hüseyin abi paylaþým için teþekkürler.
burdaki mesele mürþitin imana kefil olmasý mý? Yoksa mürþitin kabul edilmemesi mi?
yani konuya itiraz edenler mürþit diye bir þey olmaz mý demek istiyorlar?
bunlar okumuyorlarki þartlanmýþlar
Anladým zail olmuþ sensiz geçen evkatý
Cihana padiþah olmak kuru bir kavga imiþ
Bir mürþide bend olmak her þeyden evla imiþ..
Y.Sultan Selim..
Konu HMERMER tarafýndan (19.07.09 Saat 08:18 ) deðiþtirilmiþtir.
Kâmil mürþidin kendi elinde bir fayda ve zarar verme yetkisi yoktur. Fayda ve zarar Yüce Allah’ýn takdiri ve yaratmasýyla olur. Mürþid, ilâhi nimetlerin kula ulaþmasýnda bir vasýtadýr.
Velileri sevmenin asýl meyvesi ahirettedir.
Hemen þunu belirtelim ki, bir velinin Allah için sevilmesi büyük bir saadettir. Onun terbiyesine girilmesi ayrý bir nimettir. Bu nimetin ahirette de fayda vermesi için ilk þart samimiyettir. Ýkinci þart, ölene kadar bu yolda sabýr göstermektir. Ýhlassýz ve sabýrsýz olanlar hayýrlý sonuçtan mahrum olurlar. Allah yolunda kurulan bir dostluðun fayda vermesi için, onun ölene kadar muhafazasý þarttýr. Bir önemli þart da, güç yetebildiði nisbette amel etmek ve sevginin hakkýný vermektir. Allah yolunda rehber olan kâmil mürþide ve hak yola muhabbetini koruyan, bunda samimi olan, münkirlik yapmayan herkes, bu sevgisinin faydasýný mutlaka görür.
Osman Demir Istanbul
Tasavvuf aþktýr.
Bir tekkede 1 hafta kalýn
sonra konuþun
mahmut mahmut abi müslüm emmi
Osman Demir Istanbul
Þeyhe (Mürþide) Olan Ýhtiyaç:
Yaratýlýþ gâyesi kul'luk olarak belirtilen insanýn, gerçek kulluða ermesi mârifet ile mümkündür. Mârifet de, kâmil ve mükemmel bir mürþid elinde, mânevî dereceleri kat ederek 'sýfat-ý mardiyye' sâhibi olmaya baðlýdýr. Ýnsanýn kendiliðinden Hakk'ý bulmasý ve Hak ile olmasý mümkün deðildir. Zîra, tamâmen rûhi bir disiplin iþi olan mânevî eðitim, geliþi güzel elde edilemez.
Bedene âid kültür fizik hareketlerinde dâhi prensiplerin bilinmemesi ve bunlara uyulmamasý hâlinde, muhtelif sakatlýklarýn doðabileceði söylenir. Rûhun kompleks yapýsýna göre daha basit olan beden eðitimi için bir eðiticiye bu kadar ihtiyaç duyulurken, bir bakýma insanýn her þeyi olan rûhun eðitilmesi için, kendisini zaman zaman denetleyen, eksiklerini giderme yollarýný gösteren, taþkýnlýk ve heyecanlarýný frenleyen, yerinde müdâhaleleriyle yararlý iþlere sevkedenlere, yaratýlýþý gereði muhtaçtýr.
Ebû Ali Dekkâk (k.s) "Kendiliðinden yeþeren aðacýn meyvesi olmaz, olsa da lezzetli olmaz. Bebeðin doðumu, nasýl annesiz ve babasýz meydana gelmezse, mânevî doðum denilen mârifet de terbiye ve tezkiyesiz olmaz" derken kiþinin gerçek kulluða erdirici mürþide olan ihtiyacýna iþâret etmiþtir."Âlimler nebîlerin vârisleridir" hadisi ile insanoðlunun hidâyet açýsýndan peygamber (a.s) ve âlimlere olan ihtiyacý ifâde buyrulmuþtur.
