ZEUGMA
BEREKETÝN KÖPRÜSÜ![]()
[/U][/SIZE]
ÝLKMOZAÝK ÖYKÜ KAPAK[/CENTER]
foto1
MOZAÝKLER KENTÝ
foto1 MOZAÝK: Zeugma’nýn asýl önemi, kazýlarla ancak küçük bir bölümü ortaya çýkarýlabilen Roma Villalarý ve bu villalarýn tabanlarýný süsleyen mozaiklerdir. Benzerleri Türkiye sýnýrlarý içerisinde sadece Ephesus (Efes) Antik kentinde görülen bu yamaç villalarý arkeolojik açýdan büyük önem taþýmaktadýr. Sadece A bölgesi kazýlarýnda gün ýþýðýna çýkarýlan mozaiklerin alanýnýn 1000 metrekareyi bulmasý Zeugma’nýn tam anlamýyla bir mozaik kenti olduðunu ortaya çýkarýyor. Yapýlan araþtýrmalar sonucunda uzmanlar Zeugma’daki kazýlarýn tamamlanmasýyla Gaziantep Müzesi’nin dünyanýn en büyük mozaik müzesi haline dönüþeceðini söylüyor. Yollarýn kesiþme noktasýnda bulunmasý ve ticaret ve garnizon kenti olmasý Zeugma’yý sanatçýlarýn gözünde çekici yapmýþ. Emekli olan subaylar bile kente yerleþmeye baþlamýþlar. Güvenli ve zengin bir kent olan Zeugma’ya dönemin en iyi sanatçýlarý akýn etmeye baþlamýþlar. Böylelikle sanatçýlar , kentte, günümüzde olaylar yaratan mozaikler, freskler ve heykeller býrakmýþlardýr. Zeugma çaðýmýz yöneticilerinin nedenini bilmedikleri biçimde zenginleþirken, kültür ve güzel sanatlarda da geliþimini sürdürmüþtür. Kentin hemen tam karþý kýyýsýnda bulunan ve þimdi çoktan sular altýnda kalan Apameia kenti ise Helenistik çaðdan sonra Zeugma’nýn her alandaki rekabetine dayanamayýnca terkedilmiþtir. M.S.2.yüzyýlda Zeugma’yý Apameia’ya baðlayan , aðaç kütüklerinden yapýlmýþ sallarýn oluþturduðu ahþap bir köprü bulunuyormuþ. Zeugma’daki villa tipi yerleþimler , bu köprünün Fýrat kýyýsýndan baþlayarak , batý yönünde yaklaþýk 300- 350 metre yüksekliðindeki Belkýs Tepesi’nin üstündeki Akropolis’in eteklerine kadar ulaþmýþtýr. Yamaçlarýn güney ve batý bölgesi nekropol (mezarlýk) , doðu ve kuzeydoðu tarafý mahalleler, kuzey kesimi ise yönetsel bölümler ve lejyon bölgesiydi. Akropolis’in üzerinde ise Zeugma sikkelerinde sýkça rastlanan Tykhe (talih ve kader tanrýçasý ) Tapýnaðý bulunmaktaydý. Zeugma’nýn genel topoðrafik yapýsý , tam bir yamaç kenti görünümündeydi. Helenistik dönemde baþlayan villa geleneðine göre , yüksek ve manzaralý alanlar seçiliyordu. Roma dönemine gelince , yüksek yerlerde oturmak, asillere özgü bir tercih ve ayrýcalýk olarak kabul edilmekteydi. nedenle kent ve villalarý , arkasýndaki tepelere doðru açýlmýþ taraçalar üzerinde konumlandýrýlmýþtý.
Bir mozaik panosunda çok deðiþik malzemenin kullanýlmasý gerekiyor. Ancak geliþim süreci içinde ele alýndýðýnda yüzeydeki süsleme malzemesinin köklü deðiþiklikler geçirdiðini görüyoruz. Mozaikte ilkin süsleme unsuru olarak farklý renklerde ve çoðunlukla da siyah-beyaz çakýl taþlarý kullanýlmýþtýr. Zaman içerisinde çakýl taþlarýnýn çeþitli renklerde boyandýðýna tanýk oluyoruz. Bu dönemde çakýllarýn traþlanmýþ örneklerine de rastlanmýþtýr. Ancak taþlarýn gerçek traþlanmasý “ Tesserae “ denilen teknik önce eski Yunan , sonralarý da Roma mozaiklerinde kendini göstermiþtir. Bu teknikte taþlar kübik, dörtgen ve üçgen prizmalar biçiminde önceden kesilip, hazýrlanýr. Ardýndan mozaik panosuna iþlenirdi. Tesserae’nin keþfi mozaiði resimsel tarzda yapma arzusundan doðduðu sanýlmaktadýr. Antik çaðýn en önemli mozaikleri çakýl ve camdan yapýlmýþ, Tesserae’lerden üretilmiþtir. Taþtan sonra en önemli mozaik süsleme malzemesi camdýr. Ýlk kez M.Ö.3. ve 1.yy.’lar arasýnda Helenistik çaðda görülmüþ ve sanatçýlara sýnýrsýz bir renk kullanma olanaðý vermiþtir. Bu iki ana maddenin dýþýnda mermer , kiremit parçalarý , seramik Tesserae’ler ve nihayet altýn ile gümüþ kullanýlmýþtýr. Bu son ikisi ilkin Romalýlar tarafýndan uygulanmýþtýr. Altýn Tesserae’lerin roma dönemine ait ilk örneklerine Antakya döþeme mozaiklerinde M.Ö. 300’lerden sonra görmekteyiz. Genç Hýristiyan ve Bizans mozaikleri döneminde altýn Tesserae’lerin Tanrý ve Ýsa tasvirlerinde gümüþ ise 2.derecede önemli kiþilerde kullanýlmýþtýr. Teknik ve malzemenin yaný sýra kullanýlan harcýn kendisi de büyük önem taþýyordu. Roma döneminde harç yüzeye iki üç kat oluþturacak þekilde ve Tesserae yüzeyi taþýyacak þekilde seriliyordu. Birinci kat harcýn dibe çökmemesi için harç hamuru sýk döþenmiþ taþlarýn üzerine çatlamalarý önlemek amacýyla yerleþtirilirdi. Yer mozaiklerinden baþka duvar mozaikleri için de ayný uygulama dikkatle hazýrlanýr ve her durumda su geçirmeyen bir reçine ye da katran tabakasý harçtan önce uygulanýrdý. Ardýndan iki sýra kaba pürüzlü ve duvarýn eklem yerlerinde çivilerle kuvvetlendirilmiþ ikinci harç tabakasý gelirdi. Üçüncü kat ise , oldukça koyu hazýrlanmýþtýr. Ve yapýþtýrýcý olarak bileþiminde mermer tozu ve dövülmüþ tuðla içermekteydi. Roma mozaikleri yapýlýþ olarak ikiye ayrýlabiliyor. Birincisi küçük küplerin yan yana konmasýndan meydana gelmiþ Opustesselatum denilen tarz. Dörtgen ve prizmatik küplerden yapýlmýþ olan desen çalýþma bittiðinde deðiþik renklere boyanýrdý. Ýkinci tekniðe ise Opusvermicilatum ya da minyatür mozaik deniyordu. Bu teknikte taþlarýn doðal renkleri korunur ve küçük mozaik parçalarý resmin gidiþine göre dizilirdi. Ancak bu dizilme nedeni ile taþlar adeta bir solucan gibi uzayýp giderdi. Opusvermicilatum da zaten bu anlama gelmektedir.