýzdakinin ilgilendiði þeylerden bahsedin...
o Karþýnýzdakinin kendini önemli hissetmesini saðlayýn bunu içtenlikle yapýn...
o Bir tartýþmadan en iyi sonucu almanýn tek yolu, tartýþmadan kaçmaktýr...
o Karþýnýzdakinin fikrine saygý gösterin ve asla ‘’yanýlýyorsun’’ demeyin...
o Eðer hatalýysanýz bunu hemen kabul edin...
o Konuþmaya dostça baþlayýn...
o Karþýnýzdakinin size hemen’’evet’’ demesini saðlayýn...
o Býrakýn konuþmanýn çoðunu karþýnýzdaki yapsýn...
o Empati kurun...
o Karþýnýzdakilerin düþünce ve isteklerine anlayýþla yaklaþýn...
o Fikirlerinizi canlandýrýn...
o Rekabet yaratýn...
o Konuþmaya içten bir iltifat ve övgüyle baþlayýn...
o Karþýnýzdakinin hatalarýna üstü kapalý bir þekilde deðinin...
o Karþýnýzdakini eleþtirmeden önce kendi hatalarýnýzdan bahsedin...
o Doðrudan emir vermek yerine sorular sorun...
o Karþýnýzdakinin gururunu kurtarmasýn izin verin...
o Övgü ve takdirlerinizde içten ve cömert olun...
o Karþýnýzdakine korumasý gereken bir ün verin...
o Karþýnýzdakine cesaret verin, hatalarýn kolay düzeltilebilirmiþ gibi görünmesini saðlayýn...
§ veeeeee Karþýnýzdakine SEVGÝ gösterin...
SELAM VE DUA ÝLE
Ümit, ümit, ümit ? Bu kelimeyi cok düþündüm abi, insan çýkmazlara girdiginde tek cýkar yol ’’ümit’’... En büyük dualardan biri, dedigin gibi ’Allah kimseyi ümitsiz býrakmasýn’ ...
Eyvallah !!!