Gerek Ýmam-ý Rabbânî'nin eserinde (Mektûbat), gerekse Risâle-i Bahâiyye'de (Ali Kadrî) : Gerçek üstâdý, mürþidi ve mürebbiyi arayýp bulmak da namaz, oruç gibi bir farzdýr demiþlerdir.
Hadiste buyrulur: "Zamânýnýn din önderlerini(alimlerini) bilmeden ölen kimse câhiliyyet çaðýnda ölmüþ gibidir."
sen nekadar bilirsen bil, anlattiklarin karþýndakinin anlayabildigi kadardir .
(Mevlana Celaleddin rumi)
Bir Garip Yolcuyum iþte....
Bazý arkadaþlarý anlamak imkansýz. Kendi görüþlerine uymayan yazý kim yazýyorsa herkesi ayný kefeye koyarlar. Ben geçmiþte gerçek tasavvuf ehli ve mürþidi kamiller yaþadý ve keþke o dergâhlarda biz de piþeydik(?) derim ! Ama zamanýmýzda örnekleri sayýsýz istismarlarý görülen sözde þeyh, þýh v.b. görünce þüphe ile karþýlamak, yeterli dini bilgi olmadan tabi olmamak daha evladýr. Dinimizin temeli, Allah'la kul arasýna kimsenin girmemesi esasýna dayanýr; imanýn temeli Kuran ve sahih sünnet ve hadisler olmalýdýr.Kuran'da Allah'ýn ipine sarýlýn demiyormu? Haa, illaki kendine Allah ve Hz.Muhammed'den(S.A.V) gayrý kulluk edecek arayanlar istediðine tabi olur. Çünkü çok aðýr dini eðitim almadan bir þeyh'e baðlananlarýn çoðu zaman tabbiyetteki sýnýrý koruyamayýp þirke düþme ve kullanýlmalarý sözkonusu olmaktadýr.
Bu konuda Ahmed Hulusi ekolüne girmemi isteyen bir çaðrý aldým. Konuyu açýklamasý bakýmýndan zamanlamasý da ilginç geldi. Kurtuluþ için hiç kimseye ihtiyacýnýz yok. Ýmanýn ve islamýn þartlarýný yerine getirerek ehli sünnet vel cemaat yolunda da mümin olup Rabbimizin rýzasýna erebilirsiniz.
Bu yazýyý okuyun,
Deðerli Dostum;
Ahmed Hulûsi kimdir, amacý nedir; diye çok merak ediliyor...
13 Eylül 1963 tarihine kadar yalnýzca bir yaratýcýya inanmýþ ve Hz. Muhammed'i dahi tanýmayan bir zihniyetle yaþamýþ. Din konusunda her sorusuna da sen bunlarý sorma, sadece denileni yap, cevabýyla karþýlaþtýðý için hep din dýþý yaþamýþ çevresindekilere göre! .
13 Eylül 1963 günü Cuma namazýna annesinin zoruyla gitmiþ, babasýnýn üç gün önce vefat etmesi dolayýsýyla; camideyken içine gelen bir ilhamla da Din konusunu tüm derinlikleriyle araþtýrma kararý alýp, o gün namaza ve abdestsiz dolaþmamaya karar vermiþtir.
Din olayýný önce Diyânetin yayýnladýðý onbir ciltlik Sahihi Buhari tercümesini okuyarak baþlatmýþ, sonra tüm Kütübü Sitte'yi ve Rahmetli Elmalýlý'nýn 'Hak Dini' isimli tefsirini okuyarak sürdürmüþtür. Ýki yýla yakýn zâhir ilimleri itibariyle olabildiðince kaynaklarý inceledikten, yoðun riyâzatlar ve çalýþmalarla tasavvufa kendini vermiþ; ilk kitaplarýný 1965 yýlýnda yazdýktan sonra kendindeki açýlým ve hissediþleri, 1966 yýlýnda yazdýðý TECELLÝYÂT isimli kitabýnda yayýnlamýþtýr. Bu kitap O'nun 21 yaþýndaki bakýþ açýsýný ve deðerlendirmelerini ihtiva etmesi itibariyle geçmiþ yaþamý hakkýnda önemli bir deðerlendirme kaynaðýdýr.1965 yýlýnda tek baþýna hacca gitmiþ ve hayatý boyunca kendi yolunda hep tek baþýna yürümüþtür! .
