Çocukluðumun geçtiði uzun çarþýnýn eski hali gözlerimin önünden biran geçti. O kalabalýk ve sýcak ortam… Demiri toklarda döven rahmetli imam usta, semercilerin çul dikeci atlarýn ölçüsünü alýrken ki hali, çaycýya 4 çay diye baðýran sabancý kemal emmi
þýhlar camiine kuran-ý kerim öðretmeye giden hafýz hoca ve tabii ki o zamanýn ve halen Nizip de ki en gül yüzlü imamý cemil hoca… Hafýz hoca ile arasýnda en büyük fark öðrencilere zorla bir þeyler öðretmemekti hep güler yüzü ile evladým bak bu böyle þunu þöyle yaparsan daha güzel gibi ýlýmlý kelimeler kullanarak gençleri Ýslam hayatýna âþýk ederdi… Evi o zamanlar Ýmamoðlularýnýn bakkalýnýn yanýnda idi her sabah kuþluk namazý kýlýp bizlere ders vermeye baþlardý…
![]()
Aþaðý çarþýdan uzun çarþýya çýkarken hemen dikkatimi çeken nalbantçý sonra naftalin kokularý ile eskiyi hala içinde barýndýran uzun çarþý…
Tarih o zaman hala dimdik yaþardý Nizip de esnaflýðý küçük yaþta babamýn yanýnda öðrendim hangi adam müþteri hangisi suhracý(yani bakýp bakýp sonra neyse sonra gelirim diyenler) olduðunu o zamandan öðrendim
Tarihi bedestendeki tüfekçi rahmetli memiþ emmi unutmak mümkün mü yanýna saatlerce oturup o tüfeðin yapýlýþýný izlerdim …Hala gözlerimin önünde… Gel sen tüfekçi ol derdi hep ve birde orda ki çaycý amcayý unutmak zor çünkü öyle bir zahter yapardý ki ah ahh…
Ve bedestenin gülü ayakkabýcý yaþar emmi sanki doðustan Allah tarafýndan sen hep güleceksin yaþar denmiþ gibi …
Yaþar emminin evi þýhlar camiinin arka tarafýnda idi iþ yerine gelinceye kadar tüm çarþýyý selamlar o gül yüzündeki gülüþü ile çarþýya bir gül kokusu saçardý…
Sonra bir gün bir söz dolaþmaya baþladý esnaflar arasýnda Çarþýyý yýkacaklardý!!!
Sebebi de yolu geniþletmekmiþ…
Babam: “yok be oðlum bu evler tarihi eser yýkmazlar millet bir tarihi vazo için dünyayý dolaþýyor koskoca bu tarihi yýkmaya kimin gücü yeter” demiþti…
Ve bir gün belediyeden görevliler buranýn 2 haftaya kadar yýkýlacaðýný kendinize baþka bir yer bulun dedikleri kulaklarýmda hala…
Babam baya þaþýrmýþtý “nasýl olur memur bey bu evlerde bir tarih yatýyor kýyýlýr mý bu evlere”…
Memur :”yok beyim ne tarihi iþte ne güzel yol geniþleyecek gidiþ geliþli olacak ve Nizip’in trafiði rahatlatacak”…
Babam: “yol geniþlemesi güzelde bu evler tarihi evler deðil mi devlet buna izin verir mi?“
Memur: “Baþkan her türlü izni aldý yýkýlacak!!!”
Ýþte böyle sevgili canlar baþkan izni almýþtý bir kere yýkacak!!!
Bizim iþyeri yýkýldý ama yarýsýnasýl mý yarýsý? iþte onu bir bilene sormak lazým…
Ve uzun çarþý esnafý daðýldý!
Ve eskinin o sýcak havasý yolun büyümesi ile yok oldu…
Ve eski iþlek uzun çarþý hayalet çarþý oldu…
Ve vakit geçmeden fýstýk halininde mezarlýðýn arkasýna taþýnmasý ile uzun çarþý gerçek bir hayal çarþý oldu…
Ve þimdi her seferinde Nizip’e gittiðimde uzun çarþýya doðru yola çýktýðýmda üst yoldan yani örnek pastanesinin önünden deðilde kabaaltýnýn ordan giderim çünkü oranýn o halini görmek ve bedesteni görememek beni çok üzüyor…
Yolu geniþletip iki yönlü yapacaklardý ama þuan o yol tek yönlü ve eski halinde o yoldan iki araba geçebiliyordu ve eskiden daha canlý idi þimdiki hali içler acýsý…
Geçmiþi geçmiþ yapan hatýralarýmýzdýr hatýralarýmýza sahip çýkmalýyýz…
Tarihimizi bir yol geniþletme uðruna yýkýlmasý tarihimize sürülen bir kara lekedir…
Bize düþen en büyük görev þu an ki elimizde bulunan tarihi mekânlarýmýzý deðerlendirmek…
Nasýl mý?
En basitinden çarþý camisinin yanýnda bulunan sayýnlarýn sabunhanesi restore edip ve kabaaltýný trafiðe kapatarak halka sunmaktýr…
Tabii ki bunu yapmak idealist ve tarihini seven yöneticilerin olmasý gerek…
Ýþte bunu yapacak kiþiler bizleriz tarihimize iki elle deðil tüm ellerle birlik halinde sarýlmalýyýz…
Geleceðin baþkanlarý, tarihini korumasý gerekir ve bunun içinde gençlerimize tarih bilincini aþýlamalýyýz…
Tarihi olmayan bir millet yok olmaya mahkûmdur…