Prensibi, 'kimseye tâbi olmayýn, kendi yolunuzu kendiniz çizin, Rasûlullah öðretisi ýþýðýyla'; olmuþtur.
1970 yýlýnda AKÞAM Gazetesinde çalýþýrken RUH ve ruh çaðýrmalar konusunu incelemeye almýþ ve bu konuda Türkiye'de konusunda ilk ve tek kitap olan, 'RUH ÝNSAN CÝN'i yayýnlamýþtýr.
Kurân'daki 'dumansýz ateþ' ve 'gözeneklere nüfuz eden ateþ' uyarýlarýnýn 'ýþýnsal enerjiye' iþaret ettiðini keþfetmesinden sonra; Kurân'ýn iþaret yollu açýklamalarýný deðerlendiren; bundan sonra dinsel anlatýmdaki iþaretlerin bilimsel karþýlýklarýný deþifre etmeye çalýþan Ahmed Hulûsi, bu alanda ilk çalýþmasýný 1985 yýlýnda 'ÝNSAN ve SIRLARI' isimli kitabýnda açýklamýþtýr.
Daha sonraki süreçte Kurân'da kelimeler bazýnda yaptýðý çalýþmalarla, keþfettiði gerçekleri hep çaðdaþ bilgilerle bütünleþtirmiþ... Kendisini, 'DÝN' olayýný, ALLAH adýyla iþaret edilenin, tamamen entegre bir sistem ve düzeni temeline oturtarak, Hz. Muhammed aleyhisselâm'ýn neyi anlatmak istediðini 'OKU'maya vermiþtir. Bu yolda edindiði bilgilerin bir kýsmýný kitaplarý ve internet aracýlýðýyla da toplumla paylaþmýþtýr.
Ýslâm Dini’ni, Kurân-ý Kerîm, Kütübü Sitte (altý önde gelen kitap) hadisleri temelinde kabul ederek inceleyen; geçmiþteki ünlü tasavvuf sîmalarýnýn çalýþmalarýný deðerlendirerek, gereklerini yaþadýktan sonra; bunlarý, günümüz ilmiyle de birleþtirerek deðerlendiren ve mantýksal bütünlük içinde BÝR SÝSTEM olarak sizlere açýklayan Ahmed Hulûsi; insanlarýn kiþiliðiyle deðil, düþünceleriyle ilgilenmesini istemektedir.
Çünkü, bu alanda tek örnek Hz. Muhammed'tir!
Basit beyinler yaþamlarýný, kiþilikle ve doðal sonucu olarak dedikodu ve gýybetle tüketirlerken; geliþmiþ beyinler ise fikirlerle ve düþünce dünyasýnýn verileriyle ömürlerini deðerlendirirler! .
Bu nedenledir ki, Ahmed Hulûsi kendisini ön plana çýkartmamakta; kitaplarýna 40 yýla yakýn zamandýr “soyadýný” koymamaktadýr; insanlarýn þu veya bu þekilde çevresinde bir halka oluþturmamasý için... Bugün dahi, görüþtüðü çok az sayýda insan vardýr. Bu yüzden aþýrý boyutlarda tepki almasýna raðmen ýsrarla bu konuda bu tutumunu sürdürmektedir.
Anadolu'nun beþ-altý yerinde, kiþilerin kendilerini 'Ahmed Hulûsi benim' þeklinde tanýtýp, çevrelerine insanlar toplayýp, onlardan maddi menfaat toplama olayýný duyunca da, kitaplara resim koymak zorunda kalmýþ, böylece bu sahtekârlýðý önlemiþtir.
Sürekli sarý basýn kartý sahibi, gazeteci Ahmed Hulûsi, bu alan dýþýnda profesyonel olarak hiç bir iþle meþgul olmamýþ; hiçbir teþkilât, dernek, parti, cemâat üyesi olmamýþtýr. Bütün yaþamý, çaðdaþ bilimler-Ýslâm-Tasavvuf araþtýrmalarýyla devam etmiþ; kitap ve yazýlarý ile sesli sohpetlerinin tamamýný internet üzerinden okuyucularýna ücretsiz ve tam metin olarak indirilebilir þeklinde yayýnlamýþ ÝLK yazardýr. Tüm düþünce ve bakýþ açýlarýyla beklentisiz olarak apaçýk ortadadýr!
28 Þubat öncesi þartlar dolayýsýyla, eþi Cemile ile önce Londra'da bir yýl yaþayan Ahmed Hulûsi daha sonra da Amerika'ya yerleþmiþ ve hâlen orada yaþamýný sürdürmektedir.
Mevcut bilgileri ýþýðýnda, tamamen insanlardan uzak kendi 'köy'ünde yaþamayý tercih edip; herkese, orijinal kaynaklara göre Rasûlullahý ve Kurân'ý aracýsýz olarak yeniden deðerlendirmeyi tavsiye etmektedir! .
Zira, Hz. Muhammed'in açýkladýðý SÝSTEME göre, 'DÝN ADAMI' diye bir sýnýf asla söz konusu deðildir! . Her ferd direkt olarak Allah Rasûlunu muhatap alýp O'na göre yaþamýna yön vermek zorundadýr! . Tâbi olunmasý zorunlu tek kiþi ALLAH Rasûlü MUHAMMED MUSTAFA aleyhisselâm'dýr. Onun dýþýndaki tüm kiþiler istiþari mahiyetteki kiþilerdir ve yorumlarý kimseyi baðlamaz.
Herkes yalnýzca Allah Rasûlü ve KURÂN bildirilerinden mesûldür! . Bunun dýþýnda kalan tüm veriler kiþilerin göresel yorumlarýdýr ve kimseyi BAÐLAMAZ!
Ýþte bu bakýþý dolayýsýyla da Ahmed Hulûsi insanlarýn kendi çevresinde toplanmasýný veya kendisine tâbi olmasýný kesinlikle istememektedir. Anlattýklarýnýn sorgulanmasýný, araþtýrýlmasýný tavsiye etmektedir. Bana inanmayýn, yazdýklarýmýn doðruluðunu araþtýrýn; demektedir! .. Bu yüzden de insanlardan uzak yaþamayý tercih etmektedir.
Bu bakýþý dolayýsýyladýr ki, Ahmed Hulûsi’nin ne bir tarikatý vardýr, ne bir cemiyeti ve ne de herhangi bir isimle anýlan topluluðu!
Ben herkesi okur, tanýmaya çalýþýr ve aklým estiði kadar kiþiler hakkýnda karar veririm.Hiç kimseye % 100 inanmam. Mahmut KÜÇÜK
Konu tytyhgtyhgh tarafýndan (18.07.09 Saat 15:04 ) deðiþtirilmiþtir.
cehennemin nizamiye kapýsý gibi bi laf geldi aklýma...ama beni aþar bilgisi olanlar konuþur ben sadece okurum
Konu dontpanic tarafýndan (18.07.09 Saat 16:55 ) deðiþtirilmiþtir.
Mahmut Abi O adam
O adam karýþýk
þimdi konuyu daðýtmamk için yazmýyorum ama
iyi incelersen sevinirim.
Ýki Ahmet Hulusi var benim düþüncem
1- Normal bizim anladýðýmýz
2 Onun bize anlatmak istedikleri
Benzer konularda yazan
Hans von Aberg
adýyla yazan bir yazar vardý.
Þahsen kendisini tanýrým
O adam da böyleydi.
Yani þan þöhret için ünlü olmak için bir þeyler diyebilirsiniz.
Ama bu ne kadar doðrularý içerir apayrý þeyler.
Osman Demir Istanbul
iskender evrenesoðlu, müslüm gündüz,ali kalkancý gibi ********lar yüzünden gerçek Allah(CC) Dostlarýný bulamýyoruz.
Nitekim her devirde Allah(CC) Dostu alimlerimiz olacaktýr ve bu kýyamete kadar sürecek önemli olan bu Allah(CC) Dostlarýný bulabilmek.
Allah(CC) Dostunu veya Kamil bir Mürþiti inkar etmek;
Mevlanayý, Abdulkadir Geylani Hz.ni, Yunus Emreyi, M.Emin Tokadiyi, Aziz Mahmut Hüdayiyi inkar etmektir.
Bunlar eskide kaldý bu zamanda Allah(CC) Dostlarý olmaz demeyin Allah(CC) Dostlarý Kýyamete kadar olacaktýr.
ARAYIN VE BULUN
UNUTMAYIN DÜNYA
BU Allah(CC) Dostlarý sayesinde ayaktadýr...
Þeyi merak ediyorum? Mürþidin imanýna kim kefil acaba ,bilen varsa delilleriyle açýklayabilirmi.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümaným diyene.
mahmut sen yazýyý okumuyorsun herhalde
Ýþte bir mürþidin müridine diyeceði de aynen budur. Önce iman, itaat, hizmet. Sonra istiðfar, peþinden dua ve ümit. Bundan sonrasý Alemlerin Rabbi’nin hüküm ve rahmetine kalmýþtýr. O dilerse kulunu rahmetiyle kuþatýr, ölüm halinde onu melekleriyle destekler, güzel ruhlarla þenlendirir; þeytanýn hilelerinden kurtarýr, hesabýný kolaylaþtýrýr.
Bir mürid, mürþidine: “Benim imanýma kefil olur musunuz?” diye sorunca, mürþid þu cevabý vermiþtir: “Eðer sen ölene kadar Allah ve Rasulü’nün yolunda gidersen ve bizim tavsiyelerimize uyarsan, senin imanla öleceðine kefil olurum!”
Ýþte herkese vaad edilen iman emniyeti budur. Mürþidin kefil olmasý da böyledir. Mürþid-i kâmilin elinden tutup hak yolunda yürüyen insan, aslýnda bir cemaat desteðinde imanýný ve edebini korumaya çalýþýyor. Çünkü, kendisiyle ayný hedefi paylaþan müminlerin en mühim iþi, iyilik ve takva yoluyla birbirlerine yardýmcý olmaktýr. Ölüm anýna kadar bu niyetini koruyan, Allah için sevdiði mürþidinden ve kardeþlerinden ayrýlmayan, bu þevk ve sevgi desteði adevam eden, hizmeti terketmeyen, zikir, þükür, sabýr ve ilâhi takdire rýza içinde ömrünü tamamlayan bir insan, inþaallah iman selametiyle ahirete göçecektir. Bu bizim tahminimiz deðil, Yüce Rabbimiz’in vaadi ve müjdesidir.
Ne gariptir ki hem insanlarin inanc ozgurlugu savunulur diger taraftan da nerdeyse inaniyor diye simdi bile ayni inanc ozgurlugunu savunanlar tarafindan linc edilmeye calisilir. Yani 'inan ama benim olculerimde benim sinirlarimda INAN'!
Isteyen istedigine inanir baglanir, kime ne? Isteyen peygamber olur isteyen Allah, neden bu kadar zorumuza gidiyor?
Cubbeli Ahmet Hoca namiyle maruf Ahmet Mahmut Unlu persembe gunu Fatih Altayli'yla 'Teke Tek" programinda, siddetle seyretmenizi tavsiye ederim. Ufkunuzu ve zihninizi genis tutun pisman olmazsiniz!